Hatıra

Tevhid'e Davet ve Allah'ın Yardımı

Paylaş:

               Tevhid davetini omuzlayanlar tarih boyunca Allah’ın yardımını gördüler. Tüm peygamberler, salihler, şehidler, sıddıklar bu yardıma mazhar oldular ve Allah Celle Celâluhû’nun onlar için hazırladığı cennetlere vasıl oldular.

                Bugün de İslam Davasını omuzlayanlar ve Tevhide davet edenler Allah’ın yardımını apaçık görmekte ve Allah’ın yardımı ile sözleri kalplere tesir etmektedir. Kalpler Allah’ın elindedir. Yeter ki biz O (Celle Celâluhû)’nun rızası için adım atalım…

                Gaziantep Üniversitesi’nin İlahiyat Fakültesi mescidine namaz kılmaya gitmiştim. Namaz kıldıktan sonra mescitte biraz vakit geçireyim dedim. Benim dışımda mescitte oturanlar da vardı. İçimden dedim ki “Kalk ve oturanlara Tevhidi anlat.” Hatta önce anlatsam mı anlatmasam mı diye kararsız kaldım. Çünkü nasıl bir tepkiyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Cesaretimi toplamam biraz zaman alsa da etrafıma baktım ve gördüğüm ilk grubun yanına gittim. 5 dakika müsaade isteyip yanlarına oturdum. Konuşacağım kişiler ilahiyat fakültesi son sınıfta okuyorlarmış. Bunu konuşmanın başında öğrenmem açıkçası beni biraz tedirgin etse de Rabbimin yardımıyla başladım anlatmaya.

                5 dakika yapmayı planladığım konuşma neredeyse yarım saate yakın sürdü. Gayet ilgiyle dinlediler. Konuşmam bittikten sonra bana hangi bölümde okuduğumu sordular. Ben de bilgisayar programcılığı bölümü deyince şaşırıp biraz da utanarak: “Biz sizi ilahiyat bölümü okuyorsunuz zannettik, aslında bunu bizim gibi ilahiyatçıların yapması gerekiyordu. Allah razı olsun. Bunu gidip tüm mescitlerde anlatın” dediler. Ben de “aslında bu tüm Müslümanların görevi, yani hepimizin görevi” dedim.

                Onlarla konuşmam bittikten sonra bana bir anda cesaret geldi. Yerimde oturamadım diyebilirim. Kalkıp mescitte oturanların çoğuna asıl manası unutulan Tevhidi anlattım.

                                                               Songül Hanım/ Gaziantep

 

                TOPLUMUN DAVETÇİLERE İHTIYACI

                Erzurum Mahallebaşı Mahallesinde bir dükkâna girdim. 45-50 yaşlarında bir abi ve yanında 18-20 yaşlarında iki genç vardı. Ben girip 5-10 dakika Tevhidden bahsettim. Sonra üçüne de Tevhid broşürü verdim. Çıkmak için müsaade istediğimde 50’li yaşlarda olan abi “Allah senden razı olsun, gel seni alnından öpeyim” dedi ve bana sıkıca sarılıp alnımdan öptü. “Allah senin gibi gençlerin sayısını artırsın inşallah” dedi. Beklemediğim bir tepki olsa da anladım ki bu toplumun çok fazla İslam davetçisine ve Tevhidi anlatacak insana ihtiyacı var.

                                                               Serkan Bey/ Erzurum

 

                KABUL OLUNAN DUA; İSLAM DAVETÇİSİ

                İş çıkışı dolmuşla eve giderken yanımda oturan bir Suriyeli kardeşimize Tevhid broşürünü gösterdim ve içerikten biraz bahsettim. Türkçeyi iyi konuşamıyordu ama anlıyordu. Bu şekilde Tevhidi anlatmamızı ve Tevhid broşürünü çok beğendi. Ben de telefon numarasını istedim. Kendisini Ramazan Ayında iftar programımıza davet ettim.

                İftar programına geldiğinde dolmuştayken söylemediği bir şeyi söyledi. “Ben seninle dolmuşta tanışmadan önce aynı gün ‘Allah’ım, ben senin dinine yönelmek istiyorum’ diye dua etmiştim. Sonra seninle tanıştım ve sen bana İslam’ı, Tevhidi anlattın” dedi. Sürekli görüşüyoruz ve artık sohbetlerimize katılıyor. Ben de yaşadığım bu olaydan etkilendim ve anladım ki Allah Celle Celâluhû kendi rızası için yola çıkanları kabul olunmuş dualar eyleyebiliyor.

                                                               İbrahim Bey/ Gaziantep

 

                İSLAM HAKTIR, EN DOĞRU OLANDIR, YANLIŞLAR MÜSLÜMANLARINDIR

                Ramazan Ayı öncesinde ailemle pikniğe gitmiştim. Bir fırıncıya geçip pide yaptırmak istedim. Bana 15-20 dakika sonra yapabileceğini söyledi. Ben de bu zamanı Tevhidi anlatarak geçirmek istedim ve “Tamam” dedim. Hemen aracımdan Tevhid broşürlerinden alıp geldim. Fırında çalışanlara anlatmaya başladım.

                Kelime-i Tevhidin manasını söyledim. “…Dünya Allah’ın dünyası, gökyüzünde Allah’ın dediği oluyor, Ay, Güneş, gece, gündüz, yıldızlar, galaksiler hep Allah’ın dediği gibi hareket ediyor ve bir düzensizlik yok. Ama yeryüzünde Allah’ın dediği olmuyor, insanların dediği oluyor maalesef. Mesela siz şu an un ile ekmek yapıyorsunuz, çeşit çeşit unlar var, kalite kalite değişiyor. En kaliteli buğday genleri ile oynanmamış ve mevsimi yani zamanı gelindiğinde hasadı yapılmış olan buğdaydır. Buğdayın kaliteli olması için buğday tohumuna Allah Celle Celâluhû kanunlar koymuş. Onlar dikkate alındığında kaliteli ürün alınabilir. İnsanlar tohumun genleri ile oynayıp vaktinden önce ürün almak istediler ve buğdayın kalitesini de faydalı olma özelliğini de bozdular. Şu anda toplumumuzda Allah’ın dediği olmuyor, insanların dediği oluyor. Allah’ın haramları helalleştirilmiş, adaletsizlik, zulüm her türlü ahlaksızlık, zina, açıklık-saçıklık, faiz zirve yapmaktadır. Oysa dünya Allah’ın dünyası ve Allah’ın dediği olmalıdır” dedim.

                İşyeri sahibi söze girdi ve şöyle dedi: “Ülkemizde kendilerini dindar tanıtanları gördük. Ülkemizde en çok zulüm, faiz, adaletsizlik, adam kayırma bu dönemde olmuştur. Bırak şimdi bize bunları anlatmayı, hepiniz aynısınız” dedi. Ben de “Bu söyledikleriniz yanlış ama bunlar İslam’dan kaynaklanan yanlışlar değil, bahsettiğiniz kişilerin İslam’ı hakkıyla yaşamaması ve anlatmamasından” dedim ve İslam’ın bunları kabul etmediğini söyledim. Birkaç örnek daha verdim sonra Tevhid broşürünü iş yeri sahibine ve çalışanlara verdim. İş yeri sahibi broşürü açtı, baktı ve Alparslan Hocamızın resmini gördü. Bana “Sen bu hocanın talebesi misin?” diye sordu. Ben de “Evet” dedim.

                Bu Hocayı tanıyorum, Gaziantep’te bir defa onu dinlemiştim. “İşte bu hocanın anlattığı İslam gerçek İslam, zaten ülkemizdeki yanlışları söylediği için onu içeri atmışlardı ama sanırım geri çıktı” dedi. Ben de “24 saat geçmeden geri aldılar” deyince acı bir gülümsemeyle; “Ülkede adalete, hukuka güven kalmamış maalesef” dedi. Hocamız için dualar etti ve ben de teşekkür ederek “Hayırlı işler” deyip oradan ayrıldım.

                                                               Mehmet Bey/Hatay