Tefsir

Emrolunduğun Şeyi Gürleyerek Söyle!

Paylaş:

“Emrolunduğun Şeyi Gürleyerek Söyle!”1

Rabbimizin kitabından müminlere cesaret veren ve kamçılayan bir ayet…

Emrolunduğun her ne varsa hepsini gürleyerek söyle. Çünkü sen kendi adına ortaya çıkmadın. Kendi menfaatin için bir şeyleri savunmuyorsun. Davan, Rabbinin davasıdır, öyleyse korkma, cesur ol ve Rabbin neyi nasıl emrediyorsa öyle söyle. Sadece söylemekle de yetinme gerekli olan mücadele ne ise onu da yapmaktan asla çekinme! Bu etkileyici ayet hakkında alimler farklı tefsirler yapmışlardır. Fakat tefsirlere geçmeden önce ayetin sebeb-i nüzulünü öğrenelim…

AYETİN SEBEB-İ NÜZULÜ

Urve İbnu’z-Zübeyr, Said İbn Cübeyr ve İkrime’den rivayete göre Rasulullah’a eziyet eden ve onunla alay eden beş kişi hakkında bu ayet nazil olmuştur ve hepsi de Bedir’den önce helak olmuşlardır.

Urve İbnu’z-Zübeyr şöyle anlatıyor: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile alay edenlerin büyükleri ve ileri gelenleri kavimlerinden yaşlı ve şerefli beş kişi idiler. Bu beş kişiden Peygamber Efendimiz’e eziyette ve alay etmekte haddi aşan Ebu Zem’a el-Esved adındaki müşrike Peygamber Efendimiz: “Allah’ım gözünü kör eyle ve ona evlat acısını tattır” diye beddua etmişti. Diğerleri de Zühre oğullarından el-Esved İbn Abdi Yağûs, Mahzûm Oğullarından Velid Bin Muğire, As Bin Vail İbn Hişam ve Huzaa’dan el-Haris İbnu't-Tulatıla’dır. Bunlar, Hz. Peygamber’e eziyete devam edip alaylarını çoğaltınca Allah Teala: “Sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir. O alaycılara karşı muhakkak ki Biz sana yeteriz... Onlar yakında bilecekler”2 ayetlerini indirdi.

AYETLE İLGİLİ BAZI TEFSİRLER

İbn Kesir Tefsirinde Ayetle İlgili Şu Rivayetler Yer Almaktadır:

Allah Teala, Rasulü’ne kendisiyle gönderdiğini tebliğ etmesini, emrini yerine getirmesini, müşriklere karşı aşikare söylenmesini emrediyor. İbn Abbas, ayetteki (ص) harfini “yerine getir, infaz et” şeklinde açıklar. Ondan gelen bir rivayette ise buranın anlamı: “Sana emredileni yap” şeklindedir. Meşhur tefsir alimlerinden Mücahid: O, namazda Kur’an’ı açıktan okumaktır, der. Ebu Ubeyde'nin Abdullah İbn Mes’ûd’dan rivayetle söylediğine göre Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “Emrolunduğun şeyi açıktan söyle” ayeti nazil oluncaya kadar namazı gizlice kılardı. Bu ayet nazil olunca, o ve ashabı meydana çıktılar ve namazı aşikare kıldılar.

Allah Teala buyurur ki: “Müşriklere aldırış etme. O alaycılara karşı muhakkak ki Biz, sana yeteriz.”3 Rabbinden sana indirileni tebliğ et ve seni Allah'ın ayetlerinden çevirmek isteyen müşriklere iltifat etme. “Onlar sen yumuşak davranasın da kendileri de yumuşaklık göstersinler isterler”4 onlardan korkma. Onlara karşı Allah Sana yeter ve Seni onlardan koruyacaktır. Allah Teala başka bir ayette şöyle buyurur: “Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur.”5

Hafız Ebu Bekr el-Bezzar der ki: Bize Yahya İbn Muhammed bin Seken'in, Enes’ten rivayetinde o, “O alaycılara karşı muhakkak ki Biz, sana yeteriz. Onlar ki Allah ile beraber başka bir tanrı edinirler”6 ayeti hakkında şöyle dermiş: Allah Rasulü geçti de bazıları kaş göz hareketleriyle ona işaret ettiler (onunla alay ettiler). Cibril geldi -Öyle sanıyorum ki şöyle demiştir:- Onlara kaş göz işareti yaptı ve bu onların cesetlerinde bir darbe tesiri yaptı, hepsi farklı hastalıklara tutuldu ve bir müddet sonra öldüler.

Fahreddin Razi “Mefatih’ul Ğayb” Adlı Tefsirinde Ayetle İlgili Şunları Söylemektedir:

Cenab-ı Hakk’ın, “Şimdi sen ne ile emrolunuyorsan, apaçık bildir” buyruğuna gelince, bil ki, sad harfi Arapça’da yarmak ve ayırmak anlamındadır. Buradaki “yasda’u” kelimesi “fasleder, ayırır” anlamındadır. Nitekim, topluluk dağıldığı zaman da “Tasadda’a’l-kavmu” denilir. Cenab-ı Hakk’ın, “O gün (bütün insanlar) bölük bölük ayrılacaklardır"7 ayeti de böyledir. “Sad” kelimesi cam hakkında kullanıldığında, ayırmak, koparmak, kırmak anlamına gelir. Ben de derim ki: “Kafatası kemikleri bu sırada, adeta parçalanıyor gibi olduğu içindir ki, baş ağrısına muhtemelen bu isim, suda’ adı verilmiştir.” El-Ezheri de şöyle demiştir: “Sabaha, ‘el-felak’ denildiği gibi, Sadî’ de denilir.” Nitekim Arapça'da, fecr çatladı, yarıldı; sabah ortaya çıktı, sabah oldu manalarında, ‘İnsada’a, infeleka’l-fecru; infetara’s-subhu’ denilmektedir.

Bunu iyice anladığın zaman bil ki, ayetinin manası, “Hak ile batılın arasını ayır” şeklinde olur. Zeccac ise: “Bunun manası, ‘Emrolunduğun şeyi açıkla, izhar et” şeklinde olduğunu söylemiştir. Çünkü Arapça’da, bir kimse açık bir biçimde delilini ortaya koyup konuştuğunda, senin tıpkı, ‘Onun, sarih sarih söyledi; apaçık ortaya koydu’ sözünde de olduğu gibi, ‘Sada'a bl'l-hücceti’ denilir” demiştir. Bu açıklama da gerçekte, yarmak ve ayırmak manasına gelir. Ona raci olur.

Cenab-ı Hakk’ın, “Sen ne ile emrolunuyorsan” buyruğu hususunda iki görüş bulunmaktadır:

  1. Emrolunmakta olduğun şey: Allah’ın yasaları ve şeriatlarıdır.
  2. Diğeri ise peygamberliğin açıkça anlatılmasıdır. Alimlerin ifadesine göre, bu ayet nazil oluncaya kadar, Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem nübüvvetini gizliyordu.

Tefsirlerde alimlerin yorumlarından da anlaşılacağı üzere “Sana emredileni açıkça söyle” ayeti farklı manaları barındırsa da en temelde hakkı, hakikati ve İslam’ın ortaya koyduğu hükümler ne ise onları açıkça korkmadan söylemeyi şart koşmaktadır. Yeryüzünde karanlığın hâkim olduğu, adaletin ve haksızlığın oldukça yaygınlaştığı böyle bir çağda bu ayetle amel etmek ne kadar kıymetlidir. İslam düşmanları hakkı konuşmamanızı, bilseniz de susmanızı, konuşsanız da cılız konuşmanızı isteyeceklerdir. Ama Rabbimiz susmayı zaten kabul etmemekle birlikte hakkı cılız seslerle söylemeyi dahi kabul etmiyor. Hak haykırarak söylenmelidir. Bu haykırma yeri gelir ses yüksekliği manasında anlaşılabileceği gibi yeri gelir mana yüksekliği olarak da anlaşılabilir. Hak, güçlü bir şekilde söylendiği zaman temelleri çürük olan, yanlış üzere kurulmuş olan batıl düzenler korkudan titreyecek ve yıkılmaya yüz tutacaktır. Zaten “Batıl yıkılmaya mahkumdur.”8

  1. Hicr, 94
  2. Hicr, 94-96
  3. Hicr, 94, 95
  4. Kalem, 9
  5. Maide, 67
  6. Hicr, 95, 96
  7. Rum, 43
  8. İsra, 81