Güncel Analiz

Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler

Paylaş:

BU MEMLEKETİN ÇİVİSİ ÇIKMIŞ!

Sedat Peker’in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef alan videoları hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Soylu’ya destek veren açıklamalar yapmasını değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi:

Burada benim dikkatimi çeken husus şudur: Erdoğan, MHP ve Vatan Partisi görüşünü açıkladıktan sonra kendi görüşünü açıkladı. Onların Soylu’nun yanında yer alacağını görünce, o da o tarafta yer almış gibi göründü. Erdoğan’ın, Soylu’nun her yaptığından memnun olduğunu hiç zannetmiyorum. Hatta Süleyman Soylu’yu kendisine rakip gibi gördüğünü, onu sevmediğini zannediyorum. Gerçekten Soylu’yu savunuyor olsaydı 20 gün susmazdı. Burada, gücün kimlerin elinde olduğu açıkça ortadadır. AKP’nin neye göre tavır aldığı da açıkça görülmektedir. Erdoğan, Süleyman Soylu’yu destekliyor gibi konuştu ama esasında MHP tarafını seçmiş oldu. Bence Erdoğan’ın Soylu’nun yanında yer alması yanlış bir tercihti. Çünkü artık MHP’nin de gücü azalmıştır ve Peker’e milyonlar inanmaktadır. Süleyman Soylu iki defa TV kanalına çıktı, saatlerce konuştu, gazeteciler iddialara dair ağzından laf alamadılar. Böyle olunca insanlar Sedat Peker’in iddialarına neden inanmasınlar? 

Öyle zannediyorum ki, Sedat Peker geri adım atmazsa bundan sonraki konuşmaları daha sert olacak ve daha çirkin şeylerden bahsedecektir. Artık Süleyman Soylu ve Mehmet Ağar’la kalmayacak, Erdoğan, MHP ve Vatan Partisi ile ilgili de konuşacaktır. Ben 5-6 sene önce de bunu söylemiştim: “Karınları patlayacak, çok pis kokacak, yanlarında kimse kalmayacak” demiştim.  Belki de bu olay karınlarının patlamaya başlamasıdır.1

Sedat Peker’e koruma polisi verilmesine ilişkin İçişleri Bakanı Soylu’nun, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan’ı işaret etmesini değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: Onun döneminde koruma polisi verilmiş olabilir. Ama sonuçta bakanın bundan haberi yok muydu? Bakanın her şeyden haberi olmayabilir. Eğer öyle ise ‘Benim haberim yok’ desin. Ama bence Sedat Peker gibi birine koruma veriliyorsa bundan haberi vardır. Bu tür şeyler sorulmadan yapılmaz. Mustafa Çalışkan da açıkça: “Kim beni görevden alabilirmiş, alsın da görelim bakalım” dedi. Bence bu, kibir ifadesi değil bu, ‘Benim gibi çok şey bilen adam’ manasına gelmektedir. ‘Her işin perde arkasını bilen benim gibi bir adamı görevden alsın da görelim’ demektir.2

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun katıldığı bir programda 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında koalisyon görüşmeleri sürecinde dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun “Şiddetli tartışmalar neticesinde dengesini yitirdiğini” söylemesini ve Davutoğlu’nun “Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum” dediğini söylemesini değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: Süleyman Soylu’nun bu iddialarının doğru olup olmadığını bilemem. Ahmet Davutoğlu yüksek oy almış olan bir başbakandı ve bir darbeyle devrildi. Erdoğan çağırdı, “istifa edeceksin” dedi ve istifa etmek zorunda kaldı. Davutoğlu görevden ayrılacağı zaman: “Biz yine de Erdoğan’la aile dostuyuz, biz kardeşiz, ben her zaman onu seveceğim” demişti. Televizyonda bu konuşmasını izlerken: “Bir gün aranız bozulacak ve sen bir parti kuracaksın, Erdoğan’la karşı karşıya geleceksin, birbirinizi de yiyeceksiniz, şimdiden kendini bağlayacak cümleler sarf ettin, yanlış yaptın” demiştim. Şimdi Soylu’nun açıklamalarına kızarak: “Cumhurbaşkanının koordinasyonuyla Berat Albayrak, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu bana kumpas kurdular” dedi. Cumhurbaşkanı kumpas kuranların başıysa o zaman neden ‘dostuz, hiçbir zaman dostluğumuz bozulmayacak’ tarzında cümleler sarf edildi?

Benim gördüğüm kadarıyla, Davutoğlu’nun siyasi tecrübesi yok. Hikmet, feraset, basiret, liderlik yönünden zayıf olduğunu görüyorum. Eğer gerçekten liderlik vasfı güçlü olsaydı o gün o sözleri sarf etmezdi. Çözüm sürecini Erdoğan’ın, MHP’nin ve devletin baskısıyla bitiriverdi. “Sokak, sokak; ev, ev girilecek” dedi. Şimdi o girilen evlerden oy bekliyor. Doğu ve Güneydoğu’dan oy alması ihtimali pek yok. Bu gibi yanlışlar yaptı. Bu yanlışları Davutoğlu’na yaptırdılar. İleride bir parti kuracak olursa Doğu ve Güneydoğu’dan oy alamasın diye o imzayı attırdılar. Kana, onun elini bulaştırmak istediler. O gün bunu anlamalıydı ve derhal istifa etmeliydi. Davutoğlu’nun bu itirafı şunu gösteriyor: Süleyman Soylu, Ahmet Davutoğlu’na dokunursa demek ki Ahmet Davutoğlu da konuşmaya başlayacak.3

Mehmet Ağar’ın sanıkları arasında olduğu Ankara JİTEM davasında alınan beraat kararlarının bozulmasını değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: Susurluk dosyası normalde kapanacaktı tekrar baştan başlatıldı, yukarıda kavga var. Kavgayı kim tekrar başlattı? Susurluk kazası; devlet ve mafyanın birlikte hareket ettiğinin delilidir. Aynı arabanın içinde bir yere giderlerken bir kaza oldu ve arabanın içinden devlet adamları ile mafya adamları çıktı. Biri öldü biri kurtuldu.

Mehmet Ağar devlette çok güçlenmiş bir vaziyette. Bu konu gücü sayesinde kapanmıştı ama şimdi mahkeme baştan başlayacakmış. Görünen o ki ya Erdoğan-Mehmet Ağar ya da MHP-Mehmet Ağar kavgası sonucunda bu mahkeme tekrar başlayacak; JİTEM olayları, o faili meçhuller tekrar gündeme gelecek. Bu gündeme getirilecekse Mehmet Ağar zor duruma düşecek demektir. Herhalde proje budur. Ama Mehmet Ağar'ı zor duruma düşürmek isteyen Erdoğan mı MHP mi ya da ikisi beraber mi, o kadarını bilemiyoruz. Artık kim kiminle müttefik, kim kiminle düşman, takip edeceğiz, göreceğiz. Yakında ortaya çıkacaktır.

Beraat kararının 20-30 sene sonra bozulması ise Türkiye’nin geldiği noktayı gösteriyor. Bu ülkede adalet diye bir şey yok, tamamen siyaset var. O kadar faili meçhuller varken bu konunun kapatılması bir facia ve adaletsizliktir. Eğer o karar doğruysa nasıl oluyor da 20-30 sene sonra tekrar iptal oluyor? Bu nasıl devlet, bu nasıl mahkeme? Demek ki beraat etseniz de bir önemi yok. Onlar isterse kılıfını buluyor, mahkemeyi tekrar açıyor. Bu nasıl adalet?

Bu ülkede siyah minibüslere bindirilip, götürülüp bir yerlere gömülen, işkence ile öldürülen o kadar çok insan var ki. Bu artık bilinen bir durum... Uğur Mumcu cinayeti bir türlü çözülemiyor. Bir cinayet faili meçhul olarak kalıyorsa, olayın siyasi yönü varsa kesinlikle onu yapan derin devlettir ve asla çözülmesine müsaade etmezler. Çözecek savcı, hâkim, emniyet müdürü varsa derhal görevden alınır. İşte bu mesele çözülememiş ve beraat verilmiş. Şimdi tekrardan o karar bozuluyor. Mesela geçenlerde Ergenekon’dan ceza alanların ya da mahkemesi sürenlerin hepsine beraat verildi. Bir bakarsınız ki yarın Vatan Partisiyle AK Partinin arası bozuluverince Ergenekon tekrardan gündeme gelmiş, bir daha mahkeme sıfırdan başlamış olur. Bu memleketin çivisi çıkmış.4

  1. com/watch?v=oPZcag8jpJk
  2. com/watch?v=6Hnv_WlNzxA
  3. com/watch?v=oAJ10o6Svco
  4. com/watch?v=iL2HmxPXPZ0