Kişisel Gelişim

Teoriyi Öğren, Pratikte Uygula, İleriye Atıl!

Paylaş:

 

Başarmak elbette ki güzeldir. İnsanın özgüvenini arttırır. Büyük işler başarmak çok daha güzeldir. Her başarımızla tekrardan doğarız. Mutluluk canan, başarı candır! Evet, bu bölümde konumuz; NİÇİN BAŞARI? Nasıl başaracağımızı öğrenmeden önce niçin başarmamız gerektiğini bilmeliyiz.

Roketler, ateşleme kapsülleriyle yer çekimine nasıl karşı koyabiliyorsa, insanlar da başarı gerekçelerinin üzerinde yükselir. Başarı nedenlerimiz; ruhsal kaldıraçlarımızdır, başarı yolunda çekeceğimiz acıları anlamlandırırlar. Başka bir deyim ile “YETERİNCE GÜÇLÜ BİR ‘NİÇİNİ’ OLAN, HER TÜRLÜ NASILA DAYANIR”

Başarmanın güzel bir duygu olduğu tartışılmaz bir iddiadır. Peki, bu başarı kavramı öğrenilebilir mi? Bir şeyin ana tezini öğrenmeden, konu hakkında fikir sahibi olmak biraz güçtür. Bu sebeple unutmamak gerekir; “Başarılı olmak öğrenilebilir, insanlığın akıl bankasından fikir seçin!”

Başarı istemeyen birine zorla öğretilmez ama isteyen herkes başarıyı öğrenebilir. Başkasından ya da kendinden, kitaptan ya da hayattan, kazandıkça ya da kaybettikçe, yükselirken ya da düşerken başarıya dair bir şey öğreniriz. Herkes başarıyı bir şekilde öğrenir. Sorun, bildiklerimizin ve öğrenme şeklimizin genellikle yanlış olmasıdır. Kişisel ön yargılar, kulaktan dolma bilgiler, kaybedenlerden öğrenilmiş kazanma dersleriyle işe yarar bir başarı öğrenilmez. İnsan nasıl ki okuma yazmayı kendi başına öğrenemeyip okula gidiyorsa, başarı okuryazarlığı da bilinçli ve metotlu bir çalışma gerektirir. Kısa zamanda çok zengin olan bir iş adamına sormuşlar: “Bu kadar kısa sürede nasıl bu serveti yapabildiniz?” “İşe tecrübemi koyarak” cevabını vermiş. “Peki, tecrübenizi nasıl kullandınız?” diye sorulunca, iş adamının cevabı: “Geçen yıl bir arkadaşla ortak bir işe girdik. Başlangıçta benim hiç param yoktu, ama tecrübem vardı. Ortağımın ise parası vardı, ama tecrübesi yoktu! Verimli bir iş birliği oldu. Şimdi benim param var, onun da tecrübesi!”

Başarıyı mümkün mertebe en kısa zamanda, en doğru kaynaklardan, teori ve pratiğiyle kapsamlı bir şekilde öğrenmek gerekir. Başarıyı doğru öğrenmemişsek eksik ve yanlış öğrenmişizdir! Başarıyı doğru bir şekilde öğrenmeyi başarmak, başarıdaki ilk adımdır. Önce antrenman yap sonra maça çık. Yani önce teoriyi öğren, sonra pratiğe uygula ve devamlı ileriye atıl! Neyi, niçin ve nasıl yapabileceğini bilerek hareket et. Başarının öğrenilebilir olduğuna inanan bir tavrın ve nasıl başarılı olabileceğine dair teknik bir bilgin olsun.

Ayrıca başarı konusunda saçma düşüncelere inanma lüksümüz yok. Çünkü başarı hakkındaki inançlarımız, bugünden yarına sonuçlarını yaşayacağımız işlevsel düşüncelerdir. Başarı hakkındaki hatalı fikirlerin bedeli acılı başarısızlıklarla ödenir. Neye inanacağınızı bilinçli bir şekilde seçmeniz ve zararlı düşüncelerinizi elemeniz gerekir. Bu seçimi yapmamak da bir seçimdir.

Başarıyı öğrenmek için harcayacağınız bir gün, başarı yolunda ilerlerken size en az bir yıl kazandıracaktır. Nedense birçok insan bu basit ama güçlü fikri ihmal eder. Duyunca mantıklı gelir ama gündelik hayatta unutur. Birçok insan eğitimsiz ve antrenmansız bir şekilde başarı maçlarına çıkar, yumruk yiyerek dövüşmeyi öğrenir ve yenilince de oyundan soğur. İnsan kafadan kaybeder, ama genellikle bunu o kafayla göremez.

Öğrenerek başaran insanlar işin doğrusunu en başından öğrenir. Öğrendiklerini uygulayacak gibi defalarca tekrarlar. Önce öğrenip sonra başarıyı denedikleri için, başlangıçta daha az başarısızlık yaşarlar. İlk denemelerindeki başarısızlık oranı azaldığı için, hayal kırıklığının yıkıcı etkilerinden de korunurlar. İlk başarının yarattığı ivmeyle hayatlarında pozitif başarı çevrimi çalışmaya başlar.

Başarı size çok kafa karıştırıcı, kontrol edilemez ve karmaşık görünüyorsa, hakkında yeterince doğru ve detaylı bilgi sahibi olmadığınızdandır. İnsan iyi bilmediği bir şeyi kontrol edemez, kontrol edemediği şeyi yönetemez, yönetemediğinden de korkar. Bilmek kontrol edebilmektir. Başarı söz konusu olduğunda detay hâkimiyeti çok kritiktir.

Başarılı bir hayat istiyorsanız, beyninizi başarıya götürecek (b)ilgiyle beslemelisiniz. Beyninize hangi konuda çok bilgi girerse, o konuda daha fazla fikir çıkar. Her kelime kendisiyle ilgili çağırışım zincirini çalıştırır. Neyi çok düşünürsek kafamızda o çoğalır. Kafamızda çoğalan, beynimizden taşıp hayatımıza da yayılır. Korku, cesaret, tembellik ve gayret de hayatımızda böyle büyür. Siz 3-M’yi kazandırabilecek bir metot izlemelisiniz. –MANTIK, METOT VE MOTİVASYON- Mantık ne yapmamız gerektiğini doğru görebilmeyi sağlar, metot nasıl yapabileceğimizi anlatır, motivasyon ise yapma isteğimizi arttırır.

Anladığımız üzere başarıyı esas kılan bazı faktörler vardır; teori, pratik ve atılganlık gibi. Fakat değinilmesi gereken başka bir husus daha var ki; o da mücadeleden sonra yapılan dua ve sabırlı bir bekleyiştir. Her işin Allah Azze ve Celle’nin dilemesi ile sonuçlandığını unutmamalıyız. O “Kün fe yekün” deyince açılır tüm kapılar. İşte bu yüzden insan elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonra bıkmadan, usanmadan beklemeli ve işi asıl fail olan yüce Allah’a bırakmalıdır. Şunu da unutmamalıyız ki insan çalışmaktan mesuldür, sonuçtan değil. Çünkü çalışmak kişinin elindeyken başarı Allah’ın dilemesiyledir.

Ayrıca kişinin başarısında ya da başarısızlığında görünen ve görünmeyen bazı sebepler vardır. Bazen bir günah veya ihlassızlık başarının önünde engel olurken, bazen de tarafımızdan küçük görülen ama Allah’ın hoşnut olduğu bir davranış veya samimi gayretler hürmetine çabalar, başarı ile karşılık bulur. Yani sonuç başarı da olsa, kayıp da olsa bize düşen en güzel şekilde şükrümüzü eda etmek, gayret göstermek ve vazifemize odaklanmaktır. Çünkü kulun gayreti ve mücadelesi tevekkül ile birleşirse Allah’ın yardımını ve merhametini görmek şüphesiz kaçınılmazdır.

Rabbimiz, azmedip tevekkül edenlerden ve gayemize ulaşma başarısını elde edenlerden olmayı nasip etsin inşallah…*

*Mümin Sekman’ın “Her Şey Seninle Başlar” adlı kitabından derleme yapılmıştır.