Yılın Hedefi

Kardeşliği Bozan Unsurlar -2

Paylaş:

     İNAT VE MÜNAKAŞA -İDDİALAŞMAK-ÇEKİŞMEK

     İnsanlar arasında sıkça karşılaşılan, hepimizin zaman zaman düşmekten kurtulamadığı bir durumdur bu... Ben haklıyım, sen haksızsın kavgası. Bazen küçük bir meselede kardeşleri birbirine düşürmek için şeytan araya girer de konu tartışmaya dönüşür. Her iki taraf da ısrarla muhatabına kendisinin haklı olduğunu karşı tarafın yanıldığını anlatmaya çalışır. Dışardan bakıldığında konu oldukça ehemmiyetsizdir aslında. Ve kabaran öfkenin altında yatan enaniyet gözle görünür derecededir. Ve dahi önemli bir konu olsa bile konunun çözümünü çekişerek aramak yanlıştır. Oturup güzelce konuşmak gibi daha medeni bir yol denenebilir mesela… Ya da susmak gibi daha asil bir davranış… Hani “Sen beni öldürmek için elini uzatsan da ben sana dokunacak değilim”1 demiş ya Habil Kabil’e. Öldüren olmamak, haklıyken haksız konuma düşmemek için… Kıyamete kadar örneklik taşıyacak bir kavgada tek bir hareketlik bile olsa suçluluk payı taşımamak için.

     Tartışmanın topluma verdiği tahribat o kadar ileri derecededir ki çok önemsiz yerlerden başlayan tartışma ve iddialaşmalar sonu gelmez düşmanlıklara ve hatta cinayetlere sebep olmaktadır. Müslüman topluluğun kendi içinde verdiği tahribat ise küslük, yolları ayırma, saygısızlık ve sonuçta kardeşliğin bitmesiyle sonuçlanmaktadır. Ve en kötüsü de insanların birbiriyle sürekli çekiştiği ortamlardan, şeytanın nefisler üzerinde egemenliğinin artmasıyla, Allah’ın rahmet ve yardımının kalkmasıdır. Gelen zarar ise davamıza ve hizmetimize gelmektedir. Biz ise şununla emrolunduk: “Allah ve Rasulü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin sonra rüzgârınız (Allah’ın yardımı-gücünüz) gider. Sabredin! Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.”2

     Bedir Savaşı’nın zaferle sonuçlanması sebebiyle surenin bu kısmında Rabbimiz zaferin sebeplerini ele almıştır. “Zafer kimlere nasip olur?” sorusunun cevabıdır bu ayetler. Ve aslında ayetin ilk cümlesi çekişmemenin de yoludur. Yani bütün Müslümanlar Allah’a ve Rasulü’ne itaat ederlerse çekişmeye mahal kalmaz. Elbette ki bu ayet-i kerimeyi Müslümanların geneli olarak ele aldığımızda ayetin uygulanmaktan çok uzak olduğunu ve ihtilaflarımız ve bunun sonucundaki ayrılıklarımız sebebiyle bugün yenilgi içinde olduğumuzu anlamak zor değildir. Bu sebeple elbette Müslüman kardeşlerimizle yanlışlarımızı ve çözümünü konuşmak zorundayız. Bu konuda bizim kardeşlerimize tavsiyemiz: Müslümanlarla aramızda ihtilaflı olan meseleleri konuşurken veya tartışırken aramızda düşmanlık meydana getirecek kadar aşırılığa kaçmamak, önce ihtilaf etmediğimiz ortak noktaları paylaşmak, konunun içerisinde sıklıkla kardeş olduğumuza değinmek, güzel cümlelerle ve samimiyetle konuşmak, delille bilmediğimiz konularda konuşmamak, nefsimizden Allah’a sığınarak ve karşımızdakini küçümsemeden konuşmak gibi birtakım kurallarla konuşmaktır. İhtilaflı meseleleri sürekli tartışmak zorunda olmadığımızı da hatırlatalım.

     Kendi içimizde ise güzel ahlakın gereği olarak önemsiz hususlarda münakaşayı terk etmeyi nefisle mücahede yolu olarak görmeliyiz. Velev ki konunun çok önemli bir konu olduğunu ve haklı olduğumuzu düşünüyorsak bile... Çünkü burası dünyadır ve her konuda hak sahibine hakkının verilmesi, herkesin herkesi doğru anlaması mümkün değildir. “De ki: “Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybı ve müşahede edebileni bilen Allah’ım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında Sen hüküm vereceksin.”3

      NEDEN MÜNAKAŞA EDERİZ?

  1. Tartışan iki taraf da birbirine kendi düşüncesini kabullendirmeye çalışır. İki taraf da bunu kabullenmek istemez ve konu iddialaşmaya döner. Bu sebeple çoğu zaman tartışmak sadece zaman kaybıdır ve kalp kırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu şekilde bir sonuca ulaşmak mümkün değildir.
  2. Daha önce yaşanmış ve konuşulmamış bir takım olumsuzluklar küçük bir kıvılcımla büyük bir münakaşaya dönüşür. Yani asıl sebep konuşulan konu değil altta yatan birikmiş konulardır.
  3. Ailesi veya yetiştiği çevresinde sürekli tartışma görerek büyüyen kişiler farkında olmadan halletmek istediği meselenin çözümünü tartışmada ararlar. Çünkü hiç görmedikleri için oturup konuşmak gibi bir yol olduğunu bilmezler. Bilseler de uygulamakta zorlanırlar, tartışmak daha kolay gelir.
  4. Yanlış anlaşılmalar, bilip-bilmeden konuşmalar, zan üzere tahmin yürütmeler, muhatabı dinlemeden anlamadan lafa atlamalar, sürekli söz kesmeler, hep ben konuşayım sen dinle anlayışı tartışmayı başlatan ya da hararetlendiren en önemli etkenlerdir.
  5. Başkasından duyulanlar üzerinden konuşmak ve öfke ise tartışmanın temelidir diyebiliriz.
  6. Tartışmaya sebep olan yapısal bir faktör olarak da kompleks gösterilmiştir. Düşüncesinde yanılmış olmak veya karşısındaki düşüncesini kabul etmediğinde kendini ezik hissetmek gibi aslen kompleks belirtisi olan özellikler tartışmaya ve tartışmanın hiçbir zaman olumlu sonuçlanmamasına sebep olmaktadır. Hâlbuki insanız ve her türlü hata sadır olabilir. Bunu kabul etmek kimseyi küçültmez, aksine büyütür.

     ARAMIZDAKİ MÜNAKAŞAYI BİTİRMENİN YOLLARI

  1. Ayet ve hadislerle tartışmanın zararlarını ve tartışmaktan kaçınana verilen mükâfatı bilmek: Nitekim bu konuyla ilgili Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu hadisleri varid olmuştur:
  • “Münakaşa etmeyen, kimseyi incitmeyen kimse cennete girer.”4
  • “Konuşurken itiraz etmeyene, haklıyken tartışmayı terk edene cennette köşk verilir.”5
  • “Allah tartışmada ısrar edeni sevmez.”6
  1. Dinlemeyi bilmek: Karşısında konuşan an azılı müşrik bile olsa sözünü kesmeden dinleyen Peygamber Efendimiz bu konuda en güzel örnektir.
  2. Öfkeyi kontrol altında tutmak: Bunu öğrenmek herkesle karşılaşıp her çeşit davranışa muhatap olan davetçi için vaciptir desek yeridir. Öfke sadece tartışmanın değil her türlü hatanın başıdır. Öfke kontrolü için yine Peygamberimiz’in tavsiyelerine uyabiliriz.
  3. Bir kimseyle bir sorun yaşadığımızda o sorunu içimizde büyütmeden ve zaman geçirmeden o kişiyle konuşmak. Birikmesine izin vermemek…
  4. Suçlayıcı, yargılayıcı bir üslup yerine empatiye dayanan bir üslup tercih edilmelidir. Yani “Benimle bu konu konuşulsaydı nasıl konuşulsun isterdim?” şeklinde düşünülerek konuşulmalıdır.
  5. Münakaşa esnasında dışardan yapılacak müdahale de münakaşanın kalpler kırılmadan son bulmasına sebep olacaktır. Münakaşayı gören kişinin onlara ayet ve hadisleri hatırlatması gibi…
  6. Bir toplulukta münakaşa büyüyüp fitneye dönüştüğünde ise o topluluğu yoracak meşguliyetler bularak konuşup, tartışacak hal bırakmamak da Rasulullah’ın bir uygulamasıdır. Benî Mustalik Savaşı’nda sahabilerin arasında çıkan tartışmanın büyümesi ve neredeyse fitneye dönüşmesine karşılık çözüm olarak Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, öğlenin sıcağında orduya yürüme emri vermiş, ikindi serinliğinde dinlenme bekleyen orduya dinlenme vermeyerek ertesi gün öğleye kadar yürütmeye devam etmiştir. İnsanların tartışamayacak ve boş konuşamayacak kadar yoğunlaştırılması da önemli bir çözümdür.

     Asıl mesele kişinin İslam ahlakına göre kendisini yetiştirip olgunlaştırarak bu tür hatalardan uzaklaşmasıdır. Nefislerimizin şerrinden Allah’a sığınır ve O’ndan yardım isteriz. Rabbim, bizleri nefsi hatalarımız sebebiyle davamıza ve hizmete zarar verme günahına düşmekten korusun.

  1. Maide, 28
  2. Enfal, 46
  3. Zümer, 46
  4. Tirmizi
  5. Taberani
  6. Buhari