Tarih

Şehirler ve Âlimler -6

Paylaş:

Kıymetli okuyucularımız, bir önceki sayımızda şehirler ve âlimler serimize İslam tarihi açısından oldukça önem taşıyan, yetiştirdiği bilim ve din adamlarıyla dünyada “Kubbet-ül İslam (İslamiyet'in Kubbeleri) unvanına sahip 3 şehirden biri sayılan Buhara’yı ele almıştık. Bu sayımızda Belh şehri ile devam ediyoruz.”

KUBBET-ÜL İSLAM ŞEHİRLERİNDEN BELH

Başka Millete Ev Sahipliği Yapmıştır

Antik dünyanın tarihi ile ilgilenenler kesinlikle Afganistan’daki Belh şehrini ziyaret etmelidirler. Şehrin tarihi M.Ö. 1500 yılına kadar uzanmaktadır.1

Eski Pers inancı Zerdüştlüğün kutsal kitabı Avesta ve Ferdevi’nin Şahnamesine göre Zerdüşt Belh’te doğdu ve burada öldü. Bundan 40 yıl öncesine yani 1979 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’nin (SSCB) Afganistan’a saldırması öncesine kadar Zerdüştler turist olarak Belh’e geliyorlardı çünkü turistik bir alan olan büyük Zerdüşt tapınağı (Mitra) ve kalesi Belh’te bulunmaktadır. Zerdüşt inancı Achaemenidlerin ve daha sonra Sasani halklarının devlet dini haline geldi. Afganistan’ın eski adı Aryana idi. O zamanlarda Belh Aryan’ın başkenti ve bölgenin en zengin ve medeni şehriydi. Belh eski Yunan kitaplarında Aryana’nın incisi olarak geçmektedir.

Belh tarih boyunca Türk, Fars ve Arap yönetimleri arasında tekrar tekrar el değiştirdi. Kent sadece Türkler ve Farslar için değildi, aynı zamanda Yahudilerin ve Hintli tüccar topluluklarına ev sahipliği yapmıştır. Belh 7 kere yıkıldı ve yeniden inşa edildi. Ardından, Özbekler, Safeviler, Moğollar ve sonunda Afganistan’ın Durrani Şahları tarafından yönetildi ancak zamanla yavaş yavaş önemini yitirdi.

ADIYLA ÂLİM ŞEHİR2

Belh’in İslam tarih ve kültüründe ehemmiyete haiz bir yeri vardır. Bu şehirde hadis, tefsir, fıkıh, felsefe, tıp ve coğrafya sahasında birçok âlim yetişmiştir. Şairleri ve akademisyenleri, din âlimlerini, hatta coğrafyacıları ve astromi üzerine çalışan insanları barındırdı. Hatta 1099 ünlü insanın mezarı Belh’tedir. Yetişen âlimler daha sonra Bağdat ve Dımaşk (Şam) başta olmak üzere İslam kültür ve medeniyetinin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Şehir bu özelliğiyle tarihte “Kubbetü’l İslam” ve “Dârü’l fıkh” adıyla ünlenmiştir. Ayrıca şehir Arap fatihler tarafından "Umm-al-beled" yani "şehirlerin annesi" olarak bilinmektedir.

Afganistan’ın İslam ile tanışması Hazreti Osman'ın halifeliği zamanında olmuştur. Temim-i Ensari ve Cübeyr-i Ensari diye iki sahabenin bu bölgeye gelmesiyle bölge İslamiyet ile müşerref olmuştur. Bu sahabilerin kabri şerifleri halen Kabil’dedir.

Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde Müslümanların bu coğrafya ile alakaları devam eder. Özellikle Gazneli Mahmud (998-1030) zamanında Müslümanların bu bölgedeki tesiri artar. Semerkant, Buhara, Tirmiz gibi ilim merkezleri oluşur, buralarda pek çok âlim yetişir. Bu şehirlere paralel olarak, coğrafi yakınlığı sayesinde Belh şehri de çok büyük bir ilim ve medeniyet merkezi haline gelir.

Şehrin en çok bilinen âlimleri, herkesin duyduğu, menkıbelerini anlattığı Şakik-i Belhî Hazretleridir. Kabri Tacikistan’ın Feyzabat nahiyesinde bulunan Hatemi Esam Hazretleri de Belh şehrindendir. Kabrinde Belh’ten geldiği yazılıdır. Yine Belh’in en meşhur âlimlerinden birisi de, İbrahim bin Ethem Hazretleri’dir. Horasan hükümdarının oğlu olması hasebiyle sarayda yetişmiştir. Birçok imkâna sahip olan İbrahim bin Ethem, ileride devletin başkanı olması muhtemel iken dervişliğe niyet etmiş, Bağdat’a giderek ilim okumuş ve birçok ilim merkezinden istifade etmiştir.

Bu âlimlerin dışında tabiinden Dahkak Bin Müzahim, Mukātil b. Hayyân, Atâ bin Meysere, Ebu Hanife’nin talebelerinden Kadı Mutî el Belhi, Muhaddis Abdullah el -Belhi, Muhammed Bin Fazl el-Belhi, coğrafyacı ve astronomi âlimi Ebu Zeyd el- Belhi, Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled gibi meşhur birçok âlim yetişmiştir. Mevlana Celalettin Rumi’nin doğum yeri de Belh şehridir. 

Belh’in İslâm kültür ve medeniyet tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Bir rivayete göre kâğıt ilk defa Belh’te imal edilmiş ve İslâmî dönemde Abbasi Veziri Ca‘fer b. Yahyâ el-Bermeki’nin gayretiyle Bağdat’ta da kâğıt yapımına başlanmıştır.

 Mezar-ı Şerif (Belh) bölge olarak Semerkant, Buhara ve Tirmiz’in güneyinde Türkistan coğrafyasında yer alıyor. Afganistan – Özbekistan sınırını oluşturan Amu Derya nehrinin 74 kilometre güneyinde, deniz seviyesinden 366 metre yükseklikte, Kûhibaba Dağı’nın eteğinde kurulmuş bir şehirdir. Önceleri şehrin merkezi Belh iken, yirminci yüzyılın başlarında merkez Mezar-ı Şerif tarafına kaymıştır. Şehir merkezinin değişmesinde Hazreti Ali’ye atfedilen türbe etkili olmuştur. Bu türbenin manevi değeri, şehrin aynı zamanda ticaret merkezi haline gelmesine zemin hazırlamıştır. Bugün Mezar-ı Şerif Afganistan’ın istikbali en parlak vilayetlerinden birisi olarak gösterilmektedir.

  1. Muhteşem Medeniyetlerin Başkenti Belh – Ortalık Haber Ajansı (orhaajans.com)
  2. Tarihiyle Coğrafyasıyla Bizden Bir Şehir: Belh - İnsan ve Hayat Dergisi (insanvehayat.com)