Furkan Aile

Sosyal Medya Bir Bağımlılık Türü Müdür?

Paylaş:

 

                Sosyal medya bağımlılığı, internetin ve bilgisayarların hayatımıza girmesiyle birlikte ortaya çıkmış olan bir kavramdır. İlk başlarda bilgisayar bağımlılığı ile başlayan, daha sonra oyun bağımlılığına dönüşen ve internet bağımlılığıyla birlikte sosyal medya bağımlılığı oluşan toplumda, bunun belirtileri yoğun olarak görülmektedir. İnsanlar artık toplumsal ilişkiler kurmakta güçlük çeken, sadece sanalda arkadaşlık kurmaktan mutlu olan, kendilerine zevk verecek her şeyi sanalda yaşamayı tercih eden veya buna yatkın olan kişiler haline gelmiştir.

                Sosyal medya artık hayat standartlarını aynı alkol, uyuşturucu gibi olumsuz etkilemektedir. Uyku düzensizliğine, gerçek hayattaki ilişkilerin bozulmasına, başarının düşmesine, madde bağımlılığına hatta birçok suçu işlemeye sevketmektedir. MSN, Facebook, Twitter ve şimdi de Google’ın yeni oyuncağı Plus... Hemen her gün milyonları internet bağlantılı bilgisayar, telefon ve benzeri cihazın başına toplayan sosyal paylaşım ve sosyalleşme siteleri... Her geçen gün sayıları artıyor ve her geçen gün genç yaşlı, çoluk çocuk demeden pek çok beyni bağımlı hale getiriyor... Pek çok aile konulan 13 yaş sınırlarına uymuyor ve çocuklarına sosyal medya hesapları açıyor, açtırıyor ya da buna bile bile göz yumuyor... Hatta bazıları tehlikenin hiç mi hiç farkında değiller ve sorun iyice büyüdüğünde uzman uzman gezmeye başlıyorlar.

                SOSYAL MEDYA İLE ÜTOPİK BİR YAŞAM HAYAL ETTİRİLMEKTE VE BU HAYATI ELDE EDEMEYEN BİREY, PSİKOLOJİK BİR YENİLGİNİN İÇERİSİNE SÜRÜKLENMEKTEDİR

                Dizi ve sosyal medya üzerindeki paylaşımlarda lanse edilen lüks yaşam, rahat ve konforlu yaşam, sınırsız özgürlük talebi her bireyi bu hayata sevketmektedir. Gördüğü ve imrendirildiği hayata ulaşmak için her şeyini ortaya koyan birey, ya onur ve şerefini kaybetmekte ya da ulaşamadığı hayattan ötürü bir sürü suçlara imza atmakta veya intihar etmektedir.

                SOSYAL MEDYA SAHTE BİR KİŞİLİK MEYDANA GETİRMEKTEDİR

                Yalana Sevk Etmektedir!

                Kendisine güven duymayan ve karşısındakilere kendisini beğendirme çabası içerisine giren birey, bunun için her türlü yalanı rahatlıkla söylemektedir. Sosyal medyada hayalî bir insan portresi çizilmekte ve kendisine hayran bıraktıracak özellikler ard arda sıralanarak rahatlıkla insanlar aldatılmaktadır.

                Bireylerin çoğu kez gerçek hayattan ve ilişkilerden koparak sanal ortamda bir kimlik geliştirme ve sosyalleşme çabası, onları çoğu zaman gerçek sosyalleşmekten uzaklaştırdığı gibi kin, öfke ve nefret gibi duyguların kullanım pratiğini geliştirebilmelerine de olanak tanımaktadır. Sosyal medyanın sorunsallaştırılması gereken başka bir yönü ise, tüketim sürecini besleyerek yaşadığımız çağın ruhuna ve tanımlamasına uygun biçimde tüketim döngüsünü geliştirmesidir. Tüketimi sofistike biçimde dönüştüren sosyal medya, öznesi olan bireyin kendisini paylaşarak tüketmesini sağlamaktadır. Özellikle çevresiyle yüz yüze ilişkilerde sıkıntı yaşayan bireyler, sosyal medyaya daha düşkündürler.

                SUBLÜMİNAL MESAJLAR

                Neden insanlar hem rahatsız oluyor hem de bütün dizileri kaçırmadan izliyor? Yoksa ekran başında uyuşturuluyor muyuz? Bizi zehirleyen bir teknik mi kullanılıyor?Hem kınayıp hem de neden dikkatle takip ediyoruz?

  1. Kare: Bu yolla nelerimizi kaybediyoruz?

                Basit bir anlatım tercih edersek televizyon ekranı 25 eşit kareye bölünmüş bir sistem içermektedir. İzlediğimiz görüntüler aslında bu parçaların toplamından gözlerimize yansımaktadır. Biz bu eşit parçalardan 24 tanesini görür ve kolaylıkla algılarız. 25. kareyi ise sessiz sedasız beynimiz bilinçaltına iter. Gözlerimiz bu ayrıntıyı seçemez bile. Ama bilincimiz algılar ve önemser. Tabiri caizse uslu bir çocuk gibi yapılan bu tembihleri uygular. Gözle görülemeyecek kadar kısa sürede patlayan flaşlar şeklinde mesaj ekranda belirir ve biz anlamadan kaybolur.

                Görmediğimizi düşündüğümüz bu telkini bilincimiz atlamaz ve hemen derinlerde bir yerlere depolar, biriktirir ve maalesef uygular. Bu gizlenmiş görüntüyü, ekran çok yavaş sarıldığı takdirde bazı özel yöntemlerle fark edebilmemiz mümkündür.

  1. karenin temel mantığı da mesajı bilinçaltına göndermek olduğu için, artık dünya sinema sanayisinde bu tekniği kullanmayan yok gibidir. Yani sizler evlerinizde rahat koltuklarınıza oturup herhangi bir televizyon kanalındaki herhangi bir dizi/ film ya da bir belgeseli seyrederken aynı zamanda 25. karelerle bilinçaltınıza gönderilen mesajlara/ telkinlere/saldırılara maruz kalabiliyorsunuz.

                Göz bunları görmüyor ama saniyenin üç binde biri gibi bir zaman aralığında bu görüntü bilinçaltına ulaşıyor. Bu gizli mesajlar sayesinde, o reklamı, diziyi, filmi ya da herhangi bir resmi hazırlayan kişi/ yapımcı/ yönetmen kendi hedefine, niyetine ve ideolojisine göre vermek istediği mesajı 25. karelerle bilinçaltına göndermiş oluyor.

                Sublüminal Mesaj Nedir?

                Beynimiz, kulağımıza 20 ile 20 000 hertz arasındaki sesleri iletir. Duyamadığımız titreşim aralıklarında bize dinletilen sesleri beynimiz kulağımıza duyuramaz ve bilincimize depolar.

                Alfa dalga boyuna gizlenen seslerle farkında olmadan zehirlenebiliriz. Büyük marketlerde dinlediğimiz müziklerin alt yapısına daha çok almamız gerektiği, ancak harcarsak mutlu olacağımız telkini yerleştirildiğini biliyor muydunuz? Ya da radyolarda dinlenilen müziklerin mp3 tekniğiyle zararlı mesajlarla birlikte dinletildiğini?

                Örneğin Irak’ta bu yöntem işgalden önce kullanılmıştır. “Direnmen faydasız” mesajı radyoda Kur’an-ı Kerim yayının altına gizlenerek verilmiştir. Reklam panolarının, logoların ve benzeri resimlerin içine gizlenen resim, simge, şekil, kelime, rakamlarla yapılanları da vardır. (ABD dolarında olduğu gibi).Hatta koku yolu ile bile sublüminal mesaj verildiği kayıtlara geçmiştir.

                İNTERNET BAĞIMLILIĞININ DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE’DEKİ DURUMU

                Birkaç yıldır çok sık sözü edilen internet bağımlılığı, uluslararası birçok araştırmaya konu olmuştur. İnternet bağımlılığı konusunda yapılan çalışmalar genellikle ABD tarafından yapılmaktadır.

                ABD’de her 3 boşanmanın birinde boşanma nedeni olarak internet bağımlılığı gösterilmektedir. Yapılan çalışmalarda internet kullanıcılarının % 29’u ile % 50’sinin internet bağımlısı oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu oranlar deneklerin yaşadıkları ülkeye, toplumsal statülerine göre değişim göstermektedir.

                ABD’de yapılan geniş bir çalışma olan İnternet Bağımlılığı Düzensizliği Raporuna göre internetin bağımlılık yapan ve kişilerin ilişkilerini bozan en önemli alanların başında chat odaları, oyun ve program indirilen siteler geliyor. Bağımlı olarak değerlendirilen kullanıcıların haftada ortalama 8.48 saat nete bağlı kaldıkları, ayrıca bu kişilerin UCLA yalnızlık ölçeğine göre daha yalnız kişiler olduğu ortaya çıkmıştır.

                Ülkemizde de benzer sorunlar yaşanmaktadır. Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği tarafından 2004 yılında yapılan Gençlik Anketi araştırmasında lise öğrencilerinin yaşadıkları sorun alanlarını tespit etmek hedeflenmiştir. Araştırmaya 3483 lise II. sınıf öğrencisi katılmıştır. Öğrencilerin %15.8’inin internet kullandığı, %2.6’sının bilgisayarda oyun oynadığı, %6.2’sinin internet cafeye gittiği saptanmıştır. Erkeklerin kızlara göre 4.7 kat daha fazla oyun oynadığı, 2.5 kat daha fazla oranda internet kullandığı, 7.2 kat daha fazla internet kafeye gittiği bulunmuştur.1

                                                                                                                                              Uzm. Psikolog Alper Aksoy

                ‘TÜRKİYE’DE 800 BİN İNTERNET BAĞIMLISI VAR’

                TBMM Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar açıklamada bulundu.   Kişi internetsiz veya cihazsız bir hayat yaşayamayacağını düşünüyorsa ona, bağımlı denilebileceğini ifade eden Ünüvar, Güney Kore’de bu şekilde %20’ler civarında bir bağımlı oranı olduğunu bildirdi.

                Ünüvar; “ Türkiye’de çok detaylı yapılmış bir çalışma yok ama, yaklaşık 35 milyon civarında kullanıcı var ve 800 bin civarında bağımlı olduğu tahmin ediliyor” dedi.

                Ünüvar, artık teknolojiye daha bağlı bir hayatın içinde olunduğunu belirterek, bu nedenle bağımlı sayısının artma eğilimi gösterebileceğine dikkat çekti.

                İnternetle ilişkili verilerin sürekli değişkenlik gösterebileceğinin de altını çizen Ünüvar: “Rakamlara boğulup, ‘aman gençler elden gidiyor’ demek yerine, yeni konsepte göre aile bağlarını güçlendirmemiz gerekiyor. Bizim bu yeni durumu kabullenip, anne, baba, çocuklar ve teknoloji arasındaki ilişkiyi yeniden dizayn etmemiz lazım” diye konuştu.2

                                                                                                                                                                                             (aa)

                TÜRKİYE, SOSYAL MEDYA KULLANIMINDA DÜNYA LİDERİ

                Google, Türkiye’nin de dâhil olduğu 46 farklı pazarda internet kullanım alışkanlıklarını ölçtüğü ve karşılaştırdığı Tüketici Barometresi araştırmasının 2014 yılının sonuçlarını açıkladı. Kapsadığı ülkelerdeki internet kullanıcılarının dijital, mobil, video ve alışveriş alışkanlıkları hakkında içgörüler sağlayan raporda geçen yıl Türkiye, sosyal medya kullanımı konusunda dünyada ilk sırada yer alıyor.

                İncelemeye dahil edilen ülkelerin sonuçlarının ayrı ayrı görüntülenebildiği rapora göre, Türkiye’deki internet kullanıcılarının sosyal medya kullanım oranı %92, dünya genelinde ise bu oran yaklaşık %40. Sosyal medya kullanımı konusunda lider olan Türkiye’yi %86 ile Arjantin ve %84 ile Brezilya ve %83 ile Çin takip ediyor.

                ÇİN’DE İNTERNET BAĞIMLILARI İÇİN TEDAVİ MERKEZİ KURULDU

                Çin’de internet bağımlısı gençler 2006’dan beri faaliyette olan Daxing İnternet Bağımlılığı Tedavi Merkezi’nde (IATC) tedavi ediliyor. Merkezden bugüne dek çoğu erkek 6 bin genç geçmiş. Merkezin iddiası, gelen gençlerin %75’ini tedavi ettikleri yönünde.

                Hastalar günde 14 saate uzanan süreler boyunca ekrana baktıkları için sırt, göz problemleri ve yeme bozukluğu sorunları yaşıyor. Ran, tedavi programı kapsamında kamptaki gençleri elektronik aletlerden tamamen uzak bir ortamda, son derece disiplinli bir programa dahil ediyor.

                İNTERNET BAĞIMLISI GENÇ ELİNİ KESTİ

19 yaşında bir Çinli genç, internet bağımlılığından kurtulmak için elini bileğinden kesti.

Çin’in Nantong kentinde yaşayan 19 yaşındaki ismi açıklanmayan gencin internet bağımlılığından kurtulmak amacıyla elini kestiği bildirildi.

Telegraph’ta yer alan habere göre, sol elini bileğinden itibaren kesen gencin annesi, basına yaptığı açıklamada, “Yaşananları kabullenemiyoruz. Tamamen sürpriz oldu. Zeki bir çocuktu” ifadelerini kullandı.

Çin’de Oyun Bağımlısı Genç Bilgisayar Başında Öldü

Çin’de yayınlanan günlük gazetelerin haberine göre 26 yaşındaki Çinli internet kullanıcısı bilgisayar başında geçen oyun saatlerinin sonunda bitkin düşerek öldü. Jinzhou’da yaşayan bilgisayar ve internet bağımlısının ekran karşısında çok fazla vakit geçirmekten 150 kiloya ulaştığı ve son zamanlardaki sosyal hayatının da azaldığı ifade ediliyor. Ailesinin açıklamalarına da yer veren gazete, 7 gün süresince temel ihtiyaçlar dışında neredeyse tüm vaktini online oyunlar oynayarak geçiren kullanıcının geçtiğimiz Cumartesi günü bitkin düştüğünü ve odasında ölü olarak bulunduğunu yazdı.

3 Gün Aralıksız Bilgisayar Oyunu Ölüm Getirdi

Bilgisayar oyunlarına bağımlılık her geçen gün tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Dünyanın dört bir yanından online oyun oynarken hayatını kaybedenlerle ilgili haberler geliyor.

32 yaşındaki bir Taylandlı 3 gün ara vermeden bilgisayar oyunu oynayınca hayatını kaybetti. Taipei’de bir adam da 5 gün aralıksız bilgisayar oyunu oynadıktan sonra hayatını kaybetmişti.

Hedefsiz, sorumsuz ve başı boş bir hayatın acı neticeleri... Yüce Rabbimiz insana bir hedef tayin etmek ve  bir takım emir ve yasaklarla sorumlu tutmakla hem insana yakışır bir hayat sunmakta hem de fıtrata aykırı bir yaşamın kıskacına düşmekten kurtarmaktadır. Yegâne çare İslam’dadır.