Yılın Hedefi

5 Adımda Davetçinin Okuma Vazifesi

Paylaş:

Geçtiğimiz sayımızda 2018-2019 yılının hedefinin “Davet: Oku, Yaşa, Anlat” olduğunu açıklamış ve bu hedefe ulaşabilmek adına neler yapılması gerektiğini yıl boyunca sizlerle paylaşacağımızı ifade etmiştik. Bu sayımızda ise davetin ilk aşaması olan “okumak” bölümünü sizlerle paylaşacağız.

 

Davetin gerçekleşmesi için öncelikle bir davetçi ve bir muhataba ihtiyaç vardır. Davetçinin ana hedefi muhataba ulaşabilmektir. Dolayısıyla davetçinin muhatabını tanıması gerekmektedir. Bunun için Allah bizzat kendi kitabında insana insanı tanıtmıştır. Bu ayetleri okuyan her davetçi karşısına alacağı muhatabı daha iyi analiz etme özelliğine sahip olacaktır.

Davetin başarıya ulaşması için gerekli olan şey ise davetçinin kalbindeki Allah’a karşı olan muhabbetidir. Bu muhabbetin derecesi ne kadar yüksekse davetçinin mücadele etme oranı da o kadar yüksek olacaktır. Davetçinin, davete hazırlık aşamalarından geçerken bilhassa okuması gereken 5 husus vardır. Bunları sırasıyla açıklayalım:

 

1: KÂİNAT KİTABINI OKUMAK

Kâinatta bulunan her bir varlık Allah’ın ilmini ve kudretini göstermektedir. Kur’an’da kâinatı tefekkür eden insanlar şöyle tavsif edilmişlerdir: “Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru” derler.”1 Bu ifadeler kâinat kitabını okumanın doğal bir sonucudur. İnsanın tefekkür sonucunda Allah’ı tanıyıp, her şeyde O’nun yüceliğini görmeye başlaması kendisine bahşedilen bir nimettir. Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi: “Bakma zahmetine katlanmayanlar görme şerefine erişemezler” demiştir. Bediüzzaman da kâinatın tanımını şöyle yapmıştır:

“Evet, bu kitab-ı kebirin bir sahifesi, zemin yüzüdür. O sahifede nebatat, hayvanat taifeleri adedince kitaplar birbiri içinde, beraber, bir vakitte, yanlışsız, gayet mükemmel bir surette bahar mevsiminde yazıldığı gözle görünüyor.”2

Kâinata bakan ve üzerinde tefekkür eden kişi Allah’ın kurmuş olduğu nizamı kendi gözleriyle müşahede edecek ve şöyle diyecektir: ‘Madem Allah böyle yüce bir kudrete ve ilme sahip o halde her şeyde O’nun hükmü geçerli olmalı. Mademki Allah kâinatta muntazam bir düzen kurmuş ve bu düzende en ufak bir aksaklık meydana gelmemiştir, o halde insanlar arasında da hâkimiyet sadece O’na verilmeli ve bunun sonucunda da adil bir toplum meydana gelmelidir.’

 

2: KUR’AN-I KERİM’İ OKUMAK

Davetçi kâinat kitabını okuduktan sonra Allah’ın ikinci kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i okumalı, onunla hayat bulmalı ve karşılaşacağı zorluklara kendisini hazırlamalı, onunla sabretmeli, hüzünlenmeli ve onunla sevinmelidir. Kur’an, insanlığa bir nizam sunmaktadır. Bu nizama ulaşmak için mücadele etmek tüm davetçilerin üzerine vazifedir.

                “Bir millet ki elinde Kur’an olsun sonra gayretsiz, zevksiz ve isteksiz olsun! Hayret, hayret yine hayret onlara olsun!”3

Tarihte yaşanan şu olay manidardır: İslam ordusu Ürdün tarafına doğru gelirken, Şam’da yaşayan bir Papaz, iki casus gönderdi, dedi ki gidin şu Müslümanların ne olduğunu anlayın gelin. Gittiler ve geldiler, Papaz dedi ki: “Ne öğrendiniz ne gördünüz?” Dediler ki: “Bunlar geceleri Kur’an okuyorlar, az uyuyorlar, az yemek yiyorlar, iyi ata biniyorlar, güzel kılıç kullanıyorlar ve o kadar Kur’an okuyorlar ki, yanlarında otursanız biriyle konuşamazsınız Kur’an uğultusundan yanınızdaki adama sesinizi işittiremezsiniz, bunlar geceleri abid, gündüzleri mücahitler.”  Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi konuyla ilgili yapmış olduğu bir konuşmasında şunları söylemiştir: “En çok okuduğumuz kitap Kur’an olmalı. En çok alıntı yaptığımız kitap Kur’an olmalı. En çok yaşadığımız kitap Kur’an olmalı. Hiçbir kitap Kur’an’a perde yapılmamalıdır.”

 

3: PEYGAMBERLERİN HAYATINI OKUMAK

Peygamberler Allah tarafından seçilen seçkin kullardır. En yüksek mertebe onlara aittir. Çünkü Allah onları imtihanlarla yükselterek arkalarından gelecek olan nesle birer örnek yapmak istemiştir. Mertebesi yüksek olanlar zor imtihanlara tâbi tutulurlar. Peygamberler mücadele insanlarıdır. Hz. Peygamber de öyleydi. Bütün peygamberler de bunun için gönderildi. Hepsi birer dava adamıdır. Bütün peygamberlerin bir kavgası vardır. Onlar yeryüzünde yanlış üzerinde ittifak etmiş olan toplulukları bölmek, parçalamak için gönderilirler. Onların mücadele ve davet ile geçen hayatlarını hakkıyla okuyan bir davetçi, davet görevinin ilk aşamasını hakkıyla geçmiş olacaktır.

 

4: SAHABE, ÂLİM, EVLİYA HAYATLARINI OKUMAK

Peygamberlerin hayatından sonra en çok okunması gereken hayat sahabe hayatıdır. Çünkü onlar Allah’ın dostlarıdır ve Efendimiz’in arkadaşlarıdır.

Allah Rasulü buyurur: “Sizin en hayırlılarınız o (mümin) kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah hatırlanır.”4 Bir İslam davetçisi sahabenin ve Evliyaullahın hayatlarını okumak ve onların hayatlarından kendisine dersler çıkarmakla da vazifelidir.

 

5: ESMA’ÜL HÜSNA’YI OKUMAK

Allah’ı tanımanın, muhabbet duymanın ve O’nun yolunda mücadele etmenin yollarından biri de O’nu kendisinden tanımak, esmasını bilmektir.

“Şüphesiz Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim, bu isimlerin hakkını yerine getirir ve gereğine göre amel ederse, cennete girer.”5

1. Al-i İmran, 191

2. Asâ-yı Musa, İkinci kısım, Hüccetü’l-Bâliğa Risalesi

3. Muhammed İkbal

4. İbn Mace, Zuhd, Bab 4, Hadis No: 4119

5. Buhârî; Hadis No: 2736. Müslim; Hadis No: 2677

*Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin “Allah Sevgisi” dersinden istifade edilmiştir.