Güncel Analiz

Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler

Paylaş:

MAHİR ÜNAL’A DEVLET MÜDAHALESİ (!)

31 Ekim 2022’de sosyal medya hesabından açıklama yapan Mahir Ünal: “Bugün itibarıyla Grup Başkan Vekilliği görevimden affımı talep ettim. Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a bugüne kadar şahsıma duyduğu güven ve verdiği sorumluluklar için müteşekkirim. Kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunarım” ifadelerini kullanarak istifasını kamuoyuna duyurdu. 2018 yılında AKP Genel Başkan Yardımcısı olan Mahir Ünal, bir programda Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi FETÖ ve Adnan Oktar’la özdeşleştirerek: “Devlet müdahale etmek zorunda kaldı” demişti. Mahir Ünal’ın istifası üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi şu nükteli ifadeleri kullandı: “2018'de ilk tutuklandığımda Mahir Ünal benimle ilgili televizyonda konuşurken: ‘Alparslan Kuytul'a doğrudan doğruya devlet müdahalesi yapıldı’ demişti. Yani ‘konu hükümeti de aşıyor’ demek istemişti. Şimdi gördüğüm kadarıyla yine konu hükümeti aştı, Mahir Ünal'a da devlet müdahalesi yapıldı ve görevinden alındı.”

SANSÜR YASASI

Alparslan Kuytul Hocaefendi bulunduğu Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevinden sansür yasasına yönelik şu şekilde eleştiride bulundu: “Sansür yasasına göre halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak saikiyle ülkenin kamu düzeni, genel sağlık ve gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli bir şekilde alenen yayan kimselere bir ila üç arası hapis cezası isteniyor. Bunu katalog suçların arasına koydular. Bu suçu işleyen kişi derhal tutuklanabilir. Sansür yasası her kelimesi yoruma açık bir yasadır. İstedikleri gibi yorumlayacak, istediklerini hapse atacaklar. Onun için bu şekilde yazdılar. İstedikleri kişiyi istedikleri zaman hapse atmanın yolunu buldular. Anayasa Mahkemesi yapılan başvuruyu derhal sonuçlandırmalı, seçimden sonraya bırakmamalıdır. Seçim döneminde hiçbir haber çıkmasın yapılan yanlışları hiçbir şekilde halk duymasın istiyorlar. Bir ülkenin aydınları, alimleri ve gazetecileri gerçekleri konuşmak için hapsi göze almazlarsa o ülkede diktatörlük, haksızlık ve hırsızlık kökleşir. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. O halde yanlış haberden bu kadar korkmaya gerek yoktur. Ayrıca devletin elindeki imkanlar çok daha fazladır. Yalan haberi derhal ortaya çıkartabilir ve bunu yayanları rezil edebilir. Onun için böyle bir sansür yasasına gerek yoktur. Doğru etkilidir yalan etkisizdir ya da etkisi kısa sürelidir. O halde bu kadar korkmaya gerek yoktur.”

AKP VE MHP KOALİSYONUNUN TÜRKİYE'Yİ GETİRDİĞİ NOKTA!

 

20 Mart 2022’de haksız tutukluluğu devam eden 8 Furkan Hareketi mensubu için anayasal haklar kapsamında adalet ve özgürlük yürüyüşüyle birlikte basın açıklaması gerçekleştirmek isteyen Furkan Hareketi mensupları, Adana Emniyetinin sokak işkencesine maruz kalmıştı. 20 Mart’ta yapılan sokak işkencesiyle ilgili adliyeye yüzlerce kişi tarafından suç duyurusunda bulunulmuş, yapılan ağır müdahalenin faillerinin yaptırıma uğraması talep edilmişti. Yapılan suç duyuruları hakkında savcının, emniyetten birçok bilgi içeren müzekkere istediğini ancak emniyetin olayla ilgili görüntüleri savcılığa iletmediği öğrenildi. Konuyla alakalı Alparslan Kuytul Hocaefendi şu açıklamada bulundu: “20 Mart 2022'de 8 tutuklu kardeşimiz için yasal hakkımız olan yürüyüş ve basın açıklaması yapmak istemiştik. Yapmak istediğimiz yasal eyleme polisin ne kadar orantısız ve acımasız müdahalede bulunduğunu, sokak ortasında yakaladıklarına nasıl işkence yaptığını, yüzlerce kutu biber gazını üzerimize nasıl boşalttıklarını, kaç kişinin elini, ayağını, kafasını, burnunu hatta belini kırdığını hatırlarsınız. Yüzlerce arkadaşımızın ve oğlumun başına copla vurduklarını, oğlumun beyin kanaması geçirdiğini ve üç gün boyunca yoğun bakımda yatmak zorunda kaldığını, ben ve benimle birlikte olan arkadaşlarımı bir depoya hapsettiklerini biliyorsunuz. Bu olay üzerine 1000 kadar arkadaşımızla bu zulmü yapanlarla ilgili suç duyurusunda bulunmuştuk. Hükümet adına Ömer Çelik, konunun üzerine gidileceğini, gerekenin yapılacağını söylemesine rağmen hiçbir şey yapılmadı. Olayı araştırmakla görevli savcı, hazırladığı soruları emniyete göndermiş ve cevap istemişti. Emniyet ise olayın üzerinden 8 ay geçmesine rağmen hâlâ cevap vermedi. Ya da bizi oyalamak istedikleri için böyle davranıyorlar. Yaptıkları zulüm yetmezmiş gibi şimdi bir de bazılarımızı ifadeye çağırıp güya "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiniz" denilerek yeni bir dava açmaya çalışıyorlar. 8 aydır bunca insanın başvurusuna rağmen polisleri ifadeye bile çağırmayanlar şimdi bizi ifadeye çağırıyorlar. Hem suçlular hem de güçlüler! AKP ve MHP koalisyonunun Türkiye'yi getirdiği nokta!”