Şiir

YAĞMUR

Paylaş:

Vareden’in adıyla insanlığa inen Nur

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur

Kutlu bir zaferdir bu, Ebabil dudağından

 

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi’nin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla

 

Yağmur, gülşenimize sensiz baldıran düştü

Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

 

Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü

Yarılan göğsümüzden, umutlar bîcan düştü

Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin

En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

 

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü

Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü

Sana meftun ve hayran, sana râm olanlara

Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü

Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü

Mahkûmlar yargılıyor; hâkimler mahkûm şimdi

Hakların temeline sanki bir volkan düştü

 

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır

Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur

Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır

Sesini duymayanlar girdabında boğulur

 

Sensiz ufuklarıma yalancı bir tan düştü

Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü

Bir kölelik ruhuna mahkûm olunca gönül

Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

 

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü

Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü

İniltiler geliyor doğudan ve batıdan

Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

 

Yağmur!

Seni bekleyen bir taş da ben olsaydım!

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım!

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım!

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım!*

Nurullah GENÇ