Dosya

Gençler Neyin Mahrumiyetini Yaşıyorlar?

Paylaş:

Allah Azze ve Celle’nin insana bahşettiği en değerli nimetlerden olan gençlik yılları, ne yazık ki çoğu zaman

kıymeti bilinmeden heder edilmektedir. İslam’dan uzak olan hayatların sırat-ı müstakîm üzere olması, yaratılış gayesine uygun yaşaması, onur ve haysiyetini muhafaza etmesi oldukça zordur. Her şeye İslam penceresinden baktığımızda göreceğiz ki, hayatımızda İslam nizamı varsa huzur ve mutluluk var, o nizam yoksa kaybolmuş ve kıymeti bilinmeden geçirilmiş mutsuz ve huzursuz bir ömür var… Özellikle gençlerimizin İslam’dan uzak bir hayatı yaşaması sonucu ne gibi sorunları olacağı üzerinde mütalaa ettiğimizde aşağıdaki sorunlar göze çarpmaktadır.

1-) Gayesizlik Sorunu

İman etmek ciddi bir iddiadır. Gayeden amacımız, iman iddiamızı ispatlama sorumluluğudur. Bugün Müslüman dendiği halde, gayesiz, dertsiz, amaçsız ve sancısız kitlelerle karşı karşıyayız…

Allah insanı yaratılmışların en şereflisi, ekrem sahibi, izzet sahibi seçmişken bizler “esfel”e doğru gidiyoruz maalesef… Gayesi yitirilmiş nesiller yetişiyor ve gaye kaybedilince de pusulamız olan Kur’an da elden gidiyor…

2-) Kıblesizlik Sorunu

Buna “yönsüzlük sorunu” da diyebiliriz. Günde kırk defa Allah’la olan ahdimiz var. Günde kırk defa Allah’a bizi “sırat-ı müstakîm”den ayırma diye dua ediyoruz. Nesillerimizi tehdit eden iki önemli sorun var: Birinci sorun çok kıbleli hayat anlayışı, ikinci sorun ise; kıblesiz hayat anlayışı. Parayı kıbleleştirenler, malı-mülkü kıbleleştirenler, şehveti kıbleleştirenler var aramızda… Ekranları kıbleleştirdiğimizin farkında bile değiliz. Farkında değil gençlerin çoğu kıblesiz oluşunun veya çok kıbleli oluşunun… Dünyada insana ilk olarak kıble aşısı yapılmalı… İstikametimiz, yönümüz belirsizleşmemeli. Zihnimizde bulanıklılık olunca, kıblemiz de kayıyor.

Hayat ilk günden, son güne kadar kıble kararlılığıdır!

3-) Kimliksizlik Sorunu

Ben kimim? Biz kimiz? gibi soruları kendimize sormaktan çekiniyoruz. Bizim marifetimiz, kerametimiz kimliğimizde saklı. Sadece kimliğimizin bilincinde olmak da yetmiyor maalesef… Cemaat ruhu ile ümmet ruhunun birleşmesi lâzım. Kimlik derken birey olarak değil, ümmet olarak hareket etmemiz gerekir. Kur’an’da birçok ayette; “Eğer onlar yüz çevirirlerse, şahit olunuz ki”1 ibaresi geçer. Evrendeki her şeyi, imanımıza, kimliğimize şahit tutmalıyız. Düşmanlarımız tarafından bile Müslüman olduğumuz, hayatımızı Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşadığımız tespit edilmeli ve onları dahi böylesi bir hayata şahit tutmalıyız. İşte kimliğimizi yakaladığımız zaman, halife olarak; yeryüzünün reisleri, önderleri olabiliriz. Nihilizm gibi hiçleşmeye giden insan yığınları gibi değil, İslamî kimliğe sahip olan kulların zümresinde olmalıyız. Çünkü kimliksiz insanlar sömürülmeye aday insanlardır! Kimliğimizde muvahhid vasfı, mücahid vasfı, muttakî vasfı, muhalif vasfı ve müteal vasfı olmalı… Yani yeri geldiğinde çekinmeden “Lâ” demesini bileceğiz. Hz. İbrahim gibi “Eyvahlar olsun sizin Allah’tan başka taptıklarınıza!” diyebilmeliyiz.

4-) Eylemsizlik Sorunu

Kısacası hareketsizlik, amelsizlik sorunu… İman var, amel yok. Canlılık, dinamizm yok. Kötülükle mücadele ruhu, azim yok… Eylem yok yani. Örneğin okuma ve anlatma eylemi en büyük İslamî eylemlerdendir. Öyle olmasaydı Rabbimizin insana ilk emri “oku” olur muydu? Namaz bir eylemdir, Tebliğ bir eylemdir.

Eylemsizlik rehavetten, konfordan kaynaklanıyor. Okuma, olmazsa olmazımızdır! Kâinat kitabını ve Kur’an’ı okumuyoruz. Böylece, zamanla haksızlığa karşı bağışıklık kazanıyoruz… Oysa İslam’dan gayrı bir davranış veya bir olayla karşı karşıya kaldığımızda, imanımızın bizi hemen refleks hareketiyle uyarması lâzım.

5-) Değersizlik Sorunu

Değer yitimi, değerlerimizden ve doğrularımızdan vazgeçen, değerlerimizi fiyatlandırmaya; dünyalık menfaatlere götüren zihin yapısıdır. İslam’ın değerlerinde çıkar hesabı yapmamalıyız.

Yoksa önümüze ömrü, yemek sofrasıyla tuvalet arasında geçen insan tipi çıkar.

Modernizm, kendi kutsalını kendisi üretti. Kapital kutsaldır, akıl kutsaldır, demokrasi kutsaldır dedi. Yani pozitivist yepyeni kutsallar piyasaya sundu. Vahyin kutsallarını bırakarak, kendi kutsallarını üretmeye başladı. Postmodernizm ise hiçbir kutsalı tanımadı, yok saydı hepsini… Topyekûn değersizleştirme operasyonu düzenledi özellikle genç beyinlere… Özgürlük sarhoşluğu altında insanları topladılar. Hâlbuki Allah Azze ve Celle bize değer biçiyor; Kur’an’da “Allah tarafında en değerli olanınız, Allah’tan en çok korkanınızdır”3 buyruluyor. Mutluluk başarıda aranıyor, Allah rızasında aranmıyor ki! Taviz vermemeliyiz bu rüzgâra. Takip ettiğimiz hayat çizgisi bizi Allah’a götürüyor mu, götürmüyor mu, ona bakmalıyız… Her ne unsur bizi O’na götürüyor o hakikatimiz, her ne unsur bizi O’ndan uzaklaştırıyor o reddimiz olmalı. Siz Allah’ı ne kadar önemsiyorsanız, Allah da sizi o kadar önemser. Rabbimiz; “Beni anın ki ben de sizi anayım”4 buyuruyor. Beyyine suresinde ise “Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Rablerinden razı olmuşlardır”5 buyruluyor.

7-) Duyarsızlık Sorunu

Kapitalist sistem, insanı özellikle de gençleri robotlaştırıyor. Böyle olunca gençler, İslam’ın sancısını yüreğinde duymuyor, hissetmiyor. Müslümanlar birbirlerinin acısını hissetmiyor. Sen Allah’a yürüyerek gelirsen, Allah da sana koşarak gelir. Allah cenneti yaklaştırarak, bizlere bu kadar değer veriyor, iltifat ediyor. Biz de O’nun istediği şekilde kul olmalıyız. Duyarsız Müslüman, tepkisiz, sönük, içine kapanık insandır. Kendi nefsi için yaşar. Kendisi için kazanır, kendisi için düşünür. Başka derdi, tasası yoktur; kısacası sömürülmüştür…6

Rabbimiz gençliğinin kıymetini bilen ve ömrünün en verimli yıllarını Rabbi uğrunda feda eden gençlerimizin sayısını artırsın. (Âmin)

  1. Âl-i İmran, 64
  2. Hicr, 29
  3. Hucurat, 13
  4. Bakara, 152
  5. Beyyine, 8
  6. Dinimizde Aile ve İslam’da Aile Eseri - Gençlik Sorunları yazısından derleme yapılmıştır.