Güncel Analiz

İslam'ın Hükümleri Güncellenebilir Mi?

Paylaş:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde, “Siz İslam’ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar” sözleri tartışma konusu oldu, sosyal medyada ve kamuoyunda büyük tepki aldı.

Tayyip Erdoğan, 8 Mart’ta “İslam’ın güncellenmesi gerekir” dedikten sonra gelen tepkiler üzerine 9 Mart’ta “Dinimiz İslam ve kitabımız Kur’an-ı Kerim Rabbimizin emri gereği kıyamete kadar caridir” diyerek bir gün önce söylediği sözlerine açıklama getirdi.*

Aslında; Türkiye’de laikliği benimsemiş cenahtan duyabileceğimiz bu açıklamaları namaz kılan ve eşi başörtülü olan bir Cumhurbaşkanının yapmış olması elbette İslami kesimin sesini kısacak bir etken olsa da yine de bir rahatsızlığın oluşması ve üzerine ikinci açıklamanın gelmesi ‘oluşan genel rahatsızlık Cumhurbaşkanına geri adım mı attırdı’ şeklinde yorumlandı.

Eğer bu açıklamayı laik kesimden biri yapsaydı, bugün Türkiye’de yer yerinden oynar ve herkes, ‘Ne oluyor? Bu lafın ucu nereye varır?’ derdi. Ama bu talihsiz açıklama namaz kılan bir Cumhurbaşkanından gelince ‘ne oluyoruz’ diyenlerin sesi yine içinde kaldı. Konuşmak isteyenlerin de tepkisini dile getirmeye cesaret edemeyeceği bir süreçten geçtiğimiz ise herkesin malumu.

Bu süreçte, Tayyip Erdoğan’ın ‘İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi’ gerekiyor sözleri üzerine Furkan Vakfı’nın Yuotube kanalından Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin daha önce bu konuya getirdiği açıklamanın yayınlanması ise insanları şaşkına çevirdi. Çünkü Hocaefendi, iki sene öncesinde bir soruya verdiği cevapta durumun bu raddeye geleceğini öngörerek konuyu detaylı bir şekilde açıklamıştı. Alparslan Kuytul Hocaefendi bununla, tutuklu bulunduğu şu süreçte bile dinimize zarar verecek yanlış ifadelere gür bir sesle cevap veren tek isim oldu.

Hangi Hükümler Değişecek?

Erdoğan’ın bu sözleri için ciddi bir açıklama yapması bekleniyor. Yapılan bu açıklama ile ‘hangi hükümler kastediliyor, hangi hükümler bu çağa uymuyor?’ sorularına yanıt aranıyor.

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin adeta yıllar öncesinde böyle bir gidişatı sezmiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamalarına cevap niteliğinde olan açıklamalarından bazılarını sizler için derledik:

• Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi 16 Ocak 2015 tarihinde kendisine yöneltilen ‘Kur’an’ın hükümleri güncellenebilir mi?’ sorusu üzerine; böyle konuşanları tevbeye davet etmiş ve bu sözü ‘ileri derecede tehlikeli bir söz’ olarak değerlendirmişti.

Açıklamanın detayları şöyle:

“Bu şekildeki söylemler zamanla bütün Kur’an’ı değiştirmeye götürür. Kur’an’ın hükümleri güncellenmeli diyenlerin dedikleri gerçekleşecek olsa, ortada din diye bir şey kalmaz. Bunu söyleyenler, iyi niyetli olarak İslam’ı çağa uyduramadığımız için ümmetimiz çöktü düşüncesiyle bu söylemlerde bulunuyorlarsa, şunu iyi bilsinler ki, ümmetin çöküşünün sebebi asla bu değildir. Bu ümmet, Kur’an’a ve onun hükümlerine bağlı kalarak dünya devleti olmuş bir ümmettir.

Sistemleri ve nizamları değiştirmeyi göze alamayanlar, İslam’ı çağa, nizamlara, ideolojilere ve beşeri düzenlere uydurmaya çalışıyorlar. İslam çağları değiştirmek için gelmiştir. İslam insanlara uymaz, insanları kendine uydurur. Neye dayanarak dinin hükümlerinin belli bir zamana has olduğunu söyleyebiliriz? Oysa Kur’an, hükmün ancak Allah’a ait olduğunu söylemektedir.”1

• Alparslan Kuytul Hocaefendi 27 Ekim 2017 tarihinde; “Cumhurbaşkanı’nın; ‘Türedi tipler sünneti ciddi bir manada tartışır hale geldiler. Bu tartışmalar bizler için ciddi manada üzüntü sebebidir. Bu tartışmaları açmak aslında bir neslin ifsadı anlamındadır’ açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta önemli analizlerde bulunmuş ve şu noktalara temas etmişti:

Sünnet İnkârının Arkasındaki Gerçek

“Cumhurbaşkanı şunu çok iyi bilmeli; sünnet düşmanları laikliği savunmaktadırlar. Çünkü sünnet inkârının temelinde laikliği yerleştirme planı vardır. Şöyle ki; laik devlet ile İslam, birçok meselede karşı karşıyadır ve bunların büyük çoğunluğu sünnet ile sabittir. Sünnet inkârcıları laiklik ve İslam arasındaki ayrışmayı en aza indirgemek için sünneti inkâr etme yolunu tutmuşlardır. Böylece laik devletin İslam ile çatıştığı meseleleri azalttılar. Geriye kalan muhalif konularda ise İslam’ın laiklik ile uzlaşmasını temin etmek için Kur’an’ın ilgili ayetlerini te’vil ettiler. Zaten sünneti inkâr ettikleri için ayetleri kendi görüşlerine göre yorumlamak hayli kolaylaştı. “Dinin emri Peygamber döneminde öyleydi ama bugün böyle de olabilir” diyerek hükümleri değiştirmeye cüret ettiler. Böylece laik devlet ile İslam’ın hiçbir meselede karşı karşıya gelmemesini ve laik devletin temellerinin sağlamlaşmasını sağladılar. Laik devlete karşı İslami bir hareketin oluşmasını engellemeyi amaçladılar.

Şayet Cumhurbaşkanı onlardan değilse, sünnet inkârcılığını kabul etmiyorsa; o zaman laikliği de kabul etmemelidir. Ya da Cumhurbaşkanı laikliği gerçekten savunuyorsa, sünnet inkârcılarından rahatsız olmamalıdır. Aksi halde kendisi ile çelişmiş olur.”2

• Yine Hocaefendi 8 Ekim 2012 tarihinde kendisine sorulan; “Günümüzde bazı fıkhi meselelerde verilen fetvaların değiştirilmesi gerektiğini söyleyenler var. Bu konuda düşünceniz nedir?” sorusuna şu şekilde cevap vermiştir:

“Bazı fıkhi fetvaların değiştirilmesi gerektiğini söyleyenlerin bir kısmının samimi olmadıklarını düşünüyorum. Samimi olarak söyleyenlere elbette lafım yok. Evet, bazı fetvalar değişebilir. Ancak bazı samimiyetsizler, gerçekte İslam’ı değiştirmek ve hükümlerini rafa kaldırmak istiyorlar ancak bu isteklerini açıkça söyleyemedikleri için ‘fetva zamana göre değişir’ diyorlar. Bunlara ‘neyi değiştirmeyi düşünüyorsunuz?’ diye sormak lazım. Bu şekilde konuşanların dediklerini size söyleyeyim; ‘İslam’daki hadler (ceza sistemi) değiştirilmeli.’ Hâlbuki bunlar fetva değildir haklarında ayetler vardır.

Bunlar sadece âlim fetvalarını değil, Kur’an ve Sünnet’te geçen hükümleri dahi değiştirmek istiyorlar. Âlimlerin fetvasıyla işe başlayarak buna zemin oluşturuyorlar. Fetvalar değiştirilebilir anlayışını yerleştirerek, Allah’ın hükümlerinin de değiştirileceğinin mesajını veriyorlar. Mesela İslam’da zina eden, evlenmemiş kimsenin cezası yüz değnek iken, evlenmiş kimsenin cezası recmdir. Bunlar, ‘cezalardan maksat caydırıcılıktır, bu günahı işleyen kimseyi öldürmek şart değildir, hapse de atılabilir’ diyorlar. Yine ‘hırsızın elini kesmeyelim hapse atalım bu da caydırıcıdır’ demektedirler. Kimsenin Allah’ın koyduğu hükmü değiştirme hakkı yoktur.

Bunun dışında âlimlerin bir meselede kendi yaşadıkları ortamın şartlarına göre yaptıkları içtihat, şayet hakkında Kur’an ve Sünnet’te hüküm bulunmuyor ve o içtihat şartlar değişmiş olduğu için bugüne uymuyorsa değiştirilebilir. Zamana ve şartlara göre yeni içtihadler yapılabilir ancak bu konuda önemli olan, içtihat yapabilecek düzeyde olanların bunu yapmasıdır. O seviyeye gelmeyen insanlar asla içtihat yapmamalıdır.”3

 

Kaynak

*Açıklamanın devamı haber sayfamızdadır.

Videoların tamamını izlemek için:

1- https://youtu.be/afURKmyAXzs

2- http://tv.furkansusmaz.com/watch.php?vid=6d93a4576

3- https://youtu.be/PMiomLq3U4M