Haber-Yorum

Haberler

Paylaş:

Türkiye Haberler

GÜNLER SÜREN ELEKTRİK KESİNTİSİ

2022 yılında Türkiye'de bir kentin önemli bir bölümü, günlerce elektriksiz kaldı. Isparta'da, elektrik kesintileri nedeniyle bazı mahalle ve köylerde, ısınmadan aydınlanmaya birçok ihtiyaç giderilemedi. Ortalama yetmiş saat elektrik verilmeyen Isparta’da bazı vatandaşların hayatını kaybettiği iddiaları da gündeme geldi. Konu hakkında Enerji Bakanı Fatih Dönmez: “Anlayışınız, sabrınız için teşekkür ediyoruz. Hakkınızı helal edin. Birkaç gün enerjisiz kaldınız” şeklinde açıklama yaptı. Konuyla ilgili Alparslan Kuytul Hocaefendi şu değerlendirmelerde bulundu:  “Bizim ona ve onun gibilere hakkımızı helal etmemiz onların da 4 gün evinde elektriksiz ve soğukta kalmalarıyla mümkün. Acaba elektrik kesintisi gerçekten arızadan dolayı mı oldu? Kısa süre önce de baraj patlamış, sel olmuştu. Hâlbuki barajlar birçok hesaplar yapılarak, yüksek güvenlik önlemleri alınarak yapılır. Baraj gerçekten patladı mı yoksa patlatıldı mı?  Yine büyük bir yangın çıkmıştı. Yangınlar gerçekten söndürülemedi mi? Bir hükümet bu kadar beceriksiz olabilir mi? Öyle sanıyorum ki devlet denilen mekanizma hükümeti bitiriyor. Hükümet de onlarla beraber olmanın bedelini ödüyor. Ayrıca tabii ki bu millet de yıllardan beri susmanın bedelini ödüyor, günahlarının kefaretini ödüyorlar.”

DEVLET GÜVENİLİRLİĞİNİ KAYBETMİŞ VAZİYETTEDİR!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın, katıldığı bir programda kullandığı kelimeler tepki çekti.  Oktay, KHK ile ihraç edilen kişilerin görevlerine dönmesi konusundaki soruyu yanıtlarken KHK’lılar için ‘terörist’ ifadesini kullandı.  KHK’lılar ise sosyal medya üzerinden tepkilerini dile getirerek Oktay’ın özür dilemesini istedi. Twitter’da #TeröristSENSİN etiketi gündemin ilk sıralarına yerleşti. Bu konuda Alparslan Kuytul Hocaefendi şu değerlendirmelerde bulundu: “Benim gördüğüm kadarıyla devlet adamlarının kültür seviyeleri çok düşük oluyor ve entelektüel birikimleri olmuyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da KHK’lılara terörist diyor. Bizim derneklerimizi de KHK ile kapattılar. Biz terörist miyiz? Bu ülkede KHK ile hapse atılan, işten atılan ya da kapatılan vakıflar, dernekler çoktur. Bunların hepsi terörist midir?  Bu haddi aşmaktan başka bir şey değildir. Herkes her şeyin farkında ve artık kimse bu sözlere inanmıyor. Çünkü devlet güvenilirliğini kaybetmiş vaziyettedir. Bir devlet bu kadar yanlış yaparsa o devlete kimsenin güveni kalmaz!”

İŞKENCE RAPORUNA ÖRTBAS

Bir avukatın sosyal medyada yaptığı açıklamaya göre Ankara Emniyeti, FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına aldığı O.C. isimli şahsa ağır işkenceler yaparak itirafçılığa zorlamış ve şahıs işkence sonucu 300’e yakın isim vermiş. Verilen isimler üzerinden yapılan operasyonlarda gözaltına alınanlar Ankara Terörle Mücadele’de işkenceye tabi tutulmuş. Ankara Emniyet Müdürlüğünde FETÖ’ye üye olmak iddiasıyla gözaltında tutulan bazı şüphelilere işkence yapıldığı iddia edilmesi üzerine gözaltındaki şüphelilerle görüşen Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi üyesi avukatlar, iddiaları raporlaştırdı. Ancak raporun Ankara Barosu yönetimi tarafından yayımlanmaması krize sebep oldu. Bunun üzerine aralarında Av. Gizay Dulkadir'in de bulunduğu baro yönetiminden bazı isimler toplu bir şekilde istifa etti. Bu konu hakkında Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Herkes insan olarak haksızlıklara, zulümlere, işkencelere tepki göstermelidir. Bir insana işkence yapılırsa korkusundan yapmadığı şeye bile ‘yaptım’ der. Kurtulmak için başkalarını yakar. Toplum, diktatör sistem yüzünden bu şekilde karakterini kaybediyor. Kendini kurtarmak için başkasını satan şerefsizlere dönüşüyor. Demek ki baro yönetiminde de cesaret yokmuş. O baroya bağlı bazı avukatlar ise hazırlanan raporun açıklanmamasına tepki gösterip istifa etmişler. Demek ki avukatlar bunu araştırmışlar ve doğrulamışlar. Ben de kendilerini verdikleri tepkiden dolayı tebrik ediyorum. Yapmaları gerekeni yapmışlar. Bütün avukatlar barolara tepki göstermelidir.” 

FIRSAT BİLİP İSLAM’A SALDIRIYORLAR!

Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara intihar etti. Enes Kara’nın bir cemaat yurdunda kalıyor olması ise cemaatlere ve cemaat yurtlarına karşı karalama kampanyasının başlamasına sebep oldu. Bu konuyu değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi özellikle bazı televizyon kanallarının İslam düşmanlığı yaptığını ve bu olay bahanesi ile cemaatlere saldırıldığını ifade etti. “Enes Kara’nın intihar etmesinin cemaatle bir alakası yoktur” diyen Alparslan Kuytul Hocaefendi konuşmasına şunları ekledi: “Bu çocuk mesajlarında arkadaşlarına tıp fakültesinde okumakta çok zorlandığından, ailesi ile anlaşamadığından ve ateist olduğundan bahsetmiş. Arkadaşı onu vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamamış. Arkadaşına: ‘Kendimde o gücü bulamıyorum artık. Tüm yaşama sevincimi kaybettim. Senin dediğini yapsam o zaman da başka sorunlarım olur muhtemelen. Öldükten sonra bir şey hissetmeyeceğim için pişman olabileceğimi sanmıyorum’ demiş. Sonra ‘Ben iki-üç yıldır ateistim’ demiş ve öldükten sonra ahiret inancı olmadığı için her şeyin biteceğini düşündüğünü söyleyerek intihar etmek istediğini söylemiş. Bu çocuk, kaldığı binanın yedinci katından atlamış, intihar etmiş. Anlaşılan şu ki çocuk bunalımdadır. Çocuk, Nurcuların yurdunda kalıyor ve babası da Nurcu. Babası çocuğu hakkında yaptığı açıklamada: ‘Ben 28 yıldır Risale-i Nur okuyorum. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin kitaplarında intihara teşvik edici, insanı hayattan soğutan, yaşama şevkini kıran tek bir cümle ile karşılaşamazsınız. Çocuğumun iman zayıflığını fark ediyordum ama ateist olduğunu çektiği video ile öğrendim. Evladım Enes’i manevi boşluğa sürükleyen cemaat değil ateist arkadaşları oldu. Ben cemaati suçlamıyorum’ diyor. Ateizm insanı boşluğa sürükler. Ahiret anlayışı olmadığında insan kendini boşlukta hisseder. En son ölmeyecek miyim en iyisi şimdiden öleyim, kurtulayım’ diye düşündürür. Bu olayın cemaatlerle alakası yok. İslam düşmanları böyle olayları fırsat bilip İslam’a saldırıyorlar.”

ZAMLARA HAKLI TEPKİ

Türkiye’de her gün zamlar gelmeye devam ederken Türk-İş açlık sınırının Ocak ayında 4.249 lira 95 kuruşa; yoksulluk sınırının 13.843 lira 50 kuruşa yükseldiğini duyurdu. Türkiye'de vatandaşların icra dairelerindeki dosya sayısı ise 22,9 milyona ulaştı. 1 Ocak - 4 Şubat arasında yeni gelen dosya sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre %27,5 artış kaydetti. İcra dosyalarındaki söz konusu artışta birçok kişinin ekonomik sıkıntılar sebebiyle, ellerindeki varlıkları ipotek ettirerek kredi çekmesi, alışverişlerde kredi kartı kullanması ve borcu borçla kapatmaya çalışması etkili oluyor.

Türkiye’de elektriğe yapılan fahiş zamların ardından ise İstanbul, Ağrı, Hakkâri, Şanlıurfa, Muğla, İzmir, Diyarbakır ve Mardin gibi şehirlerde zamların kaldırılmasına dönük eylemler yapıldı. Alparslan Kuytul Hocaefendi ise bu konu hakkında şunları söyledi: “Zam altında ezilen insanların tepki göstermeleri haklarıdır. Hatta bu kadar fazla zam olan bir ülkeye göre bu eylemler çok çok azdır. Tüm Türkiye'de her şehirde, her ilçede eylem yapılmalıdır. Millet bu konuda devlete ve hükümete tepki gösterebilir, bu gayet normaldir. Ortalığı dağıtmadan, esnafa, insanlara, çevreye zarar vermeden tepkilerini gösterebilirler. Devlet bunu engellememeli, polis asla buna karışmamalıdır. Millet evinde klima açarken, doğalgaz açarken korkarak açıyor. Polis bunu bilmeli millete karışmamalı, halkına zulmetmemelidir. Halk anarşistlik yapmadan tepkisini gösterirse hükümet de bu tepkileri mecburen dikkate almak zorunda kalacak.”

Dünya Haberler

UKRAYNA VE RUSYA ARASINDA SAVAŞ

2014 yılında Donbaas’ta gerçekleştirilen Rus yanlıların isyanı ile başlayan Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilim, savaşa doğru gidiyor. Yakın dönemde yayınlanan uydu görüntüleriyle Rus askerlerinin sınırda ciddi birlikler kurduğu görülmüş ve Biden’ın yakın zamanda Rus askerlerinin Ukrayna’yı işgal edeceği şeklinde açıklamaları olmuştu. Rusya’nın özerk bölgeler kararı ise fitili ateşleyen sebep oldu. Rusya, Ukrayna’nın kuzeyinde kurulan Lugansk Halk Cumhuriyeti’ni ve Donets Halk Cumhuriyeti’ni tanıdığını açıklaması üzerine tüm dünyada tepki gördü. 24 Şubat tarihinde ise Rusya Ukrayna’yı işgal etmeye, başkent Kiev dâhil birçok ili bombalamaya başladı. Vatandaşlara sakinlik çağrısı yaparak evlerden çıkmamalarını söyleyen Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının ardından yaptığı ilk açıklamada, “Eğer canımıza, özgürlüğümüze, çocuklarımıza saldırılırsa, kendimizi savunacağız, saldırmayacağız, kendimizi savunacağız” vurgusu yaptı.

Bu konu hakkında açıklama yapan Alparslan Kuytul Hocaefendi şu yorumda bulundu: “Rusya’nın yaptığı bu işgal, Türkiye’nin Rusya ile dostluğunun uzun sürmeyeceğini göstermiştir. Putin ‘Biz Ukrayna’ya girmeyeceğiz’ şeklinde açıklama yapmıştı. Ben de ‘koca devlet başkanı herkesin gözünün içine baka baka yalan söylemez’ diye düşünmüştüm ama siyasetçilerin ne kadar yalancı olabilecekleri bir kez daha ortaya çıktı. Putin çok ayıp etti. Türkiye ‘Bu, kabul edilemez’ dedi ve doğru bir tavır ortaya koydu. Hem Türkiye açısından hem Avrupa hem Amerika açısından Rusya ile ilişkiler daha kötüye gidecektir. Soğuk savaş başlayacaktır. Rusya savaşmadan Kırım'ı ilhak edince, kendi topraklarına kattı.  Şimdi de Ukrayna’yı alıyor. Bundan sonra dünyada silahlanma yarışı artacaktır. Ukrayna yetkilileri ‘Masaya oturmaya hazırız. Barış içinde halledelim’ şeklinde konuşuyorlar. Rusya başkentlerine kadar girmiş, başkent namustur. Hala utanmadan nasıl böyle konuşuyorlar? Rusya: ‘Biz orada kalıcı değiliz’ diyor. O zaman niye orada? Şu anlaşılıyor: Ukrayna NATO'ya girmek istedi. Rusya ise sınırında NATO ülkesi görmek istemiyor. O yüzden Ukrayna’nın mevcut hükümetini devirecek kendi hükümetini, adamlarını yerleştirecek ondan sonra gidecek. Dünya bunu izlediğine göre demek ki hepsi buna razı. Mazlumdan taraf yer almak lazımdır, Rusya’nın çok büyümesi Türkiye için tehlikedir ancak Türkiye tek başına bunu engelleyemez. Diğer ülkelerle birlikte bunu başarabilir. Eğer onların böyle bir iradesi yoksa Türkiye tek başına bu işe soyunmaya kalkarsa çok zarar görür ve başaramaz.”

HİNDİSTAN’DA MÜSLÜMANLARA BASKI DEVAM EDİYOR

Hindistan'da hükümet tarafından desteklenen Hindu çeteler başörtülü öğrencilerin okullara girmesine izin vermiyor. Karnataka eyaletinden aktarılan görüntülerde okuluna girmek isteyen kız öğrencinin bir grup radikal Hindu tarafından engellenmeye çalışıldığı görüldü. Öğrencilerin okullara alınmaması, öğrencilerden biri tarafından yapılan başvuruda Yüksek Mahkemeye taşındı. Ülkede hükümet tarafından desteklenen radikal Hindu çetelerin, Müslüman kız öğrencilere yönelik tacizleri artarken diğer yandan da bazı okullarda kızların başlarını açmalarını sağlamak için 'ikna odaları' kurulduğu bildirildi. Radikal görüşlere sahip olan ve hükümet tarafından desteklenen Hindu liderler tarafından yapılan açıklamalarda, 'ülkede başörtüsüne izin verilmeyeceği', 'İslam'ı yaşamak isteyenlerin Pakistan'a gitmesi gerektiği' gibi söylemler öne çıkıyor. Bu konu hakkında Alparslan Kuytul Hocaefendi “Hindistan’da yirmi dokuz eyalet var. Her biri kendi özel kararını kendi alıyor ve işte bu eyaletlerden birisi böyle bir karar vermiş. Bu elbette ki bize Türkiye’yi hatırlatıyor. Türkiye’nin on sene evveli de böyleydi. Hindistan oldu-bitti İslam düşmanlığı yapar. Hindistan Pakistan’la beraberdi, ayrıldılar. Belki bu kararı hemen tatbik etmeyecekler. Belki de yargıda olumlu bir karar çıkacak, şimdilik “Tepki olacak mı, olmayacak mı?” diye bir deneme yaptılar. Bu konuda tüm Müslümanlar tepki göstermelidirler. Bu namus meselesidir; bu, din iman meselesidir ve tüm Müslümanlar bu hususta Hindistan’ı kınamalıdır ve açıklamalar yapmalıdır, internette yayılmalıdır. Tüm dünyadan tepkiler geldiğini gördükleri zaman biraz daha geri adım atma ihtimalleri olabiliyor.”

İDLİP’TE ÇOCUKLAR SOĞUKTAN ÖLÜYOR

İdlib ve Afrin'deki çadır kentlerde insanlık dramı sürüyor. Savaştan kurtulanlar, soğuk hava şartıyla mücadele ediyor! 20 Ocak'tan beri etkili olan yoğun kar yağışı ve düşük hava sıcaklıkları, Suriye'nin kuzeybatısındaki sığınmacı kamplarında hayatı olumsuz etkiliyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, İdlib ve Halep'te evlerinden kaçmak zorunda kalanlar için kurulan 287 kamp, 18, 19 ve 25 Ocak'taki fırtınalarda kar yağışı, sel ve sert rüzgârlardan etkilendi. Kar yağışı en az 935 çadırı tahrip ederken, 9500'den fazla çadıra hasar verdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi İdlib'in kuzeyinde yer alan El Ziyara ve El Şeyn Bahr bölgelerindeki kamplarda kalan iki bebeğin soğuk nedeniyle öldüğünü bildirdi. Bir anne, çocukları donmasın diye gece boyu dışarıda yürüttü. Bölgedeki çok sayıda çadırı su basarken çadır kentlilerin soğuk havadaki yaşam mücadelesi, insanlık ayıbını bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Bölgede görev yapan sivil savunma ekiplerinin başlattığı çalışmalar yetersiz kalabiliyor. Yoğun kar yağışları nedeniyle İdlib'de çok sayıda çadır yıkılırken, yoksulluk içinde yaşayan bölge halkı uzanacak yardım elini bekliyor.

YUNANİSTAN’IN AYIBI!

Türkiye-Yunanistan sınırında ayakkabıları çıkarılmış, elbiseleri soyulmuş, Yunan sınır birlikleri tarafından geri itilmiş 22 göçmen olduğu söylenmişti. Edirne Valiliği 19 göçmenin donmuş cesetlerine ulaşıldığını açıkladı. Yunan sınır birliklerinin yaptığı bu ayıbı ve Müslümanların durumunu değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Avrupa kendini insan haklarının, fikir ve ifade hürriyetinin merkezi olarak kabul eder ama ekmeğini hiç kimseyle paylaşmaz. Bencil Avrupa ve onun yaramaz çocuğu Yunanistan denizin kenarında ve buz gibi havada göçmenlerin elbiselerini soyuyorlar! Onlar da o şekilde orada donmuşlar. Bunun neresi insanlık? Orada donan insanlardan elbette birinci derecede Yunan zalimleri mesul ise de Türkiye de bundan hissesini alacaktır. Bu insanların hayatını tehlikeye atmaya hakkımız yok."

YILDA 1,3 MİLYAR TON GIDA İSRAF OLUYOR!

BM Gıda ve Tarım Örgütünün raporuna göre dünyada yılda 1,3 milyar ton gıda çöpe gidiyor, israf oluyor. Bunun parasal bedeli 1 trilyon doları buluyor. Bir yandan bu kadar israf yapılırken bir yandan dünyada açlıktan insanlar ölüyor. Gıdalar doğru değerlendirilebilse dünyadaki yaklaşık 1 milyar açlık çeken insanı doyurmak mümkün olacaktır. Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşiyor. Boston Consulting Group’un araştırmasına göre ise gıda atığı miktarı bugünkü gibi artmaya devam ederse, gıda atığı miktarının 2030 yılında 2,1 milyar tona ve 1,5 trilyon dolar seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor.