Tarih

Şehirler ve Âlimler -5

Paylaş:

Bu aya kadar Şehirler ve Âlimler serimizde bir ay şehir bir ay âlim işledik. Bu sayımızdan itibaren ele aldığımız şehir ile beraber o şehirde yetişmiş olan bir âlim hakkında da bilgi vereceğiz.

İslam tarihi açısından oldukça önem taşıyan, yetiştirdiği bilim ve din adamlarıyla dünyada “Kubbet-ül İslam (İslamiyet'in Kubbeleri) unvanına sahip 3 şehir bulunmaktadır. Serimize bu şehirlerden biri olan Buhara ve Buhara’nın yetiştirdiği, herkesçe bilinen büyük âlim İmam Buhari ile devam ediyoruz.

BUHARA

Tarihi yapıları, havuzları, park ve bahçeleriyle çölün ortasında vahayı ve açık hava müzesini andıran şehrin isminin, eski Soğd dilindeki “kale”, “tapınak” anlamlarına gelen “vihara” kelimesinden geldiği düşünülmektedir.

Orta Asya’da yer alan Buhara şehri, İslam Medeniyetinde önemli bir yere sahiptir. Tarihte Doğu ile Batı’yı İpek Yolu üzerinden bağlayan, kültürlerin, dinlerin ve ticaretin kesişme noktası olan Buhara, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle göz kamaştırmaktadır.

19’uncu yüzyılın ikinci yarısına kadar Buhara’ya karşı olağanüstü bir merak vardı. Çünkü gayrimüslimlerin bu şehre girmesi yasaktı. Bir gayrimüslimin Buhara şehrine ayak basabilmesi için zorlu ve uzun çöl yolculuğuna dirençli bir bedeni ve kendini gizleyip Müslüman olarak tanıtmasına olanak verecek kadar İslami ilimlere vukufiyeti olması gerekirdi. Bu içe kapalılığın sağladığı bozulmamışlık Sovyet işgaline kadar Buhara’nın “Orta Asya’da İslam’ın İncisi” olmasında büyük bir rol oynamıştır.

Buhara, yetiştirdiği bilim ve din adamlarıyla dünyada “Kubbet-ül İslam (İslamiyet'in Kubbeleri) unvanına sahip 3 şehirden biri sayılır. Bu 3 şehir: Buhara, Ahlat ve Belh şehirleridir.

BUHARA’NIN ALTIN ÇAĞI

Buhara, 9’uncu yüzyılın ortasından 10’uncu yüzyılın sonuna kadar Samaniler’in başkenti oldu. Samani Devleti’nin yıkılmasından sonra Karahanlılar’ın yönetimi altına girdi. Daha sonra Karahitaylar’ın eline geçince siyasi ehemmiyetini kaybetti. Buhara, Samaniler ve Karahanlılar zamanında kültürel olarak altın çağını yaşadı.

Samani hükümdarları âlim, edip ve şairleri himaye ettikleri için çok sayıda edip ve şair Buhara’da toplandı. Birçok saray, medrese, cami ve mescitler inşa edildi. Buralardan yetişen âlimler İslamiyet’in yayılmasına hizmet ettiler.

İlmin yanında sanayi de gelişti. Özel kumaşlar dokunan Darü’t -Tıraz yaptırıldı. Buhara’da dokunan kumaşlar, halılar, kilimler, yünlü ve pamuklular, seccadeler çeşitli ülkelere ihraç edildi. Buhara ve etrafında ziraat, ticaret ve sanayi çok gelişti, çok büyük çarşılar inşa edildi.

MOĞOL İSTİLASI

1220 yılında Moğol Hakanı Cengiz Han büyük bir ticaret kervanını Harzemşahlar’ın başkentine gönderdi. lta Valisi İnalcık, Otrar’da gelen kervanı casuslukla itham ederek görevlileri tutuklatıp mallarına el koydu, bununla da yetinmeyip aralarından birkaçını idam ettirdi. Cengiz Han bunu haber alınca, Harzemşah hükümdarı Alaattin Muhammed’e elçiler yollayarak zararın giderilmesini ve İnalcık’ın kendisine teslim edilmesini istedi. Ancak bu teklifi reddeden Alaattin Muhammed, Moğolları güçsüz gördü ve elçilerin saçlarını yüzlerini yaktırarak geri yolladı. Bunu hakaret sayan Cengiz Han Harzemşahlar’ın üzerine büyük bir ordu gönderdi. Cengiz Han’ın oğlu Çağatay, Otrar’ı zapt edip yağmalarken, bu sırada Cengiz Han da kendi komutasındaki ordu ile Buhara’yı tamamen yaktı. 30.000 kişi katledildi. Bu, tarihin gördüğü en zalimane hadiselerden biridir. Şehir tamamen yağma edilirken, insanlığın kültürel hazinesi sayılacak önemdeki eserler yakıldı.

BUHARA’DA YETİŞEN ÂLİMLER

Moğol istilası öncesi dönemde Buhara, İslam Medeniyetini derinden etkileyecek büyük bilginler yetiştirdi ki, bunların en meşhuru İmam el-Buhari’dir. Buhara’ya yolu düşen ve yetişen âlimlerden bazıları şunlardır:

  1. Hakimi
  2. Tirmizi
  3. İmam-ı Muhammed Şeybani
  4. İmam Maturidî
  5. Bahauddin Nakşibendi
  6. Serahsî
  7. İmam Merginanî

BUHARA’DA YETİŞMİŞ BİR ÂLİM: İMAM BUHARİ

İmam Buhari, 20 Temmuz 810 Cuma günü Buhara’da doğdu. Dedesinin dedesi olan Berdizbeh Mecusi idi. Onun oğlu Muğire, Buhara Valisi Cu’feli Yemân vasıtasıyla Müslüman oldu. Babası İsmail’in, Mâlik b. Enes ve Abdullah b. Mübarek gibi âlimlerden hadis öğrenen bir kişi olduğu bilinmektedir. Babası, Buhari henüz çocukken vefat etmiş ve hadise dair bazı kitapları oğluna kalmıştır.

Buhari kendilerinden hadis yazdığı muhaddislerin sayısının 1080 olduğunu söyler.

Buhari’nin uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphane meydana getirdiği ve seyahatleri esnasında kitaplarını imkân nispetinde yanında taşıdığı anlaşılmaktadır. Cariyesinin, odasında adım atacak yer bulunmadığından şikâyet etmesi, bir gece uyumayıp o güne kadar yazdığı hadisleri hesapladığını ve senedleri muttasıl 200.000 hadis kaydetmiş olduğunu söylemesi de bunu göstermektedir.

Yazdığı hadislerin kitaplarda kalmayıp onları hafızasına nakşettiğini gösteren en iyi örneklerden biri Bağdat’ta verdiği imtihandır. İbn Adî’nin rivayetine göre, Buhari’nin Bağdat’a geldiğini duyan muhaddisler 100 hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırarak bunları on kişiye verdiler ve onlara Buhari toplantı yerine gelince bu hadisleri sırayla sormalarını söylediler. Bu on kişi tespit edilen hadisleri çeşitli İslam ülkelerinden gelmiş olan muhaddislerin huzurunda okuyarak bunların mahiyeti hakkında bilgi istediler. Buhari onlara bu hadislerin hiçbirini okunduğu şekliyle bilmediğini belirttikten sonra, ilk soruyu yönelten kimseden başlayarak, sordukları hadislerin sened ve metinlerinin doğrusunu her birine ayrı ayrı söyledi. Buhari hakkında tereddüdü olanlar onun nasıl bir hafıza gücüne ve ne kadar geniş bir hadis kültürüne sahip olduğunu bu şekilde gördüler.