• Anasayfa
  • Bölümler
  • Gündem
  • Gündemdeki ‘Cemaat’ Tartişmasina Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Son Noktayi Koyacak Açiklama

Gündem

Gündemdeki ‘Cemaat’ Tartişmasina Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Son Noktayi Koyacak Açiklama

Paylaş:

“Cemaat Darbe Yapti” Diyerek Cemaat Karşitliği Yapilmasini

Nasil Değerlendiriyorsunuz?

12.08.2016

               

Evet, özellikle darbeden sonra  hemen hemen bütün televizyon kanallarında sürekli birileri çıkıyor ve cemaat kavramının aleyhinde konuşuyor. Tüm cemaatleri reddeden konuşmalar yapılıyor ve “İşte cemaatlerin sonu budur!” deniliyor. Darbe bahanesiyle cemaat kavramına düşmanlık yerleştirilmek isteniyor. Bu şekilde İslami faaliyetlerin bütünüyle bitirilmesi hedefleniyor. Bu bir tuzak, bu bir proje…

                Bu darbeyi o cahillere, zalimlere kanaatimce aşırı solcu derin devlet yaptırdı. Onlara “Hükümet hepinizi tasfiye edecek, elinizi çabuk tutun” dediler, gözlerini korkuttular. Onlar da bu tuzağa düştüler. Bu darbe başarılı olmak üzere planlanmış değil başarısız olmak üzere planlanmış bir darbeydi. Darbeciler tabi ki başarılı olmak için planlar yaparlar. Ama onları buna teşvik edenler, perde arkasındaki güçler aslında onları zamansız, zeminsiz bir işe sürdüler. Bu vesile ile tüm cemaatlere darbe vurmayı planladılar.

                Aslında Gülen camiasının tabanında cemaat tarzında birtakım çalışmalar yapılıyor olsa da yukarılarda tamamen örgütsel bir çalışma tarzı mevcut idi. Darbe girişimine katılanlar da tabandaki cemaat tarzında çalışanlar değil örgütsel çalışma içerisinde olanlardı. O halde suçlanması gereken cemaat tarzı çalışma değil gizli örgüt şeklinde olan çalışmalardır. Ayrıca kendileri defalarca: “Biz cemaat değiliz, camiayız”. “Biz İslami hareket değiliz, insani bir hareketiz” demediler mi? O halde neden cemaatler suçlanıyor?

                Yaptıklarına ve söylemlerine bakıldığında bir çok meselede cemaat gibi davranmadıkları, helal ve harama dikkat etmedikleri ve bazı meselelerde de  çok gizli bir örgüt gibi davrandıkları görülecektir. Cemaat gibi davranmadıklarına dair bazı misaller;

1.            F. Gülen ve Camiası dinler arası diyalog yapıyor, Hristiyanların ve Yahudilerin cennete gireceğini                             söylüyordu. Mardin’de kurdukları temsilî sırat köprüsünden Hristiyanları ve Yahudileri                                                de geçiriyor, Ehl-i Kitabı kardeşleri olarak görüyordu.

2.            Müslüman bir kızın Hristiyan bir erkekle evlenmesini güzel bir haber olarak veriyorlardı.

3.            Hahamlarla, papazlarla ve Vatikan’la görüşüyorlardı ama hiç bir cemaatle görüşmüyorlardı.

4.            Camianın kızlarının başlarını açmalarına, makyaj yapmalarına, dar ve süslü elbiseler hatta                                           pantolon giymelerine izin veriliyor ve İslamî kılık kıyafeti bozuyorlardı.

5.            F. Gülen başörtüsü mücadelesi yapıldığı yıllarda mücadeleye destek olmayıp başörtüsü için                                      “füruattır” diyordu.

6.            Camianın televizyonlarında müstehçen görüntülü reklamlar ve bayan şarkıcıların bulunduğu                                    müzik programları yayınlanıyordu.

7.            Türkçe Olimpiyatlarında genç kızlara şarkılar söyletilerek haramlar helalleştiriliyordu.

8.            F. Gülen işgalci “İsrail’in ölen çocuklarına ağlıyorum” diyordu ama Irak’ta şehid edilen                                                  Müslümanlar, kadın, çocuk, yaşlılar için böyle söylemiyordu.

9.            F. Gülen ABD ve İsrail için yapmadığı bedduaları Müslümanlar için yapıyordu.

10.          F. Gülen Mavi Marmara şehitlerine dua edeceğine “İsrail otoritesinden izin alınmalıydı” diyordu.

11.          F. Gülen Filistin’deki problemin İsrail’in zulmünden ve işgalciliğinden değil de para kazanmak                                   isteyen Filistinli silah tüccarlarından kaynaklandığını söylüyordu.

12.          F. Gülen başörtüsü ile meclise giren Merve Kavakçı’ya bundan dolayı “Bu kadına haddini bildirin”                          diyen Ecevit için “Allah şefaat hakkı verse Ecevit’e şefaat ederim” diyordu.

13.          F. Gülen Mandela ve dinsizler için yayınladığı taziyeleri Bangladeş Cemaat-i İslamî lideri Şehit                                   Abdulkadir Molla gibi İslam alimleri için yayınlamıyordu.

14.          F. Gülen ve camiası faaliyetlerini “Türkçülük adına yapıyorlardı, türkçeyi öğretiyorlar ama                                           İslam’ın mesajını öğretmiyorlardı.

15.          Camia içerisinde İslami dersler ya hiç yapılmıyor ya da ahlâk ve ibadetle ilgili 15-20 dk’lık kısa                     sohbetler yapılıyordu.

16.          F. Gülen “Laik, Demokratik bir sistemde insanlar dinlerini yaşıyorsa o zaman İslam devleti                                          kurmak için çalışmalarına gerek yoktur” diyordu.

17.          Tevhid davasını yani Allah’ın hakimiyet hakkını, O’ndan başka otoritenin olmadığını, O’nun                                       kanunlarına aykırı kanun konulamayacağını, Allah’ın dünyasında Allah’ın dediğinin olması                                          gerektiğini ve İslam Medeniyetinin kurulması gerektiğini anlatmıyorlardı, batı medeniyeti                                         ile uzlaşıyorlardı. İslam Dini ibadet ve ahlak dini haline getirilmiş, Tevhid İnancı ve İslam                                    Davası unutturulmuştu.

18.          Cemaat İslami eğitim yapar, medreseler açmaya çalışır. Televizyonlar, gazeteler, bankalar, okullar,                        yurtlar, dershaneler, sigorta şirketleri,  hastaneler, sağlık kuruluşları ve daha neler neler açtılar                               ama İslami eğitim kurumları açmadılar. Zaten devlet matematik, fizik öğretiyor. Cemaat İslam’ı                         öğretmeliydi. Fizik, matematik şampiyonları çıkardılar ama kendi gayretiyle âlim olanlar hariç                                           bir tane âlim yetiştirmediler.

19.          Cemaat peygamberi hareket metodu izler. Bunlar, Peygamberi Metod izlemiyor,

                kendi düşüncelerine göre bir metod izliyorlardı.

20.          Cemaat dediğiniz İsrail’e ve Amerika’ya  tepkili ve mesafeli olur. Onlar Amerika’ya ve İsrail’e                                   yakın duruyorlardı. F. Gülen Irak’ı işgal eden Amerika’ya Irak’tan çıkın deyip onları kınayacağına                         “Öyle bir Irak meydana getirin ki İran’a özenmesinler” diyor ve Amerika’yı övüyordu.

               

Gizli bir örgüt gibi davrandıklarına dair misallere gelince;

1.            Devletin içerisine adam yerleştirmek için her türlü haramı mübah gören bir yol takip ediyorlar,                                gerekirse namaz kılmayın diyorlardı. Haramları caiz kılacak hiç bir zaruret durumu olmadığı                                        halde her türlü ortama giriyorlar ve o ortama ayak uyduruyorlardı. Camiaya kadınlarla                                             tokalaşma gibi konularda izin veriliyordu.

2.            F. Gülen İslamî faaliyetlere karşı mücadele veren Orgeneral Çevik Bir gibi birine övgüler düzmüştü.

3.            28 Şubat 1997’de Erbakan’a darbe yapılarak hükümetten düşürüldüğünde F.Gülen Hükümeti                                                 destekleyeceğine darbecileri desteklemişti.

4.            Camiada sınıfsal bir yapı oluşmuştu, zenginle fakir aynı ortamda derse katılmıyordu hatta                                          bunların hanımları dahi eşlerinin zenginlik ve makamına göre ayrı derslere katılıyorlardı.

5.            Sınav sorularını çalıyor, kendi adamlarına veriyorlardı.

6.            İstedikleri kişinin tayinini istedikleri yere çıkarıyorlardı, onlarla beraber olmayanların                                                    yükselmelerine                izin vermiyorlardı, yükselmenin yolu onlarla birlikte olmak haline gelmişti.

7.            Yüzbinlerce insanı takip edip, şantaj yapmak için bir çoğunun özel hayatını, ayıplarını  kaydediyorlardı.

8.            Orta okul ve lise talebelerini Amerika’ya götürüyorlar ve Amerika’yı sevdiriyorlardı.

9.            Kendilerinden olmayanlara birtakım tuzaklar, tehditler yapılıyor, kendileriyle beraber                                                 olmayanlar dışlanıyordu.

10.          Tebliğ yapmıyor, sürekli kendilerini gizliyorlar, takiyye yapıyorlardı. Ehl-i Sünnet’te takiyye, ölüm                           gibi tehlikeli durumlarda bile yalnızca caizdir, açıkça konuşmak daha takvadır. Gizli bir örgüt                                              davranışı gösterdiklerinden takiyye yapıyorlardı. Oysa cemaat tebliğ yapar.

 

Buna benzer daha bir çok mesele var.  Bunlar gösteriyor ki ortada bir cemaatten ziyade bir örgütlenme var. O halde bugün cemaat düşmanlığı yapanlar, yapacaklarsa örgüt düşmanlığı yapmalıdırlar. Allah rızası için çalışma yapan ve hayırlı bir nesil meydana getirmeye çalışan cemaatleri suçlama günahından vazgeçmelidirler.