Gündem

Furkan Gönüllülerine Yapılan Tehdit, Teklif ve Baskılar -1

Paylaş:

Yıllardır Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin gerçekleştirdiği konferansların hiç birinde herhangi olumsuz bir olay yaşanmamış, konferans güvenliğini sağlamak amacıyla gelen emniyet görevlileri gerek Furkan Gönüllülerinden gerekse katılımcılardan memnun kalmışlardır. 20.000 kişinin katılımcı olduğu konferanslarda bile tek bir eşyaya dahi zarar verilmemiştir. Türkiye’de 2014 yılına kadar tüm konferans ve mitingler halk tarafından beğeniyle karşılanıp talep edilirken, 2014 yılından itibaren gerekli tüm resmi izinler alınmasına rağmen gerçekleştirmek istenilen bütün konferanslar gerekçe gösterilmeden yahut bir takım sebeplerle iptal edilmeye başlandı.

Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye o dönemlerde konferans iptalleriyle alakalı olarak “Bu engellemeleri yapanlar FETÖ'cülerdir deyin ve önünüz açılsın” şeklinde iftira dolu tekliflerde bulunuldu. Alparslan Kuytul Hocaefendi ise: “Ben şerefsiz miyim?! Ben kimin yaptığını ve yaptırdığını biliyorum, nasıl iftira atarım?” sözleriyle cevap verdi. O günlerden itibaren Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ‘siyah gözlüklüler’ olarak tabir ettiği karanlık güçler, gerek kendisine ve ailesine gerekse Furkan Gönüllülerine birçok teklif ve tehditlerde bulunmuşlardır. Bu olayların artması üzerine Alparslan Kuytul Hocaefendi kamuoyunu bilgilendirmek ve derin güçlerin planlarını ortaya çıkarmak için canlı yayında açıklamalar yaptı. Aynı zamanda bu olayları yaşayan kişiler de video çekerek yaşadıkları olayları paylaştılar. Furkan Gönüllülerinin yaşadıkları bu olayları seri şeklinde sizlere aktaracağız.

Öncelikle Furkan Hareketine yapılan sistematik zulmün kronolojik sıralamasından bahsedelim:

  • 2014’ten itibaren 110 konferans haksız gerekçelerle engellendi.
  • 2016 yılında İskenderun konferansı TOMA ve biber gazlarıyla engellendi.
  • 22 Nisan 2017’de Peygamber’in konuşulacağı kutlu doğum programı şiddet ve gözaltılarla engellendi.
  • 30 Ocak 2018’de yapılan şafak operasyonu ile Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin evine, Furkan Vakfı merkez binasına ve Furkan Gönüllülerinin evlerine adeta terör yuvasına girer gibi baskın düzenlendi. Gözaltı ve tutuklamalar yaşandı. Yaklaşık 2 yıl tutuklu kalan Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tertemiz olduğu anlaşıldı ve serbest bırakıldı.
  • 2020’de sosyal mesafe kurallarına dikkat edilerek kılınan teravih namazı, pandemi bahane edilerek darp ve gözaltılarla engellendi.
  • 2020’de Erzin’de anayasal haklarını kullanarak basın açıklaması gerçekleştirmek isteyen Furkan Gönüllüleri acımasızca, darp, hakaret ve gözaltılarla engellendi.
  • 2021’de camilerde itikâfa giren Furkan Gönüllülerine pandemi bahanesi ile baskın ve gözaltı yapıldı. Türkiye’de ilk defa eşzamanlı olarak camiler basıldı, 500’e yakın kişi camiden gözaltına alındı.
  • 2021-2022’de Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Gönüllülerine, dolandırıcı bir iş adamı üzerinden komplo kuruldu. 7 Furkan Gönüllüsü cezaevine konuldu.

 

Furkan Gönüllülerine 8 yıldır yapılan baskının genel olarak özeti bu şekildedir. Teklif ve tehditlerle üzerlerinde baskı kurulmaya çalışılan Furkan Gönüllülerinin yaşadıkları ise ülke tarihine kara bir leke olarak geçecek olan olaylardır. Furkan Gönüllülerine yönelik siyah gözlüklülerin tehdit-teklif ve baskılarıyla ilgili yüzlerce örnek bulunmaktadır.

Bu sayımızda bu olaylardan yalnızca birkaçını aktaralım:

  1. Öğretmen Yakup Şahin: Dağ yolunda yolumu keserek, önüme araç kırdılar. İçlerinden biri polis olduğunu söyledi. Bir girizgâhtan sonra “Sizin içinize birileri sızabilir senden bize bilgi getirmeni istiyoruz” “Beni öldürseniz de, kafama silah da sıksanız ben bu hainliği yapmam, bu alçaklıktır. Dağ başında yolumu kesen adamlar bana vatanı sevdiğini söylemesinler. Bu vatana en çok zarar veren bir öğretmenin yolunu dağ başında kesen sizlersiniz” dedim.
  2. Üniversite Öğrencisi: Bir gün bir telefonla hakkımda ihbar olduğunu iddia ederek karakola gelmem gerektiğini söylediler. Birisi beni ihbar edip DAEŞ üyesi olduğumu söylemiş. İkinci kez çağırdılar, DAEŞ ile hiçbir alakam olmadığını söylediler daha sonra bana: “İçinde bulunduğun yapıyla ilgili devlete yardımcı olmak ister misin?” “Yani muhbirlik mi teklif ediyorsunuz?” dedim. Tekliflerini sunduktan sonra kabul ettirmek için beni ikna etme amacıyla öğretmenlikte mülakatta bana yardımcı olacaklarını söylediler. Eğer onlara yardım etmezsem bunun vatana ihanet olduğunu belirttiler. Ben hiçbir şekilde kabul etmedim.
  3. Sağlık Çalışanı Özcan Demir: Çalıştığım yere birtakım adamlar geldi ve benimle iletişim kurarak “Cemaat, devletle işbirliği yapmalıdır. İçinizde kötü niyetli olanlar vardır. Böylelerini bize haber ver” Ben de: “Biz Furkan cemaatiyiz böyle insanlara müsaade etmeyiz, içimizde barındırmayız” dedim. 3-4 gün sonra tekrar geldiler. Yanındaki polis: “Özcan’ın maddi durumu kötü siz ona yardımcı olsanız o da size yardımcı olsa…” dedi. “Yani sen bize çalışsan, hocanın görüşmelerinde ve toplantılarında ses kayıt cihazı yerleştirirsen sana 3.000 lira para verelim. Kabul edersen artırırız” dedi. Ben de kendilerine: “Biz şerefsiz değiliz, hain değiliz, kardeşlerimizi ve cemaatimizi satmayız” dedim.