Sahabe İklimi

Sevabını Allah’tan Umarak Sabret

Paylaş:

Hamne binti Cahş’ın gözü kulağı Uhud’daydı. O Uhud’a ciğerparelerini göndermiş, yüreği de onlarla Uhud’a gelmişti. O Efendimiz Aleyhisselam’ın halasının kızı, Abdullah b. Cahş’ın kardeşiydi. Dayısı Hz. Hamza, kocası Mus’ab b. Umeyr idi. Hamne sıkı sıkıya sarıldığı kızı Zeyneb’le Uhud’a gönderdiği sevdikleri ve Müslümanların zaferle dönmeleri için dualar ediyor, Rabbine yalvarıyordu.

                Aniden bir uğultu yükseldi, şehir kaynamaya başladı. Savaşın kaybedildiği, Rasulullah’ın şehit olduğu konuşuluyordu. Gök kubbe adeta Medine’nin üstüne yıkılmıştı. Gözyaşları, ağıtlar ve feryatlar semalara ulaştı. Hamne artık burada duramaz, çaresizce bekleyemezdi. Uhud’a doğru koşuyor, sevdiklerinden bir haber almaya çalışıyordu. Ensar’ın kadınları da yollara dökülmüş Peygamberlerinin durumunu öğrenmek istiyorlardı. Hamne Uhud’a geldi, yaralıları tedavi etmeye, gazilere su dağıtmaya başladı. Sonra uzaktan yaralı haldeki Efendimiz Aleyhisselam’ı gördü. Medineli kadınlar sevinçlerinden ağlıyor, Allah’a şükrediyorlardı. Hamne de kim bilir nasıl sevinmiş, yüreği nasıl coşmuştu. Hemen Allah Rasulü’nün yanına koştu. Allah’ın Sevgili Elçisi geliyordu. Hamne’yi görünce durdu.

                “Ey Hamne, sevabını Allah’tan umarak sabret” buyurdu. Hamne’nin yüreği durdu, korkuyla “Kim için Ya Rasulallah?” diye sordu.

                “Dayın Hamza için.”

                Hamne’nin sanki bir parçası koptu. Yüreği sızladı. Ama metanetini bozmadı. “Bizler Allah’ın kullarıyız ve yine ona döneceğiz. Allah onu affetsin, şehadetini mübarek eylesin” dedi.  Efendimiz Hamne’ye bir daha baktı: “Hamne, sevabını Allah’tan umarak sabret” buyurdu. Allah’ım, Hamne’nin imtihanı ne büyüktü! Bir daha sordu Hamne: “Kim için Ya Rasulallah?”

                “Kardeşin Abdullah için.”

                Uhud’un kahramanı, zalimlerin vücudunu parçaladığı, organlarını iplere dizdiği şehit, cennet yolunda dayısı Hamza’dan ayrılmamıştı. Hamne’nin acısı ciğerini dağladı ama sükûnetini, metanetini kaybetmedi yine aynı cevabı verdi: “Bizler Allah’ın kullarıyız ve yine ona döneceğiz. Allah kardeşimi affetsin, şehadetini mübarek eylesin.”

                Allah’ın salih ve sadık kulu, kahraman mücahidi Sevgili Peygamberimiz Hamne’ye bir daha baktı. “Hamne, sevabını Allah’tan umarak sabret” buyurdu. Acı haber vermek Peygamberimiz için kim bilir ne kadar zordu. O an dünya durdu. Uhud sustu. Hamne’nin artık dayanacak mecali kalmamıştı. Kalbi atmıyor, nefes alamıyordu. “Kim için Ya Rasulallah?” diye sorduğunda Efendimizin cevabı tüm Uhud’u ağlattı.

                “Kocan Mus’ab için.”

                Bir çığlık yükseldi göklere, “Vay başıma gelenler!” diye, dağlar taşlar Hamne’nin feryadına ortak oldu. İslam’ın sancaktarı, Medine’nin fatihi, Kureyş’in en yakışıklı en zarif delikanlısı, Hamne’nin kocası, Zeyneb’in babası şehid olmuş, Uhud’da toprağa düşmüştü. Peygamber Efendimiz Hamne’nin feryadını görünce: “Kadının yanında kocasının ayrı bir yeri vardır” buyurdu ve Hamne’ye ve yetim kalmış kızları Zeyneb’e dua etti.

                Bugün de ‘Anam babam Sana feda olsun’ diyerek Senin açtığın yolda şehitler veren, Hamnelerin izinden giden mazlum ümmetin nice çileli kadınları var Ya Rasulallah… Zalimin zulmü altında sessiz çığlıklar atarken ümmetin halini Sana şikayet eden nice Hamneler var… Yemen’de çocuklarını, Irak’ta dayılarını, Filistin’de kocalarını toprağa gömerken onlar da sevabını Allah’tan umarak sabrediyorlar, onların da dilinden aynı sözler dökülüyor şimdi:

                “Bizler Allah’ın kullarıyız ve yine ona döneceğiz. Allah onları affetsin, şehadetlerini mübarek eylesin.”