Kavramlar

Rab Ne Demektir?

Paylaş:

Kur’an-ı Kerim’in indiriliş sırasına göre ilk suresi olan Alâk suresinin ilk ayetinde Allah Azze ve Celle: “Yaratan Rabbinin adıyla oku!”1 buyurur.  Allah Azze ve Celle daha ilk ayette “Rab” sıfatını insana hatırlatmak suretiyle bu sıfatın önemine dikkat çekiyor.

                “Rab” tabiri yüce Allah’ın güzel isimlerinin en fazla anlam ifade edenlerinden biridir. Sözlükte “Rab” kelimesi Mâlik, yaratıcı, sahip, bir şeyi ıslah eden, terbiye eden, efendi anlamlarını ifade etmektedir.

                Rab kelimesini “Râb” diye uzatarak söylemek, manasını değiştirir. Çünkü Râb diye uzatarak söylenince, Arapça’da üvey baba manasına gelir. Meselâ “Elhamdülillâhi Râbbil” diye uzatmak manayı bozar. Bunun gibi müezzinlerin (Râbbenâ Lekel Hamd) demeleri de manayı bozar. Çünkü “Rab” kelimesini “Râb” şeklinde uzatarak söylemek, “Rabbimize hamd ederiz yerine, üvey babamıza hamd ederiz” manasına gelir. Bu şekilde okuma tegannî ile okumak olur.  Tegannî, kelimenin manasını değiştirmezse ve harfler, iki harf kadar uzamazsa, yalnız sesi güzelleştirip okumayı süslerse, caiz olur. Hatta namaz içinde de, namaz dışında da, müstehap olur. Ancak Tegannî ile okumak manayı bozarsa, namazı da bozar. Bunun için söylenişine dikkat etmek lâzımdır.

                Kur’an-ı Kerîm’de “Rab”; terbiye eden-geliştiren, kefil-koruyucu, boyun eğilmeye lâyık varlık, sahip ve efendi anlamlarında kullanılır. Allah’ın isimlerinden biri de Rab’dır. Dolayısıyla kendisinde bu anlamlar var kabul edilerek boyun eğilen her şahıs, bilim, ideoloji, otorite rab yapılmış demektir. Bu yüzden Allah Azze ve Celle Yahudi ve Hıristiyanlar için: “Allah’ı bırakıp, hahamlarını, rahiplerini ve Meryem’in oğlu İsa’yı rabler edindiler...”2 buyurur. Allah’tan başka rabler edinenler müşriklerdir.

                Yüce Allah’ın rahmet sıfatının tecellisinin tüm âlemleri kapsaması onun Âlemlerin Rabbi (Rabbu’l-Âlemîn) sıfatını almasındaki hikmette çok açık olarak görülür. İlâh olmanın insanlar karşısında ve onların dünyasında anlaşılabilir yönü, Yüce Allah’ın Rab sıfatıyla açıklanmıştır.

                Ulûhiyyetin kendisine isnâd edildiği o “Yüce Varlık”, insanla ilişkisini Rab sıfatı ile kurar. Varlığın hakiki manada sahibi sadece Allah’tır. Çünkü her şeyin yaratıcısı, yokluktan varlık âlemine geçireni O’dur. Bundan da anlaşılmaktadır ki, rubûbiyyetin en başta gelen vasfı, yaratmadır. Yaratan da elbette yarattıklarının sahibi, efendisi, idarecisi, terbiye edicisi ve nimet vericisidir. Bütün bu sıfatların kendisinde toplandığı yegâne varlık da ulûhiyyetin isnâd edildiği Yüce Allah’tır. Dolayısıyla kulluğun tek mercii O’dur.  Hamd ve övgü sadece O’nadır. Yalnız O’na ibadet edilir. Yalnız O’ndan yardım istenir.

                “Rab” kelimesi, Kur’an-ı Kerîm’de ulûhiyyeti belirtmek için en çok (970 defa) kullanılan kelimedir.  Aynı zamanda, Kur’an-ı Kerîm’de 2799 defa zikredilen Allah kelimesinden sonra en çok tekrarlanan kelime olmuştur. Genellikle Kur’an-ı Kerîm’de geçen dua ve niyazlarda, Allah Teâlâ kendisine isim olarak “Rab” kelimesini almıştır. Dua esnasında, kendisini “Rab” kelimesi ile özellikle tesmiye etmesi,  mü’minlere,  Allah’ın her şeyden önce bir terbiyeci olduğunu hissettirmek için olması kuvvetle muhtemeldir. Bu şekilde bir kullanış, mü’minlere Allah’tan ilk istenecek niteliğin, kendilerini te’dîb ve terbiye etmesi olması gerektiğine de işaret eder. Bu şekilde te’dîb ve terbiye vasıtası ile mü’minin en mükemmel yaradılışlı olmaya ulaşması amaçlanır. Rabbimize layık bir kul olmamız dileğiyle Allah’a emanet olun.

  1. Alak, 1
  2. Tevbe, 31