Alıntı

İHLAS RISALESİ

Paylaş:

Ey Kardeşlerim ve Ey Hizmet-i Kur’aniyede Arkadaşlarım!

Bilirsiniz ve biliniz;

Bu dünyada özellikle ahirete ait işlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en geçerli bir şefaatçi, en sağlam bir dayanak noktası, en kısa bir hakikat yolu, en kabul edilir manevî bir dua, maksatların gerçekleşmesi için en kerametli bir vesile, en yüksek bir haslet, en katıksız bir kulluk, ihlâstır.

Ey kardeşlerim! Önemli ve büyük bir hayırlı işin çok zararlı engelleri olur. Her bir hayrın karşısında bir engel vardır. Şeytanlar o hizmetin hizmetkârıyla çok uğraşır. Bu engellere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerekir. İhlâsı kıracak sebeplerden yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekinin.

Benliğe ve kötülüğe sevk eden nefis sizi aldatmasın. İhlâsı kazanmak, korumak ve defetmek için gelecek düsturlar rehberiniz olsun.

Birinci Düsturunuz:

Amelinizde İlah-i Rızayı kazanma düşüncesi olmalı

Eğer O razı olsa bütün dünya küsse önemi yok. Eğer O kabul etse bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti gerektirirse sizler peşinde olmasanız bile insanları da kabul ettirir, onları da razı eder. Bunun için bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenabı Hakk’ın rızasını esas maksat yapmak gerekir.

İkinci Düsturunuz:

Bu Kur’an hizmetinde bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde kendini faziletli göstermeye çalışma cinsinden, gıpta damarını harekete geçirmemektir. Çünkü nasıl ki insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü diğer gözünü tenkit etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını görmez, aksine birbirinin noksanını tamamlar, kusurunu örter, ihtiyacını gidermeye çalışır, vazifesine yardımcı olur. Yoksa o insan vücudunun hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır. Hem nasıl ki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabet edercesine uğraşmaz, birbirinin önüne geçip baskı altına alma, birbirinin kusurunu görerek tenkit edip çalışma şevkini kırıp tembelliğe sevk etmez. Aksine bütün kabiliyetleriyle birbirinin hareketini genel maksada yönlendirmek için hareket ederler. Hakikî bir dayanışma ve gerçek bir ittifakla yapılış gayelerine yürürler. Eğer zerre kadar birbirinin yolunu tıkama ve birbirini baskı altına alma karışsa, o fabrikayı karıştıracak, neticesiz ve meyvesiz bırakacak. Fabrika sahibi de bütün bütün kırıp dağıtacak. İşte ey Kur’an’ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle mükemmel bir insan ismine lâyık manevî bir şahsın azalarıyız. Yine ebedî hayat içindeki ebedî mutluluğa netice veren bir fabrikanın çarkları hükmündeyiz.

Üçüncü Düsturunuz:

Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz. Evet, kuvvet haktadır ve ihlâstadır. Haksızlar bile haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlâs ve samimiyetleri yüzünden kuvvet kazanıyorlar.

Evet, kuvvet hakta ve ihlâsta olduğuna bir delil de şu hizmetimizdir. Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize, şerefte, makamda, insanların alâka göstermesinde, hatta maddî menfaat gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz. Hatta en latif ve güzel bir iman hakikatini, muhtaç bir mü’mine bildirmeyi mümkünse, nefsinize sadece kendini düşünme hissi gelmemesi için,  istemeyen bir arkadaşın yapması hoşunuza gitsin. Eğer “Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim”  şeklinde bir arzunuz varsa gerçi onda bir günah ve zarar yoktur, fakat aranızdaki ihlâs sırrına zarar gelebilir.

Dördüncü Düsturunuz:

Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde varsayıp, onların şerefi sebebiyle şükrederek iftihar etmektir.

Yani kendi nefsinin hissiyatlarını unutup, kardeşlerinin meziyetleri ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır. Zaten mesleğimizin esası kardeşliktir. Mesleğimiz samimi dostluk ve kardeşlik olduğu için meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise; en yakın dost, en fedakâr arkadaş, en güzel takdir edici yoldaş, en kahraman kardeş olmayı gerektirir. Bu samimi kardeşliğin temel taşı, samimi ihlâstır. Samimi ihlâsı kıran adam, bu samimi kardeşliğin gayet derin bir çukura düşme ihtimali var; ortada tutunulacak yer bulamaz.

Evet, yol iki görünüyor. Kur’an’ın büyük caddesi olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etme ihtimali var.

Diğer taraftan bu, “Hak yalnız benim mesleğimdir, başka meslekler bâtıldır” düşüncesine sebep olur. Diğerleri de bunu karşı tarafa tatbik ederler. Böylece birbirlerini sevmeleri gereken insanlar birbirlerini inkâr etme durumuna düşerler. Oysa ihlâsı tam elde eden biri: “Gittiğim yol doğrudur” der, fakat: “Hak yalnız benim gittiğim yoldur” demez.

Ey Kur’an hizmetinde olan arkadaşlarım!

İhlâsı kazanmanın ve korumanın en tesirli bir sebebi, ölümle bağ kurmaktır. Evet, ihlâsı zedeleyen, gösterişe ve dünyaya sevk eden dünyada ebedi kalma hayali olduğu gibi, ihlâsı kazandıran ve riyadan nefret veren ölümle bağ kurmaktır. Yani öleceğini ve dünyanın geçici olduğunu düşünüp nefsin hilelerinden kurtulmaktır.

İhlâsı kıran ve gösterişe sevk eden pek çok sebeplerden iki üçünü özet olarak açıklayacağız.

Birinci Engel: Maddî menfaat yönünden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlâsı kırar, hem hizmetin neticesini zedeler, hem de o maddî menfaati kaçırır.

Evet, hakikât ve ahiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir yardım etme fikrini devamlı beslemiş. Onların hakiki ihlâs ve samimi hizmetlerine bir yönüyle fiilen katkıda bulunmak niyetiyle, maddî ihtiyaçlarını karşılamakla meşgul olup vakit kaybetmemeleri için, sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip hürmet etmişler. Fakat bu yardım ve fayda istenilmez, aksine verilir. Hem kalben arzu edip onu beklemek tarzında hal diliyle de istenilmez. Aksine ummadığı bir halde verilir. Yoksa ihlâs zedelenir. Hem “Benim ayetlerimi az bir dünya menfaati karşılığında satmayın”1 ayetinin yasaklanmasına yanaşır, ameli kısmen yanar.

İşte bu maddî menfaati  arzu edip onu beklemek sonucunda kötülüğe sevk eden nefis,kendini düşünmek cihetiyle o menfaati başkasına kaptırmamak için hakikatli bir kardeşine ve o özel hizmette arkadaşına karşı bir rekabet  damarı uyandırır.İhlası zedelenir,hizmette kudsiyeti kaybeder.hakikat ehli nazarında çirkin bir vaziyet alır.Maddi menfaati de kaybeder.

İkinci Engel: Makam sevgisinden gelen şöhret sevgisinin şevkiyle, şan şeref perdesi altında halkın ilgisini kazanmak, dikkat nazarlarını kendine çekmekle gururu okşamak ve kötülüğe sevk eden nefse bir makam vermektir ki, en mühim ruhî bir hastalık olduğu gibi; gizli şirk tâbir edilen riyaya kapı açar, ihlâsı zedeler.

Ey kardeşlerim! Hikmet dolu Kur’an’ın hizmetindeki mesleğimiz hakikat ve kardeşlik olması ve kardeşliğin sırrı da “benliğini kardeşleri içinde yok edip,  onların nefislerini kendi nefsine tercih etmek” olduğundan, bu çeşit makam sevgisinden gelen rekâbetin aramızda tesir etmemesi gerekir. Çünkü mesleğimize bütün bütün zıttır. 

Üçüncü Engel: Korku ve aç gözlülüktür. Bu engel, diğer bir kısım manilerle beraber Hücumât-ı Sitte’de2 tamamıyla izah edildiğinden ona havale edip, merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah’tan niyaz ediyoruz ki, bizlere mükemmel ihlâs muvaffak eylesin.

“Allah’ım ihlâs suresinin hakkı için, bizi ihlâs sahibi olan ve ihlâsa eriştirilen kullarından eyle. Allah’ım kabul buyur.” 3 *

*İhlâs Risalesi’nden kısaltılmıştır.

1) Bakara, 41

2) Bediüzzaman,29. Mektup’un 6. kısmında, talebeleri hakkında en çok korktuğu şeytanın altı hilesinden bahseder.

3) Bakara, 32