Siyer

Peygamberimiz’in Davet Mektupları -5

Paylaş:

Peygamber Efendimiz’in davet mektupları uluslararası platformda yapmış olduğu siyasi bir hareket olup, İslam’ı bölgesel muhitinden çıkarıp uluslararası boyutlara ulaştırmıştır. Peygamber Efendimiz’in gönderdiği mektuplar dizisine asıl ismi Ashame İbn’il Ebcer olan Habeşistan Kralı Necaşi’ye gönderdiği mektupla devam ediyoruz. İyi okumalar.

Rasulullah, hicretin altıncı yılının sonlarında veya yedinci yılın Muharrem Ayı'nda Damri nispetiyle meşhur olan Abdimenâf oğullarından Amr İbn Ümeyye’yi bir mektupla Necaşi’ye elçi olarak göndermiştir.

Beyhaki’nin, İbn İshak’tan rivayetine göre, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, Necaşi’ye göndermiş olduğu mektubun metni şöyledir:

“Bu mektup Allah’ın Peygamberi Muhammed’den Habeşe’nin yücesi Necaşi Ashame’yedir. Doğru yola gidenlere, Allah’a ve Rasulü’ne iman edenlere, Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, O’nun şeriki bulunmadığına ne bir dost ne de bir çocuk edinmediğine ve Muhammed’in O’nun kulu ve Peygamberi olduğuna şehadet edenlere selam olsun. Sizi İslam’a davet ediyorum, çünkü ben Allah’ın Peygamberi olarak gönderildim. Müslüman ol ki, selamete eresin. “Ey kitap ehli! Ancak Allah’a kulluk etmek, O’na hiç bir şeyi eş koşmamak, Allah’ı bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek olan söze gelin. Eğer, yüz çevirirlerse: 'Bizim Müslüman olduğumuza şahit olun' deyin"1 Eğer bu davetime yüz çevirirsen kavminden Nasranîlerin günahı boynuna olsun!”

Amr İbn Ümeyye Damri, Hz.Peygamber’in mektubunu Necaşi’ye tebliğ ettikten sonra, Necaşi mektubu alarak gözlerine sürdü ve tahtından yere inip diz çökerek, Cafer İbn Ebi Talib’in eliyle Müslüman oldu. Sonra Hz.Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e şöyle bir mektup yazdı:

“Allah’ın Rasulü Muhammed’e, Necaşi Ashame tarafından: Ey Allah’ın Peygamberi, selam üzerine olsun ve Allah’ın rahmeti ve bereketi Senin üzerine olsun. O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur, ancak O vardır. Ya Rasulallah! Hz. İsa hakkındaki beyanatı havi mektubunuz bana vasıl oldu. Yerin ve göğün Rabbine yemin ederim ki, Hz. İsa da kendi hakkında, zikrettiğiniz şeylerden ziyade bir şey söylememiştir. Onun tebligatı da sizin buyurduğunuz gibidir. Bize tebliğe memur olduğunuz İslam esaslarını öğrendik. Amcanın oğlu ile ashabını yerleştirdik. Ben şehadet ederim ki Sen Allah’ın Rasulüsün, sözünde sadıksın, geçmiş peygamberleri tasdik ediyorsun. Ya Rasulallah! Ben size biat ettim. Sizden önce de amcanızın oğluna biat edip, onun eliyle âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ya iman edip Müslüman oldum.

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Necaşi’den, Cafer’le diğer muhacirleri göndermesini de talep etmişti. Necaşi, Amr İbn Ümeyye ile birlikte iki gemi hazırlayarak muhacirleri gönderdi. Rasulü Ekrem Hayber’deyken bu muhacirler yanına ulaşmışlardı.

Hicretin dokuzuncu yılı Recep Ayı’nda, Tebük Seferi sonrasında Necaşi’nin vefat haberi geldi. Efendimiz Necaşi vefat ettiği gün onun ölüm haberini duyurup, gıyabında cenaze namazını kıldırdı. Necaşi vefat ederken yerine bir kral bırakmıştı. Hz. Peygamber, o krala da bir mektup göndermiştir. Fakat onun Müslüman olup olmadığını bilmemekteyiz.

BAHREYN HÜKÜMDARI MÜNZİR İBN SAVİ’YE GÖNDERİLEN MEKTUP

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bahreyn Hükümdarı Münzir İbn Savi’ye, Alâ İbn Hadramî Radıyallahu Anh ile bir mektup göndererek, kendisini İslam’a davet etti. Münzir bu mektubu okuduktan sonra Rasulü Ekrem’e cevaben yazdığı mektubunda, arz-ı ihtiramdan sonra şöyle diyordu:

“Ya Rasulallah! Kıymetli risalenizi Bahreyn ahalisine okudum. Bunlardan bir kısmı İslam’a muhabbet ve icabet edip Müslüman olmuştur. Bir kısmı ise Müslüman olmayı hoş görmemiştir. Memleketimde Mecusi ve Yahudi tebaam vardır. Bu vaziyet hakkında emirlerinizi bildirmenizi istirham ederim.”

Bunun üzerine Rasulü Ekrem şu cevabı verdi:

“Bismillahirrahmanirrahim. Allah’ın Peygamberi Muhammed’den Münzir İbn Savi’ye:

Selam üzerine olsun. Kendisinden başka ilah olmayan Allah-u Teâlâ’ya senin namına hamd-u sena ederim. Muhammed’in Allah’ın kulu ve Peygamberi olduğuna şehadet ederim. Bu hamd ve şehadetten sonra; Ey Melik, Aziz ve Celil olan Allah adına seni yâd ve sana vasiyet ederim. Muhakkak ki bir kimse bir mü’mine öğüt verirse, onun hayır ve sevabı ile müstefit olur. Her kim de elçilerimin nasihatlerine uyup emirlerine tabii olursa, bana itaat etmiş olur. Ey Münzir! Elçilerim seni övdüler ve hayır ile andılar. Ben de kavmin hakkında sana şefaatçi olarak derim ki, bunların Müslüman olanlarını, Müslümanlıkta sebat ettikleri müddetçe kendi hâllerine bırak. Günahkâr olanların da günahları hususunda arz ettikleri özürlerini kabul et. Ey Melik! Sen görevinde iyi olduğun müddetçe, seni görevinden azletmeyi düşünmeyiz. Yahudilerle, Mecusiler kendi dinlerinde kalmak isterlerse serbest bırakır ve cizye vermelerini istersin.”*

Dipnot:

* Nebevi Hareket Metodu; Münir Muhammed Gadban; s: 558, 559; 566

  1. Al-i İmran, 64