Gündem

Şahit Olduk

Paylaş:

                Pazar Günü İskenderun’da Bulunanların Gözünden, Dilinden, Kaleminden…

                Gerçekten iman etmiş olan karakter sahibi kimseler, içlerinde taşımış oldukları bu imanı, kendisini dışardan çevreleyen olaylarda ve hayatın akışında, pratikte ortaya koymayı arzulayan kimselerdir. Başa bir musibet veya bela geldiğinde öğrendiklerini ve tebliğ ettiklerini unutarak ne yapacağını şaşıran, söylemleriyle çelişen tavırlar içerisine giren kimseler gibi değildirler. Onlar Rablerine ve O’ndan gelenlere iman ettikleri gibi yaşarlar. Sözleriyle amel denizine dalıp ıslanmayanlardan beridirler. Dillerinde ne varsa hayatlarında da o vardır… İşte dost düşman herkes 29 Mayıs Pazar günü Erzin’de iman etmiş bir topluluğa Şahit OLDU…

                Konferansı engellemeye çalışan güçlerin tavırları belki de az sayıda katılım ile yapılacak olan konferansın, farkına varmadan binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşecek olan mitinge dönüşmesine sebep oluyordu. Neticede Hocamızın yapacağı konferans saçma sapan bir bahaneyle iptal edilmişti. Bu durumdan haberdar olan Hareketimizin Lideri Muhterem Hocamız, yapılan engellemeyle ilgili cuma akşamı bir açıklama yapmış vakıfta ve ekran başında kendisini takip eden tüm kardeşlerimize seslenerek; her ne olursa olsun oraya gitmek ve başa gelebilecek her şeye göğüs germek üzere söz almıştı. Hocamızın Cuma günü yapmış olduğu bu hararetli ve samimiyet dolu konuşmalarından sonra İskenderun’a gitmek isteyen kardeşlerimizin sayısı artıyordu.

                Cumartesi akşamı gerçekleştirilen coşkulu Maraş konferansının ardından İskenderun yolculuğu başlıyordu… 29 Mayıs Pazar sabahı İskenderun’a giden bütün yollarda kontrol noktaları oluşturulmuş, konferans için geldiği anlaşılan tüm araçlar ya bağlanıyor ya da geri dönderilmek isteniyordu.

                Yaşanan olaylar üzerine Hocamız, herkesin Erzin’deki kontrol noktasına yakın bir yerde bulunan bir tesiste toplanmasını istedi. Bütün kardeşlerimiz hemen söylenen noktaya doğru hareket ettiler. Birazdan binlerce insanın fedakârlıklarına ve destansı direnişine şahit olacağımız alan birer ikişer gelen arabalarla dolmaya başladı. Polisinden doktoruna; ortaokul öğrencisinden üniversite öğrencisine; öğretmeninden akademisyenine; mühendisinden avukatına; çocuğundan yaşlısına; kadınıyla erkeğiyle herkes oradaydı.

                Hocamız alandaki tüm kardeş-lerimizden ucunda ölüm de olsa bu yoldan dönmemenin sözünü aldı. Arabalara binerek gidebileceğimiz yere kadar gitmemizi söyledi. Kolluk kuvvetleri yolları kapatmıştı. Hiçbir yere hareket edilemedi. Hocaefendi hiçbir şeyin bizi durduramayacağını ifade ederek, arabalardan inip yola yaya devam edilmesini istedi. Herkes arabalarından inip otoyola geçerek yürümeye başladı. Hocamız da yürüyerek önlere doğru geldi. Toma’nın olduğu alanı işaret ederek; ileri, dedi. O andan itibaren biber gazı ve tomayla müdahaleye başladılar. Hocamızın önünde kimse kalmamıştı. Hocamız buna rağmen tomanın üzerine yürüdü. O anlarda en yakınında olan bir kardeşimiz şahit olduklarından sonra; “O anda Hocamızın yanında en cesaretsiz insan olsa cesaret kazanırdı.” diyordu.

                Vali ile görüşüldükten sonra; Hocamıza İskenderun’da miting meydanının tahsis edildiğini oraya emniyet güçleri eşliğinde gidilebileceği bildirildi. Allah’a hamdolsun ki az önce önümüze engel olarak çıkarılan tomaları az sonra önümüze takarak İskenderun’a girecektik.

                Hocamız çıkıp bir açıklama yaparak İskenderun’da miting meydanının tahsis edildiğini ve oraya geçileceğini söyledi.

                Emniyet güçleri eşliğinde yaklaşık 800 araçlık konvoyla adeta şehir fethediliyordu. Konusu fetih olan konferans gerçekleştirilememişti fakat Allah Azze ve Celle Furkan Hareketinin Öncü Erleri’nin Kutlu Direnişi neticesinde birçok insanın kalbini fethetmeyi nasip etmişti.

                İstasyon meydanında coşkulu bir şekilde miting gerçekleştirilmiş, Hocamız Kutlu Direniş’te yer alan tüm kardeşlerimize teşekkür etmişti. Herkes buradan Adana’ya dönmek üzere yola koyuldu. Fakat Erzin’e gelindiğinde Emniyet güçleri Hocamızın önünü çevirmiş kendisini ifade almak üzere karakola götürmüşlerdi. Bu durumdan haberdar olan herkes yolunu değiştirerek karakolun önünde toplanmaya karar verdi. Hocamız kardeşlerimizin geri dönmesini istese de hiç kimse geri dönmüyor,

                Hocamız serbest bırakılmadan ayrılmayacağını dile getiriyordu.

                Hocamızın ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Hocamızla beraber Adana’ya doğru yola koyulan kardeşlerimiz kendisine evine kadar eşlik etti. Hocaefendi evinin önünde kısa bir teşekkür konuşması yaptıktan sonra evine geçti. Kardeşlerimiz de Hocamızın evine sağ salim ulaştığını görmüş olmanın verdiği huzurla evlerine doğru yol aldılar.

                İşte tüm bu süreç içerisinde, öncesinde ve sonrasında

 

  • Bizi evlerinde ağırlayan kardeşlerimizin fedakârlığına ve samimiyet dolu tavırlarına,
  • Yatacak yer bulamadığı için arabalarında iki büklüm yatanlara ve aç kalanlara
  • Konferansa gelmek için işinden kovulma pahasına yola çıkan kardeşlerimize
  • Kardeşlerinin yanında yer alarak biber gazını solumak için kilometrelerce yol yürüyenlere
  • Final dönemi olduğu halde derslerden kalmak belki de okulu uzatmak pahasına orada bulunan üniversite öğrencilerine,
  • Engelli olduğu halde hiçbir engel tanımayarak aramıza katılan kardeşlerimize,
  • Namaz kılarken sıkılan biber gazına maruz kalan bacılarımızın yerlerinden kımıldamadığına
  • Riskli bir hamilelik dönemi geçirdiği halde 16 saatlik yolculuk yaparak alana gelen hanım kardeşimizin tevekkül ve teslimiyetine,
  • Kadınlarımızın da erkeklerimiz kadar yürekli olduğuna,
  • Bacılarına biber gazı isabet etmesin diye önlerine yiğitçe siper olan, adeta etten duvar ören, biber gazını ta ciğerlerine kadar hissettikleri halde oradan ayrılmayan mücahit kardeşlerimize şahid olduk…
  • Tomanın hanım kardeşlerine doğru yöneldiğini gören bir kardeşimizin onlara zarar gelmesin diye arabasını tomanın önüne siper ettiğine,
  • Tomanın geçişini engellemek için canı pahasına Toma’nın önüne yatanlara,
  • Önü tomayla kapatılan, bir kardeşimizin “Arabada çocuklar var, zarar görürler, çek arabanı” diyen polislere, “Ben buraya çocuklarımla beraber ölmeye geldim ne yapıyorsanız yapın” dediğine,
  • Bir polisin “15 yıldır görev yapıyorum, liderine bu denli itaat eden başka bir topluluk görmedim” dediğine,
  • “Ben sizin hocanızı takip ediyorum, onu seviyorum da. İşte bu yüzden size müdahale etmemek için hep en arkalarda kaldım” diyen polise,
  • Topluluğun arasında kalan polislerin kardeşlerimiz tarafından korunduğuna,
  • Hocamızın yanında oğluyla beraber tomaya doğru ilerlerken biber gazı ve tazyikli suya maruz kalan oğlunun “Baba ben bittim” demesiyle yüreği parçalanan babaya,
  • Biber gazını yemelerine rağmen kendilerini unutup Hocaefendi iyi mi, diye soran insanlara,
  • Yüksek dozda biber gazına maruz kalan bir gence hiç tanımadığı halde yardımcı olan, elini öpmek isteyen o genci alnından öpüp “Sen benim oğlumsun” diyerek ağlayan ve “Ben hayatımda bu kadar duygu yüklü bir an yaşamadım” diyen o gence,
  • Toma ve biber gazlarına “Hasbunallah ve nimel vekil” ayetiyle karşılık veren topluluğa
  • “Polisler müdahale ederse onlara taş atmayacağız fakat yerlerimizden de ayrılmayacağız” dendiğinde yerine mıh gibi çakılıp kalanlara,
  • Tek gözü görmeyen, diğer gözüne biber gazı isabet etmesine rağmen yılmadan mücadeleye devam eden kardeşimize,
  • Farklı cemaate mensup kardeşlerimizin dik duruşumuzu takdir ettiğine
  • Meydanlarda kardeşlikten dem vurup olayı görmezden gelen sözüm ona hocalara, hatta bizleri cahil, Hocamızı provokatör ilan edenlere,
  • Namazda da, biber gazı yerken de, ölüme giderken de önde olan bir Lidere,
  • İnanmış bir kitlenin tomaya ve biber gazına galip geldiğine,
  • Ölümü göze alan binlerce yürekli insana,
  • Allah’a dayanmış olanların asla mağlup olmayacağına

                ŞAHİT OLDUK

                Siz de ŞAHİT OLUN, HERKES ŞAHİT OLSUN ki;

                Kim ne yaparsa yapsın hocamıza ve davamıza bağlılığımızı kıramayacak. Bizleri engellemeye çalışanlar, karşılarında her zamankinden daha güçlü, birbirine daha sıkı kenetlenmiş, laikliği ve demokrasiyi şiddetle reddeden, tüm benliğiyle İslam Medeniyetini arzu eden iman etmiş bir topluluğu bulacaklar. Yapılan zulümler bizi yıldırmaktan çok, çile ile yoğrulan, her şeyi göze alan bir harekete dönüştürecektir. Çünkü bizler, sadece sözleri ve yaptığı derslerle değil, pratikte yaptıkları ve dik duruşuyla bize örnek olan liderin, ölüme çekinmeden, koşarak gidecek talebeleriyiz.

                Rabbimiz hak olduğundan kuşku duymadığımız bu harekette ayaklarımızı sabit kılsın. Canımızı O’nun davası uğrunda mücadele ederken alsın…