Yılın Hedefi

İmanı Kuvvetlendirmek Mümkün Müdür?

Paylaş:

Bu yazımızda iman kavramının hangi anlamlara geldiği ve imanın artıp azalması konularına yer vereceğiz. Aslına bakılırsa imanın artması veya azalması akaid ile ilgili bir konudur. Bununla ilgili alimlerimiz delillere dayanarak farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Fakat imanın artıp azalması konusunu ele almadan önce imanın tanımını yapmak yerinde olacaktır. Yani evvela iman nedir bunu iyi anlamak durumundayız.

İman, Arapça’da أ م ن  kök harflerinin bir araya gelmesiyle oluşan bir kelimedir. Bu kelimenin manası gönül huzuru ve korkunun bertaraf edilmesidir.[1] Istılahi manada ise iman; Allah’a, peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, ahiret gününe, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna şüphesiz bir şekilde ve aksini düşünmeden inanmaktır. Başka bir deyişle iman sağlam bir kaleye sığınmak, şüphelerden kurtulmak ve güven içerisinde olmaktır. Bu noktadan bakılırsa Allah’a tam manasıyla inanan kimse aslında Rabbimizin güven dairesine girmiş olur. Böyle bir kimse şirkin güçlü dalgalarının içinde dahi olsa sarsılmaz, korkmaz ve emin bir halde bulunur. O yüzden Kur’an-ı Kerim’de: “Allah’ın dostları için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır”[2] ifadesiyle gerçek imanın insanın korkularını bertaraf ettiğine temas edilmektedir. Buna ek olarak İman (إيمان) kavramı Kur’an’da birçok yerde farklı anlamlara gelecek şekilde de kullanılmaktadır. Kur’an’da iman, bazen Peygamberimize gönderilmiş şeriat,[3] bazen hakka boyun eğenleri övme,[4] bazen de hem inanç hem de doğru söz ve salih amel[5] manalarında yer almaktadır.[6] Fakat biz bu yazımızda imanı daha çok Allah’a inanma, teslim olma ve güven duyma anlamı üzerinden ele alacağız.

İmanın artıp azalması konusu teorik olarak tam anlaşılmadan imanı kuvvetlendiren etkenlerin var olup olamayacağı da gerektiği şekilde anlaşılmamış olur. İmanın artıp azalması konusunu âlimlerimiz üç sınıfa ayrılmışlardır. İmam Şafii ve İmam Ahmed bin Hanbel gibi isimlerin yer aldığı Cumhur-u Ulema’ya göre “iman artar ve azalır”. İmam Ebu Hanife ve İmam Maturidi çizgisinde olanlara göre ise “iman artıp, azalmaz fakat imanın güçlenmesi ve zayıflaması söz konusudur”. Maliki mezhebinin kurucusu Malik bin Enes’e göre ise iman artar fakat azalmaz.[7] Görüldüğü üzere imanın artıp azalması ile ilgili İslam alimleri farklı görüşler beyan etmişlerdir. Bu görüşlerin daha iyi anlaşılması adına bunların delillerine de kısaca yer vermek gerekmektedir.

Cumhur’a göre iman artabilen ve eksilebilen bir olgudur. Onların bu konuda Kur’an’dan getirdiği deliller ise: “Müminler ancak o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir ve Allah’ın ayetleri onlara okunduğu zaman imanları artar ve sadece Rablerine güvenirler”[8] ayeti ve imanın arttığını konu alan diğer ayetlerdir.[9] Onlar bu ayetlere ve bu minvaldeki hadislere göre imanın artıp azalabileceğini kabul etmişlerdir.

Ebu Hanife ve İmam Maturidi çizgisinde olan âlimlerimiz ise imanın artmasını konu alan ayetleri doğrudan imanın artması olarak anlamayıp farklı bir şekilde yorumlamışlardır. Çünkü onlara göre iman fazlalık veya noksanlık kabul etmez, iman tam bir teslimiyet ve tasdikten ibarettir. Bir kimsede tasdik varsa mümin, tasdik yoksa kafir olarak kabul edilmiştir.[10] Yani onlara göre ameller artar ancak (inanılması lazım gelen şeyler bakımından) iman ne artar ne de azalır. Yani iman tasdik ile ilgili bir durumdur, artması ve azalması söz konusu değildir. Eğer imanda artma ve azalma yoksa onlar Kur’an’da çok açık bir şekilde imanın artacağını ifade eden ayetleri nasıl anlamışlardır? Hanefi/Maturidi âlimleri bu ayet ve hadislerdeki imanın artışını imanın nurunun artması[11] şeklinde yorumlamışlardır. Yani işlenen iyi amellerin, tasdik bakımından imana bir etkisi olmasa da nuru, parlaklığı, canlılığının artması bakımından mutlaka etkisi olur demişlerdir. Bu bağlamda bakıldığı zaman Peygamberimizin imanı ile ashabının imanı bir olmadığı gibi, Hz. Ebubekir’in imanı ile diğer insanların imanı da bir değildir. Çünkü bunların imanlarının nuru, ateşi, canlılığı birbirinden farklıdır.

Son olarak “iman artar fakat azalmaz” diyen İmam Malik’in görüşüne de değinmekte fayda vardır. Ona göre iman artabilir ancak eksilirse biter yok olur.[12] Yani sadece artma durumu söz konusudur imanda azalma olmaz demektedir. Ayrıca artmasıyla ilgili oldukça fazla nass olduğundan dolayı bu görüşü ortaya koymaktadır. Ancak İmam Malik’in bu görüşünde yalnız kaldığını da ifade etmek gerekir.

İmanın artması ve azalması konusunda söylenenleri toparlayacak olursak gerek Cumhur gerekse de Maturidiler imanın artmasını ve azalmasını kabul etmişlerdir. Fakat bunları farklı yorumlamışlardır. Cumhur, amellere göre imanın kendisinin artıp, azalacağını söylerken Hanefi/Maturidiler ise nurunun, kemalinin, canlılığının artıp, azalacağını kabul etmişlerdir. Keyfiyeti farklı olsa da her iki görüşe göre de imanın artıp, azalmasının mümkün olması bu noktada onu artıran ve azaltan etkenlerin de var olmasının gerekli olduğunu göstermektedir. Peki imanı artıran şeyler nelerdir, hangi ameller iman nurunun ve parlaklığının daha fazla artmasına katkı sağlar, bizim imanımızı ashabın imanına yaklaştırır, bizi onlar gibi ateşli bir Müslüman ve ateşli bir İslam davetçisi kılar? Özetle, imanı kuvvetlendiren etkenler nelerdir? Bir sonraki yazımızda bu konuyu ele almak temennisiyle Allah’a emanet olunuz…

[1] Râgıb el-İsfahani, el Müfredât, s.99.

[2] Yunus, 62

[3] Maide, 69

[4] Hadid, 19

[5] Bakara, 143

[6] Râgıb el-İsfahani, el Müfredât, s. 100.

[7] Hasan Karakaya, İslam Akaidi, s. 61.

[8] Enfal, 2

[9] Ali İmran, 173; Fetih, 4; Tevbe, 124; Ahzab, 22.

[10] Ömer Nesefi, Akaid, s. 47; Taftazânî, Şerhu’l Akaid, s. 226.

[11] Ömer Nesefi, Akaid, s. 48.

[12] Hasan Karakaya, İslam Akaidi, s. 70.