Esmâü'l Hüsnâ

El-Habir (c.c.)

Paylaş:

“Her şeyden haberdar olan, gizli şeyleri bilen.”

Rabbimizin El- Habîr ismi; “hiçbir şey kendisinden gizli kalmayan, mülkünde olup biten her şeyden, hareket eden veya etmeyen her zerreden haberdar olan, bilgi edinmek için herhangi bir araca veya aracıya ihtiyacı olmayan” anlamlarına gelmektedir.

Kul hayattaki gayesini unutmaya başladığında ve rotasını yaratıcısından gayrısına çevirdiğinde Rabbimiz kulunu tekrar sırat-ı müstakim üzere yönlendirir. Nitekim nice insanlar vardır ki; Allah’tan uzaklaşmış, temel dertleri ne yazık ki dünya ve dünyanın adî değerleri olmuştur. Allah ki insanların hayatına anlam katandır. Zira insanda Allah inancı kaybolduğunda maneviyatı yok olur ve sadece maddeden ibaret olan bir ceset haline döner. Nihayetinde ruh ölür, hayat amacından sapar ve insanlar her geçen gün büyüme, gelişme ve medenileşme yerine küçülme, hayvanlardan daha aşağı seviyeye inme, gayrı medenî bir hayat yaşamaya başlar. Nitekim ruh zayıfladıkça insanın nefsi azgınlaşmaya başlar.

İşte bu yüzden insanın, hayatının her safhasında yaptığı her şeyden haberdar olan bir Rabbin olduğunu unutmaması gerekir. O, sınırsız her sıfatıyla, hem insanı hem tüm âlemleri her yönden kuşatmıştır. Hiçbir açıdan kusur, eksiklik, yanılma söz konusu değildir. O, yapılan her amelden, düşünülen her fikirden, kalpten geçen her histen haberdardır. O halde bir kul olarak düşündüklerimizi, hissettiklerimizi ve yaptıklarımızı gözden geçirmek zorundayız. Nitekim herkes kendi hayatının sorumluluğunu alarak Allah’ın huzuruna varacaktır. Allah Azze ve Celle hepimize kendi haberimizi verecektir ki; insan kendi haberini duymak istemese de bu gerçek değişmeyecektir.

Zira Yüce Rabbimiz Haşr Suresi 18. ayette: “Ey inananlar, Allah’tan korkun ve yarın için ne (yapıp) gönderdiğinize bakın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah yaptıklarınızı haber bilmektedir” buyurmaktadır.

 İnsan bu ayetin üzerinde biraz düşünecek olsa; hesap sorulmadan önce nefsini muhasebeye çekmesi, gerektiğini çok iyi anlayacaktır. Bunun muhasebesini yapan  insanlar takva ehli olan, rıza-i ilahiye mazhar olanlardır.

Onlar bu ayetler karşısında kalplerinin bir kez daha hassaslaştığını hissederler. İnançlarına aykırı, düşünce ve davranışlarda kendilerinin dahi hoşlanmadığı bir halde iken Rablerinin kendilerini görmesinden korkar ve utanırlar. Bu yüzden hep sakınma yolunu tercih ederler ve bilirler ki Allah’ın gözü her an kendi üzerlerindedir.  Böyle insanlar tesellilerini de daima Rablerinde ararlar. Çünkü onların tüm duygularına an an şahit olan sadece ve sadece Rableridir. Bütün yalnızlıklarında kendilerine dost olan, bütün kararsızlıklarında kendilerine hikmetli bakışı veren yine Rableridir.

İnsan Rabbinin bu ismi sayesinde birçok güzel duygulara erebilir. Her şeyden haberdar olan Rabbimizi nasıl bir hayata şahit tuttuğumuza tekrardan bakalım. Gerek takva ehli olalım gerek dinini sadece namaz ve oruçtan ibaret zanneden bir Müslüman olalım, nihayetinde hayat boyu her yaptığımızın ahirette gözler önüne satır satır döküleceğini, bu yüzden zayıf durumlarımızı, dava erine yakışmayan tüm hatalı hareketlerimizi ve din konusunda yetersiz kaldığımız yerleri telafi etmek zorunda olduğumuzu kesinlikle aklımızdan çıkarmayalım.

Rabbimiz Teâlâ bize kıyamet günü haberimizi verirken isyan üzere kararlılık gösterenlerden değil, iman ve teslimiyet üzere kararlılık gösteren zümrenin içerisinde haşreylesin. (Âmin)