Kıssa

Haksız Hüküm

Paylaş:

Bir gün zayıf, hastalıklı ve yaşlı bir adam doktora gidip: “Çok kötüyüm Doktor Bey, bir şey­ler yap” dedi.

Doktor, hastayı muayene etti ve “En son ne yedin?” diye sordu. Yaşlı hasta: “Uzun zamandır doğru düzgün bir şey yemedim” dedi.

Doktor, adamın yaşlılığı ve zayıflığının yanı sıra aç olduğunu da görünce halsizliği yüzün­den ölebileceğini bile düşündü, hastayı kırma­mak adına: “Senin hastalığının herhangi bir ilaca ihtiyacı yok. İyileşmek istiyorsan birkaç zaman istediğin gibi yaşamalı, yiyip içmelisin. Böylelikle hemen iyileşirsin” dedi.

Yaşlı hasta: “Buyurduğunuz doğrudur ama benim istediğimi almaya param yok” dedi.

Doktor daha çok acıdı ama daha fazla üzül­memesi için: “Ben de onu kastettim zaten, yani demek istediğim mümkün mertebe var olan şeylerle mutlu olarak, olabildiğince her istedi­ğini yapmalısın” dedi.

Yaşlı adam: “Allah razı olsun, beni rahatlattı­nız” dedi ve oradan ayrıldı.

Doktorun dediklerinden mest olan yaşlı adam gezinerek bir çayıra vardı. Derenin ke­narında yürürken, elini yüzünü yıkamakta olan bir dervişle karşılaştı.

Yaşlı hastanın gözü dervişin ensesine ta­kıldı. Bir an önce dervişin ensesine tokat atası gelen yaşlı adam bu işin doğru ol­madığını biliyordu ama bir taraftan da doktorun tavsiyesi aklına geldi ve dervişe bir tokat attı. Tokattan ses çı­kınca yaşlı adam gülmeye başladı.

Elini yüzünü yıkamakla meşgul olan derviş tokatlanınca afalladı ve suya düşmemek için kendini zor tuttu. Sonra hemen arkasına dönüp tokat atan adamı aradığında yaşlı adamı gördü. Derviş, yaşlı adamın cezasını vermek istiyordu ama adama dokunsa oracıkta telef olur diye: “Zavallı adam! Canından bezdin mi beni dövüyorsun? Bunu geç­tik, gülecek ne var?” diye sordu.

Yaşlı adam: “Ne­den yaptığı­mı bilmiyo­rum ama canım iste­di. Doktor, canının istediği­ni yap dedi. Gül­me­min se­bebi de sesiydi. Anlama­dım, şu ses benim elimden mi çıktı yoksa senin en­senden mi?” dedi.

Derviş: “O zaman şimdi anlayacaksın” dedi ve yaşlı adamı alıp hâkime götürdü.

Hâkime durumu anlatan derviş, “İşte bu be­nim şikâyetim, siz de aramızda hükmedecek olan hâkimsiniz! Ben karşılık verip vur­mak istedim ama hâkimi olan bir şe­hirde haksız yere kimse kimse­ye tokat dahi atmamalıdır” dedi.

Hâkim, yaşlı adama baktığında ona kısas yapılamayacağını an­ladı. Mecbur dervişe dö­nüp: “Biliyor musun kardeşim, kısas yapmak sağlıklı insanlar için geçerlidir, kendisi bile zar zor ayakta duran bir adamı ancak affetmek ge­rek. Sen de gel, şu amcayı bağışla, ‘Affetmenin verdiği haz intikam almakta yokmuş’ derler” diye öğüt verdi.

Derviş: “Neyi bağışlayacakmışım? Sonuçta her kötü işin bir cezası olmalı. Hayatta bağışla­mam. Cezalandırmalısın!” dedi.

Hâkim, yaşlı adama dönüp: “Ne kadar paran var senin?” diye sordu. Yaşlı adam: “Hiç” dedi.

Hâkim, dervişe bakıp: “Gördün mü? Bu ada­mın hiç parası yok. Sana bir tokat attıysa ne oldu. Senden bir şey mi eksildi? Bu lafları bırak! Bana ne kadar paran olduğunu söyle” dedi.

Derviş: “Altı dirhem” dedi.

Hâkim: “O zaman yarsını yaşlı adama ver, bir ekmek alıp yesin. Allah mükâfatını verir kar­deşim” dedi. Derviş: “Böyle bir şey olamaz! Hem tokat yiyeceğim hem param gidecek. Bu haksız hükümdür. Zulümdür. Nasıl bir hüküm bu?” diye sordu.

Onlar birbirini ikna etmeye çalışırken yaşlı adam kendi kendine: “Demek bir to­kadın değeri üç dirhemmiş!” diye düşün­meye başladı, konuşmaları iyice kızışan derviş ve hâkime yaklaşarak elini kaldırıp hâkimin ensesine sağlam bir tokat attı ve “Şimdi üç dirhem de sen ver. Belki bir yere varırsınız!” dedi.

Hâkim bozuldu ama derviş bilakis sevinerek altı dirhem para çıkarıp: “Buyurun efendim! Üç dirhem bana attığının karşılığı, üç dirhem de size attığının karşılığı!” dedi.

Hâkim: “Ne demek bu? Bana tokat atsınlar diye sen para mı veriyorsun?” dedi.

Derviş: “Evet efendim! Tokat iyiyse herkes için iyidir. Kötüyse de herkes için kötüdür. Keşke daha fazla param olsaydı. İkinci tokat yüz dir­heme bile değerdi çünkü haksız verilen hükmün cezasıydı. Şimdi artık sen sen ol, kendine beğen­mediğini başkasına da beğenme!” dedi.*

* Mesnevî’den Hikmetli Hikâyeler, Kısaltılmıştır.