“İşte, o peygamberler, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy...”1
Allah’ım! Layık olduğun şekilde rızan için namaz kılamıyorum, Davud’un yaptığı gibi oruç da tutamıyorum.
Eyyûb’un sabrettiği gibi hastalandığımda sabredemiyorum,
Balığın karnındaki Yunus’un tesbihi gibi seni hamdinle de tesbih edemiyorum.
Yahya gibi dinime kuvvetle sarılamıyorum,
Yusuf’un tüm azalarının boyun eğdiği gibi bakışlarımı da eğemiyorum,
“Gidin, serbestsiniz!” diyecek kadar hoşgörülü de değilim.
Ancak ben de onlar gibi seni seviyorum Allah’ım!
“...Çünkü iyilikler kötülükleri giderir...”2
Her günah işlediğinde kendi kendine:
“Bir çarpışmayı kaybettim ancak savaşı kaybetmedim!” de.
Umutsuz olma. Abdest ve iki rekât namazla kendini onar.
Harama bakmış olduğun gözle Kur’an oku!
Tevbe edenin Allah katında inlemesi, itaat edenlerin duası gibidir.
Allah niye kendisine “el-Ğafûr” adını verdi! Çünkü senin geri dönmeni istiyor!
“Umulur ki, Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir...”3
Kaçırdığın her fırsat, başarısız olduğun her görev, elini yarı yolda bırakan her dost, güzel bir yüze sahip olduğunu sandığın her arkadaştan dolayı yaşadığın hüznün ateşini bu ayetle söndür!
Bu yırtıcı bir kurdun maskesinden başka bir şey değil!
Allah senden bir şeyi çekip almışsa bir hikmetten dolayıdır.
Sana bıraktığı şey bir merhametten dolayıdır.
Hikmeti anlarsan, şükret!
Anlamazsan, sabret!
Sana acı verse de Allah’ın tüm takdir ettikleri hayırlıdır!
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.”4
Ölüm, mü’min-günahkâr, peygamber-tağut ve cin-melek olsun herkesin kendisinden içeceği bir kadehtir.
Sadece Allah bâki kalacaktır!
Ölüm, hikâyenin sonu değildir. Tam aksine o, sadece bir başlangıçtır!
Nasihatçi olarak ölüm yeter!
İçkiye düşkün, meşhur şair Ebu Nuvas’ın salih bir komşusu vardı. Bu komşusu, sık sık onu Allah’a ibadet etmeye ve içkiyi terk etmeye çağırırdı. Bu komşusu öldüğünde, Ebu Nuvas onun cenazesine katıldı. Kabrinin başında durduğunda: “Bugün bana, hayatta olduğundan daha fazla nasihat etmiş oldun!” dedi.
Yani bana nasihat için söylediğin tüm sözler, kabrinde seni görmenin verdiği nasihate denk değildir!
“Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz...”5
Zekeriyya’nın kemikleri gevşemiş, saçı sakalı ağarmıştı.
Hanımı da kısırdı.
Fakat o, sebeplerin insanlara hâkim olduğunu ancak Allah’a hâkim olamayacağını biliyordu.
Ellerini kaldırarak dua etti: “Bana kendi tarafından bana varis olacak bir çocuk bağışla...”6
Duası karşılık buldu: “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz...”
Kim kalbini sebeplere bağlarsa, Allah onu o sebeplere bırakır!
Kim de kalbini Allah’a bağlarsa, Allah onun için sebepleri hazırlar.
“O gün birtakım yüzler aydındır. Rablerine bakarlar.”7
Kuşkusuz cennetin en güzel nimeti, güzel olsalar da oradaki huriler değildir.
Aklımızı başımızdan alacak olsa da nehirleri de değildir!
En güzel şey, Allah-u Teala'ya bakmaktır!
Cennetlikler cennete girdiğinde, Allah onlara: “Artırmamı istediğiniz bir şey var mı?” diye sorar. Onlar: “Bizi cennete koymadın mı? Yüzümüzü ağartıp cehennemden kurtarmadın mı?” derler.
Ardından, Allah ile insanlar arasındaki perde açılır. Onlara, aziz ve yüce olan Rablerine bakmaktan daha güzel bir şey verilmemiştir!
“...Ey mü’minler, hep birlikte tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!”8
İbnu’l-Kayyim şöyle diyor: “Kulun en hayırlı günü, kesinlikle Allah’a tevbe ettiği gündür!”
Bir rivayette şöyle geçer: “Kul tevbe ettiğinde, bir münadi: ‘Falan, Rabbi ile arasını düzeltti!’ diye seslenir.”
Bir insanın, insanlar arasında sevdiği biri varsa ve aralarında bir anlaşmazlık meydana gelirse o kişi onu memnun etmek için çaba gösterir, her şeyin eskisi gibi olması için çalışır. Yüce Allah, razı edilmeyi en çok hak edendir!
Eğer kalbindeki Allah’a olan sevgine zarar verecek bir iş yaparsan, onu dünyadaki sevdiğin kimseler gibi memnun etmek için çaba göster. Bazen sadaka vererek, bazen istiğfarda bulunarak, namaz kılarak ve Kur’an okuyarak.
Asil ve şahsiyetli bir kimse, onu memnun etmenden razı olursa, merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah nasıl memnun olmasın?
1. En’am, 90
2. Hûd, 114
3. Kalem, 32
4. Enbiya, 35
5. Meryem, 7
6. Meryem, 5
7. Kıyamet, 22-23
8. Nur, 31