Makale

Salgın Günlerinde Hikmet Aramak

Paylaş:

Taha DEMİR

2019’un aralık ayı sonlarında Çin’in Wuhan şehrinde bir hayvan pazarında ortaya çıkan Covid-19 virüsü yani corona virüs, önce Çin’i ardından diğer ülkeleri peşi sıra alarma geçirdi. Bunun sebebi virüsün hızlıca yayılıp çok sayıda insana bulaşması ve birçok ölüme sebep olmasıdır. 13 Nisan 2020 itibariyle tüm dünyada vaka sayısı 1,8 milyonu, ölüm sayısı ise 100.000’i geçmiş bulunmaktadır. Yükselen bir ivmeyle de hem vaka sayısı hem de ölümler hızla çoğalıyor. Salgının başladığı ilk dönemde dünya genelinde 100.000 vaka sayısına 110 günde ulaşılırken bugün ise bu sayıya sadece 24 saat gibi kısa bir sürede ulaşılmaktadır. Şu an salgın sebebiyle dünya nüfusunun neredeyse yarısının karantina altında olması, Dünya Sağlık Örgütünün küresel çapta acil durum ilan etmesi ve salgından ölenlerin sayısının çokluğu meselenin ciddiyetinin ne boyutta olduğunu göstermektedir. Asıl endişe ise uzmanlarca, bu salgının ne zamana kadar süreceğinin öngörülemiyor olmasıdır.

Vücuda girdiğinde burun akıntısı, kuru öksürük, yüksek ateş, halsizlik ve nefes darlığı gibi belirtiler gösteren virüs, dünyaya Çin’den yayılmaya başlasa da salgının yayılma gücü açısından merkez noktası başta Amerika, İtalya ve İspanya olmak üzere batıya kaymış görünüyor. Virüsün Türkiye’de ilk görüldüğü 11 Mart tarihinden sonra geçen bir aylık sürede 60.000 vaka ve 1.000’i aşkın ölümün yaşanmış olması ülke olarak bizi de zor günlerin beklediğini göstermektedir. Bunun ispatı, bu sürede bu istatistiğin görüldüğü başka bir ülkenin olmamasıdır. Tüm dünyayı bu denli etkisi altına alan corona virüs salgınının arkasında küresel çapta bir takım siyasi planlar ve dünya düzeninde yeni bir takım denge hesapları olabilir ama tüm bunlar virüsün doğal yollarla yayıldığı ve öldürücü olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Bugün bütün uzmanlar, insanlığa büyük zararlar veren salgınlardan korunmanın nasıl mümkün olacağına dair aşağı yukarı benzer şeyleri söylemektedirler. Hastalıklı olanlarla temasın kesilmesi, hijyene dikkat edilmesi ve temiz gıdaların tüketilmesi durumunda salgınların önü kesilmektedir. Uzmanlarca yapılan bu açıklamaları ilginç kılan bir nokta vardır, o da şudur: Bir açıdan tıbbi bir açıdan da sosyolojik olan bu hakikat ilk kez 14 asır önce okuma-yazma dahi bilmeyen Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem tarafından ortaya konmuştur. Bu bilgi geçtiğimiz günlerde, ABD’de haftalık yayınlanan NewsWeek Dergisinde Rice Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Craig Considine’nin makalesinde1 de geçmektedir. Katolik bir Hristiyan olan Dr. Craig, Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hadislerinden ‘temizliğin imandan bir parça olduğuna’ ve ‘salgın durumlarında karantina uygulaması yapılması gerektiğine’ işaret ettiği makalesiyle İslam dininin insanlığa rahmet olduğuna bir bilim insanı olarak bir kez daha dikkat çekmiş olmaktadır.

Salgının yayılma hızını engellemek için ülkemizde de uzaktan eğitim, seyahat kısıtlaması, camilerin kapatılması ve 65 yaş üstündeki vatandaşların sokağa çıkma yasağı gibi birçok tedbir alındı. Bu tedbirlerden 65 yaş üstündeki vatandaşlarımıza getirilen yasaklama, beraberinde birçok üzücü olayın yaşanmasına sebep oldu. Kendilerine getirilen sokağa çıkma yasağına rağmen belki yasaklamadan haberleri olmadıkları belki de olayın ciddiyetini anlayamadıkları için sokağa çıkan yaşlılarımıza gençler tarafından yapılan bazı saygısızlıklar vardı ki gerçekten utanılacak türden. Sosyal medyaya yüklemek ve biraz da ‘like’ alabilmek adına sokağa çıkan yaşlılarımızın önünü kesip polis taklidi yapan, onları ceza kesmekle korkutan ve sokaklarda kovalayan gençlerin görüntüleri, özellikle yeni nesilde yaşlılara saygının ne denli tahrip olduğunu gösterdi bizlere. Zira bir toplumda yaşlılara gösterilen hürmet ve değer, o toplumun ne kadar medeni olduğunu gösteren önemli bir ölçüdür. Şunu da belirtmek gerekir ki bu nahoş görüntülerin yanında bir de Furkan Gönüllülerinin sosyal medyada “Yaşlılarımız BaşTacımızdır” etiketiyle gündem çalışması yapması ve Türkiye’nin dört bir tarafında yaşlılarımızı evlerinde ziyaret edip onların ihtiyaçlarını temin etmeleri son derece takdire şayan bir davranıştı.2

Bu dönemde özellikle Müslümanlar için salgın sebebiyle mahrum kalınan bir şey var ki, bu durum meseleyi farklı bir yönden değerlendirip muhasebe yapmayı gerekli kılmaktadır. Dünya genelinde alınan tedbirler kapsamında yüzbinlerce cami ve yeryüzünün üç büyük mescidi olan Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa haftalardır ibadete kapalıdır. Kanaatimce tek başına bu hadise bile salgın sebebiyle bireysel ve toplumsal açıdan oluşan zararlar için “Acaba bu bela hangi günahlarımız sebebiyle?” diye sormayı ve dersler çıkarmayı gerektirmektedir.

Alınan tedbirler sebebiyle şehirlerin sessizliğinin ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ancak yaşanılan bu süreci; yaratılışımızın sebepleri üzerinde uzun uzun düşünmek, nefislerimizi muhasebeye çekip günahlarımız için tevbe etmek, ibadetlerimizdeki eksikleri tamamlamak, aile içi ilgi ve muhabbeti kuvvetlendirmek ve hayırlı evlat olsunlar diye çocuklarımızla kaliteli zaman geçirmek için büyük bir fırsata dönüştürmek mümkündür. Bu gerçekleştiğinde Kur’an’daki “evlerinizi mescidleştirin…”3 ayeti de toplumsal ölçekte pratize edilerek aileden başlamak üzere güçlü, sağlıklı ve hayırlı bir toplum yapısı meydana getirmek için son derece önemli bir adım atılmış olacaktır.

Son olarak şu konuya da temas etmek istiyorum: Ne yazık ki yaşanılan her bir doğal afet toplum olarak bizi ikiye bölmektedir. Deprem, sel, çığ veya salgın gibi olayları bir kesim tamamen maddi ve bilimsel yönden değerlendirirken başka bir kesim de bu hadiseleri bilimsel yönlerini adeta yok sayarak tamamen dini açıdan yorumlamaya çalışıyor. Sonuçta bu iki kesim birbirini ya yobaz ya da dinsiz olarak suçluyor ve bu durum toplumda ciddi bir ayrışmaya sebep oluyor.

Elbette yaşanan doğal afetlerin bilimsel izahları vardır. Akıl ve bilimle de bu hadiseler üzerinde araştırmalar yapılıp verebilecekleri zararı minimize etmek için gerekli tüm tedbirler alınmalıdır, eyvallah. Ancak İslam inancı, bir toplumda günah ve zulümlerin çoğalmasının Allah’tan bir ceza olarak afetlere sebep olabileceğini söylemektedir. Bu bağlamda Kur’an’da bahsi geçen kavimlerin helak edilmesinin sebepleri incelendiğinde, bunun, toplum genelinde yaygınlaşan zulüm ve günahlar olduğu birçok ayette açıkça görülmektedir.

1.haksozhaber.net/abdli-katolik-yazar-koronavirus-ile-mucadelede-islamin-temizlik-anlayisini-ornek-gos-124922h.htm

2.       youtube.com/watch?v=vzeEA_3bhyU

3.       Yunus, 87