Esmâü'l Hüsnâ

Rabbimizin El- Kahhâr Sıfatı

Paylaş:

EL- KAHHÂR: Mutlak galip ve her an mağlup etmeye ve galip gelmeye muktedir olan, her şeye galip gelen, gücünün üstünde güç olmayan ve bütün düşmanlarını kahreden. Düşmanlarını ezmekte, mazlumları korumakta ve masumları ezip haklarını gasp edenlerden geri alma konusunda Allah’tan başka daha güçlü ve daha çabuk kimse yoktur. Kendisine yükselen sesleri işitir. Masumları ve mazlumları korur, ezdirmez.

                Yüce Allah şöyle buyurmaktadır;

                “O kulları üzerinde kahredici olandır”1, “Allah tektir ve kahredici olandır.”2

                El Halimi der ki; “Kâhir, kullarının işlerini dilediği şekilde düzenleyen, idare eden, onlara üstün ve egemen olandır. Bu isim ağır olan üzen ve sıkıntıya sokan bir anlam içerir. Allah dilediği kimsenin hayatını veya bazı organlarını çekip alır. Hiç kimse buna karşı koyamaz. Dolayısıyla Allah’ın takdirinin dışına çıkmak veya O’nun sevk ve idaresini geri çevirmek mümkün değildir. Kahhar ise hiçbir şekilde mağlûp edilemeyen ve üstün gelinemeyendir. El Hattabi ise bu ismi şöyle açıklar; Kâhir; canlılar arasında haddini aşıp kendisine isyan eden zorbaları azap ile diğer bütün canlıları ölümle yok edendir.

                Allah’ın varlıklar üstündeki üstünlüğü;

                1. Mülkün, üstünlüğün, gücün ve kuvvetin tamamı tek Kahhâr olan Allah’a aittir. O’nun dışındaki her şey mağlup ve yeniktir. Bütün her şeyin zıddı, karşıtı ve ortağı vardır, yalnız O’nun zıddı, karşıtı ve ortağı yoktur. Rüzgârları yaratan sonra da onları birbirine musallat edip bir kısmını diğerine üstün kılan, böylece etkisini kırıp yok eden O’dur. Ateşi yaratan sonra da suyu ona musallat edip etkisini kıran ve söndüren O’dur. Demiri yaratan sonra da ateşi ona musallat edip gücünü kıran ve erimesini sağlayan O’dur. Taşı yaratan sonra da demiri ona musallat edip kırılmasını ve dağılmasını sağlayan O’dur. Gece ve gündüzü yaratan sonra da onları birbirine musallat eden O’dur. Özetle, her varlığın zıddı ve kendisini mağlup eden bir başka varlık vardır.

                2. Allah, yer ve gök ehlini kendisine boyun eğdirmiştir. Gök ehlini kendisine hizmet etmekle, yer ehlini de kendisine ibadet ve itaat etmekle boyun eğdirmiştir. Zalim ve zorbaların belini kıran, isyankâr ve haddi aşanların boyunlarını büken, dünyadaki emellerine kavuşmalarına mâni olan Allah’tır. Onların iradesi hiçbir zaman Allah’ın iradesinin önüne geçemez ve O’nu yenemez. Bu durum Allah’ın mutlak Kâhir ve Gâlip, varlıkların da mağlup olduklarının bir göstergesidir.

                3. Bütün varlıklar, Allah’ın dilemesi ve hükmü altındadırlar. O’nun izzeti altında ezilmeyen, sonsuz gücüne boyun eğmeyen hiçbir şey yoktur. Varlıkların dilek ve istekleri dahi O’nun dilemesi altındadır.

                Bu isimleri bilen Müslüman, Allah’a karşı derin bir korku duyar. Nefsine, şeytana ve düşmanlara galip gelir. Onların isteklerine boyun eğmez, Mevlâsına itaati tercih eder. Ahiret için çalışmasına mâni olan her şeyden uzaklaşır. Müslüman, gücü yettiğince Allah düşmanlarını mağlup etmeye ve onlara üstünlük sağlamaya çalışmalıdır. Rabbimizin bu ismiyle her daim dua etmek ve tesbihatta bulunmak; kâfire nefreti dinç tutacağı gibi zulüm altında yanan yüreklere de su serpmeye ve Allah’ın zalimlerden intikam alacağını hatırlamaya yardım edecektir.

1.        En’am, 18

2.        Ra’d, 16

3.       İnsan, 3