Haber-Yorum

Türkiye ve Dünya Haberleri

Paylaş:

TÜRKİYE

 

Koşaner ve Kuvvet Komutanları istifa etti

Kritik Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihindeki en büyük kriz yaşanıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, görevinden istifa etti. Genelkurmay Başkanlığı, “gördüğü lüzum üzerine istifa etti” açıklamasında bulundu. Koşaner’le birlikte zaten emekliliklerine üç gün kalmış olan Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay da istifasını açıkladı. Fakat emekliliklerini istemelerinin ardından hiç bir şey olmadı ve Orgeneral Necdet Özel önce Kara Kuvvetleri Komutanı ardından da Genel Kurmay Başkan Vekili olarak atandı. Askerlik görevlerinden çok siyasi meselelerle ve darbe planlarıyla uğraşan tutuklu generaller için istifa edeceklerine “Neden darbeci generaller yetiştirdik ve neden birçok kez darbe yaptık” diye öz eleştiri yapmaları ve istifa edeceklerse terörle mücadele de başarısız olduklarından dolayı daha önce istifa etmeleri gerekmez miydi? Olayı, herkesin haddini bilmeye başlayıp gerçeklere teslim olmaları ve Türkiye’nin normalleşmeye başlaması olarak görmek daha doğru olur.

 

                Örtülüler Diye Müzeden Zorla Çıkarıldılar

                Çanakkale şehitliklerini gezmek için Aydın’dan gelen çarşaflı dört kadın, halka açık olan Çimenlik Kalesi’nden askerler tarafından zorla çıkarıldı. İçinde Deniz Müzesi ve Nusret Mayın Gemisi bulunan, askeriye kontrolündeki kaleyi gezmek isteyen Selim Işıklı ailesinin beş ferdi, maruz kaldıkları davranış üzerine polise şikâyetçi oldu. Tek amaçlarının savaşlarda hayatını kaybeden şehit atalarının mezarlarını gezmek olduğunu belirten mağdurlar, yönetmelik ve kanunlarda müze ve kalelere çarşaflı girilemeyeceği ibaresi olmamasına rağmen, sorumlu komutanın keyfî tutumu yüzünden zorla çıkarıldıklarını belirttiler. Çanakkale’de şehit düşmüş on binlerce Osmanlı askerinin bir tanesinin olsun bacısı tesettürsüz müydü acaba?

 

                ‘İlahi star’ Aranıyor

                Seviyesiz ve ahlak dışı pop star yarışmalarıyla toplumun önemli bir kısmı bozulurken İslamî kesim de bu cehennem rüzgârından nasibini alsın diye “ilahistar” yarışma programı Kanal 7’de başlıyor. Diğer pop star programlarındakine benzer formatta yapılacak olan ‘Gönülden Sesler’ adlı yarışma programında ilahi söyleyenler, birinciye verilecek “lüks bir otomobil” için yarışacak. İlahiler, ilah olan Allah’ı hatırlatmalıyken günümüzde ne yazık ki Tarkan’ı hatırlatıyor. Neyse ki Grup Furkan’ımız var.

 

                KKTC’de Kur’an Öğrenmek Resmen Yasak!

                Din İşleri Başkanlığı ile KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın birlikte koordine ettiği ‘Dini Bilgiler Eğitimi’ kurslarında bu yaz Kur’an eğitimi Latin harfleriyle verilecek. Kur’an-ı Kerim eğitimi verilmesi beklenen kurslarda Arapça herhangi bir metin bulundurulamayacak. Namaz sureleri ile dualar Latince metinler üzerinde ezberletilecek. Kur’an-ı Kerim’in öğretildiği elif ba kitapçıkları yerine müfettişlerin denetiminden geçmiş, Din İşleri Başkanlığı’nın okullarda okutulan Din Kültürü derslerinin kitapları baz alınarak hazırladığı dokümanlarla dini eğitim verilecek. Yasaların Arap harfleriyle öğretime izin vermesine rağmen bazı sendikaların baskısıyla alınan bu kararı Güney Kıbrıs Rum tarafı alsaydı “Din elden gidiyor.” diye ayağa kalkardı KKTC.

 

 

               

Diyanet Nihayet Zulmü Gördü

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Kur’an eğitiminde 12 yaş altı yasağın, hukuka aykırılığını anlamak için hukukçu olmaya bile gerek olmadığını söyledi. Yasak nedeniyle Başkanlığın ve din görevlilerinin zor durumda kaldığını vurgulayan Görmez: “Bir din görevlisi şunu asla yapamaz. Annesinin babasının elinden tutup getirdiği sekiz, dokuz ya da on yaşlarında bir çocuğu, ‘Ben sizin çocuğunuzu kursa alamam.’ diyemez.” diye konuştu. 12 yaş altındaki bir çocuğun İncil’i veya baleyi öğrenmesinin serbest olup Kur’an’ı öğrenmesinin yasak olmasını halkımızın anlayışına havale ediyoruz.

 

İSLAM DÜNYASI             

 

Brüksel Filistin’i Tanıdı

                Federe yapılı Belçika’nın üç otonom bölgesinden biri olan Brüksel, 1967 sınırlarıyla Filistin devletini tanıdı. Brüksel Milletvekili Mahinur Özdemir, oylamanın ardından yaptığı açıklamada: “Bugüne dek Filistin’i 120 ülke tanıdı. Belçika’nın 121’inci; ama AB’de ilk ülke olacağına inanıyorum. Neredeyse tüm siyasi partiler, bu konuda görüş birliği içinde. Diğer AB üyeleri de Belçika’yı takip ederek eylül ayında BM’deki tanıma sürecinde olumlu tutum takınmalı.” dedi.

 

                Bangladeş’te İslam Anayasa’dan Siliniyor...

                160 milyon nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan Bangladeş, laik anayasaya geçmeye hazırlanıyor. Uzun bir süredir ülkedeki İslamî oluşumları ve partileri yasaklayan hükümet, anayasadan “Devletin dini İslam’dır.” maddesini de çıkarmaya hazırlanıyor. Kanun tasarısını protesto eden binlerce Müslüman, başkent Dakka’da protesto eylemleri düzenlemeye devam ediyor. Polisin sert müdahalesi sonucu onlarca Müslüman ağır yaralandı. Gözlemciler, Bangladeş’te “İslami Anayasa” talebi üzerine başlayan isyanının başarılı olabileceğini dile getiriyorlar.

 

                Amerika Esad’a Kızmış!

                Esad taraftarlarının, Şam’da Amerikan ve Fransız büyükelçiliklerine saldırıları üzerine açıklama yapan Amerikan Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın ABD’nin gözünde meşruiyetini yitirdiğini açıkladı. ABD’nin Esad’ın iktidarda kalmasında hiçbir çıkar görmediğini de belirten Clinton, Suriye’de demokratik dönüşüm için umut beslediğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı, Beşar Esad’ın ABD’nin gözünde meşruiyetini yitirdiğini açıklasa da gözlemciler, Clinton’ın Suriye liderine görevden inmesi yönünde bir çağrı yapmadığına dikkat çekiyor. Amerika’nın en sert açıklamasını Esad’ın sivil katliamlarının ardından değil de Amerikan elçiliğinin basılması üzerine yapmış olması, Amerika’nın insan hayatına verdiği değeri gösteriyor.

 

                Batının Eseri Somali Kuraklığın Pençesinde

                Afrika’nın doğu kıyılarında 10 milyon kişi kuraklık karşısında yaşam savaşı veriyor. Kuraklık, yalnızca Somali’de en az dört milyon kişi için hayati tehlikeye yol açıyor. Somali’nin kuraklıktan etkilenen bölgelerindeki resmi yetkililer, halka hayatta kalmak için yaprak yemeleri tavsiyesinde bulundu. Kuraklık kötüleştikçe, susuzluğa dayanıklı develer bile ölmeye başladı. Yakında kıtlık durumu ilan edilebileceği düşünülüyor. 1992 yılındaki iç savaşta yaşanan kıtlıkta 200 bin kişi ölmüştü, ancak bu sefer çok daha fazla ölüm söz konusu olabilir. Batı’nın sömürge zihniyeti tüm insanlığı etkiliyor.

 

               

 

Afganistan’da 6 ayda 1400’den Fazla Sivil Öldü

                BM Afganistan’a Yardım Misyonu’ndan yapılan açıklamada, ilk 6 ayda 1462 sivilin öldüğü, geçen senenin aynı dönemine göre sivil kayıpların yüzde 15 arttığı belirtildi. Açıklamada, Ocak-Haziran döneminde ölenlerin yüzde 80’ininsivil, yüzde 14’ünün Afgan ve yabancı askerler olduğu vurgulandı. Amerika’nın işgal ettiği her toprak katliam, işkence ve tecavüz ile anılmaktan kurtulamıyor.

 

                Sabuni: Direnin; Ama Elinize Silah Almayın!

                Suriye İslam Âlimleri Birliği Başkanı Muhammed Ali es-Sabuni Suriye’de vahşet yaşandığını söyledi. Bir süredir Mekke’de yaşayan Sabuni, Hatay’daki mültecileri ziyaret etti. Suriye’den kaçanların zorunlu bir “hicret”e tabi tutulduklarını söyleyen Sabuni, halkın özgürlüğü karşısında kimsenin duramayacağını ifade etti. Suriye Âlimler Birliği Başkanı: “Asla elinize silah almayın; çünkü Baas rejimi sizi tuzağa düşürmek istiyor! Direnin, mücadeleye devam edin.” açıklamalarında bulundu.

 

DÜNYA

 

                Oslo Katliamını Yapan Bir Müslüman Olsaydı

                Geçtiğimiz Cuma günü Norveç’te 76 kişinin ölümle sonuçlanan iki saldırıya yönelik değerlendirmeler sürüyor. Olayın ilk dakikalarında bile Müslümanları suçlayan batılı yorumcular sus pus. Peki, bir de bunu yapan bir Müslüman olsaydı neler yaşanırdı? Şükürler olsun ki Oslo’da katliamı gerçekleştiren kişi Müslüman değil, bir Norveçli. Bir toplumda var olan ve su götürmez bir gerçek daha su yüzüne çıktı. Batılı toplumlar şimdi kendi ırkçılıklarını yaşıyorlar, ‘ötekine’ yönelik bir korku ateşine dönüşüyorlar. Bu tür toplumlar, bugün Jean-Paul Sartre’ın “Cehennem ötekilerdir” sloganını yükseltiyor. Hiç kimse, Norveç gibi bir ülkede böyle bir şiddetin olabileceğine ve bunun 76 kişinin ölümü ve onlarcasının yaralanmasıyla sonuçlanacağına inanamazdı. Fakat bu tür refah toplumlarında psikolojik hastalıkların, özellikle de depresyonun yaygınlaştığı, intihar oranlarının yükseldiği söyleniyordu.

Özellikle İskandinav ülkeleri, kültür ve tarih açısından Avrupa’nın diğer ülkelerinden ayrılıyor. Kendi özel endişeleri var, ancak kışkırtıcı boyutlarıyla Avrupa şartlarını yaşıyorlar. Batı’nın uykusunu kaçıran biçimde artan göç sorunları var. Doğum oranlarında bir gerileme görülürken göçmenlerin sayısı artıyor. Hatta Fransa gibi bir ülkede bile, birkaç yıl içinde Müslümanların, nüfusun üçte birine ulaşacağı ifade edildi. Yeni medeniyet tezleri Ortada Bernard Lewis ve Samuel Huntington’ın ‘Medeniyetler Çatışması’ tezine dayalı yeni medeniyet tezleri var. Buna Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Soğuk Savaş döneminin sona ermesini ekleyebiliriz. Bu düşüşün etkisiyle Batı’nın terör kavramı, komünizm yerine İslam oldu. 11 Eylül olayları da buna katkıda bulundu ve Kaide, “Batı”nın gözünde Batı’ya saldıran terörist Müslüman modeli haline geldi. Bu bağlamda Batı’nın İslam dünyasına yönelik küstahça bakışını hatırlatmamız gerek. Bu tutum tüm İslam dünyasına yönelik hor görüşleri de yaygınlaştırıyor. O halde şükür ki Müslümanlar, bu kez katliamın sorumluluk tablosunda yer almadı. Katliamın ardından bu toplumların içinden birçok analiz ve çözüm ortaya konulacak. İlk kez Avrupa, Oslo katliamının yol açtığı analizlerle kavrulurken, Müslümanlar bu tabloda yoklar. Fakat yine de bundan da alacakları dersler var. Züheyr Macid (Umman gazetesi Vatan, 26 Temmuz 2011)

               

 

 

 

 

Kilise Bunu da Yaptı!

İtalya’da eşcinsel evlilik yasağı, Katolik kilisesinin kurallarını reddeden Valdocular tarafından delindi. Ülkede resmen kabul görmemesine rağmen iki eşcinsel, Hıristiyanlığın bir mezhebi Valdo mezhebine ait kilisede papaz tarafından evlendirildi. Kilise meclisi eşcinsel çifte yeşil ışık yakarak evlenmelerine izin verdi. Putperest Roma’da eşcinsellik vardı; ama Hristiyan Roma’da da bunun olması ne kadar acınacak bir durum. 

 

                Belçika da Peçeyi Yasakladı

                Belçika, Avrupa’da Fransa’nın ardından peçeyi yasaklayan ikinci ülke oldu. Yasağın 27 Temmuz’da yürürlüğe gireceği duyuruldu. Yasayla kamuya açık alanlarda, yüzü kısmen ya da tamamen kapatan kıyafet giyenlere 137,5 avro para ve 7 gün hapis cezası getiriliyor. Fransa, 11 Nisan’da Avrupa’da peçeyi yasaklayan ilk ülke olmuştu. Fransa ve Belçika örneklerini, diğer ülkelerin izlemesi bekleniyor. Batı, bir yandan “özgürlük” getirme palavralarıyla İslam coğrafyasını bombalıyor, diğer yandan bir Müslüman kadının iffetini koruma özgürlüğüne bile tahammül edemiyor.

 

                AİHM’den Adalet(!) Fışkırıyor: Minare Yasağına Devam!

                Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İsviçre’de minare yasağıyla ilgili Müslüman derneklerin açtığı davayı reddetti. Hâkimler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açan Müslüman derneklerin, minare yasağının, insan haklarına ne şekilde zarar verdiğini göstermekte başarısız olduklarını iddia etti. İsviçre’de 2009 yılında yapılan referandumda halkın büyük bölümü, minarelere yönelik anayasal yasağı onaylamıştı. Ülkede, yasaktan etkilenmeyen dört minarede ise ezan okunmuyor. Acaba Türkiye’de kiliselerin çan kulelerine yıkım kararı, çan çalmalarına da yasak kararı verilse AİHM Türkiye’ye ne kadar para cezası keserdi?