Dosya

Geçmişten Günümüze Derin Devlet ve Susurluk Olayı

Paylaş:

Gün geçmiyor ki Türkiye gündemi halkın sinir uçlarına dokunan bir olayla sarsılmasın. Ve yine gün geçmiyor ki Türkiye’nin siyasal tarihine ilginç ve benzerine az rastlanır olaylar geçmesin. Her zaman insanıyla, toplumsal ilişkileri ve siyasi olaylarıyla Türkiye farklı bir coğrafya olmuştur. İşte yine toplumu sarsan başka bir olay ile ilgili bu yazıyı kaleme alıyoruz. Şu an neredeyse gündemden hiç düşmeyen Sedat Peker olayı… Sedat Peker’in itirafları, bazı suçları ve gizli olayları deşifre etmesi, Türkiye tarihinin son 25 yılında aşikâr olan “Derin Devlet” ve “Mafya” ilişkisini bir kez daha gözler önüne seriyor. Derin Devlet ve Mafya ilişkileri bilindiği gibi pek de yeni bir şey değildir. Son 50 yılda pek çok kez varlığını gösteren Derin Devlet, her geçen gün biraz daha tanınır hale geliyor. Peki, kimdir bu Derin Devlet? Meşruiyetini nerden alıyor? Yetkisi nedir? Görev alanı ve sınırlılıkları var mıdır?

  1. Derin Devlet

Bilindiği gibi bir devlet ontolojik olarak üç sebep ile mümkündür. Kara sınırı, sürekli insan varlığı ve egemenlik. Bu bağlamda aslında devlet soyut bir varlıktır. Modern devlet anlayışının iki önemli temsilcisi olan Thomas Hobbes ve Jean-Jacques Rousseau, devleti insanların ortak çıkarları doğrultusunda bir araya gelip kurdukları bir yapı olarak resmetmişlerdir.1 Yani kısaca devlet aygıtının varlığı hüküm sürmek için değil hizmet etmek için vardır. Ancak duyduğumuz ve bize öğretilen devlet anlayışı ile neredeyse hiç örtüşmüyor. Ülkemizde özellikle milliyetçi kesimlerde devlet kutsanmış bir varlıktır. Oysaki devletin varlığı ve amacı halkına hizmetten öte ne bir görevi ne de kutsallığı söz konusudur. Tabi bu bahsettiğimiz devlet resmi devlettir. Bir de meşruiyeti belli olmayan bir Derin Devlet var. Bazı siyaset bilimciler ve stratejistlere göre Avrupa başta olmak üzere birçok devletin aslında bir de Derin Devleti var. Mesela 1990'lı yıllarda varlığından haberdar olduğumuz İtalya’nın Derin Devleti Gladio, ya da Nikaragua’daki kontralar ya da ülkemizde dönem dönem Kontrgerilla olarak da anılan Derin Devlet.

Ülkemizde Derin Devlet tabiri ilk defa 1995 yılında üniversite öğretim görevlisi olan Meral Akşener tarafından kullanılmış ve DYP olarak, “Derin Türkiye’yi incelediklerini” gazeteci Ertuğrul Özkök’e anlatmıştı.2 Ancak Derin Devlet tabiri bu şekilde kullanıldıysa da ilk ifşası 1974 yılında Başbakan Bülent Ecevit tarafından kontrgerilla olarak tanımlanmış ve ifşa edilmişti. İlk defa gündeme getirildiği 1974 yılından itibaren günümüze kadar yaşanan birçok olayda gündeme gelecek olan Derin Devlet peki kimdi? Kime hizmet ediyordu? Kimileri tarafından Derin Devlet: “Derin Devlet bir organizasyon değil, devletin kendini koruma içgüdüsüdür. Dibine inilmeyecek kadar gizli, yasadışı niteliği de yoktur”3 şeklinde tanımlanmıştır. 2007 yılında verdiği bir röportajda Mustafa Ağaoğlu Derin Devlet olarak bahsedilen kimselerin kim olduğu sorusuna: “Nasıl ki askerliğini yapan bazı kişilere seferberlik görev emri verilir, bazı insanlar da Özel Kuvvetler adına seçilir ve bir işgal halinde bulundukları bölgelerde örgütlenme çalışması yapmak, halkı organize etmek üzere görevlendirilir; bu da tamamen ülke savunmasına dönüktür. Bu teşkilat halen devam ediyor”4 şeklinde cevap vermiştir.

Herhangi bir yasa ile görev sınırları belirlenmemiş, meşruiyeti bulunmayan, yetkisini kendinden alan adeta devlet içinde bir devlet olan Derin Devlet, dünyanın hiçbir yerinde meşruiyet kazanmamıştır. Çünkü ne şeffaf ne de sorgulanabilir bir yapıdadır. Hiçbir sınırı, kanunu ve dayanağı olmayan Derin Devlet olarak nitelendirilen bu yapı adeta bir suç örgütü gibi hareket ediyor. İstediğini öldürüyor, istediğine işkence yapıyor. Ayrıca amaçları doğrultusunda her türlü terör örgütü ve suç örgütü ile iş birliği yapıyor. Aslında Derin Devlet hakkında söylenecek çok şey var ama konumuz açısından bu kadar bilinmesi kâfidir.

  1. Din Düşmanı Derin Komite

Doğu Perinçek’e kardeşim diyen, ardından “Derin Devlet vardır ve olmalıdır, Allah Derin Devlete zeval vermesin” diyen Cübbeli Ahmet aynı şekilde “Derin Devletin dini imanı yoktur” diyor. Tabi Derin Devlet ile sığ ilişkilerde olan Cübbelinin bu sözleri kısmen bize bu yapıyı tanıtıyor. Temel misyonu çerçevesinde dindar bir yapı olmadığı gibi dindar olması da beklenemez. Derin Devlet içerisinde son zamanlarda faaliyetleri ile aşikâr olan bir yapı ortaya çıktı. Amaçları İslami faaliyetleri bitirmek olan bu yapı Derin Devletin içerisinde Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de tanımladığı gibi “din düşmanı derin komite.” Geçtiğimiz Ramazan Ayında yaşanan Cami baskınları bunun en büyük kanıtıdır. “Hoş geldin ya şehri Ramazan” yazan brandaların toplatılması, Covid bahanesi ile mahyaların bile kapatılması, Dinî bayramlara ve mübarek geceler ile ilgili düzenlenen programlara yapılan baskı ve kısıtlamalar, işin içinde din düşmanlığından başka bir şey olamayacağını gözler önüne sermiştir.

Pandemi ile beraber ilk kapanan yerler camiler olmuş; en son açılan yerler yine camiler olmuştur. Ancak nedense AVM’ler en son kapatılan ve ilk açılan yerler olmuştur. Peki, pandemi bahanesiyle İslami gelenek ve kurallar ile ilgili alınan kararların başka bir açıklaması olabilir mi? Tabi ki olamaz.

Anlatıldığı gibi Derin Devlet gayri resmi ve gayri meşru bir yapılanmadır. Ve su geçirmez bir gerçektir ki birçok faili meçhul cinayette, suç örgütleri ile yapılan birçok olayda Derin Devletin izlerine rastlanmıştır. Tabi ki bunların en barizi de 1996 yılında meydana gelen Susurluk kazasıydı. İnşallah önümüzdeki sayıda bu konuyu ele alacağız.

  1. Ferhat Ağırman. “Hobbes ve Rousseau’nun Devlet Kuramlarında Doğa Durumu” Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 32 (2018), Denizli, s.115-120.
  2. Ertuğrul Özkök, Derin Devlet sözünün mucidi, Hürriyet Gazetesi, 25 Kasım 1997
  3. Mustafa Ağaoğlu
  4. com/gundem/haber/15093-devletin-karakutusu-derin-devleti-anlatti