Güncel Analiz

Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler

Paylaş:

Her hafta cuma günü yapmış olduğu tefsir dersinden sonra gelen sorulara cevap veren Başyazarımız Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin değerlendirmelerini siz kıymetli okurlarımızla paylaşıyoruz.

DEMOKRATİK İSLAM KAVRAMI DOĞRU MU?

HDP ve Yeşil Sol Partinin halk toplantıları ve çalıştayından yeni dönemde demokratik İslam çalışmalarını yaygınlaştırma kararı aldıkları ortaya çıktı. Alınan bu kararı değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Önlerinde seçim var ve seçim çalışmaları yapıyorlar, kendi aralarında toplantılar düzenliyorlar, kararlar alıyorlar. Bu kararlardan birisi de demokratik İslam çalışmaları yapmakmış. Türkiye’nin birçok şehrine nispetle doğu şehirleri dine daha bağlıdır. Oy alabilmek için biraz daha dine yönelme, oyun hatırına bunu yapma kararı almış olabilirler. Benim onlara tavsiyem oy için değil, Kürt halkı Müslüman olduğu için de değil -isterlerse olmasınlar- din Allah’tan geldiği için İslam’a yönelmeleridir. Din Allah’tan olduğu için ve Allah’ın adaletli olduğundan eminlerse, İslam’a yönelmelidirler. Haklarını istiyorlarsa Allah’a yönelmelidirler. Allah’ın dediği olsun, demelidirler. Ondan sonra Allah haklarını verir zaten.

Şunu belirtmek istiyorum. Demokratik İslam nedir? Demokrasi ne vaat ediyor? Fikir ve ifade hürriyeti mi? Özgürce kendi dinini yaşama hürriyeti mi? İslam’da bunlar zaten var. Adını demokrasi koymaya gerek yok. Bunun adı İslam. İslam’ın başına ya da sonuna bir şeyler eklemeye hakkımız yok. İslam Allah’tandır ve yamayı kabul etmez. İslam’ın eksiği yok ki demokrasiyle, sosyalizmle, faşizm ile ya da kapitalizm ile İslam’ı tamamlansın. O yüzden biz Müslüman olarak ne demokratik İslam ne sosyalist İslam ne de kapitalist İslam kavramını kabul ederiz. İslam Kur’an’da ve sahih sünnette olandır. Eksiği de yoktur. Kur’an-ı Kerim: ‘Bugün dininizi tamamladım, ikmal ettim’2 buyurmaktadır. Başka bir yerden bir şey almayın demek istiyor. İslam’ı demokratik sistemle birleştirmek İslam’ı bozmaktır.

Demokratik İslam derken sanki İslam diktatörlükmüş de demokrasiyle İslam’ın o sert tarafının törpülenmesi gerekiyormuş manasına getiriyorlar. Demokrasiyle İslam’ı ılımlı ve güzel hale getirmiş olacaklar. Niye İslam yeterince hürriyetperver değil mi ki? İslam yeterince hak vermiyor mu ki? İslam’ın vermediği hak, zaten hak değildir. İslam’ın yasakladığı yasak olmalıdır. Hak, İslam’ın verdiğidir. Ötesi hak değildir ve yanlıştır. Allah’ın verdiği hak ne kadarsa doğrusu odur. Allah Azze ve Celle erkekle erkeğin, kadınla kadının evlenmesine izin vermiyorsa doğrusu odur. Allah çıplaklığa, içkiye, kumara, faize, zinaya izin vermiyorsa doğrusu odur. Allah’ın izin vermediğine biz izin veremeyiz. Demokratik İslam deyince İslam’ın yontulması gerekiyor manasına geliyor. Yani iman esasları, ibadeti, ahlakı İslam’dan hayata dair kanunları da demokrasiden alınacakmış. Hayır, bu doğru değildir! İslam’ın iman esaslarının başında Allah’a şirk koşmamak, Allah’ı tek otorite olarak kabul etmek gelmektedir. Tek otorite Allah ise hayata dair kanunları da yalnızca Allah koyar. Dolayısıyla iman esasları İslam’dan alınıp muamelata dair hükümler demokrasiden alınırsa bu durumda iman da reddedilmiş olunur.

Demokratik İslam kavramını kabul edenler, sosyalist İslam kavramını kabul ediyorlar mı? Demokrasi de beşerî bir ideoloji, sosyalizm de öyle. Neden sosyalist İslam’ı kabul etmiyorlar? Neden kapitalist İslam’ı ya da demokratik İslam’ı kabul ediyorlar? Sonuçta o da beşer mahsulüdür. Bu bir çelişkidir. Bu konuya kafa yormaya başlamalarına sevindim ama yanlış bir noktaya gitmişler. Demokratik İslam diye bir kavram İslam’da yok. İslam tamdır. Eksiği yoktur. Başka bir ideolojiden bir şey almaz. Demokraside lafta hakimiyet milletindir. Teori düzeyinde millet ne derse o olur. İslam’da ise hakimiyet Allah’ındır. Allah ne derse o olur. Millet içki, zina, kumar, faiz serbest olsun dedi diye biz millete mi uyacağız, Allah’a mı uyacağız? Millet mi yetkili, Allah mı? Allah varken millet kim oluyor? Millet Allah’ın yarattıkları değil midir? İslam’a göre toplum nerede konuşabilir? Allah ve Rasulü’nün kanun koymadığı meselede konuşabilir. Allah ve Rasulü kanun koyduğu zaman o meselede kimse konuşamaz. Dolayısıyla İslam’la demokrasi aynı değildir. Dolayısıyla demokratik İslam diye bir şey mümkün olamaz. Kaldı ki demokratik sistemlerde haddi zatında hakimiyet milletin de hükumetin de değildir. Görünmeyen bir devlet vardır, hakimiyet onlarındır. Hükumet de onlara itaat etmediği zaman darbe yapılır. Hakimiyeti Allah’a vermeyenler millete verirler mi? Demokraside kula kulluk vardır. İslam’daysa Allah’a kulluk vardır ve kula kulluk reddedilmiştir. Allah’ın helalini haram yapan, haramını helal yapanlar ilahlık iddia etmiş olmaktadırlar. Onlara itaat edenler de onlara ibadet etmiş ve kulluk yapmış olmaktadırlar.”

ALLAH’IN YARATIŞINI DEĞİŞTİRECEKLER

Bir gazetenin “Biri bu doktorları durdursun. 15-16 yaşlarındaki çocukların cinsiyetini değiştiriyorlar” başlıklı haberinde 22 çocukta ergenlik durdurucu hormonlar kullanıldığı 7 çocukta ise 18 yaşından önce geri dönüşü mümkün olmayan cinsiyet değiştirme ameliyatları yapıldığı iddia edildi. Alparslan Kuytul Hocaefendi konuyla ilgili kendisine yöneltilen soruya şu şekilde cevap verdi: “On sekiz yaşına bile gelmemiş çocuklar doktora başvuruyorlar. Mesela erkek çocuğu: ‘Ben kendimi kız gibi hissediyorum o yüzden kız olmak istiyorum’ diyor. Doktor da ergenliği durdurucu ve kız olmasını sağlayacak hormonlar veriyor. Bununla ilgili bir doktor: ‘Bu, söylenildiği gibi değil. Bununla ilgili kanun var. O kanun çerçevesinde yapılıyor. On sekiz yaşından önce başvuru yaptıysa ailesinin onayı olmadan olamaz’ diyor ve bazı şartları sayıyor. Birincisi bu kişilerin ailelerinin onayı gerçekten var mı? İkincisi ailenin bu konuda onay verme yetkisi var mı? Üçüncüsü çocuğun bizzat kendisinin bunu isteme hakkı var mı? Allah onu erkek olarak yaratmış, o hangi hakla kız olmak istiyor? Ailesi hangi hakla buna izin veriyor? Doktor hangi yetkiyle bunu yapıyor? Kur’an-ı Kerim: ‘Şeytan dedi ki: Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim’ buyuruyor. Genlere müdahale, erkeği kadın, kadını erkek yapmak Allah’ın yaratışına müdahaledir ve şeytanın emriyle yapılmaktadır. Dövme yapmak da buna dahildir.

Niceleri ‘ben kendimi öyle hissediyorum’ diyerek cinsiyet değiştirmişler sonradan bin pişman olmuşlardır ama geri dönüşü yok. Çevre erkeği kız gibi kızı erkek gibi yetiştiriyor. Çocuk onların içinde özenti duyuyor. Yoksa gerçekte öyle hissetmiyor. Diyelim ki erkeklik hormonu %85, dişilik hormonu %15 olacağına bu ayar biraz bozulmuş ve %25’e %75 olmuş. Bir kere bu ayarın bozulduğunu kim söylüyor? Bu gerçekten ölçülebiliyor mu? Şu an tıp bu noktaya gelmiş mi? İkincisi, diyelim ki hormonlarla ilgili bir bozukluk var. Bu durumda hemen böyle bir müdahalenin doğru olacağını kim söylüyor? Belki de hormonal bozukluk tedavi edilebilir. O yola neden başvurulmuyor? ‘O kendini öyle hissediyor’ diyorlarsa bu gerçek değil çünkü çevrenin etkisi öyle hissetmesine sebep oluyor. O zaman eroini de istiyorlar, ona da izin verilsin. Yani herkes her istediğini yapacak mı? Birincisi Allah dini boşuna mı gönderdi? İkincisi iradeyi boşuna mı verdi? Bu anlayış iradeyi tamamen sıfırlıyor. Sanki irade, din, iman, akıl diye bir şey yok, bir tek nefis var.

Bu hem haram hem de bir milletin geleceği için tehlikedir. Diyelim ki bu durum çoğaldı. O zaman nesil azalır, ahlak diye bir şey kalmaz. Dolayısıyla bu siyaseten de uygun değil, dinen de uygun değil. Buna müdahale edilmesi şarttır. Bununla ilgili yasayı gerekirse değiştirmek lazımdır. Yasada sorun yoksa o zaman yasaya uymayan doktorlar hakkında soruşturma açılması lazımdır. O doktor: ‘Böyle haberler çıkmamalı. Böyle haberler çıkınca bu tür ameliyatları yapan, bu tür ilaçları veren doktor arkadaşlarımız zor durumda kalıyorlar. Bunlara saldırı olabilir. Bilimin önünde engel olmayın. Doktorlara düşman yetiştirmeyin’ gibi şeyler söylüyor. Şimdi senin doktorların bu milletin çocuklarını erkeğini kadın, kadınını erkek yapıyorsa elbette ki bunun hesabını vermelidir. Bunu bilim olarak değil, Allah’ın yaratılışına müdahale olarak kabul ediyoruz. Kur’an-ı Kerim de bunun şeytan tarafından yaptırıldığını ifade etmektedir ve bunun sonuçları da çok kötüdür. Toplumda iğrenç durumların ortaya çıktığı görülüyor. Fıtrat bunu kabul etmiyor.

Kendileri kötü bir ortam meydana getiriyorlar. Gençler o ortamda özenti duyuyor. Ondan sonra: ‘Adam öyle istedi. Demek ki öyle yaratılmış’ diyorlar. Bir de Allah’a iftira atıyorlar. Öyle yaratılmamış. Aslında özeniyor ve acaba farklı bir lezzeti var mı, diye düşünüyor. Nasıl ki bazı gençler merak ettiği için eroine başlıyor, esrara başlıyorlar onun gibi. Böyle bir fıtrat yok. Bunu şuna dayanarak söylüyorum: Kur’an-ı Kerim Hz. Lut Aleyhisselam’ın kıssasını anlatırken buyuruyor ki: ‘Hani Lut kavmine şöyle demişti: 'Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?’2 Kur’an-ı Kerim bunu neden özellikle belirtiyor? Demek istiyor ki bu, fıtrat değil. Fıtratta olsaydı, Lut Aleyhisselam’ dan evvel de olurdu. Lut Aleyhisselam dünyaya 4000 sene evvel gelmiş. Demek ki bu olay 4000 yıllık. Eğer fıtratta olsaydı insanlık âleminin başından itibaren olurdu ama Kur’an evvelden böyle bir şey yoktu diyor. Demek ki fıtrat değil.”

  1. Nisa, 119
  2. Araf, 80