Haber-Yorum

Haberler

Paylaş:

DÜNYA HABERLERİ

Yaklaşık iki aydır darbeye karşı oturma eylemi yapan yüz binlerce insana karşı gerçekleştirilen dağıtma operasyonlarında öldürülen onlarca Müslümanın ardından iyice sınırı aşan darbe yönetimi 14-08-2013 tarihinde darbeciler tarihinin

en kanlı katliamlarından birine imza attı. Binlerce insanın şehit olduğu saldırılarda ordu, keskin nişancılarla hedefli saldırı yaptı. Özellikle İhvan liderlerinin ailelerinin ve üyelerinin hedef alındığı saldırılarda binlerce insan başından ve göğsünden vurularak şehit oldu hatta yaralıların tedavisi için bulundukları yerleri terketmelerine bile izin verilmedi.

Şehit edilenler arasında İhvan’ın önde gelenlerinden Muhammed Biltaci’nin 17 yaşındaki kızı Esma ile teşkilatın yöneticilerinden Hayrat Şatır’ın kızı ve damadı, yine İhvan liderlerinden Muhammed Bedii’nin üç oğlundan en büyüğü olan Ammar Muhammed

Bedii ile İhvan’ın kurucusu Hasan el-Benna’nın torunu Halid Firnas da şehit edildi. Öte yandan İhvan’ın bir başka lideri Dr. izzet Sabri’nin de oğullarından Abdurrahman’ın Ramazan ayındaki katliamda, diğer oğlu Ömer ise bu saldırılarda şehit edilmişti. Güvenlik güçlerince öldürülen darbe karşıtlarının cenazeleri camilerde toplanırken, cenazelerini teslim almak isteyen şehit yakınlarına ölüm nedeni “intihar” yazılı rapor verildiği ve ancak bu raporu imzalayara cenazelerini alabileceklerinin söylendiği bildiriliyor. Bütün bunlara rağmen yakılan yıkılan birçok binanın yanısıra protestolara ev sahipliği yapan ve darbe karşıtlarınca sembolleştirilen Rabiatü’l Adeviyye Camisi, güvenlik güçleri tarafından yakıldı. Pervasızlıkta sınır tanımayan orduda General Amr, Nasr Fransız Le Monde Gazetesi’ne verdiği röportajda:

“Biz 90 milyon Mısırlıyız ve Müslüman Kardeşler sadece 3 milyon. Hepsini tasfiye etmek altı ayımızı alır. Bu sorun değil, 1990’lı yıllarda yapmıştık bunu” diye konuştu. Mısır cezaevlerinin 3 milyon Müslüman Kardeşler üyesini alabilecek kapasiteye sahip olup olmadığı yönündeki soruya ise, kan donduran şekilde yanıt verdi: “Ben yöneticilerini öldürmek gerektiğini söylüyorum, yani 30 üst düzey sorumlu ve 500 alt yönetici. O zaman diğerleri evlerine dönecek.” Mısır ordusu bütün bu olanlar arasında el çabukluğu ile Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki sınır bölgesinde yer alan tünelleri patlayıcı kullanarak yıkmaya devam ediyor. Bu durum; ilk icraatı bu olan darbe yönetiminin arkasında kimlerin olduğunu gösteren göstergelerden sadece biri. New York Times Gazetesi’nin diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberde Darbe öncesi başlayan süreçte Mısır Savunma Bakanı Sisi ile İsrailli yetkililerin sürekli istişarelerde bulunduğu ve İsrail’in Sisi’ye ABD’nin yardımları kesmeyeceği konusunda güvence verdiği yer alıyor. Ordu yönetiminin ikinci icraatı ise Mısır’ın Eski Cumhurbaşkanı, diktatör Hüsnü Mübarek’i tahliye etmek oldu.Darbenin arkasında durmaya devam eden ABD’nin Dışişleri Bakanı John Kerry, bu olaylardan önce “Mısır’ın kaosa ve şiddete sürüklenmesinden korkan milyonlarca kişinin, ordudan duruma müdahale etmesini istediğini” ve “Mısır’da ordunun demokrasiyi yeniden inşa etmekte olduğunu” ifade etmişti. Bugüne kadar İslam âleminde yapılan zulümlere ses çıkarmayan Suud yönetiminden ise darbecilere destek gecikmedi. Suudi Arabistan Kralı Abdullah,

şiddet olaylarında ülkesinin teröristler karşısında Mısır’ın yanında yer alacağını söyledi.

Bütün bu yapılanlara Türkiye’de dâhil dünyanın çeşitli ülkelerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. Hatta ABD’nin saygın gazetelerinden The Washington Post, Obama yönetimini, Mısır’da darbe karşıtlarına yönelik katliamda “suç ortağı” olmakla eleştirdi. Çok sayıda göz altıların devam ettiği Mısır’da, halk mücadeleden vazgeçmiyor. Sokağa çıkma yasağına

rağmen önceden yapılan haberleşmelerle 30 Ağustos’ta direnişi yeniden başlatan ve meydanlara çıkan yüz binlerce insan Mısır’ın birçok şehrinde baş kaldırmaya devam ediyor. Öyle ki ordu ateş açmaya cesaret dahi edemiyor. Bütün bu gelişmelerin Mısır’daki ve tüm dünyadaki Müslümanlar için gerçek bir uyanış ve dirilişe vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz. Rabiatü’l Adeviyye Meydanı’nda darbeciler tarafından göğsünden ve sırtından kurşunla vurularak öldürülen Esma el-Biltaci’nin vefatından kısa süre önce

cep telefonu üzerinden paylaştığı şiirin Türkçesi: “Onlar bizi Vetir’de namaz kılarken buldular

Kimimizi rükûda, kimimizi secdede vurdular Onlar hem güçsüzdü hem az sayıca Allah’ın kullarını çağır da gelsinler yardıma Köpüklü deniz dalgalarını andıran ordularla” *

 

DÜNYA HABERLERİ

Suriye’de yaklaşık iki senedir devam eden iç savaşta binlerce insan hayatını kaybederken son olarak 21 Ağustos 2013’te Şam kentinde kimyasal silah kullanıldığı iddiaları ve çok acı görüntüler ortaya çıktı. Çoğu çocuk 1300 kişinin hayatını kaybettiği saldırı tüm dünyadan tepki aldı. Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiasının ardından, Esed rejimine karşı askerî operasyon seçeneğini tartışmaya başlayan batılı ülkelerden İngiltere ve Fransa

tarafından; ‘Suriye’de kimyasal silah kullanılmasına acil cevap verilmesi gerektiği’ belirtilmiş, uçuşa yasak bölge oluşturulması veya isyancıların silahlandırılmasının desteklendiği bildirilmişti. Türkiye’den ve Amerika’dan gelen ilk açıklamalarda kimyasal silahı Esed’in kullandığı ifade edilirken, Rusya ve Suriye bu iddiaları yalanlamaya devam ediyor. Durumu yerinde incelemek üzere bölgeye gönderilen BM heyeti, raporunu iki hafta sonra yayınlayacağını söylemesine rağmen Amerika, kimyasal silah kullananın Esed rejimi olduğu konusunda ısrarla duruyor. Şam’daki katliamı gerçekleştirenlerin muhalifler olduğunu belirten Rusya’nın ayrıca, buna kanıt olarak BM temsilcilerine atılan füzelerin uydu görüntülerini verdiği ifade ediliyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Suriye’de kimyasal silah kullanıldığına dair iddiaların objektif şekilde araştırılmasını Suriye muhalefeti engelliyor” denildi. Türkiye, Suriye’ye yönelik askeri operasyon seçeneğini ciddi olarak değerlendiriyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM’nin alacağı yaptırım kararlarının bekleneceğini, BM karar almazsa, askeri operasyon seçeneğini gündeme getiren ülkeler koalisyonuyla birlikte hareket edileceğini söyledi.

Başbakan Erdoğan ise Suriye’ye yapılacak müdahalenin köklü bir çözüm getirmesi gerektiğini

söyleyerek geçici bir müdahaleye taraftar olmadıklarını açıkladı. Bu arada Fransa ve İngiltere’nin, çeşitli gerekçelerle müdahaleye taraftar olmadıklarını açıklaması üzerine, BM kararı olmasa da acil müdahaleye karar verdiğini açıklayan Amerika, müdahaleyi ileri bir tarihe attı. Bu arada Rus İzvesitya Gazetesi’ne röportaj veren Beşşar Esed; krizin ilk 2 yılında Katar’ın, şimdi de Suudi Arabistan’ın bu süreci finanse ettiğini öne sürerek, Türkiye’nin de Körfez ülkesinden gelen bir avuç paraya ayarlanmasının acı olduğunu söyledi. Kendisine, Rusya’dan gelecek olan S-300 füzelerinin Suriye’ye teslim edilip edilmediğinin sorulması üzerine ise “Rusya, kendini ve halkını savunması için Suriye’ye gerekli her şeyi tedarik etmeyi sürdürüyor” şeklinde cevap verdi. Suriye’deki zulmün bitmesi en büyük isteğimiz fakat bunu Amerika’dan değil Allah’tan istiyoruz. Şimdiye kadar Amerika’nın kurtarma operasyonlarının sonucu sadece kan, yıkım ve gözyaşı getirmiştir. Çünkü gerçek hedefi Müslümanları kurtarmak değil Müslümanlardan kurtulmaktır. Kâfirin üzerimizde oynadığı oyunlar sonucu Amerika’dan medet bekler hale gelişimizden bir an evvel kurtulmayı Yüce Rabbimizden diliyoruz.

Konuyla ilgili olarak 34 ve 35. Sayfamızdaki makalemizi okuyabilirsiniz.

 

HABERLER

 

CIA DARBEYİ ORGANİZE ETTİĞİNİ İTİRAF ETTİ!

İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ı deviren 1953 askerî darbesinde İngiltere’nin

ve ABD’nin sorumluluğu yaygın bir kanaat olarak biliniyor ancak konu yine de tartışmalı olmanın ötesine geçemiyordu. Darbenin 60. yıl dönümünde Amerikan Ulusal Güvenlik Arşivinde ortaya çıkan yeni belgeler, Musaddık’ı deviren 1953 İran darbesinin başından sonuna kadar planlı

bir CIA darbesi olduğunu kanıtladı. Musaddık, göreve gelmesinin ardından İran petrollerini millîleştirmişti. CİHAN

 

DUBAİ EMİRİ’NİN KIZINDAN BABASINA TOKAT GİBİ SÖZLER!

Mısır’daki katliam sonrası Arap ülkelerin liderlerine çocukları tepki veriyor. Dubai Emiri’nin

kızı Mehra Muhammed bin Raşid el Maktum, Facebook hesabında babasının fotoğrafının üzerine “Özür dilerim baba ama akan kanın nedeni bizim paralarımız” yazarak paylaştı. Mehra, 19 Temmuz’da paylaştığı Suudi Arabistan Kralı Abdullah ile babasının fotoğraflarının altında “Newyork Times: Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Sisi’ye verdiği paralar, Mursi’ye karşı komplo kurulduğunu ortaya koyuyor” yazılı fotoğrafın üzerine de;”Afedersin,babam olsan da bu mesele, din meselesi” yazmıştı. AA

 

ERGENEKON DAVASI’NDA KARAR AÇIKLANDI

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın da aralarında bulunduğu 66’sı tutuklu 275 sanıklı Ergenekon Davası’nda mahkeme nihai kararı açıklandı. İlker Başbuğ (Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral), Şener Eruygur (Eski Jandarma Komutanı Başkanı emekli Orgenaral), Hurşit

Tolon (Eski Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral), Veli Küçük (Emekli Tuğgeneral), Doğu Perinçek (İşçi Partisi Genel Başkanı), Tuncay Özkan (Gazeteci), Dursun Çiçek (Emekli Albay) müebbet hapis cezasına çarptırıldı.