Makale

Kardeşlik Vefa Toprağıdır

Paylaş:

                Allah’ın son Nebisinin bizlere kadar taşıdığı Tevhid davası, gün geldi az bir topluluğun omuzlarında yükseldi, gün geldi onu savunanlar zindanları medreselere çevirdi, gün geldi bir binanın tuğlalarını birleştiren çimento gibi kardeşliğin arasında sağlam bir bağ kurdu. İslam Medeniyetinin en büyük tezahürlerinden biri de hiç şüphesiz kardeşlik ahlakıdır. Kardeşlik dediysek, sadece iyi günde yanında olup hastası veya cenazesi anında kardeşinin yanında olmak değildir. Esas kardeşlik bunlarla birlikte tehlikeli anlarda, ölüme varan dakikalarda kardeşinin yanında tehlikeyi ve ölümü göze alabilmektir.

                Konya’nın Yiğitleri

                Bazen tehlike, kardeşin zindana atıldığında onun özgürlüğü için yürümek bazen kardeşinin özgürlüğü uğrunda zindanı göğüsleyebilmektir. Aynen ‘Konya’nın Yiğitleri’ gibi. Onlar da kardeşleri özgür kalsın diye yürürken kendileri mahkûm oldular. Tarihe, kardeşliğin bedelini ödeyen yiğit adamlardan olduklarını ispatladılar. Gözaltı sürecinde alçakça muamelelere katlanmak zorunda kalsalar da asla davalarından ödün vermediler, geri adım atmadılar.

                Kur’an Muhafızları

                Osmaniye’de Kur’an okunan eve musallat olan kimselere karşı, Kur’an’ın muhafızlığını yapıp onu savunan ve İslam’ın şerefiyle şereflenen üç yiğit kardeşimizi de unutmamak lazım. Onlar, evleri kapatılmak istenen kardeşlerine destek olmak ve Kur’an okunmasına engel olanlara karşı gelmek için kardeşlerinin yanında olmak istediler ve olayın sonunda iğrenç iftiralarla gözaltı ve tutukluluğa mahkûm edildiler. Konya ve Osmaniye yiğitleri ödenmesi gereken bedeli fazlasıyla ödediler. Peki ya bizler?

                Kardeşinin yanında olmak, karşılık beklemeden, minnet etmeden, yarını düşünmeden zor bir eylem sergilemektir. O yüzden kardeşlik, vefa toprağıdır. Vefa toprağı olmak kolay bir iş değildir. Vefa öyle bir topraktır ki ona ne ekersen sana o duyguları yaşatacaktır. Oraya dayanışma ekmişsen, onu biçeceksin ama oraya ihanet ve kardeşini yalnız bırakmayı ekersen karşılığında yalnız ve kimsesiz kalacaksın. Allah’a, Rasulü’ne ve dava kardeşlerine sadakat gösterip onları sahiplenmek sahabe ahlakıdır aynı zamanda. Birileri onlar hakkında yanlış bir şey söylediğinde hemen onları savunmak ve yanlarında olmak da kardeşlik gereğidir. Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ashabıyla birlikte Tebük Seferine çıkmıştı. Sıcak bir mevsimdi. Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Tebük’te Ka’b b. Malik’i sordu. İçlerinden biri gururu sebebiyle bu sefere katılmadığını söyledi. Aslında Ka’b b. Malik gururu sebebiyle değil bazı basit sebeplerle bu sefere katılmamıştı. Sahabe-i Kiram’dan Muaz b. Cebel Radıyallahu Anh: “Ya Rasulallah! Biz Ka’b hakkında iyi şeyler biliyoruz” diyerek din kardeşini savundu. Ka’b b. Malik, Muaz’ın bu güzel tavrını hiç unutmadı.1

                Bu olayda hata eden kardeşini bile savunuyor ashab. Bizim kardeşlerimiz tertemiz olmalarına rağmen iftiralarla onları yıldırmaya, geri adım attırmaya çalışanlara da biz Furkan Gönüllülerinin cevapları aynı olmalıdır. Asla kardeşimizin kötü anılmasına müsaade etmemeli ve zor durumunda yanında olduğumuzu göstermeliyiz. Vefa kardeşlik toprağı ise biz de her gün o toprağa yeni bir kardeşlik tohumu atmalıyız. Gün gelecek o vefa toprağı, vefa ormanına dönüşecek, içinde nice ağaçlar, nice meyveler devşirilecektir.

                Furkan Kardeşliği

Furkan kardeşliği belki de tarihe geçti ama biz şu an farkında değiliz. Tarih bize şahit olacak ve diyecek ki: “Onlar kardeşlerini, hocalarını, ülkelerindeki mazlum ve masum insanları her zaman savunup yanlarında oldu.” Tarihte gözaltında olan kardeşleri için karakol ve mahkeme önlerinde o soğuklarda parkta kaldırımda yatan başka bir hareket görülmüş müdür? Hem de günlerce adliye önlerinde, karakol bahçelerinde dayak yemeyi de gaz ve cop yemeyi de göze alarak. İnsan bazen düşünüyor, kendi ailesi bile sabretmemiştir bu kadar. Furkan Hareketini, tarihe geçirecek büyük bir erdemdir bu eylem.

                Furkan kardeşliği, kardeşliğin bir duygu veya paylaşma eylemi olmaktan öte olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Kardeşliğin bedelini, konuşarak değil, sahada bedel ödeyerek göstermişlerdir tüm insanlığa. Kâğıt üzerinde şiirler, ezgiler yazmanın ötesinde meydanda kardeşlik destanını yazmışlardır Allah’ın izniyle. Evet, bu bir kardeşlik destanıdır. Örnek hocasıyla beraber günlerce adliyelerde beklemek, ardından zindana suçsuz yere atılan kardeşlerinin özgürlüğüne aylarca, hatta senelerce gözaltı ve soruşturmaları göze alarak yürümek tarihe kayıt düşecek büyük bir destandır.

                Engellerimiz ve Aşma Zorunluluğumuz

                Korkmak kaçmayı gerektirmez; yorulmak bırakmayı gerektirmediği gibi. Yorulan dinlenir yoluna devam ettiği gibi, korkan da duygularını sinesine çekip yoluna devam etmelidir. Sevgi ve bağlılık, korku ve endişeyi bir selin önüne çıkan çer çöpü alıp götürmesi gibi ortadan kaldırır. Kardeşlerine olan sevgi ve bağlılığı kuvvetli olanlar asla korku ve endişe çöplüğünde takılmazlar. Kardeşlik bir iddianın ötesinde, Tevhidle yoğrulmuş bir vefa ve cesaret eylemidir. Vefa duygusundan mahrum olanlar kardeşliği son anına kadar taşıyamazlar. Cesareti olmayanlar da çetin günlerde kardeşini yalnız bırakıp giderler. Çoğu kez vefa cesaretten önemlidir. Cesur olanlar her ne kadar meydana inseler de eğer kardeşine vefası yeteri düzeyde değilse cesaret onları bir yere kadar kardeşlik bağıyla bağlı tutar.

                Kardeşliğin bedellerini ödemeyi göze alamayanlar, kolay gün adamıdırlar. Çay sohbetleri, yemeklerdir onların buluşma yerleri. Ancak gerçek kardeşler, gerektiğinde adliye önlerinde, adalet ve özgürlük yürüyüşlerinde, TOMA’ların önlerinde, kalkanların, copların altında da buluşabilenlerdir. Hani diyorlar ya, ‘beraber ıslandık yağan yağmurda’ diye, işte bizler de diyoruz ki: “beraber cop yedik, gaz yedik, beraber gözaltı araçlarına bindik, beraber zindana düştük, beraber yürüdük meydanlarda!”

                Nasıl Vefa Toprağı Olunur?

                Vefa toprağı olmak isteyenler, öncelikle sahabe hayatına bakmalıdır. Onlar, kolay gün kardeşi değillerdi. İddialarını daima en güzel şekilde ispatladılar. Savaşta ölmek üzere olanlar, birbirlerini tercih edip susuz öldüler. Muhacirle evini, işini ve her şeylerini paylaşmayı göze aldılar. Kardeşliğin kuru bir selamlaşma ve sevgi sözcükleriyle süsleyip konuşmak olmadığını gösterdiler. Sahabeyi tanıdıktan sonra, yakın çağlardan ve içinde bulunduğumuz Furkan Hareketinin geçmişte ve günümüzde yaşadığı kardeşlik örneklerini araştırıp okumalıyız. Ardından kardeşlik ahdimizi, tüm imani samimiyetimizle sürekli tekrarlayıp himmetimizi yenilemeliyiz…

  1. Buhari