Furkan Aile

Hz. Peygamber’den Hanımlara Nasihatler -2

Paylaş:

Kıymetli okuyucularımız, aile sayfamızda Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in evlilik ve eşler arasındaki geçimin güzel olabilmesi için hanımlara tavsiyeleri konusunu işlemeye başlamıştık. Bu tavsiyelerden 1- Kadınlar Kocalarının Haklarını Gözetmelidir 2- Kadınlar Geçim Ehli Olmalı, Kötü Geçim ve Çok Nankörlükten Sakınmalıdır konularını ele almıştık. Kaldığımız yerden devam ediyoruz.

  1. KADINLAR KOCALARININ EVİNDE YAPMIŞ OLDUKLARI HİZMETTEN DOLAYI ELDE EDECEKLERİ BÜYÜK KARŞILIK VE SEVAPLARI DÜŞÜNMELİDİR
  • Ali dedi ki: Hz. Fatıma, değirmen taşında un öğütmekten meydana gelen elindeki rahatsızlıktan Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yakınmıştı. Bu sırada Hz. Peygamber'e bazı esirler getirilmişti. Hz. Fatıma bir esir istemek üzere Hz. Peygamber'e geldi (fakat evinde olmadığı için) kendisini göremedi. Bu geliş sebebini Hz. Aişe'ye bildirdi. Hz. Peygamber gelince Hz. Aişe, Hz. Fatıma'nın geldiğini (ve sebebini) kendisine haber vermişti. Bunun üzerine (Hz. Peygamber) bize geldi. Biz yataklarımıza yatmıştık. Biz (kendisini karşılamak için yataklarımızdan) kalkmaya davrandık. “Yerlerinizde durun!” dedi ve aramıza oturdu. Hatta göğsümün üzerinde ayaklarının serinliğini hissettim. Hemen arkasından: “Size istediğinizden daha hayırlısını göstereyim mi? Yataklarınıza yattığınız zaman otuz üç defa ‘Subhanallah’, otuz üç defa ‘Elhamdülillah’, otuz dört defa da ‘Allah-u Ekber’ deyiniz. Bu sizin için bir hizmetçiden daha hayırlıdır”2 buyurdu.

Hz. Fatıma’nın elleri un öğütmekten yara olmuş ve babasından bir hizmetçi istemişti. Babası ona bundan daha hayırlı olan Allah-u Teala’nın zikrini göstermişti.3

Peygamber Efendimiz evin iç işlerini Hz. Fatıma’ya dışarı işlerini de Hz. Ali’ye tahsis etmiştir. Kadın dışarıda kendisi ve çocukları için çalışan eşini düşünmeli ve evinin temizliği, düzeni, yemeği vs. yapmalıdır. Bunlardan dolayı ibadet sevabı alacağını unutmamalıdır. Bütün bu işleri yapmak kadına farz değildir ancak kadın bütün bu işleri gönülden, severek yapmalıdır. Huzurun ve düzenin olması için bunun böyle olması gerektiğini bilmelidir.

  • Ebu Bekir’in kızı Esma şöyle demiştir: Zübeyr benimle evlendi. O zaman Zübeyr’in yeryüzünde mal ve köle olarak hiçbir şeyi yoktu. Onun dünyalık olarak su çekici devesi ve atından başka bir şeyi yoktu. Atının otunu, yemini de ben bulup verirdim, ben sulardım. Su kırbasını (söküldüğünde) ben dikerdim. Ben hamur yoğururdum. Yalnız ekmek yapmayı beceremezdim. Onu da Ensar'dan komşularım olan kadınlar yapıverirlerdi. Bunlar (komşuluk hakkını gözeten) sadakatli, iyi kadınlardı. Sonra Rasulullah Zübeyr’e bir miktar hurmalık ayırıp vermişti. Ben Zübeyr'in bu hurmalığından (deveye yedirmek için) başımın üstünde hurma çekirdeği taşırdım. Bu hurmalık, meskenimden bir fersahın üçte ikisi kadar uzaklıkta idi. Yine böyle bir gün, başımda hurma çekirdeği yüklü olarak evime gelirken (yolda) Rasulullah'a kavuştum. Yanında Ensar'dan birtakım kimseler vardı. Rasulullah beni çağırdı. Sonra beni arkasında terkisine almak için devesine “Ih, ıh” Fakat ben erkeklerle beraber yolculuk etmekten utandım. Hem ben Zübeyr'i ve onun kıskançlığını hatırladım. Zübeyr insanların en kıskancı idi. (Ben davete icabet etmeyince) Rasulullah benim utandığımı anladı ve devesini sürüp gitti. Zübeyr'in yanına geldiğimde, ona: “Bugün Rasulullah, başımda hurma çekirdeği yüklü olarak bana rastladı. Yanında sahabilerinden bir cemaat de vardı. Beni bindirmek için devesini çökertmek istedi. Fakat ben utandım. Aynı zamanda senin kıskançlığını da hatırladım” dedim. Bunun üzerine Zübeyr: “Vallahi senin hurma çekirdeği yükün, bana Rasulullah ile beraber deveye binmenden daha güç oldu” dedi. Esma dedi ki: “Ben, bu aile yükünü, sonra Ebu Bekir'in bana at seyisliği yapacak bir hizmetçi göndermesine kadar çektim. Babam (hizmetçi göndermekle) sanki beni cariyelikten azat etmişti.”4

Hz. Esma’nın saydığı bütün bunlar iyilikten ve insanların alışageldiği mürüvvetlerden sayılırlar. Kadın bu sayılan konularda kocasına hizmet eder. Ekmek yapar, yiyecek pişirir, çamaşır yıkar ve diğer işleri görür. Bunların hepsi kadın tarafından bir teberru' ve kocasına bir iyiliktir. Ama bunlardan hiçbiri kadına vacip değildir. Hatta hiçbirini yapmasa günahkâr olmaz. Bu işlerin hepsini kocasının görmesi lazım gelir. Hiçbiri hakkında kadını ilzam ve mecbur etmesi helal olamaz. Kadın bunları ancak ve ancak bir teberru olarak yapar ki bu güzel bir âdettir. İslam’ın ilk zamanlarından bugüne kadar kadınlar bu âdet üzere devam edegelmişlerdir.

Bugün kadınlardan bir kısmı açıkça savunurken bir kısmı da kabul etmediğini söylese de feminizmden etkilenmiş ve İslam'ın öğrettiği ahlakı terk etmiş durumdadır.  Medyanın da etkisiyle “kadınlar-erkeklerle eşittir” düşüncesine kapılarak “ev işlerinde de eşitiz” ve “erkekler de neredeyse yarı yarıya ev işlerinde yardımcı olmalıdırlar” söylemlerinde bulunmaktadırlar. Reklamlarda da sürekli bu düşünce empoze edilmeye çalışılıyor ve bir ev içinde kadın koltukta otururken erkek elinde süpürge ile evi süpürür vaziyette “eşitlik” mesajı verilmeye çalışılıyor. Ancak zaten gün boyu dışarıda çalışmış ve yorulmuş erkek eve geldiğinde huzur ve sıcaklık görmek isterken bir de kendisini bekleyen bulaşıkların olduğunu görmesi onu zorlayacak, bunaltacak ve hatta evliliğin sarsılmasına sebep olacaktır.

Bize her konuda örnek olan güzide ashap bu konuda da örnektir. Peygamberimiz’in öğretisiyle hanım sahabiler imkânsızlıklara rağmen ev işlerini kendi vazifeleri olarak görmüş ve eşlerinden bir beklenti içine girmemişlerdir. Hz. Fatıma örneğinde olduğu gibi yardımcı talebinde bulunduğunda Rasulullah bu işleri yapmanın ibadet sevabı vereceğini bildirmiş ve tesbihat öğretisinde bulunmuştur. Bugünün Müslüman hanımları da hanım sahabileri örnek almalı ve kendilerini Hz. Fatımalardan, Hz. Esmalardan daha kıymetli görerek çağın empoze ettiği yanlış akımların rüzgarına kapılmamalıdırlar.

  1. Ahmet Cad’ın “Hz. Peygamberden Hanımlara 50 Nasihat” kitabından düzenlenerek alınmıştır.
  2. Buhari; Müslim
  3. İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 11/236, 237
  4. Buhari, Nikah 108; Müslim, Selam 14