Makale

Senin Davan İki Dünyayı Kurtarma Davasıdır!

Paylaş:

   İnsan öyle bir varlıktır ki; yaratılmadan kendisine sorumlu manasına gelecek olan “Halife” adı verilmiştir. Başlangıcı mesuliyet olanın elbette hayatı da mesuliyet olmalıdır. Her canlı ve cansız varlığın bir yaratılış amacı ve kendi çerçevesinde bir sorumluluk alanı vardır. İşte tüm varlıklar kendisine hizmet etsin diye yaratılan insanoğlu ise hem kendisinden hem de tüm âlemden sorumludur.

   Ayetlerde çokça değinilen sorumluluk sahası, insanoğlunu hem olgunlaştırmak hem de ebedi âleme hazırlamak için açılmıştır. İlk insan Âdem Aleyhisselam cennete ilk girdiğinde tek sorumluluğu nefsine sahip çıkıp yasak meyveyi yememekti. Meyve aslında insanın iradesine giden yolu gösteriyordu. Mesuliyetten kaçmaktı o elmayı yemek. İnsan hep mesuliyet yularını boynundan çıkarıp kendince özgür kalmak istemiştir. Ancak yaratılma gayesini unutana, Allah daima daha ağır mesuliyetler yükler, bu da sünnetullahtır.

   Bizler Müslüman yani Allah’ın her emrine ve kaderine teslim olan bireyler olarak sorumluluktan kaçtıkça Allah bize vereceği nimeti, batıl da olsa kendi davası uğrunda her şeyi göze alan kimselere yeryüzünde vermiştir. Ahirette elbette karşılık bulamazlar ama yaptıklarıyla bu dünyada adları tarihe iyi veya kötü yazılmış kimseler olmuşlardır.

   Sözgelimi zencilere uygulanan ayrımcılığa karşı ayaklanan Martin Luther King bunda başarılı olmuştur. Ona göre kendi ırkına karşı yapılan zulme başkaldırmak onun en büyük mesuliyetiydi ve aynı şekilde bunu tüm zencilere benimsetmek ve onları harekete geçirmek de en büyük idealiydi.

   Hemen hemen aynı gerekçelerle ve sömürüye dayalı sistemlere karşı direnişi başlatan ve büyük bedeller ödemek zorunda kalan Mandela da Güney Afrika’da seçilen ilk zenci lider oldu. 27 yıllık esaretten sonra ilk eşini ve tüm çocuklarını kendi idealleri uğruna feda ederek hedefine ulaştı.

   Başlangıçta Martin Luther King’in hareketinden etkilenip siyahi devrimci hareketlere katılan ancak daha sonra İslam’la şereflenen Malcolm X ise başka bir idealist ve mesuliyet sahibi bir dava adamıdır. Hayatına onlarca konferans ve eylem sığdıran; aldığı ölüm tehditlerine rağmen hem ırkçılığa hem de Allah’ın insanlara tanıdığı hakları sömüren düzenlere karşı uyanış başlatan büyük lider asla unutulmayacak.

   Bunlar ve sadece isimlerini sayabileceğimiz -Ghandi gibi- nice idealist liderler vardır. Buraya kadar saydıklarımızın hepsi İslami olmasa da kendi davalarının idolleri oldular. Batıl ve zararlı devrimcilerden de bahsetmekte fayda var.

   Mesela Çin’de başlattığı kültür devrimciliğiyle tüm dünyayı Maocu komünizmin etkisinde bırakan Mao… Özellikle gençleri müziğiyle büyüleyen ve şeytani frekans olan 440 Hertz frekansla müzik yapan “Beatles” müzik grubu (gençler için Hz. İsa’dan daha popüler olduklarını iddia edecek kadar cesurlar)… Bir zamanlar kendilerine özgü saçma sapan bir yaşam tarzı benimseyen Hippie denilen garip varlıklar zararlı devrimcilerden sayılabilir.

   Burada şunu iyi anlamak lazım, bu insanlar batıl veya hak bir davaları olsa da bunun için bir şeyleri göze almış ve kendi idealleri uğruna yaşamış kimselerdir.

   Ayrıca sizlere adına sözde fenomen denilen YouTuberlardan bahsetmek istiyorum. Özellikle çektiği videolar incir çekirdeğini doldurmayacak kadar içi boş niteliksiz olanlar, gençlerin gözünde idol olmuş durumda. Onlar ne giyerse giyen ne yerse yiyen ne içerse içen ve nasıl konuşup davranırsa onları taklit eden bir nesil yetişiyor maalesef. Hâlbuki birazcık araştırdıklarında bu milyonlarca takipçisi olan niteliksiz fenomenlerin küresel güçlerce ne kadar desteklendiğini ve arka planda aslında bunların birer kukla olduklarını görecekler. Bu fenomen denilen müptezeller ancak cinselliği, boş ve rahat bir hayatı, israfı ve geleneklere başkaldırıyı öğreten tiplerdir. Namus ve özel hal diye bir şey bırakmadan röntgenciliği, eşek şakacılığını öğreten veya insanlardan ihtiyacı yokken dahi sözde sosyal deney adı altında yemek vesaire istemeyi normalleştirerek insan onurunu ayaklar altına alan aşağılık mahlûklardır. Tabi faydalı videolar yapanlara bir sözümüz yoktur.

   İşin acı yanı bizim peygamberler, sahabiler ve şehitlerden onca örneğimiz ve idollerimiz olduğu hâlde maalesef ne kendimiz idealist olduk ne de gençlerimize bunu aşılayabildik. Gençler artık batıl da olsa dava sahibi idealist kimseleri değil boş hayaller ve videolarla kendilerini aldatan sosyal medya canavarlarının yolundan gidiyorlar.

   Unutmamak gerekir ki sorumluluklarının farkına varmayan ve idealleri olmayan bir nesil her yere kanalize edilip sömürülmeye mahkûmdur. Belki de 1950-1980’lerin kuşağı yanlış da olsa bir kavga içerisinde eridi gitti ama bakıyoruz ki o zamanların davalarında kaybolan Deniz Gezmiş gibi sol cenahın, Metin Yüksel gibi İslamcı cenahın gençleri bugünkü insanların hayranlıkla araştırıp okuduğu kimseler olmuşlardır. Günümüze bakacak olursak durum içler acısı... Maalesef gençlere yön verecek ve davaları uğrunda onları sürükleyecek dava adamı diyebileceğimiz idealist ruhlu bireyler yok denecek kadar az vaziyette. Neden biliyor musunuz? Bugünkü gençliğin de onların başında büyük ve hoca diye bilinen kimselerin de hedef ve gaye, idealler diye bir dertleri yok veyahut varsa da bu idealleri uğrunda gençlere örnek olacak düzeyde cesaret ve ağır bedeller ödeyecek imanları yok.

   Kendisi yaşarken muhtemelen kıymeti anlaşılmayacak olan kıymetli hocamız Alparslan Kuytul Hocaefendi, idealist Müslüman konusuna değinen ve değindiği konularda nice bedeller ödeyen ve ödemeye de namzet olan bir âlimdir. İdealist ruhlu oluşunu onu ilk defa gören bir yakınım şu sözlerle anlatmış: “Yahu bu adamın gözleri farklı bakıyor, sanki bir şeyleri görerek konuşuyor, sanki Allah ona, ‘Al kulum bak işte sana bunları vereceğim’ demiş gibi bir duruşu var." demişti.

   Müslümanlar hedefleri olan bir dinin mensuplarıdır. Köhne bir çadır dini veyahut sadece sarıkla cübbeyle cennet vaat eden bir Peygamberin ümmeti değiliz. Hedefi dünya olanın dünya kadar mesuliyeti var demektir. Bu dünya kadar mesuliyeti, idealleri olanlar ancak yerine getirecektir. Mesuliyetin sana şuur verecek, ideallerin de sana hareket ve eylem kazandıracak. İşte ancak böyle başlayacak değişim ve uyanış.

   Unutma senin davan iki dünyayı da kurtarma davasıdır. İdeallerinle nesiller kurtulacak, imanın ve davanla yeryüzü cennet bahçesine dönecektir. İdeallerin inancında saklı, inancın ideallerine sevdalıdır. Davası olmayan inanç, kanatları olmayan kuş misalidir.