Alıntı

Fıtratın Cezalandırması

Paylaş:

     Kurtuluş yoktur! İnsan, Rabbinden ve O’nun yolundan uzaklaşıp kendi nefsine tapa­rak hevasını ilah edinmiş, kendini tanımamış, yol gösterici olmaksızın bataklıklara dalmıştır. Hayat yolunu, cehaletine ve hevasına dayana­rak çizmiştir. Bunun sonucu olarak da Allah’ın kendisini üzerinde yarattığı fıtratına düşman­lık etmiş, haddi aşmış, Rabbinin yolundan uzaklaşmıştır.

     Kurtuluş yoktur! İnsan, Rabbinin kendi­sine verdiği şerefi reddetmiş, Allah onun insan olmasını isterken, o kendisini hayvan kabul et­miş, Allah onun aletin mühendisi olmasını di­lerken, o kendini alet yapmıştır. Hatta aleti, ken­dine istediği gibi hükmeden bir ilah yapmıştır. Yine o, maddeyi ve iktisadı da aynı şekilde ilah kabul etmiştir. Oysa Allah, onun, maddenin de iktisadın da efendisi olmasını dilemiştir. Fakat o, kiliseden ve kilisenin ilahından uzaklaşmak için bütün bu değerleri reddetmiştir.

     Kurtuluş yoktur! İnsan, kadını da erkeği de vahşi birer hayvan addetmiş, birleşmeleri­nin gayesini basit bir yararlanma ve zevk kabul etmiştir. Allah’ın bu ilişkiyi yüceltip arıttığını, bu ilişkiye bir yandan hayatın devamını, diğer yandan ilerlemesini sağladığını, insanî mede­niyetin hamurunu yoğurduğunu, aileyi gele­ceğin kaynağı yaptığını, kadını da bu hoş ürü­nün koruyucusu yapıp onu basit bir zevk aleti olmaktan ve ailede insan yetiştirmesine mani olan fabrikalardaki üretimle uğraşmaktan alı­koyduğunu unutmuştur.

     Kurtuluş yoktur! İnsan tüm kuvvetini maddî alana hasretmek için, insanî özellikleri­ni işlemez hâle getirmiştir. Tüm hayatını maddî esaslara ve maddî anlayışa göre düzenlemiştir. Kâinattaki eşsiz yaratılışından dolayı Allah’ın kendisine vermiş olduğu duyulardaki latif, can­lı ve yüksek yönleri kaybetmiştir. Oysa bu mev­hibeler, bütün çelişkileri harika bir uyum içeri­sinde kapsıyordu.

     Kurtuluş yoktur! İnsan, sistemini faiz üze­rine kurmuştur. Böylece insanların tüm ürünü, birkaç bin bankacının ve faizcinin eline geçiyor. Bunlar da büroların, iktisadî teorilerin, bilgi­lendirme ve yönlendirme cihazlarının arkasına saklanıyorlar.

     Sonuçta yine kurtuluş yoktur! İnsan, Al­lah’tan başka şeyleri ilah edinmiştir. Parayı, he­vasını, maddeyi, ürünleri, dünyayı, bir cinsi ve Allah’ın ulûhiyet hakkını gasp eden kanun ko­yucuları ilah edinmiştir. İnsan tüm bu ilahları, Allah’tan uzaklaşmak ve O’na ibadet etmekten müstağni olmak için edinmiş ve onlara tapın­mıştır.

     Evet, kurtuluş yoktur! Çünkü insan, bütün bunları fıtratın, kendisini cezalandırması için yapmıştır. Fıtratın çağrısına uymamak suretiy­le bu cezayı da hak etmiştir.

     Bunlar oldu. İnsan tüm bu işleri saadetini, huzurunu, dünyasını, ahiretini feda pahasına yapmıştır.

     Evet, insan tüm bunları yapmıştır. Maddî medeniyetin doruğuna ulaşan milletlerde bile bu sebepten nesil, yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. İnsanî özellikler azalmaya ve barbarlığa dönmeye başlamıştır. Medeniyetin dayandığı bilimin uçuruma sürüklenmeye baş­lamasıyla da zekâ ve akıl tehdit edilmiş, sonuç­ta medeniyetin kendisi de çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.

     Sonuç itibariyle, bugünkü imkânlarıyla tekniğin ihtiyaç duymadığı diğer güçleri terk etmenin neticeleri ortaya çıkmıştır. Bu dinsiz uygarlığın yol açtığı geleceğe yönelik endişele­rin ve modern felsefelerin meydana getirdiği ruhî boşluğun etkileri bir bir zuhur etmekte, bu etkiler kendilerini psikolojik rahatsızlıklar, aklî hastalıklar, delirme, bunama ve cinayetler şek­linde göstermektedir.

     Yine insanın hayvanlığa yönlendirilmesinin, serbest bir şekilde şehvetinin peşinde gitmesinin etkileri de bozulma, insanlıktan çıkma, yeme, içme ve fesattan başka bir hedefi olmayan pat­ronluk hayatını kabul şeklinde ortaya çıkmıştır. Fıtrata uymayan tüm insanların bu ağır ve kor­kunç cezayı çekmeleri kaçınılmaz. Bu da çeşitli şekillerde olmuştur: Öldürülmüş, yaralanmış, sakatlanmış ve işkence görmüş milyonlarca in­sana mâl olan korkunç savaşlar, birbirini takip eden felaketler, üretim azlığından veya fazlalı­ğından kaynaklanan krizler, ticari ölçünün acze düşmesinden veya fazlalığa meyletmesinden kaynaklanan krizler, istikrarsızlık, şaşkınlık, ıstırap ve endişeler, insan bünyesinin güç yeti­remeyeceği sinir bozucu sarsıntılar… Bunların tesiriyle bazıları ölür, bazıları aklını kaybeder, bazıları da kötürüm olurlar. Hiç bilmedikleri ve hesap etmedikleri yönlerden kendilerine çeşitli belalar gelir. Fakat bütün bu felaketler, insanla­rın kendi yaptıkları yüzünden başlarına gelmiş­tir. Bunlar kalplerin hissetmediği, kalplerin duy­madığı, Allah’ın birer uyarısıdır.

     Kim Allah’ın kendisine gelen nimetini değişti­rirse bilsin ki Allah’ın cezası çetindir.1

     Kim imanı küfürle değiştirirse, şüphesiz (o), dümdüz yolu kaybetmiştir.2

     Onlara şu adamın haberini oku: Kendisine ayetlerimizi verdik de onlardan sıyrıldı, çıktı. Şeytan onu peşine taktı, böylece azgınlardan oldu. Dileseydik elbette onu o ayetlerle yüksel­tirdik. Fakat o, yere saplandı ve hevesinin peşi­ne düştü. Onun durumu, tıpkı şu köpeğin duru­muna benzer: Üstüne varsan da dilini sarkıtıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur.3

     Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarp­tığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların ‘Alışveriş de faiz gibidir’ demelerinden ötürüdür. Oysa Allah alışverişi helâl, faizi haram kılmış­tır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüde uyarak faizden) vazgeçerse, geçmişte olan ken­disinindir ve işi de Allah’a kalmıştır. Kim tekrar (faize) dönerse onlar ateş halkıdır, orada ebedî kalacaklardır. Allah, faizi mahveder, sadakaları artırır. Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.4

     Ey inananlar! Allah’tan korkun, eğer inanı­yorsanız faizden (henüz alınmayıp) geri kalan kısmı bırakın (almayın.) Eğer böyle yapmazsa­nız, Allah ve Rasulü’yle savaşa girdiğinizi bilin.5*

* Seyyid KUTUB, Çağdaş Uygarlığın Sorunları ve İslam, Beka Yayınları, s. 135- 138

  1. Bakara, 211
  2. Bakara, 108
  3. Araf, 175, 176
  4. Bakara, 275, 276
  5. Bakara, 278, 279