Dosya

Dile Gelse Dört Duvar

Paylaş:

Keşke asırlardır sadeliğiyle asaletin timsali olan o dört duvar dile gelse ve günümüz Müslümanlarına neyin değerli olduğunu anlatsa! Hem Kâbe’miz hem de oradaki lüks yaşamın gölgesinde kalan yüreklerimiz, manevi değerlerimiz işgal altında.

Yüce Rabbimizin üzerimize farz kıldığı ibadetlerin manası ve maneviyatı farklıdır. Hac bir mekteb ve küresel bir eğitimdir. Küresel bir eğitim verilen bu mektepte ana hedef; arınma ve takvaya ermedir. Geçmişte olan ve yaşanılan haccın ruhu modernleşen çağdan nasibini alarak her geçen gün kaybolmaktadır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ibadetler için kişinin kendinde ve ibadetin mekânında lüksten ve gösterişten sakındırmıştır. Hadis-i Şerifte; “Ümmetimin sonunda bir takım kavimler olur ki camilerini süsler kalplerini viran ederler. Onlardan birisi dinine vermediği ehemmiyetten fazlasını elbisesine verir. Bunlar dünyaları selâmet oldu mu ahiret işini kale almazlar.”1 Lüks ve gösteriş ibadetin maksadından uzaklaştırdığı gibi en çok Allah’a yakın olduğumuz zamanlarda dahi dünyaya daldırmaktadır. Bu bakımdan Kâbe’nin şuan ki durumunu incelediğimizde modern çağın zehirleri arasında bırakılmaktadır. Hac ibadeti manevi bir tehlike altında amacından uzaklaştırılmaktadır. O kutsal topraklara lüks oteller, alış veriş çılgınlığının yaşandığı büyük AVM’ler, lüks restoranlar hatta dans salonu dahi yapılmaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için yapılan inşaat çalışmaları gelen hacı ve ziyaretçileri ibadetlerinde ses, kirlilik ve yerin daraltılması ile oluşan izdihamla rahatsız elbette ki etmektedir. Suudi yetkililerin başlattığı bu durmak bilmeyen projeler birçok tepkiye de neden olmaktadır.

Kâbe’nin etrafında toplamda 88 otel bulunup yılda yaklaşık 3 milyon insan bu otellere gitmektedir. Mekke, Medine ve Cidde önümüzdeki yıllarda ne yazık ki gökdelenler şehrine dönüşecek!

KÂBE’NİN MANEVİ HAVASI BOZULDU

2002 yılında yıkılan Ecyad kalesinin yerine inşa edilen içinde 5 adet 40’ar katlı Zemzem, Hacer, Safa, Merve, Sarah ve Kıble gökdelenleriyle; 60 katlı otel, 5 kat çarşı ve 4 kat otoparkın bulunduğu gökdelenlerin görüntüsü manevi havayı da zedeliyor.

Harem-i Şerif’i Gölgede Bıraktı

Zemzem Towers Otel’inin, Harem-i Şerif’i gölgeleyen görüntüsü görenleri şaşırtıyor. Kâbe dev binaların arasında küçücük bırakılmış durumda.2

Kâbe için yapılan planlar ve hacıların çektiği eziyetler sonucunda Türk medyasından da ciddi tepkiler geldi. Kâbe’nin çıkarlara kurban edilmesi ve elde edilecek kâr oranının düşünülüp planlanması tepkilere neden oldu.

DİKKATSİZ ÇALIŞMALAR KATLİAM GETİRDİ

Hemen her medya organında yer bulan “Kâbe’deki tavaf alanını büyütme çalışmaları son aşamaya geldi” haberleri akşam saatlerinde yerini “Kâbe’de facia” haberlerine bıraktı.  Kâbe’de şiddetli yağış ve fırtına ve beraberinde getirdiği yıldırım, Mescid-i Haram’da bulunan bir vinci vurdu. Tavaf alanına devrilen vinç adeta katliam yaptı. Tavaf alanını genişletmede kullanılan vinç, enkaz daha tam olarak kalkmadan bile 107 kişinin ölümüne, yaklaşık 170 kişininse yaralanmasına neden oldu. Sadece tavaf alanındaki inşaat değil, özellikle Kâbe çevresinde yoğunlaşan alışveriş merkezi, lüks otel inşaatları da bugün olmazsa yarın bir büyük facianın yaşanabileceğinin habercisi. Öyle ki, iş makinelerine harcanan yakıt yüzünden, bölgede yakıt sıkıntısı yaşanıyor.

KÂBE’NİN ÇEVRESİ PROJEDEN GEÇİLMİYOR

Kâbe etrafında çok katlı 100 otel binasının yapımı sürüyor. Kâbe etrafında bulunan Ömer Tepesi’nde daha önce bulunan 3 ile 10 katlı yüzlerce eski bina, önce satın alınarak yıkıldı. Tepe 3-4 yıl boyunca kırılarak yol seviyesine indirildi. Burada 39 gökdelenden oluşan binalar, rezidanslar ve alışveriş merkezleri yapılıyor.

Öte yandan, inşaatlar sırasında Osmanlı ve Abbasi döneminden kalma eserlerin tehlike altında olduğu biliniyor. İki dönemden kalma birçok tarihi eser, geçen 4 yıl içinde tahrip edilmiş durumda.

PAZARLAMA TEKNİĞİ: ALLAH’A DAHA YAKIN OLUYORSUNUZ!

Söz konusu lüks ibadetin daha da lüks bir versiyonu var, o da Kâbe manzaralı konaklama. Kâbe manzaralı otel odaları zenginlere ayrıcalıklı “ibadet” şansı sağlıyor. İşte vicdanları sızlatan pazarlama sloganları:

“Eşsiz ve kutsal Kâbe manzarası sayesinde Allah’ı kalbinizde çok yakın hisseder ve bu kutlu anın keyfini sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz” sloganıyla pazarlanan otelde fahiş fiyatlarla konaklanabiliyor.3

Kâbe’de dünyanın en büyük otelinin yapılma planları ve tanıtımlar şaşırtıyor. İşte dünyanın en büyük otelinin ibadet maksadını aşıp Turizm mekânı haline getirildiğinin resmi:

Mekke’de Lüksüyle ve İhtişamıyla Dikkatleri Üzerine Çeken Dünyanın En Büyük Oteli

“Suudi Arabistan, yaklaşık 3,5 milyar dolarlık bir bütçe ile dünyanın en büyük otelinin yönetimine geçti. Heybetli odalar, muazzam çevre, lezzetli yemekler ve abartılı her şey burada!

10.000 odası, 70 restoranı, 4 helikopter pisti ve 12 kulesi ile bu otel, lüks düşkünlerinin güzellik anlayışını dünyaya sergileyecek!

Otel, dünyanın en büyük camisi olan Mescid-i Haram’a 2 kilometre uzaklıkta yer alacak.

En uzun kuleleri 45, en kısa kuleleri 30 kattan oluşacak bu otelin ilk 5 katı Suudi Kraliyet Ailesi’ne rezerve edilecek.

Otelde ayrıca dünyanın en değişik yemek alanlarından biri, toplantı salonu, otobüs durağı, alışveriş merkezi ve dans salonu bulunacak!!!”4

Allah’ın evi ve ümmetin yeri olan Mescid-i Haram’da Suudi Kralına olan ayrım ve korumalarıyla olan tavaf dikkatleri üzerine çekiyor. Devlet büyüklerinin korumalarıyla olan ibadetleri, ibadetini yapmaya çalışan halka eziyete ve izdihama dönüşüyor.

Sonuç olarak bakıldığında;  Kâbe’nin 2035 yılındaki görüntüsü bir arenaya benzemektedir. Arenalar da kitle oluşturmakta ancak bir cemaat ortaya çıkaramamaktadırlar. Büyük kitlelerin hacca götürülüp getirilmesi artık sermayeye bağımlı bir hal almıştır. Hac, bir işletme organizasyonu olarak görülmektedir. Hac üzerinden kâr-zarar hesapları yapılmakta, ayakbastı paraları hesaplanmaktadır. Etrafındaki kulelerde kalanlara “Kâbe ayaklarınızın altında” denilmesi Kâbe’ye en yakın olma, en çok sevap kazanma şeklinde pazarlık konusu yapılmaktadır. Bu durumda en çok parası olanın en yakın olması sağlanarak bir zenginlik yarışı başlatılmaktadır. Kâbe, modern addedilen yapılarla baskı altına alınmaktadır.

Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in yapmış olduğu maddi olarak dört duvardan oluşan ve dünyanın en sade yapısı olan fakat maneviyatıyla dünyada paha biçilemez değeri olan Kâbe, maalesef bugün ne hale getirildi. Elbette Kâbe’ye gelen milyonlarca müslümanın ihtiyaçlarının karşılanacağı binalar olmalı ama bu kadar lüks, bu kadar israf ve bu kadar ayrımcılık ile değil! Ümmet olarak madde âlemini bir kenara bırakıp Haccın mesajını ve Kâbe’nin gerçek konumunu anladığımız zaman oradaki milyonlarca Müslüman’ın yeryüzünde söz hakkı olacak ve yeniden İslam Medeniyeti’ne kavuşulup, Asr-ı Saadet dönemi yaşanacaktır inşallah.

1.Ramuz el-Hadis

2.ensonhaber.com/kabenin-etrafindaki-cirkin-yapilasma-isyan-ettiriyor-2015-09-11.html

3.haber.sol.org.tr/dunya/mescid-i-haram-suudilerin-din-turizmi-planlari-katliam-getirdi-129438

4.onedio.com/haber/mekke-de-luksuyle-ve-ihtisamiyla-dikkatleri-uzerine-ceken-dunyanin-en-buyuk-oteli-728898