Alıntı

Kurbanla Yakınlaşmak

Paylaş:

 

Kurban; kelime anlamı ile yakınlaşma demektir. Kurban kesmek; Allah’a yakınlaşma gayesiyle, O’nun verdiği mallardan, kurban edilmesi mümkün olan birini, yine O’nun rızası için boğazlamak demektir.

Rabbimiz Yüce Kitabında: “Biz, her ümmete (Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi gerekli kıldık ”1 buyurarak bu emrin yerine getirilmesini farz kılmıştır. İmam-ı Âzam’a göre; kurban bayramında ibadet niyetiyle kurban kesmek, hür, mukim, Müslim ve zengin kimselere vaciptir, diğer mezhep imamlarına göre ise sünneti müekkededir. İmam-ı Âzam’a göre akıl ve buluğ şart değildir, böylece zengin olan bir çocuğun veya bir delinin kurbanını onun malından alarak velisi kesebilir.

Kurban Nasıl Kesilir?

Kurbanı kişinin kendisinin kesmesi daha faziletlidir. Ancak; kendisi kesemiyorsa başkasına kestirmesinde de sakınca yoktur. Kurban sol yanı üzerine kıbleye doğru yatırılır. Üç defa Besmele çekilerek “Allahu Ekber, Allahu Ekber, Leileheillallahu Vallahu Ekber, Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd” denilir ve ardından kurbanı kesecek kişi:“Bismillahi Allahu Ekber” (Allah’ım, bu Sendendir ve Senin içindir, bunu benden kabul et!) diyerek kurbanı keser. Usulüne göre kesim yapmış olmak için; hayvanın yemek ve nefes boruları ile iki şah damarının kesilmesi gerekir. Kurbanı kör bıçakla kesmek, kesileceği yere sürüyerek götürmek, keserken hayvanın can damarını koparmak, başını koparmak ve canı çıkmadan derisini yüzmek mekruhtur.

Kesilen Kurban Nasıl Değerlendirilir?

Kurbanın derisinin veya etinin kesim ücreti olarak kasaba verilmesi caiz değildir. Bununla ilgili olarak Hz. Ali: “Peygamberimiz Sallalahu Aleyhi ve Sellem bana kurban etinden bir parça ya da derisini kesim ücreti olarak kasaba vermemi yasakladı” buyurmuştur. Kurban derisi fakirlere, öğrencilere, İslamî faaliyet yapan kurum ve kuruluşlara verilir. Kurban ve derisinin gayr-i İslamî kurum ve kuruluşlara verilmesi caiz değildir.

Teşrik Tekbirleri Nedir?

Arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç vakit farz namazın arkasından bir defa teşrik tekbirleri getirilir. Fıkıh âlimlerinin çoğuna göre hükmü vaciptir. Sünnet diyen âlimler de vardır. Bu hususta kadın- erkek, misafir- mukim, cemaatle kılan - münferit kılan eşittir. İmam-ı Âzam’a göre ise, bu tekbirlerin vacip olması için mukim olmak, hür olmak, erkek olmak ve namazın müstehap şekilde cemaatle kılınan bir farz olması şarttır. Buna göre, misafirlere, kölelere, kadınlara ve tek başına namaz kılan kimselere bu tekbirler vacip değildir.