Güncel

TÜRKİYE’DE BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI!

Paylaş:

Yıl 1965

Şule Yüksel Şenler yazısında, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın: “Sokaklardaki kapalı hanımların öncüleri cezalarını göreceklerdir” beyanatı üzerine: “Cumhurbaşkanı Allah’tan ve milletten özür dilemelidir” dediği için 9 ay hapse mahkûm edildi.

14 Mart 1998

Rektör Kemal Alemdaroğlu tüm öğretim görevlilerinin katıldığı toplantıda, yasağın uygulanması için gerekirse bilimsel çalışmaların ertelemelerini istedi.

7 Nisan 1998

 İstanbul Tıp Fakültesi vekil dekanı Özden Arığ imzasıyla yayınlanan genelgede; başörtülü hastaların kabul edilmeyeceği duyuruldu.

1 Haziran 1998

YÖK Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle, öğrencilerin sadece üniversitelerde değil, okul dışında yapılan protestolara katılmasını da yasakladı. Katılanların okulla ilişiği kesildi.

21 Haziran 2002

Rahim ve mesane kanseri tedavisi nedeniyle Çapa’daki İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gelen ve son 3 aydır böbrek yetmezliği çeken 71 yaşındaki M. Bircan, Emekli Sandığı’nın verdiği Sağlık Karnesi’nde “başı açık” fotoğrafı bulunmadığı için diyaliz makinesine bağlanmadı.

 Ve yaşlı kadın öldü…

12 Eylül 2007

Hâkim Ayla Kaya çarşaflı davalı Naciye K.’ya:  “Sizin Allah’ınız ve Allah’ınızın kanunları burada geçmez” diye bağırdı ve mahkemeden kovdu.2

Ayrıca öğrenciler üniversitelerin birçok bölümlerine, İlahiyat Fakültelerine, İmam Hatip Liselerine başörtülü alınmadılar ve direnenler okul kapısında kelepçelenip gözaltına alındılar. Kimileri polis müdahalesiyle karşı karşıya gelerek yaralandı, kimileri de bu arbede sonucu bebeğini kaybetti. Vatan hainlerinin, milleti dolandıranların, adam öldürenlerin, gençlerimizi uyuşturucu illetiyle ölüme sürükleyenlerin,  zina evlerini destekleyerek aileyi çökertenlerin dahi özgürce yaşadığı bir ülkede sadece müslümanlar her türlü engel ve kısıtlamalara maruz kaldı. Yapılan bunca zulümler ve haksızlılar akla şu soruyu getiriyor. Siz bizden mi yoksa başımızdaki örtümüzle Rabbimizi hatırlattığımız için O’ndan mı rahatsız oluyorsunuz?

Bazı sözler vardır ki; Allah katında da insanlar katında da asla unutulmaz… Bu sözleri söyleyenlerin ne kendileri ne de sözleri, tarihin seyri içerisinde asla unutulmayacaktır. Gelecek nesiller İslam’a nefretleri, ağızlarından taşan kinleri ile onların kimler olduğunu çok iyi bilecekler.

İşte bilinmesi gerekenlerden bazıları…

 “Türbanlılar üniversiteye giremez, türban özgürlük falan değildir, gericiliktir. Türban takmak isteyenler Arabistan’a gitsinler.”             

 “İmam-Hatip’lerin kapatılması ve Kur’an kurslarının kaynağının kurutulması, aydınlık geleceğimizin reform projesidir. Hayır diyenler ise, aydınlıktan korkan yarasalardır. Siyasi hayatıma mal olsa dahi kesintisiz eğitimi çıkaracağım!”

“Sümerlerde fa… şeler örtünmüş, örtülerinizi atın, özgürleşin.”

 “Eşi başörtü olanlar, namaz kılanlar cahil cühela, köylü Türk subayıdır. Bunları orduda barındırmayız!”

 “Ben türbanlıların sokakta dolaşmalarına bile taraftar değilim.” 

 “Üniversite’nin bahçesine baktığımızda hep başörtülü görüyoruz. Manzaramızı bozuyorlar. Sayın hocalar, başörtü yasağını uygulamak için gerekirse bilimsel çalışmalara ara verin!”

“Yaptığım en iyi iş ikna odalarıdır. Kızlar başlarını açma ortamı oluşturduğum için bana teşekkür ediyor. “Türban, ikinci sınıf bir giyim tarzıdır.’’ 

“Örtülü oldukları için üniversiteye gidemiyor olmalarının bir haksızlık olduğunu düşünmüyorum. Onlar için de asla üzülmüyorum. Binlerce yıl öncesinin Arap adetlerinin gelmesine karşıyız. Çocuklarımızın namaz kılmasını değil bale yapmasını istiyoruz.”

“Bu başörtülüler aşağılık şrf…zler, fa…şeler. Bu aşağılık köpek sürüsüne askerlerin yaptığı az bile!”