Güncel Analiz

Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler

Paylaş:

Süleyman Özışık’ın, “Soylu’ya binlerce dos­ya götürdüm, görevlerine iade edildiler” sözleri üzerine Kamu Emekçileri Sendikaları Konfe­derasyonu, Özışık hakkında suç duyurusunda bulundu. Özışık’ın açıklamasını değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi:

Bir gazetecinin bakana binlerce kişinin dos­yasını götürmesi ve o dosya sahibi kişilerin iş­lerine iade edilmeleri bir düzenin ve sektörün meydana geldiğini gösteriyor. Birçok insana FETÖ üyesi damgası vuruyorlar. Ondan sonra o insan kendisinin FETÖ üyesi olmadığını ispat etmek için uğraşıp duruyor ve onlara belki bir sürü para veriyor. Süleyman Özışık binlerce ki­şinin dosyasını İçişleri Bakanına: “Bu insanların suçu yok. Bunları işe geri iade edin” diyerek mi, yoksa binlerce insandan rüşvet alarak mı gö­türdü? Süleyman Özışık o insanların hepsini tanıyamayacağına göre, bu insanların temiz olduğuna dair raporu kimlerden aldı? Kimler ona bu raporları verdi? Bu insanlar daha ev­vel MİT’in raporlarıyla görevden alınmadı mı? Süleyman Özışık’ın raporu MİT’in raporundan daha üstün olamayacağına göre MİT kendi ra­porunu mu değiştirdi? Eğer MİT kendi raporu­nu değiştirdiyse neye göre değiştirdi? Bu işler parasız mı yapıldı? Bakan niye bu raporları kabul etti? İçişleri Bakanı tüm bu soruların ce­vaplarını vermek zorundadır.1

BU TÜR TUTUKLAMALAR SİYASİDİR

Sedat Peker’in iddialarıyla gündeme ge­len Sezgin Baran Korkmaz’ın, Avusturya’da ABD’nin talebi üzerine tutuklanmasını değer­lendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunla­rı söyledi: Amerika elinde bir koz olsun diye, hükümete baskı yapabilmek için Sezgin Baran Korkmaz’ı tutuklamış olabilir. Rıza Zarrab ile ilgili nasıl bir strateji izledilerse Sezgin Baran Korkmaz’la ilgili de aynı stratejiyi izleyecekler gibi görünüyor. Bu tür tutuklamalar hep siya­sidir. Bu, emniyetin işi değil, devlet çapında yapılan bir projenin sonucudur. Amaç buraya mesaj vermektir. Ya da hükümet Sezgin Baran Korkmaz’ı susturmaları için onlara bazı tavizler vermiş olabilir. Onun için de tutuklanmış ola­bilir. Türk devleti Sezgin Baran Korkmaz’ı bu şekilde Sedat Peker’i de Birleşik Arap Emirlik­leri üzerinde ne kadar gücü varsa kullanarak susturulmasını sağlamış olabilir. Çünkü Sedat Peker birkaç haftadır video yayınlayamıyor.2

HÂKİMLER BİRÇOK ŞEYİ KÂTİPLERE YAPTIRIYOR

Ahmet Faruk Ünsal’ın bir Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkiminin gerekçeli karar yaz­mak için kâtibi yetkilendirdiği belgeyi paylaş­masını değerlendiren Alparslan Kuytul Hoca­efendi şunları söyledi: Hâkim, iki tane hâkimin imzasıyla kendi kâtibine resmi olarak gerekçeli kararı yazma talimatı veriyor. Hâkimin verdiği kararın gerekçesini kâtip ne bilecek? Kâtip hu­kuk insanı değildir, kanun bilmez. Ayrıca kararı veren kâtip değildir. Hâkimler verdiği kararın gerekçesini yazmaya üşeniyor ve işi kâtibine bırakıyor. Ben bu meseleyi tecrübeli bir avu­kata sordurdum. ‘Hâkimler gerekçeli kararları kendileri yazmazlar, kâtiplere mi bırakırlar?’ Aldığım cevaba göre, birçok hâkim gayrıres­mi olarak, talimatla böyle yapmaktadır. Kâtip de mecburdur, hâkimin dediğini yapmak zo­rundadır. Ancak bu hâkim saçmalamış, bunu resmi olarak emretmiş. Aynı olay emniyette de var. Emniyetteki amirler yazmaya üşeniyor ve işi oradaki bir polis memuruna bırakıyor. O bu işin ehli midir, kültür seviyesi buna müsait mi­dir, konuyu tam biliyor mu, güzel yazabilir mi vs. bu durumlar dikkate bile alınmıyor. Herkes bir astını eziyor. Komiserin görevini polis me­muru yapıyor, amirin görevini komiser yapıyor, müdürün görevini emniyet amiri yapıyor. Bu­rada da hâkimin görevini kâtip yapıyor. Bun­dan şunu anlıyoruz: Demek ki hâkimler birçok şeyi kâtiplere yaptırıyor. Bir memur bir şeyler yazıyor, savcıya götürüyor. Savcı okumadan altına imza atıyor, iddianame oluyor. Hayatın­da kanun bilmeyen bir memurun yazdıklarına göre savcı iddianameyi hazırlıyor ve insanlar buna göre yıllarca hapis yatıyor. Lanet olsun sizin düzeninize! İnsan hâkime de kızamıyor. Evet, yaptığı şey doğru değil, ama diktatörlü­ğün sonucunda milyonlarca dosya birikti ve hâkimi de savcısı da polisi de kâtibi de bu du­rumdan usanmış vaziyette. Kimi dosyalar on bin sayfa, yirmi bin sayfa, otuz bin sayfa, elli bin sayfa. Kim bunu okuyacak? Gerekçeli kararlar; bazen on sayfa, bazen yirmi sayfa, bazen otuz-kırk sayfa. Kim bunu yazacak? Sırf zulmetmek ve gözdağı vermek için bu kadar çok mahkeme açılırsa böyle olur.3

BU ÜLKEDE SİYASET “YILAN SİYASETİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın: “Böylesine bü­yük bir mücadele müktesebatına sahip bir mil­let, gerektiğinde düşmanını affetmesini, gerek­tiğinde yeni ittifaklar kurmasını da bilir; ama bu milletin asla affetmeyeceği bir şey varsa, o da kendi içinden çıkan hainlerin yaptığı iha­netlerdir” sözlerini değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: Cumhur­başkanı acaba kimleri affedecek? Kimlerle yeni ittifaklar kuracak? Acaba kime mesaj veriyor? MHP’ye: “Yeni ittifaklar kurarım” mı demek is­tiyor? Yakında belli olur. Türkiye’nin siyaseti gerçekten çok iğrenç, omurgasız bir siyaset... Bir bakmışsınız bugün FETÖ dediklerine, yarın “Aslında 15 Temmuz’u bunlar yapmamış” diye­bilirler. Gazeteci Can Ataklı yayınladığı bir vi­deoda Meral Akşener’in sağlam adamlarından birisinin Erdoğan ile gizli bir görüşme yaptığını açıkladı. Can Ataklı’nın ifadesine göre Erdoğan: “Ben birtakım yetkilerimden vazgeçmeye hazı­rım. Sizinle ittifak yapalım; ancak çevremdeki 300-400 kadar kişi için garanti istiyorum” de­miş. Can Ataklı bu bilgiyi nereden almış bile­miyorum ama AKP’den bir yalanlama gelmedi. Büyük ihtimalle de doğru. Erdoğan’ın en büyük marifeti buna benzer stratejileri iyi bilmesi, buna benzer çalımları iyi atabilmesidir. Bu sö­zünden maksat böyle bir şey olabilir.4

MÜSLÜMAN LAİKLİĞİ SAVUNAMAZ!

AKP’nin hazırladığı yeni anayasa taslağına göre laiklik karşıtlığının parti kapatma ge­rekçesi olmaktan çıkarılacağı iddia edildi. Bu iddiayı değerlendiren Alparslan Kuytul Hoca­efendi şunları söyledi: Şimdiye kadar laikliğe aykırılık gerekçesiyle parti kapatılabiliyordu. Yeni anayasaya göre bu değiştirilecekmiş, eğer gerçekleşirse olması gereken de budur. Her­kesin fikri, zikri farklı olabilir. Bir parti laikliği kabul etmeyebilir, doğru bulmayabilir, redde­debilir. Kişi, laik olsa zaten mevcut partilere katılırdı. Demek ki farklı düşünüyor ki katılmı­yor. İslam’a göre din her şeye karışır, devlete de karışır. Allah’ın kitabındaki hükümlerin bir kısmı devletin bir kısmı şahısların uygulaması içindir. Devletle ilgili hükümlere devlet uymak zorundadır. Laiklik ise bunu kabul etmez. Dola­yısıyla Müslümanlar da laikliği kabul edemez.5

 

  1. com/watch?v=8RavtcxGVHs
  2. com/watch?v=XQpCJ693gYU
  3. com/watch?v=-4xXwakPi-0
  4. com/watch?v=CI838ZBJxhw
  5. com/watch?v=Vrw8Xng0ywc