Hocaefendi'den Mesaj

Tutuklanacağım Önceden Belliydi

Paylaş:

Kurulan kirli bir kumpas sonucu tutuklanan ve sistematik baskıların uygulanması sonucu ailesi ve sevenlerinden 1000 km uzağa sürgün edilen, ardından tecrit hayatına mahkum edilen Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutukluluk sonrası yayınlanan ilk ses kaydını dergimizde sizler için yayınlıyoruz. Alparslan Kuytul Hocaefendi, yaptığı konuşmada bu tutuklamanın önceden planlanan bir tutuklama kararı olduğunu ve kurulan mahkemenin bir tiyatrodan ibaret olduğunu yaşadığı süreçle birlikte anlatmaktadır. Ağrı Patnos zindanlarından gelen açıklama siz değerli okuyucularımıza sunulmuştur…

“Selamün Aleyküm. Tutukluluğumla ilgili bazı noktalara temas etmek istiyorum. Anladığım kadarıyla tutuklanacağım zaten baştan belliydi. Polisin beni evden alış şeklinden sonra Adli Tıp’a götürüp orada Covid testi yapmak istemeleri bunu göstermekteydi. Normalde mahkemeye götürülürken böyle bir şeye gerek yoktur, ancak hapishaneye götürülürken gerekli olan bir şeymiş. Adli Tıp’taki doktor bile: “Teste gerek yok” dediği halde onlar yine de beni teste götürdüler. Test ısrarının aslında hapishane için bir hazırlık olduğunu buraya gelince öğrendim.

%90 istihbarata çalıştığını ya da istihbaratla irtibatta olduğunu bildiğimiz derinlerden birisi, bir akrabasına bundan bir buçuk ay kadar önce benim tutuklanacağımı söylemiş. Bu demek ki daha evvelden yani 20 Mart olayından sonra verilmiş bir karardı. Aşağı yukarı 20 Mart’tan birkaç gün sonra bu kararı vermişler. Bu tutuklama kararı da gösteriyor ki tutuklanacağım belliydi ve mahkeme sadece bir tiyatroydu. Ardından adliyenin ve Kürkçüler Cezaevinin civarına tüm polisleri doldurmuşlardı, bunu herkes gördü. Bütün bunlar aslında yine cezaevine gireceğimin birer işaretiydi. Savcının ifade alması da mahkemeye sevk etmesi de ve kurulan mahkeme de sadece birer tiyatroydu. Zaten 20 Mart olayından sonra Süleyman Soylu’nun ve Devlet Bahçeli’nin konuşmaları da bu operasyonun habercisiydi.

Süleyman Soylu, benimle ilgili olarak “Türkiye Cumhuriyeti devleti hakkında gerekeni yapacaktır” demişti. Demek ki yapacakları buydu ya da yapacaklarından sadece birisi buydu. O konuşmalar tekrar dinlenecek olursa her şey net olarak anlaşılabilir. Yani bu iş o zaman kararlaştırıldı ve şimdi uygulandı. İtikafa karışmamaları da aslında bu operasyonun hatırı için olabilir diye düşünüyorum. “İtikafa karışmayalım, itikaflarını yapsınlar, dini bir yönden saldırıya geçmiş olmayalım, itikaf düşmanı gibi görünmeyelim; nasılsa zaten bayramdan sonra yapacağımızı yapacağız, tutuklayacağız” diye düşündüklerini ve itikafa o yüzden karışmadıklarını düşünüyorum.

Bu tutukluluk bunların ilk zulmü değil; biliyorsunuz. 8 YILDIR YAPILANLARI HATIRLAYIN:

  1. Söylemedikleri şey, atmadıkları iftira bırakmadılar.
  2. Konferanslarımızı iptal ettiler.
  3. Konuşmalarımı kırptılar, manasını bozdular.
  4. Vakıflarımızı, derneklerimizi kapattılar.
  5. Birçok arkadaşımızı tehdit ettiler.
  6. Bir kısım arkadaşlarımıza tekliflerde bulundular.
  7. Birçoğuna para cezaları kestiler.
  8. 100 civarında mahkeme açtılar.

Velhasıl bunların bugüne kadar yaptıkları ortadadır. Aslında şu anda yaptıkları şey de bunun devamı niteliğindedir. Hain kimsenin ifade değiştirmesinin sebeplerini savcıya da hâkime de sulh ceza hâkimine de anlattım. Bu adam yıllardan beri MİT mensuplarıyla görüşen, istihbarat elemanlarıyla irtibatı olan ve İslam düşmanlarıyla iş birliği yapan bir adamdı. Sahte rapor alabilmesi de yine MİT mensupları sayesinde olmuştur. MİT mensupları yıllardır onunla görüşüyorlardı ve bunu bana kendisi anlatıyordu. Meğer hedefleri böyle bir operasyon için onu kullanmakmış. Zamanı geldiğinde bu adamı kullanırız, diye düşünmüşler ve bununla irtibata geçmişler. Bu aslında 10-15 yıllık bir meseledir. Sonuçta işte bunu yaptılar. Ama onlar için bunları anlatmamın hiçbir manası yok. İstediğiniz kadar haklı olun ya da istediğiniz kadar delilleri ortaya koyun ve onların elinde hiçbir delil olmasın, hiçbir şey değişmiyor.

Özellikle sulh ceza, hiçbir mahkemeye benzemeyen, tamamen talimatla hareket edilen mahkemelerdir. Çünkü koskoca dosyayı önüne koyuyorlar, beş dakika sonra mahkemeye çıkıyorsunuz. Hâkimin sizin hakkınızda, dosya hakkında hiçbir şey bildiği yok ve onların (derinlerin) emrettiği şekilde karar veriyorlar. Hepsini aynı kefeye koymuyorum, böyle davranmayanlar nadir de olsa olabilir ama maalesef bizimki de talimatla oldu. Konuyu hiç bilmeyen bir hâkimin önüne beş dakika evvel dosya konuldu ve o hâkim beş dakika sonra beni tutukladı. Kesinlikle önceden karar veriliyor ve her türlü hazırlık yapılıyor. Hatta cezaevine bile “bugün önemli birisi gelecek” diye haber veriyorlar, orada da başka bir hazırlık yapılıyor. Yani savcı da boş, hâkim de boş. Kararı başkaları vermiş zaten.”

21 Mayıs 2022 Cumartesi

Ağrı Patnos Cezaevi | Telefon Konuşması