Araştırma

İslam Medeniyetinde Yaşam İklimi -7

Paylaş:

Hâkim olduğu çağa kazandırdığı değerlerin yanı sıra sonrasında da dünya tarihinde önemli izler bırakan İslam Medeniyeti, her alanda olduğu gibi eğitim gibi toplumların can damarı olan mühim bir konuda da insanlığa eşsiz miraslar bırakmıştır.  Geçtiğimiz sayıda İslam Medeniyeti tarihinin altın çağı olarak kabul edilen Abbasiler Döneminde Eğitim Faaliyetlerine giriş yapmıştık, kaldığımız yerden devam ediyoruz.

ABBASİLER DÖNEMİ EĞİTİM FAALİYETLERİNE GENEL BAKIŞ

758-1258 yılları arasında varlık gösteren ve İslam Medeniyeti tarihinin en parlak dönemlerinden biri olarak kabul edilen Abbasiler Döneminde vuku bulan gelişmeler, dünya tarihine büyük oranda yön vermiştir. Gerçekleştirdiği fetihler vesilesi ile İslamiyet’e büyük hizmetlerde bulunan Emeviler Devletinden sonra oldukça geniş bir coğrafyada hakimiyet gösteren Abbasiler Devletinin çağına kazandırdığı birçok değer vardır. “Kültürel ve ilmi çalışmalar”, “bilimsel incelemeler”, “usul” ve “metodoloji” gibi birçok konuyu Abbasiler döneminde gelişme gösteren başlıklar olarak ele almamız mümkündür. Bu başlıkların yanı sıra eğitim konusunda katedilen ilerlemeler de Abbasiler Döneminin ışıltısını artıran ve İslam nizamının hâkim olduğu dönemlerin ihtişamını gösteren başlıklar arasında yer almaktadır.

İslami İlimler Sistematik Hale Gelmeye Başlıyor: “Tasnif ve Tanzim Çalışmaları”

Emevi Devletinin hükümranlığının sona ermesinin akabinde kurulan Abbasi Devleti döneminde ilmi birçok çalışmanın temeli atılmış, bununla birlikte İslami ilimlerde tasnif yapılmıştır.

Yaşadıkları çağa bir güneş gibi doğan ilim adamlarından Tefsir alanında Taberi, Zemahşeri, İbn-i Kesir, Fahreddin Razi, Hadis alanında İmam Malik, Fıkıh alanında İmam Azam Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Ahmed b. Hanbel, Siyer alanında İbn-i İshak gibi âlimler ömürlerini bu yola adamış ve İslam âleminin kendilerine kıyamete kadar vefa duyacağı âlimler arasında yer almışlardır. Gerçekleştirilen tasnif hareketlerinden sonra Abbasiler döneminde baş gösteren faaliyet, ‘Nakli İlimler’ olarak isimlendirilen Ulum-i İslamiyye’nin (İslami ilimler) tanzim edilmesi çalışmaları olmuştur.

İslam Toprakları ile Beraber İlmi ve Kültürel Faaliyetler de Genişliyor: “Tercüme Faaliyetleri”

Emeviler Döneminde başlatılan tercüme faaliyetleri bu dönemde oldukça hız kazanmıştır. Abbasi Halifesi Ebu Cafer El-Mansur döneminden itibaren Cundişapur Akademisinde yer alan çeşitli ilim adamları ve sonrasında onları takip eden mütercimler, dönemin tercüme faaliyetlerinde aktif rol almıştır. Cundişapur Akademisinin misyonunu açtığımızda bu akademilerin Sasani İmparatorluğunun fikri merkezi olmakla birlikte Tıp, Felsefe, Teoloji ve Fen alanlarında eğitim verilen ve Yunan-Hint kültürlerinin öğretildiği merkezler olduğu karşımıza çıkmaktadır. Çeşitli medeniyetlerin ve milletlerin etnik, kültürel ve tarihi birikimini bünyesinde barındıran bir eğitim merkezinde görev alan ilim adamlarının yaptığı tercümelere de yer verilen tercüme faaliyetleri İslam dünyasına çok şey kazandırdığı gibi dünya tarihine de çok şey kazandırmıştır. Abbasi Halifesi kontrolünde Cundişapur Akademisi âlimlerinin yaptığı tercümeler Yunanca, Hintçe, Nebatice, Süryanice, Kıptça ve Pehlevice olmak üzere oldukça çeşitlidir.

Ünlü Göz Hekimi ve Biyografi Yazarı İbn Ebu Useybıa, başta tıp olmak üzere düşünce, bilim ve kültür tarihi niteliğindeki biyografik eseri olan Uyunu’l Enbâ adlı eserinde, bu dönemde Yunanca’dan Arapça’ya birçok eser tercüme edildiğini, bununla beraber M.Ö. 5. yüzyılda Yunanistan’da yaşayan, Yunan adalarında bir tıp okulu kurarak tıbbi konulara yönelik çok sayıda eser yazan, hastalıkların ve tedavilerinin sistematik ve empirik1 incelemelerini yapması sonucu modern tıbbın kurucusu ve tıbbın babası olarak tanınan Hipokrat’ın ve Roma’da yetişip Tıp ilmine ve bu alanda ortaya konulan tıbbi teorilere büyük katkılar sağlayan filozof Galenos’un eserlerinin bu dönemde anlaşılır ve pratize edilir bir şekilde tercüme edildiğine yer vermiştir.

Bağdat doğumlu tarihçi, coğrafyacı ve seyyah Mes'udi, kaleme aldığı ve bir tarih kitabı olma özelliğine sahip Murûc ez-Zeheb adlı eserinde Halife Mansur döneminde Aristo’nun çeşitli eserlerinin tercüme edildiğine yer vermektedir. Mes’udi ismi zikredilen kitabında Helenistik çağın en önemli bilim insanlarından olan ünlü matematikçi Öklid’in kaleme aldığı ‘Elementler’ adlı Geometri, Orantı ve Sayılar Teorisi konularını kapsayan ve 13 kitaptan oluşan bu eserin ‘Usul-i Hendese’ adı ile yeniden isimlendirilerek tercüme edildiğine de yer vermektedir. Matematik, Coğrafya, Astronomi alanlarında uzmanlaşmakla beraber müzik teorisyeni olarak bilinen Batlamyus’un astronomiye dair Sintaksis veya Matematikis Sintaksis olarak anılan eserinin ‘El-Mecisti’ olarak tercüme edildiğine dair bilgiler de Mes’udi’nin Murûc adlı eserinde kaydedilmiştir.

Halife Me’mûn döneminde hız kazanan tercüme çalışmaları ilerleyen zamanlarda Beytü’l Hikme’de yapılmaya başlanmıştır. Huneyn b. İshak ve Sabit b. Kurra dönemin meşhur mütercimleri arasında yer almaktadır. Bu hususta “Kâtip Çelebi, Sabit b. Kurra’nın tercümeleri olmasaydı, kimsenin hikmete dair kitaplardan faydalanamayacağını söyler.”2

Avrupa’nın Karanlık Çağına Yön Veren İlmi Merkez: “Beytü’l Hikme”

Beytü’l Hikme, Abbasi Halifesi Me’mûn’un 830 yılında Bağdat’ta kurmuş olduğu ve bu döneme kadar camiiler haricinde ilim ve araştırma çalışmalarının yapıldığı ilk merkezi kurumdur. Beytü’l Hikme, tercüme faaliyetlerinin hızlandırılmasına olanak sağlamış, şümullü bir kütüphane özelliğine sahip olmakla beraber çeşitli alanlarda araştırma ve öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirildiği merkezdir. Bu araştırma ve öğretim merkezi sadece ilmi çalışmaların değil, bilimsel ve kültürel faaliyetlerin de temellerinin atıldığı ve geliştirildiği yerler olma fonksiyonuna sahiptir.

Beytü’l Hikme’de gerçekleştirilen çalışmalar, ilerleyen dönemlerde Batı dünyasına yansımış ve Avrupa’da Rönesans hareketinin başlamasına zemin hazırlamıştır. Gelecek sayıda kaldığımız yerden devam edeceğiz.

1.        Empirik: Deneycilik

2.        Dr. Cahid BALTACI, İslam Medeniyeti Tarihi, s. 59