Yılın Hedefi

Ziyaretleşme ve Dayanışma Senesinde Neler Yapabiliriz

Paylaş:

2013-2014 yılında hedefimiz olan ziyaretleşme ve dayanışma; bir toplumda olması gereken birçok güzellikleri kendinde taşımakla birlikte İslam toplumunun temel taşlarından birini teşkil etmektedir.  Birçok derdimiz ve toplumsal buhranlarımız böyle temel esasların hayatımıza intikal etmesiyle hallolacaktır. Özellikle bugün Müslümanlar olarak ‘kardeş’ olduğumuzu ve ancak dayanışma ile kuvvet bulacağımızı hatırlamaya ne kadar da çok ihtiyacımız vardır. Çünkü toplumumuz derin bir huzursuzluğun içindedir. Efendimiz’in ahlaklanmamızı istediği ilkeleri yeniden hatırladığımızda ve O’nun bizlere önerdiği hususları tek tek uyguladığımızda toplumumuzun üzerindeki kara bulutların nasıl tek tek dağıldığını hep beraber görmek mümkün olacaktır.

                Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bize kardeşliğimizi hatırlatan ve Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarını en kapsamlı şekli ile anlatan meşhur hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Müslüman’ın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır:

  1. Selamını almak,
  2. Hastalanınca ziyaret etmek,
  3. Cenazesine gitmek,
  4. Davetine icabet etmek,
  5. Aksırıp da ‘Elhamdülillah’ dediği zaman, ‘Yerhamükâllah’ demek.”1

                Bu beş maddenin hepsi de Mü’minler arasındaki kardeşlik bağlarını sağlamlaştıracak özelliklerdir. Yine bu maddelerin hepsinde de ziyaretleşmenin ne kadar önemli olduğu göze çarpmaktadır.  Efendimizin de üzerinde hassasiyetle durduğu müminler arasındaki kardeşliği ve dayanışmayı güçlendirecek bu öğütleri gelin hep birlikte ele alalım.

                1- Aramızda Selamı Yaymak

                Selâmlaşmak, mü’minlerin birbirleriyle tanışıp kaynaşmalarına; aralarında sevgi, saygı ve samimiyetin artmasına; kin, düşmanlık, küskünlük ve dargınlıkların ortadan kalkmasına vesile olur. Rabbimiz;  “Size bir selam verildiği zaman ona daha güzeliyle veya en azından aynı şekilde mukabelede bulunun”2 buyurarak selamlaşma adabıyla ilgili önemli bir hususu hatırlatmaktadır. Yani kardeşin senin için selamet dileğinde bulunmuş sende ona daha güzeliyle karşılık vermelisin denilerek aynı zamanda çok güzel bir ahlak öğretilmek istenmiştir. Efendimiz ise bir hadislerinde; “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de tam manasıyla iman etmiş olmazsınız. Size, birbirinizi sevmeniz için yapmanız gereken bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayın” 3 buyurmuştur bir toplumun kardeşlik ve dayanışma ile kaynaşması öncelikle aralarında sevginin bulunmasına bağlıdır. Bu hadiste de selamlaşmak, gerekli olan sevginin oluşması için vesile olarak gösterilmektedir. 

                2- Hasta Ziyaretinde Bulunmak

                Hasta ziyareti Allah Rasûlü’nün hayatı boyunca özenle yaptığı ve ashabını da teşvik ettiği amellerden birisidir.  Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hadislerinde, “Ashabım, hastaları ziyaret ediniz, açları doyurunuz, esaretinizdeki köleleri salıveriniz”4 buyurmaktadır. Dolayısıyla Müslümanlar hasta olan dost, akraba ve komşularını uygun zamanlarda ziyaret eder ve kardeşlerine hayır duada bulunurlar. Bu da Müslümanlar arasında sevgi ve dayanışmanın artmasına vesile olur. Çünkü bir kişi eğer vefalıysa, zor zamanında yanında gördüğü kimseyi hayatı boyunca unutamaz. Ayrıca insanların kalpleri acılı günlerinde hakkı kabule daha açıktır. Böyle bir zamanda yapılan bir ziyaret, karşı tarafa unutulmaz duygular yaşatmakla birlikte o esnada yapılan davet de gönüllere işleyecektir.

                3- Kardeşinin Cenazesine Katılmak Bir Vefa Borcudur

                Vefat eden bir kardeşimizin ya da yakınımızın cenazesine iştirak etmek sadece insanî bir görev değil, kardeşlik hukukunun gerektirdiği bir sorumluluktur. Vefa borcudur aynı zamanda. İnsanın annesi bir kere ölür, babası ve diğer sevdikleri de… Ve o zor günde gözler dostları, arkadaşları, akrabaları, ağabeyleri arar. Nitekim üzüntüye ortak olacak dertli gönüller teselli verir insana. Ayrıca cenazeye iştirak, vefat edene hüsn-ü şehadette bulunmak manasına gelir. Bu da hem Allah katında hem de vefat edenin yakınları katında kıymetli bir şehadettir.

                4- Çağrıldığımız Zaman Davete İcabet Etmek

                Davet, dua etme ve selam almak anlamlarına da gelir. Bu durumda davete icabet, mü’minin duaya vesile olmasıdır. Bir mü’minden aldığınız davete icabet etmek, ona verdiğiniz değeri gösterir. Bir kardeşinizi davet ettiğinizde onun bu daveti sevinçle kabul etmesinin sizi nasıl onurlandırdığını bir hayal edin. İşte sizde davet edildiğinizde böyle sevinçli bir mukabelede bulunduğunuzda bu duyguyu yaşatmış oluyorsunuz kardeşinize.  Davete böyle güzel bir icabet etmek selama karşılık vermek gibi kardeşliği pekiştirir. Düğünlere, toplantılara, yemeklere, mutlu günlere davet edilmek sana kıymet verildiğinin göstergesidir. Yine şöyle düşünelim. Herkesin davet edildiği bir düğüne sizi davet etmeyi unutmuşlar. Kendinizi nasıl hissedersiniz? Kıymet verilmemiş gibi değil mi? Davet etmek nasıl ki karşıdakini onurlandırmaksa davete icabet etmekte davet edeni şereflendirir.  Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem de, “Çağrıldığınız zaman davete icabet ediniz”4 buyurarak bu hassas noktaya temas etmiştir.5 O halde üzüntüyü paylaşmak kadar, sevince ve mutluluğa ortak olmak da kardeşliğin bir gereğidir.

                Önemli Hatırlatmalar:

                Efendimizin adeta bir toplum mühendisi ve psikoloji uzmanı hassasiyetiyle ifade ettiği bu önemli hususları açıkladıktan sonra, Müslümanlar arası dayanışma ve kardeşliği pekiştirmek için tüm kardeşlerimize şu noktaları hatırlatmak istiyoruz. Bu noktalara riayet ettiğimizde medeniyetimize doğru aldığımız yolda bir adım daha ilerlemiş olacağız.

  1. Özellikle bu senede, mutlaka “İslam’da ziyaret ve dayanışmanın önemi”ni anlatan bir kitap, dergi veya makaleler okuyarak medeniyetimizin bu temel esasını derinlemesine öğrenmeye-anlamaya çalışmalıyız.
  2. Kendimize bir program yaparak haftada bir günümüzü ziyaret günü olarak tayin etmeli ve o günde; aile, akraba veya arkadaşlarımızdan birini ziyaret etmeliyiz.
  3. Beraber yemek yemeliyiz.
  4. Bu ziyaretlerimiz neticesinde, varsa içinde bulundukları zor durumdan haberdar olmaya çalışmalıyız.
  5. Durumuna şahit olduğumuz kardeşimize elimizden geldiğince yardım etmeye çalışmalı ve o, bu zor durumunu atlatana kadar onunla ilgilenmeliyiz.
  6. Bu çağın kaygan zemininde imanlarımızı muhafaza etmek için de dayanışmamızın gerekliliğini unutmamalıyız.
  7. Ziyaretine gidemediğimiz akraba ve kardeşlerimizi en azından telefonla aramaya çalışmalıyız.
  8. Kardeşlerimizle iftar ve kahvaltı gibi programlar tertipleyip kaynaşmayı sağlamaya çalışmalıyız.

                Sonuç olarak Hz. Ali Radıyallahu Anh’ın; “Hakiki kardeşin seninle beraber olan, sana menfaat versin diye kendi nefsine zarar vermeye razı olan, zamanın felaketleri kapını çaldığı vakit senin dağınık durumunu derlemek için kendi derli toplu bu çağında kaygan zemin dedurumunu dağıtandır” dediği gibi bizler de kardeşliğimizin gereğini idrak etmeli ve Müslümanlar arası dayanışmayı meydana getirmediğimiz sürece ümmet olarak başımızdaki belaların gitmeyeceğini ve Allah’ın rahmetinden mahrum olacağımızı unutmamalıyız.

                Rabbimiz ziyaret ve dayanışma ile güçlenmeyi ve Efendimiz’in ümmetine bir görev olarak hatırlattığı bu hususların bilincinde olmayı bizlere de nasip eylesin.

1- Müslim

2- Nisa, 86

3- Müslim

4- Buhârî

5- Buhârî