Haber-Yorum

Haberler

PaylaÅŸ:

 

Pekin’de Oruç Yasaklandı

Pekin yönetiminin, Müslümanların çoÄŸunlukta olduÄŸu 9 milyon nüfuslu Åžincan-Uygur Özerk Bölgesi’ne yönelik baskılarına bir yenisi daha eklendi.

Sincan-Uygur özerk bölgesinde devlet memurları ve öÄŸrencilerin Ramazan’da oruç tutması yasaklandı. Yasaklama genelgesi bölge yönetiminin internet sitesinde yayımlandı. Genelgede, “Komünist Parti kadrolarının, devlet memurlarının (emekliler dâhil) ve öÄŸrencilerin Ramazan ayına özgü dini faaliyetlerde bulunması yasaklanmıştır” denildi.

Uygur halkına getirilen “Ramazan kısıtlamaları” kapsamında öÄŸrencilerin Ramazan boyunca camiye gitmeleri de yasaklanırken, fitre ve zekât verilmesinin önü de kesildi. Genelgede ayrıca, Komünist Parti liderlerinden, Ramazan boyunca yemek yemelerinin saÄŸlanması için yerel yönetim liderlerine yiyecek “hediye” etmeleri istendi.

Mısır Amerika’dan 250 Milyon $ Yardım Alacak!

Ä°srail gazetesi Jerusalem Post gazetesi Muhammed Mursi’nin baÅŸkanlık yemini ettikten sonra Amerikan dışiÅŸleri bakanı Hilary Clinton’ın ziyaretine dikkat çekti. Clinton görüÅŸme sonrası 250 milyon dolar yardım yapılacağını açıklamıştı. Gazete, Siyonist Bar Ilan üniversitesinden Siyasi Bilimler Profesörü Eytan Gilboa’nın ÅŸu sözlerine yer verdi: “Clinton, Mısır’ın dış politikasının, çıkarlarıyla uyumlu olacağından emin olmak istiyor. ABD dışiÅŸleri bakanlığı, Siyonist varlıkla barış anlaÅŸmasının iptal edilmeyeceÄŸine dair güvence alabilmek için Ä°slamcılara baskı yaptı ve sonuç aldı.” Daha önce Mursi’nin açıklamış olduÄŸu Ä°srail’le 1979 barış (!)antlaÅŸmasına sadık kalacağının garantisini 250 milyon $ yardım ve kimi gizli anlaÅŸmalarla iyice garantileyen Amerika, bu haberi Mısır’ın ardından Ä°srail’i ziyaret eden Hilary Clinton aracılığıyla bildirmiÅŸ oldu.

Almanya’daki Sünnet Yasağına Tepkiler Artıyor

Köln Eyalet Mahkemesi, bir davada sünnetin “yaralama” suçu kapsamında görülmesi gerektiÄŸine hükmetmiÅŸti. Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan temsilcilerinden sonra YeÅŸiller Partisi EÅŸ BaÅŸkanı Claudia Roth ile DışiÅŸleri Bakanı Guido Westerwelle de mahkemeye sert eleÅŸtirilerde bulundu. Claudia Roth mahkemenin ‘gerçeklere yabancı’ kaldığına dikkat çekti ve “Bu karar, uzun geçmiÅŸi olan bir kültürü yok sayıyor, Yahudi ve Müslüman hayatını sınırlıyor, dışlıyor” dedi. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Mehmet Görmez, sünnet yasağı kararına iliÅŸkin: “Hazreti Ä°brahim döneminden beri tüm dinler tarafından kabul gören, olmazsa olmaz olan bir durum için bir ülkenin ‘ben bunu uygun bulmuyorum’ deme hakkı olmamalıdır” dedi.

Alevilik Din Midir?

TBMM BaÅŸkanı Cemil Çiçek, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Meclis’te cem evi açılmasına iliÅŸkin talebine, Diyanet’in açıklamasını referans göstererek olumsuz yanıt vermiÅŸti. Diyanetin: “Alevilik ayrı bir din deÄŸildir ve Ä°slam dininin ibadet yerleri camilerdir’’ cevabı üzerine Aygün: “Alevilik ayrı bir dindir” dedi. Bu açıklama üzerine Dünya Ehl-i Beyt Vakfı BaÅŸkanı Fermani Altun: “Ä°nÅŸallah bir sürç-i lisandır diye düÅŸünüyorum. Alevilik ayrı bir din deÄŸildir. Din Ä°slamiyet’tir” derken, Alevi Dernekleri Federasyonu BaÅŸkanı Metin Tahran ise: “Alevilerin dini Ä°slam’dır, kitabı Kur’an’dır, Peygamberi Hazreti Muhammed’dir” açıklamasında bulundu. Bu tartışma böyle devam ede dursun fakat hakikat ÅŸudur ki; kendini Müslümanlardan ayrı gören, inanılması gereken iman esaslarına inanılması gerektiÄŸi gibi inanmayan, kabul edilmesi gereken farzları ve haramları kabul etmeyenler hakkında Hüseyin Aygün’ün dediÄŸi doÄŸrudur. Bunun yanı sıra kendini bu dinden görmeyenleri zorla bu dinden saymaya çalışmak da doÄŸru deÄŸildir.

Müslüman Avukatların Dinini YaÅŸaması Yasak! Gerisi Bahane

Ergenekon ve Balyoz davalarındaki açıklama ve eylemleri sebebiyle ‘darbeci baro’ olarak da adlandırılan Ä°stanbul Barosu, baÅŸörtülü stajyer avukat avına çıktı. Baro, geçtiÄŸimiz aylarda stajyer avukatlar için “... Staj EÄŸitim Merkezi’nde de mesleÄŸe yaraşır bir kıyafetle gelinmesi (örneÄŸin kirli kıyafet, ÅŸort, kot pantolon, türban ve baÅŸörtüsü ile gelinmemesi) gerekmektedir” ifadeleri ile tepki toplamıştı. Aynı baro, ÅŸimdi de tek tek baÅŸörtülüleri belirliyor. Baro baÅŸkanı Ümit Kocasakal imzalı tehditkâr yazıda aynen ÅŸu ifadeler kullanılıyor: “Ä°stanbul Barosu Baro EÄŸitim Merkezi’ndeki derslere meslek kurallarının 20. maddesine aykırı bir ÅŸekilde katıldığınız tespit edilmiÅŸtir. TBB genelgesi gereÄŸince ‘Meslek kurallarına uymayan üyelerin uyarılmaları, direnenler hakkında disiplin yönünden gereÄŸinin yapılması’ öngörülmektedir.” Bu uyarı yazısına maruz kalan avukatlardan B.U. ise: “Kot pantolon ve spor kıyafetlerle gelen arkadaÅŸların hepsine sordum, hiçbirisi böyle bir yazı almamış. Uygulama sadece bize yönelik” diyor.

BaÅŸbaÄŸlar Katliamı Hâlâ Aydınlatılamadı

Bundan tam 19 yıl önce 33 kiÅŸinin ölümüyle sonuçlanan BaÅŸbaÄŸlar katliamı hâlâ gizemini koruyor. Ne failler bulundu ne de olayı aydınlatacak bir komisyon kuruldu. Katliamda katledilenlerin aileler ise Sivas Madımak olayına gösterilen hassasiyetin BaÅŸbaÄŸlar’a gösterilmemesinden ÅŸikâyetçiler. Erzincan’ın BaÅŸbaÄŸlar köyü, 5 Temmuz 1993 akÅŸamı ezan okunurken basıldı. Camiden cemaat köy meydanında toplandı. Evlerden de isim isim anons yapılarak insanlar dışarı çıkartıldı. Katliam saat 22.00’ye kadar sürdü. Köyün giriÅŸ çıkışı tutulup telefonlar kesildi. Sonrasında ‘ateÅŸ serbest’ emriyle köylü kurÅŸuna dizildi. Olay yerinde 28 köylü ÅŸehit oldu. 5 kiÅŸi ateÅŸe verilen evlerin içinde yakıldı. Güvenlik güçleri sabah ancak köye ulaÅŸabildi(!)

Yıldönümünde Sivas’a akın eden medya organlarına ve politikacılara sorulmalıdır; ‘Sivas’takiler sizin vatandaÅŸlarınızdır da peki Erzincan’dakiler kimin vatandaşıdır?’ Bu arada Provokasyon olduÄŸu artık iyice ortaya çıkan Madımak olaylarında 33 kiÅŸi öldürüldü. Bu olaydan sadece 3 gün sonra BaÅŸbaÄŸlar’da da 33 kiÅŸi ÅŸehit edildi. Bu ilginç bir tesadüf mü?

Minareleri Yıkın Ayetleri Kaldırın

12 Eylül davası, 28 Åžubat’la ilgili gizli kalan arÅŸivleri gün yüzüne çıkardı. Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı tarafından yürütülen 28 Åžubat darbesiyle ilgili soruÅŸturmada post modern cuntanın icraatlarının belgelerine ulaşıldı. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman tarafından yayınlanan genelgede; ordu birliklerinde bulunan cami ve mescitlerin kaynaklama suretiyle dikilen minarelerinin yıkılması isteniyor. Rütbeli personel ile sivil memurların namaz kılması yasaklanırken tesbih, takke ve cübbelerin toplatılması, mescit duvarlarında bulunan Kur’an ayetlerinin kaldırılması emrediliyor.

Sıra Türkiye’ye Gelecek

Ankara’nın Suriye politikasını eleÅŸtiren Ä°ran Genelkurmay BaÅŸkanı Hasan Firuzabadi: “Büyük Åžeytan’ın (ABD) savaÅŸ plânlarına yardımcı olmak, Suriye’ye komÅŸu ülkeler için doÄŸru bir temel deÄŸildir. EÄŸer onlar bu temelde hareket ediyorlarsa, o zaman ÅŸunu bilmeliler ki, bir sonraki seferde, sıra Türkiye ve diÄŸer ülkelere gelecektir” ifadelerini kullandı.

Irak ve Suriye’den sonra Ä°ran ile de arası bozulan Türkiye’nin, komÅŸuları ile arası her geçen gün açılmaya baÅŸladı. Hâlbuki Allah (c.c.), Müslümanların Müslümanlarla kardeÅŸ ve dost olmasını, kâfirleri dost ve yandaÅŸ edinmemelerini emretmektedir.

En Fazla Boşanmanın Olduğu İl

Türkiye’de evlenme boÅŸanma araÅŸtırmasının sonuçlarını açıklayan Türkiye Ä°statistik Kurumu (TÜÄ°K), 2011 yılında Ä°zmir’de 31 bin 756 evlenmeye karşılık 11 bin 149 boÅŸanma olduÄŸunu tespit etti. Sıralamada Antalya ikinci, MuÄŸla üçüncü oldu. Bu üç ÅŸehir de denizin, tatilin, lüks yaÅŸamın sembolü. Tabi bunların yanı sıra gece hayatının, serbest yaÅŸamın en hoÅŸgörülü ÅŸehirleri. Sonuçlar pek ÅŸaşırtıcı olmasa gerek!

“Aldatma Sürekli Olmadığından BoÅŸanma Talebinin Reddine...”

Hürriyet gazetesinin haberine göre bir boÅŸanma davasında üst mahkeme, yerel mahkemenin verdiÄŸi boÅŸanma kararını oy birliÄŸi ile bozarken, gerekçe olarak ÅŸu hükme yer verdi:

“Davacı kocanın boÅŸanma davası ‘haysiyetsiz hayat sürme’ sebebine dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığından söz edilebilmesi ve bu sebeple boÅŸanma kararı verilebilmesi için eÅŸin sosyal hayatta, toplumun genel deÄŸer yargıları ile çatışan olumsuz nitelikte kabul edilen davranışının süreklilik göstermesi ve bu davranışın diÄŸer eÅŸ için birlikte yaÅŸamayı ondan beklenemez hale getirmesi gereklidir. Davalı kadının bir baÅŸka erkekle cep telefonu ile konuÅŸtuÄŸu ve mesajlaÅŸtığı, toplanan delillerle anlaşılmaktadır. Süreklilik göstermeyen bir defalık bir davranış Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesindeki evlilik birliÄŸinin temelden sarsılması durumu için yeterli olabilirse de haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boÅŸanma kararı için yeterli deÄŸildir.”

Birçok hukukçu da dava; “zina sebebiyle deÄŸil haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açıldığı için verilen karar doÄŸrudur” diyor.

Yani sonuç olarak anlamamız gereken ÅŸudur ki; bırakın bekârı, evlinin bile zinası medeni kanuna göre sürekli deÄŸilse “haysiyetsiz hayat” sürme sayılmamaktadır!