Tefsir

Zilzal Suresi

Paylaş:

Yer kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri arasında sürtünme oluşur. Zorlanma ve sürtünmenin etkisiyle kısa bir zaman içerisinde çok şiddetli kırılma, hareket ve sarsıntılar ile deprem meydana gelir. Meydana gelen bu şiddetli sarsıntıdan ismini alan, sarsıntının insanı düşürdüğü dehşet anını anlatan, sarsıntıyla şaşkına düşen insanın tepkilerini ve insanın işlemiş olduğu iyi kötü amellerin değerlendirileceği kıyamet zamanından bahseden Zilzal Suresi’nin önemli özelliklerini siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.

SURENİN İSMİ

Medeni bir sure olan Zilzal Suresi, adını ilk ayetin son kelimesinden alır. Müfessirler ayette geçen ‘zelzele’nin manası hakkında çeşitli analizlerde bulunmuşlardır. Mevdudi şöyle açıklamaktadır: “Zelzele’nin manası, arka arkaya şiddetli sarsıntıdır. ‘Zülziletü'l ardu'nun manası, yeryüzünün şiddetle sallanacağıdır. Çünkü yeryüzünün sallanmasının zikredilmesinden, kendiliğinden şu anlam çıkmaktadır: Yeryüzünün bir kısmı değil, bütün olarak yeryüzü sallanacaktır. Bunun şiddetini vurgulamak için ‘zilzaleha’ kelimesi izafe edilmiştir. Lafzen manası ‘onu sallamak’tır. Bunun anlamı arz öyle sallanacaktır ki, bu gerçek bir sallantıdır. Veya onu aşırı şiddetle sallayacaktır.” Elmalılı Hamdi Yazır ise zilzali “yerin zangır zangır sarsıntısı” şeklinde ifade ermiştir. Seyyid Kutup ise bu sarsıntıya şöyle izah getirir: “Bu sarsıntı, sureyi dinleyenlerin ayaklarının altındaki sarsılmaz gibi duran her şeyi kökünden sarsan ve yeryüzü ayaklarının altında sarsılıp denizin dalgaları gibi gelip giderken kendilerine sallandıklarını ve adeta salıncakta inişler gibi bir gelip bir gittiklerini zannettiren bir tablodur. Bir tablo ki, yeryüzünde kalplerin kurtulmak için sarıldığı ve değişmez ve sarsılmaz zannettiği ne varsa onların tümünü kalplerden söküp atar.” Bahsedilen sarsıntıyı tasavvur etmekte zorlanabiliriz. Öyle bir sarsıntı ki kalpteki tüm telaşları söküp atıyor.

AYET AÇIKLAMALARI

“Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı…”1

Mevdudi eserinde bu ayeti şöyle yorumlar: “Bazı müfessirler bu sarsıntıdan muradın, kıyametin birinci merhalesindeki zelzele olduğunu söylemişlerdir. Yani bütün mahluk helak olacak ve dünyanın mevcut düzeni yıkılarak alt üst olacaktır. Ama bazı müfessirlere göre bundan murat, kıyametin ikinci merhalesinin başlangıcı olan zelzeledir. Yani bütün insanları tekrar diriltecek ve onlar kalkacaklardır.” Seyyid Kutup da bu ayetten kıyametin anlaşılabileceğini ifade eder ve şöyle devam eder: “Bu ‘gün’ kıyamet günüdür. Çünkü o gün yerinden oynamayan dünya sarsıldıkça sarsılır, sallandıkça sallanır, içinde bulunanları adamakıllı silkeledikçe silkeler. Uzun süre bağrında taşıdığı ve kendisine ağır gelen cesetleri, madenleri ve başka ne varsa dışarı çıkarır. Ve sanki, uzun zamandan beri taşıdığı bu ağırlıklardan kurtulup hafiflemeye çalışmaktadır.” Bir başka ayette bu sarsıntının şiddeti şöyle açıklanır: “Ey insanlar, Rabbinizden korkup sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.”2

“Yer, ağırlıklarını dışa atıp çıkardığı…”3

Bir başka ayette: “Yer uzatılıp düzlendiği, içinde ne varsa attığı ve tamamen boşaldığı vakit”4 şeklinde yerin içinde ne varsa hepsini dışarı fırlatacağını açıklar. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hadisinde: “Yeryüzü içindeki defineleri altın ve gümüşten sütunlar halinde dışarı fırlatacak. Bunun üzerine katil gelecek, ‘işte ben bunlar için adam öldürdüm’ diyecek. Akrabasıyla ilgisini kesen gelecek, ‘işte ben bunlar için akrabamla ilgimi kopardım’ diyecek. Hırsız gelecek, ‘benim elim işte bunun yüzünden kesildi’ diyecek. Onlar bu altın ve gümüşü öylece bırakıp içinden hiçbir şey almayacaklar.”5 Bazı müfessirler yerin içindeki hazine ve madenleri dışarı attığı gibi kabirlerdeki ölüleri dâhi dışarı çıkaracağını ifade etmişlerdir.

“Ve insan: ‘Buna ne oluyor?’ dediği zaman…”6

Seyyid Kutup bu ayeti şöyle izah eder: “Bu soru, alışmadığı bir şey gören, akıl erdiremediği bir şeyle karşı karşıya kalan, karşısında sabretmenin ve susmanın mümkün olmadığı bir olaya tanıklık eden, kendinden geçmiş, dehşete düşmüş ve neye uğradığını şaşırmış bir kimsenin sorusudur. ‘Buna ne oluyor?’ Onu bu şekilde kim sarsıyor? Kim sallıyor? Ona ne oluyor? Soruyu soran insan, sanki yeryüzünde onunla birlikte yalpalıyor, etrafında neler varsa gelip giderken bir şeye tutunmaya, ona yaslanmaya ve yerinde sabit olarak kalmaya çabalıyor.”

“O gün (yer), haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.”7

Ayette, Allah’a karşı hiçbir şeyin gizli kalmayacağı şöyle ifade edilir. “Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın.”8 Başka bir ayette Allah’ın organlara vahyiyle şahitlik yapacağı şöyle izah edilir: “Nihayet oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları şeyler hakkında onların aleyhinde şahitlik ederler. Onlar derilerine: ‘Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?’ derler. Derileri de: ‘Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu, sizi ilk defa yaratan O’dur ve siz yine O’na döndürülüyorsunuz’ derler.”9 Ebu Hureyre, Rasulullah’ın bu ayeti okuyarak şöyle sorduğunu rivayet etmiştir: “Bu ayetin, nasıl bir hali anlattığını biliyor musunuz?” Sahabe-i Kiram: “Allah'ın Rasulü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: “Bu hal, yeryüzünde amel işleyen erkek ve kadın her kulun yaptıkları hakkında, filan gün filan işi yapmıştır şeklinde şahitlik edip söyleyeceği haldir.”10

“O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp çıkarlar.”11

Seyyid Kutup bu ayeti şöyle izah eder: “Bu daha da zor daha da beter. Çünkü onlar yaptıklarının kendilerine gösterileceği yere ve yaptıkları ile sonra da onun karşılığı ile yüz yüze gelecekleri alana gidiyorlar. Bazen insanın yaptıkları ile yüz yüze gelmesi her türlü cezadan daha ağır olur. Zaman olur, insan yaptıkları ile bırakalım başkalarının önünü, vicdanında bile yüz yüze gelmekten bucak bucak kaçmak ister. Bir pişmanlık anında ve vicdan azabı esnasında yaptıkları gözünün önüne gelince, iğrençliğinden onları hatırlamak bile istemez. Peki ya bu kişi, herkesin gözü önünde ve yüce, Ulu, Cebbar (Dilediklerini zorla yapmaya gücü yeten), Mütekebbir (Her olay ve her yerde büyüklüğünü gösteren) olan yüce Allah'ın huzurunda yaptıkları ile yüz yüze gelince acaba ne duruma gelir?”

“Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.”12

İbn Abbas’tan nakledildiğine göre bir kimsenin avucunu toprağa koyduktan sonra kaldırdığında elinin içine yapışan toz zerreciklerinden her biri miskali zerredir. Elini toprağa koyup kaldırdıktan sonra elde kalanlar neredeyse yoktur. Allah bu şekilde insanın yaptığı her amelin, küçük ya da büyük olsun karşılığını göreceğine işaret eder. Alimlerden Vehbe Zuhayli bu konuya şöyle açıklık getirir: “Kim dünyada küçük veya büyük bir hayır iş yaparsa onu gözü ile görür veya kıyamet günü Allah onu kendisine gösterir. Kim de dünyada ne kadar az olursa olsun şer bir iş yaparsa onu kendisi görür veya kıyamet günü Allah onu kendisine gösterir.”

Böyle dehşetli bir gün ile karşı karşıya kalacağı kesin olan insanın, hayatını Allah’ın razı olacağı ameller ile süslemesi gerektiği bilincine varmasını temenni ediyor ve yazımızı bir hadisle noktalıyoruz: “İslam’da iyi bir çığır açan kimseye açtığı o çığırın sevabı verileceği gibi, o yolda gidenlerin sevabı da verilir ve onların sevabından da hiçbir şey eksilmez. Her kim de İslam’da kötü bir çığır açarsa o kimseye açtığı çığırın günahı yükletildiği gibi kendisinden sonra o yoldan gidenlerin de günahı yükletilir. Fakat günahlarından da hiçbir şey eksilmez.”13

  1. Zilzal, 1
  2. Hac, 1
  3. Zilzal, 2
  4. İnşikak, 3, 4
  5. Müslim, Zekât, 62
  6. Zilzal, 3
  7. Zilzal, 4, 5
  8. Yunus, 61
  9. Fussilet, 20, 21
  10. Tirmizi
  11. Zilzal, 6
  12. Zilzal, 7, 8
  13. Müslim, Zekât, 69