Röportajlar

8 Kasım Mahkemesi Sonrasında İlk Değerlendirme

Paylaş:

30 Ocak baskınıyla gözaltına alınan ve sonrasında tutuklanan Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin 8 Kasım 2018 günü ilk mahkemesi gerçekleşti. Bunun ardından Furkan Vakfı mahkeme gününü değerlendirmek amacıyla ‘Gündem Özel’ programı düzenledi. Canlı olarak yayınlanan programda, mahkeme dosyasında hangi suçlamaların olduğuna ve duruşmada neler yaşandığına dair merak edilen tüm sorular Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Avukatı Adem Tural Beyefendi’ye ve Furkan Vakfı Eski Başkanı Hasan Demir Beyefendi’ye soruldu.

 

Sunucu: Adem Bey, 8 Kasım’da gerçekleşen duruşma dosyasında hangi suçlamalar yer almaktadır?

Avukat: 8 Kasım’daki mahkeme dosyasında; silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek ve terör örgütü propagandası yapmak suçlamaları yer almaktadır.

Sunucu: İddianamenin içeriğinden bahseder misiniz?

Avukat: İddianamenin içeriğinde Alparslan Kuytul Hoca’nın 6 farklı konuşması var. Bu konuşmaların bir kısmını “FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme, bir kısmını da PKK propagandası yapma” kapsamında değerlendiriyorlar. Konuşmaların içeriğinden bahsedecek olursak, “Rus uçağının düşürülmesi, Zaman Gazetesine kayyum atanması, demokrasi nöbetleri, Sur, Suruç olayları ve Afrin operasyonu” ile ilgili yapılan açıklamalar.

Sunucu: Dosyada Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin “Cumhurbaşkanı’nın kalemi kırılmıştır” şeklinde bir ifadesinin geçtiğini duymuştuk. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avukat: Evet, Alparslan Kuytul Hoca konuşmasının bir bölümünde hükümete tavsiye niteliğinde birtakım uyarılarda bulunuyor. Bu uyarılardan sonra dış güçlerin Erdoğan’ın kalemini kırmış olabileceğinden bahsediyor. Bu konuşma sadece iki-üç cümlesi kırpılarak servis yapıldığı için birçok kesim tarafından yanlış anlaşıldı. Muhtemelen mahkeme de bu yanlış anlaşılma neticesinde bu konuşmayı dava konusu yapmıştır.

Sunucu: Bu konuşmayla ilgili ayrı bir mahkeme de sürüyor değil mi?

Avukat: Evet, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla Adana’da yargılama devam ediyor. Bu konuşmayla ilgili Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin mahkemedeki savunmasının bir bölümünü okumak hatta bu konuyla ilgili daha önce yaptığı konuşmalardan da bahsetmek istiyorum. Bu konuşmaları söylediğim zaman meselenin özü anlaşılmış olacak. Alparslan Hoca’nın bu konuşmayla ilgili mahkemedeki savunması özetle şu şekildeydi; “Ben orada Tayyip Erdoğan’a yapılan müdahalelerin hepsini saymaktayım. Yapılan müdahaleler sonucu Tayyip Erdoğan’ın dış güçler tarafından kaleminin kırılmış olabileceğini belirttim. Bunu konuşmam kötü amaçlı değildir hatta onların iyiliği içindir. Burada yaşanan olaylardan yola çıkarak bir analiz yaptım. Kesinlikle hakaret, tehdit içeren bir söz söylemedim.”

Bu konuşmanın ne manaya geldiğini anlayabilmek için Alparslan Hoca’nın daha önceki yıllarda yaptığı birtakım konuşmalardan da bahsetmemiz gerekecektir. 22.01.2016 tarihinde buna benzer bir konuşması söz konusudur. Orada şu açıklamayı yapmaktadır: “Bana öyle geliyor ki, hükümetin düşmanları çoğaltılıyor, bazı büyük güçler hükümetin kalemini kırmıştır. Kendilerince hükümete düşman çoğaltarak, baskı uyguluyorlar.”

10.02.2016 tarihinde yaptığı başka bir konuşmada da bu konuyu şu şekilde ifade etmiştir: “Ama bana öyle geliyor ki artık bundan sonra hükümetin kalemi büyük güçler tarafından kırılmıştır, hükümetin üzerine daha çok gitmeye onu daha çok yıpratmaya çalışacaklar.”

Son olarak bir konuşmadan daha bahsetmek istiyorum. 26.03.2016 tarihli konuşmasında da; “Ben o zaman hükümetin kaleminin kırıldığını söylemiştim. Şimdi bu olay da (Rıza Zarrab’ın yakalanması olayı) bence o konuyla alakalı. Amerika herhalde bu amaçla Rıza Zarrab’ı yakalamakla hükümeti zor duruma düşürmek istiyor. Bence hükümetin altı yavaş yavaş oyuluyor. Buna benzer daha çok şeyler çıkacak yakında, görünen o, gaybı bilen Allah’tır. Ama görünen, oraya doğru gidiliyor.  Bundan böyle hükümetin bütün yanlışlarını ortaya dökmeye başlayacaklar, hükümeti zor duruma düşürmeye çalışacaklar.”

                Bu konuşmaların hepsinden şu mana çıkıyor; hükümet, politikalarından dolayı Amerika’yla birtakım anlaşmazlıklar içerisinde. Amerika da hükümeti yıpratmaya çalışıyor. Alparslan Hoca bu konuda çok açık bir şekilde “hükümeti uyarıyorum, beni dinlerlerse onların hayrınadır” diyor ve siyasi bir analiz yapıyor, bir tespitte bulunuyor. Birtakım siyasi olaylardan yola çıkarak Amerika’nın artık hükümetle çalışmak istemediğini diplomatik dille ifade etmek istiyor.

HASAN DEMİR: Bu konuyla ilgili olarak bizzat Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Vakıflar Genel Müdürlüğü baş müfettişinin “Kalemi kırılmıştır” videosunu değerlendirdiği belgenin kanaatler bölümünde; “Söz konusu kaydın sadece “Erdoğan’ın “Kalemi kırılmıştır” kısımlı bölümünün ön plana çıkartıldığı” ifadesi geçiyor. Aynı raporda “Alparslan Kuytul’un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bazı hususlarda önceden tedbir alınması gerektiği yönündeki uyarıcı nitelikte bir konuşmayı dile getirdiği” konuşmanın içeriğinde herhangi bir hakaretin bulunmadığı veya Cumhurbaşkanlığı Makamına hakaret içeren bir nitelikte olmadığı” şeklinde açıklamalar yer almaktadır.

Sunucu: Alparslan Kuytul Hocaefendi savunmasında hangi konulara değindi?

Avukat: Alparslan Hoca’nın yaklaşık 3 saatlik bir savunması vardı.

• Savunmasına öncelikle FETÖ-PKK-DAEŞ ve El-Kaide ile ilgili son 20 yılda yaptığı konuşmaların özetini anlatmakla başladı. Bu örgütlere yönelttiği eleştiriler özellikle PKK’nın terör örgütü olduğuna yönelik 10 yıl önceki ve yakın tarihte yaptığı konuşmalardan bahsetti. Konuşmasında, bu örgütleri 20 yıldır eleştiren bir kişinin bu örgütlere yardım etmesinin ya da bu örgütlerin propagandasını yapmasının mümkün olmadığını açıkladı.

• Daha sonra Furkan Vakfının ve kendisinin terörle hiçbir bağlantısının olmadığına dair TEM ve İstihbarat raporlarını mahkemeye sundu. Bu raporların içeriğinden bahsetti. Ayrıca terörle herhangi bir bağlantısının olmadığının bizzat Emniyet birimleri tarafından tescillendiğini ifade etti.

• İddianamede yer alan 6 konuşmanın tamamen ifade özgürlüğü kapsamında yapılan bir açıklama olduğunu ve bu açıklamaların terör örgütleriyle hiçbir bağlantısının olmadığını ifade etti.

 • Son olarak ise, 9 aydır uygulanan tecrite değinerek, yapılan operasyonun asıl sebeplerinden bahsetti. Operasyonun asıl sebebinden bahsederken mahkemede yaptığı savunmasının bir bölümünde şu ifadeleri kullandı: “Bu olayların başımıza gelmesinin asıl nedeni iddianamenin 18. sayfasında Vakfımızın amacının bir İslam Medeniyeti kurmak olduğu şeklinde gösterilen cümlede gizlidir. Yine 2. sebep de bazı konularda yaptığım siyasi eleştirilerdir. Ben Müslüman bir hocayım, elbette Peygamberimin medeniyetinden bahsedeceğim. Kur’an’ın, Peygamberin medeniyetinin üstünde bir medeniyet mi var? İslam medeniyetini savunmamdan ve hükümeti bazı meselelerde tenkit etmemden ötürü bu muameleye maruz kalmaktayım. Hükümet politikalarını tenkit etmem elbette suç değildir.” Ayrıca “Tevhid davasını anlattığım için ve hükümetin yaptığı yanlışlardan dolayı bazı konularda eleştirdiğim için böyle bir muameleye maruz kaldım” dedi.

Sunucu: Hasan Bey, Vakfın Eski Başkanı olarak 22 Ocak 2019’da gerçekleşecek olan duruşmada siz de yargılanıyorsunuz. Furkan Vakfı, Alparslan Kuytul Hocaefendi ve vakıf mensupları ile aynı cümlede dahi zikredilemeyecek suçlamalar hakkında ne söylemek istersiniz?

HASAN DEMİR: Daha öncesinde görmekten ve duymaktan haya ettiğimiz, mahkemede duyunca da yüzümüzün kızarmasına sebep olan o suçlamaları hâkim bize yönelttiği zaman şok yaşadık. Çünkü bizler, Furkan Eğitim Ve Hizmet Vakfını önceki yıllarda yapmış olduğu sosyal ve kültürel faaliyetler ve topluma yapmış olduğu hayırlı hizmetleriyle tanıdık. Böyle bir vakfın ya da vakfa gönül vermiş insanların yüz kızartıcı bu suçlarla iddia olunması bize gerçekten çok ağır geldi.

 

VAKFIN YAPMIŞ OLDUĞU FAALİYETLERDEN HANGİSİ SUÇ?

                22 Ocak’taki iddialardan biri, “Suç işlemek amacıyla suç örgütü kurmak.” Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfının yapmış olduğu faaliyetlerden hangi birisi suç? Vakfın 30 yıllık bir geçmişi var, vakıf bu 30 yıllık geçmişinde kanun dışı hangi bir eyleme katılmış ya da karışmış? Hangi kişi ya da tüzel bir kişilik vakfımızdan şikayetçi olmuş, yaşanmış olan hukuksuz bir olay var mı? Yok. Vakfımız her 2-3 yılda bir teftişten geçer. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan teftiş raporlarının hiçbirinde vakfımıza yönelik suç ya da suç örgütü ile ilgili bir ifade geçmemektedir. Daha önce belgelerini yayınladığımız TEM raporlarına baktığımızda da Furkan Vakfının güzel bir şekilde özetlendiğini görüyoruz. Raporda geçen ifadelerin birinde, “Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfının amacının İslam Medeniyeti kurmak” olduğu geçiyor. Evet biz İslam Medeniyetinden bahsediyoruz. Hocamız da 9,5 ay boyunca kendisine tecrit uygulanmasının, vakfımıza yönelik yapılan operasyonların sebeplerinden bir tanesinin bu olduğunu söylüyor.

                İslam Medeniyetinden ne anlıyoruz? Bütün insanlara gönderilmiş olan din İslam değil midir? Dolayısıyla İslam Medeniyeti İslam’ın hâkim olduğu bir medeniyettir. İslam’ın hâkim olduğu toplumda adalet vardır ve o toplumda güçlülerin dediği değil haklıların dediği olur. İslam medeniyetinde ırkçılık yoktur. İslam ırkçılığı reddeder. Haramların olmadığı, huzurun ve güvenin olduğu, anne-babaya saygı ve hoşgörünün olduğu bir medeniyet istiyoruz. Dolayısıyla İslam ahlakına sahip bir toplum ve nesillerin yetiştirilmesinin neresi suç? Ve nitekim o raporlarda hedeflerden birisinin, “Öncü bir nesil yetiştirmek” olduğu yazıyor. İddianamede “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” deniliyor. TEM raporlarında vakfın faaliyetlerinden; Kur’an okuduğumuzdan, vakıfta tefsir, siyer, hadis, fıkıh gibi İslami sohbetler yapıldığından bahsediliyor. Bunlar birer suç mudur? Raporun devamında ise, “İhtiyaç sahibi ailelere ayni ve nakdi yardımlar yapmak” ifadesine yer vererek öğrencilere burs verdiğimizden bahsediliyor. Bunlar ve Furkan Vakfının yapmış olduğu onlarca faaliyet suç mu?

                 Nitekim 2013’te Suriye’de yaşanan olaylardan sonra, Türkiye’ye mülteci olarak gelen Suriyeli ailelere Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin öncülüğünde “Kardeş Aile Projesi” başlatıldı. Hocamızın teşviki ve vakfımızın desteğiyle başlatılan bu proje vesilesiyle binlerce insana yardım yapıldı. Yapılan bu yardımlar sosyal medyaya da yansıdı.

                  Kalkınma Bakanlığınca Adana Valiliğinin sunmuş olduğu Sodes Projesi vardı. Toplumun dezavantajlı grubu yani maddi imkânı olmayan, göç yoluyla gelen fakir aileler çocuklarına eğitim aldıramıyor, çocuklar sosyalleşemiyordu. Sodes Projesi ile o gençlere yönelik eğitim çalışmaları yaptık. Adana Valiliğine sunduğumuz projemiz kabul edildi. Ve bu proje kapsamında 300’e yakın öğrenciye ücretsiz bir eğitim imkânı sağlandı. Bu projeyi Adana Valiliğine sunduğumuzda 1 yıl boyunca vakfımız ve yöneticileri araştırıldı. Yapılan incelemelerin sonucunda Valilik projemize destek verdi. İzinli olarak yapılmış olan bu çalışmalar suç mu? Yapılan tüm çalışmalar, İslam ahlakına sahip bir nesil meydana getirmek içindir. Vakfa gelip giden genç- yaşlı birçok kişi vakfı ve Hocamızı tanıdıktan sonra ahlaklarının düzeldiğini ifade etmiştir. Biz İslam ahlakına sahip bir nesil meydana getirmek için uğraşıyoruz ama dosyada ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, dolandırıcılık yapmak’ ifadeleri yer alıyor. Bunlar bizim çok ağrımıza gitti. Furkan Vakfının faaliyetleri ortadadır. İki gerekçeyle Furkan Vakfının yaptığı onlarca hizmet maalesef yok sayıldı.

Sunucu: Hasan Bey 8 Kasım duruşmasından çıkan tahliye kararını bazı medya organları çarpıtarak verirken birçoğu da görmezden geldi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

HASAN DEMİR: Medya organlarının Furkan Eğitim Ve Hizmet Vakfı ve Alparslan Kuytul Hocaefendi ile ilgili lehimize olan şeyleri yayınlamadıklarını, aleyhimize olan şeyleri hatta bunların üzerine eklemek suretiyle, iftira ve karalama kampanyalarıyla birçok yalan haber yayınladıklarını biliyoruz. 8 Kasım mahkeme kararı medyanın bir imtihanıydı. Bazı medya kuruluşlarının gerçeklerin peşinde olan bir medya mı yoksa Furkan Vakfını, Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi karalayan, onlara iftira atan bir medya mı olduğunu 8 Kasım itibariyle bir kez daha gördük. Avukatlarımızdan öğrendiğimize göre duruşma salonuna ulusal basından birçok gazeteci katılmış ve mahkemede konuşulanlara bizzat şahit olmuşlar. Ulusal basından duruşmayı izlemeye gelenler, Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin sunmuş olduğu raporları, yapmış olduğu konuşmaları ve hâkimin vermiş olduğu kararı neden ulusal basında yayınlamadı?

                 Ulusal basın, Alparslan Kuytul Hocaefendi ile ilgili sadece “Alparslan Kuytul Hocaefendi İle İlgili Karar” dedi. “Terör Propagandası Suçu Bitmiştir ya da Terör Örgütüne Yardım Yataklıktan Tahliye Aldı” demediler. Maalesef medya Hocamızla ve Vakfımızla ilgili lehimize olan kararları gündeme getirmedi. Bu tahliye kararı çok önemlidir. Çünkü düzenlenen operasyonların sebeplerinden bir tanesi de budur. Terör örgütü iddiası önemli bir iddiadır. Evet bu bir beraat değil ama 8 Kasım itibariyle tahliye kararının verilmesi medyanın şimdiye kadar yapmış olduğu o algı ve iftiraların asılsız olduğunu ortaya çıkardı.

Bu arada gerek yazar, vakıf, dernek temsilcileri ve başkanları, gerekse de kanaat önderleri ve hocalardan bize destek olan herkese tek tek teşekkür ediyorum. Hepsinden Allah razı olsun.

Sunucu: Bizleri aydınlattığınız için teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun.