Kıssa

“Geleceğini Biliyordum”

Paylaş:

Savaşın en sıcak günlerinden biriydi. Askerlerden biri, en iyi arkadaşının yaralandığını gördü. O sırada üstlerine vızır vızır kurşunlar yağıyordu ve insanın siperden başını bile çıkarması mümkün değildi.

Asker,  teğmenin yanına sürünerek gitti ve:

“Komutanım, siperden çıkıp arkadaşımı buraya getirmek istiyorum, izin verir misiniz?” dedi.

Teğmen, duyduklarına inanamıyordu. Bu kurşun yağmuru altında siperden çıkmak bile bile intihar olurdu.

“Emin misinin? Diye sordu askere. “Gitmene değer mi? Arkadaşın o kadar çok kurşuna hedef oldu ki, eminim çoktan ölmüştür.”

Asker ısrar ediyordu. Teğmen sonunda izin vermek zorunda kaldı.

Asker, o korkunç yaylım ateşi altında siperden fırladığı gibi hiçbir kurşuna hedef olmadan arkadaşının yanına ulaştı. Sonra, arkadaşını sırtladığı gibi koşa koşa siperine döndü.  Arkadaşını yere uzattı.

Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.  Sonra, ümitsizlik içinde, onu sipere taşıyan diğer askere döndü ve:

“Sana değmez demiştim. Bak ölmüş.”

O sırada, çömelmiş ve gözlerinden sicim gibi dökülen yaşlarla yüzü ıslanan asker, başını iki yana salladı:

“Değdi komutanım.”

“Nasıl değdi?” Görmüyor musun, arkadaşın ölmüş.”

“Gene de değdi, komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz son nefesini vermemişti. Onun son sözlerini duymak benim için dünyaya bedeldi.”

Asker, daha sonra, yaralı arkadaşının son sözlerini hıçkıra hıçkıra tekrarladı:

“Geleceğini biliyordum” demişti arkadaşı, “ geleceğini biliyordum!”