Haber-Yorum

Türkiye ve Dünya Haberleri

Paylaş:

TÜRKİYE HABERLER

RÜTBELERİ SÖKÜLEN ESKİ EMNİYET MÜDÜRLERİNİN HAKLARI İADE EDİLDİ

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde rütbeleri sökülen, silahlarına el konulan ve Emniyet Genel Müdürlüğüne ait binalara girişleri yasaklanan eski Emniyet Müdürleri Sabri Uzun ve Hanefi Avcı ellerinden alınan haklarını geri aldı. Bu olay hakkında kendisine soru yöneltilen Alparslan Kuytul Hocaefendi şu açıklamalarda bulundu: “Emniyet Müdürlerinin haklarının verilmesi güzel bir şey, inşallah gerisi gelir ancak yapılması gereken şey sadece Süleyman Soylu’nun yaptığı zulümleri telafi etmek, insanların haklarını almasını sağlamak değildir. Emniyet Teşkilatında genel itibarıyla sorunlar başlamış durumdadır. Polis çoğu yerde polis gibi davranmamakta insanların haklarını kullanmalarına engel olmaktadır. Bu durumun da çözülmesi gerekmektedir. Ayrıca Süleyman Soylu’dan zarar gören her kişi Süleyman Soylu’ya dava açabilmelidir. Süleyman Soylu’nun zulmettiği bir sürü insan var, onların açtığı davalara müdahale edilmemeli, hakimler özgürce, kanunlara göre ceza verebilmelidir. Eğer İçişleri Bakanı adaleti sağlamak ve haksızlıkları bitirmek istiyorsa 20 Mart’ta yaşanan sokak işkencesi ile ilgili Adana Emniyetine karşı açtığımız davanın önünü açmalı, polislere ceza verilmesine izin vermelidir. Savcının olayı örtbas etmesine müsaade etmemelidir. Aksi halde bu gibi şeylerle ‘Toplumun gazını alıyorlar’ diye düşünürüz.”

KEMALİZMİN GELDİĞİ SON NOKTA!

İstanbul'da camiye giren bir kişi, cami içinde bulunan bir tabureye alkol ve enerji içeceği koyarak çektiği fotoğrafı sosyal medyada, “Atatürk'e ekber dedim. Cesaretimi topladım, girdim içeri” şeklindeki ifadeleriyle paylaştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğünce adresi tespit edilen kişi yakalanarak ifade işlemleri için emniyete getirildi. Emniyette verdiği ifadesinde “Yüksek alkolün etkisiyle yaptım. Ben ateistim, cami beni ilgilendirmez. İçeride namaz kılan son bir kişi kalmıştı, o çıktıktan sonra bunu yaptım. Yaptığımdan pişmanım, özür diliyorum” dedi.

Olay hakkında yorum yapan Alparslan Kuytul Hocaefendi şu ifadeleri kullandı: “Bu davranış bir tahrike benzemektedir. Türkiye’deki içki içen insanlar bile böyle bir şey yapmaz. Cami içinde içki içmek ‘Allah’ınızı kabul etmiyorum’ demenin çok çirkin bir şeklidir ve dünyada Allah’ı kabul eden herkese karşı küfretmektir. Tarikatlara, cemaatlere ‘Hocalarını putlaştırıyor’ diye saldıranlar bunu açıklasınlar!” Bir başka olayda ise Atatürk’e hakaret eden 17 yaşındaki liseli genç ‘Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmıştı. Alparslan Kuytul Hocaefendi genç hakkında verilen kararı: “Bu gencin yaptığı elbette ki terbiyesizliktir ama tutuklanması da gereğinden fazla ceza vermektir. Bu tavır aslında hukuki değil siyasi bir tavırdır” ifadeleri ile yorumladı.

BYLOCK GEREKÇESİ İLE HAKSIZ TUTUKLAMALAR DEVAM EDİYOR!

Beşi beşiz olmak üzere 6 çocuğun annesi ve babası ByLock kullanmak ve Bank Asya’da hesap açıp oraya para yatırmak suçlamalarından Edirne’de çıkarıldıkları mahkemece tutuklandılar. Bu konu hakkında Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Bank Asya devletin izniyle, resmi kanunlara göre açılmış bir bankaydı. Birçok insan da o bankaya para yatırmıştır. Devletin ve istihbaratın bile anlamadığını avamın anlaması beklenemez. Ayrıca AİHM de ‘ByLock kullanmak ve Bank Asya’da paranın olması kesin delil olarak kabul edilemez’ kararını vermiştir. Türkiye çok acımasız bir dönem yaşamaktadır. Merhamet ve insanlık ölmüş durumda. Bu çocukların günahı ne?”

TÜRKİYE FİLİSTİN’E DESTEK İÇİN AYAKTA!

7 Ekim Cumartesi günü başlayan Aksa Tufanı operasyonu sonrası İsrail’in Filistin’e yönelik acımasız saldırıları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kabul edilmeyip İsrail’in zulmüne tepki amaçlı çeşitli protestolar gerçekleştirildi. Protestolar 17 Ekim tarihinde İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne düzenlediği hava saldırısı sonrasında ise artarak devam etti. Katliamı duyup tepkisiz kalamayan on binlerce kişi kınamak ve protesto etmek amacıyla sokaklara döküldü.

Ankara’da İsrail Büyükelçiliği önünde toplanılırken İstanbul’da da binlerce kişi Beşiktaş Konsolosluk binasına akın etti. İsrail büyükelçiliğine havai fişekler fırlatıldı. Ancak ülke çapındaki protestolara polis müdahale etti. Özellikle Adana, Ankara ve İstanbul’da polis biber gazı ile müdahale etti. İstanbul’da polis protesto için toplanan halka yoğun biber gazı ve plastik mermi kullanırken bu müdahaleden etkilenen bir kişi kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti, çok sayıda kişi ise yaralandı. Adana ABD Konsolosluğu önünde eylemlere katılan Furkan Hareketi mensubunun da gözüne plastik mermi isabet etti ve kısmi görme kaybı oluştu.

Hastane katliamı sonrası Erdoğan: “İçerisinde kadınların, çocukların, masum sivillerin olduğu bir hastaneyi vurmak, İsrail’in en temel insani değerlerden yoksun saldırılarının son örneğidir. Gazze’de yaşanan ve tarihte benzeri olmayan bu vahşeti durdurmak için tüm insanlığı harekete geçmeye davet ediyorum” dedi. Aynı şekilde ülke çapında da konsolosluklar, elçilik önleri ve merkezi mekanlarda yapılan gösterilerin dozunun artması sonrası İsrail Dışişleri Bakanı, Türkiye'deki diplomatlarını geri çağırdı. Aynı zamanda İsrail, Türkiye’ye seyahat uyarısını en yüksek seviye olan dörde yükselterek Türkiye’de yaşayan İsraillilere ülkelerine dönme çağrısı yaptı. İsrail Milli Güvenlik Kurulu tarafından yapılan uyarıda, İsrail-Filistin savaşına tepki gösterenlerin İsrailli gezginleri hedef alabileceği korkusunu gerekçe göstererek Türkiye ve Fas'ta bulunan İsraillilere uyarıda bulunurken, Türkiye'de bulunanlara acilen bu ülkeyi terk etmeleri yönünde uyarıda bulundu. ABD’nin Adana Konsolosluğu ise hastane katliamına tepki gösterilmesi ve taşlanması sonrası bir sonraki duyuruya kadar halka kapalı kalacağını açıkladı.

28 Ekim tarihinde AKP, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda “Büyük Filistin Mitingi” gerçekleştirdi. Mitingde Erdoğan: “1947'de Gazze, Filistin buralar neydi, bugün ne? İsrail sen buralara nasıl geldin, nasıl girdin? Sen bir işgalcisin, sen bir örgütsün” ifadelerini kullandı. Büyük bir kalabalıkla gerçekleşen mitingde İsrail’e yönelik hâlâ net bir yaptırım kararı alınmaması ise dikkat çekti.

Aksa Tufanı Operasyonu sürecinde McDonald’s, Burger King, Starbucks gibi firmalar İsrail’e açıkça maddi destekte bulunduklarını ilan ettiler. İsrail’in zulmüne tepkiler hızla büyürken, ülke çapında işgale maddi destek sağlayan firmalar boykot edilmeye başlandı. Dünya geneline yayılan boykot çağrısı Türkiye’de de çeşitli eylemlerle yankı buldu. Starbucks, McDonald’s şubelerine “içtiğin kahvede bebek kanı var” stickerları yapıştırılarak sosyal medyada boykota teşvik sağlandı. Aynı zamanda sosyal medyada yapılan gündem çalışmalarıyla resmi kurumlara bu mağazalarla yaptıkları anlaşmaları feshetme yönünde kamuoyu baskısı yapıldı. Kamuoyu baskısı sonuç verdi ve TCCD, Starbucks ürünlerinin YHT kafeteryalarından kaldırılması yönünde yüklenici firmalara talimat verdi.

 

DÜNYA HABERLER

FİLİSTİN’DE İSLAMİ DİRENİŞ VE İNSANLIK DRAMI

Dünya, 7 Ekim 2023 Cumartesi sabahına HAMAS’ın başlatmış olduğu ve adına Aksa Tufanı dediği bir operasyonla uyandı. İzzettin el-Kassam Tugaylarının planlamış olduğu bu operasyon Kassam askerlerinin paraşütlerle işgal edilmiş topraklara ve askeri üslere sızmalarıyla başladı. Ardından İsrail’e karşı Gazze'den roketler atıldı ve başta Tel Aviv olmak üzere birçok bölgede sirenler çaldı. Gazze Şeridi çevresindeki 3 yerleşim birimi Kassam Tugaylarının eline geçti ve İsrail ordusu, Gazze Şeridinin kuzeyindeki İsrail askeri üssünün kontrolünü kaybettiğini açıkladı. Birçok askeri ve stratejik bölgede İsrail askerlerini etkisiz hale getiren Kassam Tugayları birçok İsrail askerini de rehin aldı. Operasyonun yankısı dünyaya yayılmaya başlarken İsrail, medya eliyle HAMAS ile ilgili yanlış bilgiler yayarak algı oluşturmaya çalıştı. Ayrıca bu operasyona cevap olarak sivil halka ev, hastane, okul, kutsal mabet demeden acımasızca bombalar yağdırdı ve savaş suçu işleyerek katliam gerçekleştirdi. Gazze’ye düzenlediği saldırılarda, içerisinde ölümcül zehirli bileşenlerin ve 4. derece derin yanıklara sebebiyet veren kimyasalların bulunduğu fosfor bombası kullandı. Siyonist İsrail’in Gazze’ye saldırısının 32. gününde resmi rakamlara göre 4.237’si çocuk, 2.719’u kadın olmak üzere 10.328 Filistinli şehit oldu. İsrail’in Gazze’ye yapmış olduğu saldırılardan gazeteciler de etkilendi. 31 Ekim tarihi itibariyle hayatını kaybeden gazetecilerin sayısı 38’e yükseldi. En az 35 gazetecinin evi bombardımana maruz kalırken söz konusu gazetecilerin onlarca yakını öldü.

İsrail, Gazze’de sivillerin üzerine bomba yağdırırken Siyonist yerleşimciler Batı Şeria’da sivilleri evlerinden çıkarmaya ve öldürmeye devam etti. Batı Şeria'nın Cenin, Beyt Lahim ve Ramallah'ın çeşitli bölgelerine, Kudüs'ün doğusundaki Ebu Dis beldesine baskınlar düzenlendi, bazı Filistinliler gözaltına alındı. Özellikle bazı gazetecilerin ve HAMAS yetkililerin evine baskın düzenleyen işgalciler İsmail Heniyye’nin evini füzeyle vurdu. Batı Şeria’da 7 Ekim'den bu yana 164 Filistinli şehit olurken 2.215 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazeteci sayısı ise 24. Filistinli Müslümanlar ve HAMAS ise her şeye rağmen pes etmiyor ve sivil halk Kassam Tugaylarının başlatmış olduğu direnişi destekliyor. Alparslan Kuytul Hocaefendi de operasyonun ilk günü HAMAS’a ve Filistin halkına desteklerini şu ifadelerle bildirdi: “Amerika ve Avrupa’nın haksız desteğiyle 75-80 yıldır Filistin’i işgal eden işgalci İsrail'e karşı İslam topraklarını ve Mescidi Aksa’yı koruyan ve bu uğurda bugüne kadar on binlerce şehit veren Müslüman Filistin halkının sonuna kadar destekçisiyiz.”

İsrail’in yaptığı katliamlara rağmen Amerika, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Almanya, Ukrayna devletleri İsrail’e desteklerini açıkça ilan ettiler. Özellikle ABD, İsrail’e her noktada destek vereceğini ilan etti. Hatta ABD Başkanı Biden: “Bir İsrail olmasaydı, bir tane icat etmek zorunda kalırdık” ifadesini kullandı. Batılı devletlerin İsrail’e olan desteklerini açıkça ilan etmelerine karşılık Müslüman devletlerin çoğunun kınamayla yetinmesiyse dikkat çekti. İsrail’in yaptığı saldırılar ve katliamlar karşısında Batılı devletler İsrail’i desteklese de dünya halkları bu katliama sessiz kalmayıp tepki göstermek için sokaklara döküldüler. Amerika, Kanada, İngiltere, Fransa, Hindistan, İtalya, Almanya, İrlanda, Bosna Hersek, Uruguay, Yunanistan, Hollanda, Malezya, Türkiye, Ürdün, Lübnan’da yüz binlerin katıldığı 'İsrail'e karşı Filistin'e destek eylemleri gerçekleştirilirken Ürdün halkı, ‘hükümet İsrail ile yapılan enerji anlaşmalarını iptal edene kadar’ elektrik ve su faturalarını ödememe kampanyası başlattı. Dortmund'daki Furkan Hareketi mensupları ise dünyanın birçok yerinde başlayan “Filistin Nöbeti” ile sabaha kadar Özgürlük bekleyişi gerçekleştirdi! Hareket mensupları, sabah namazı sonrası Filistin için dua ettiler.

Kassam Tugaylarının Gazze’ye karadan girmeye çalışan İsrail askerlerini pusuya düşürmesi ve onlarca askeri aracı imha edip onlarca askeri öldürmesi İsrail’in dünya genelinde prestijini sarsmıştır. Ayrıca İsrail’in yapmış olduğu askeri ve stratejik hatalar kendi askerlerinin de psikolojisini bozmuştur. Netanyahu'nun bir askeri üsse yaptığı ziyaret sırasında askerlerden birisi Netenyahu’ya karşı: “Senin yüzünden üç arkadaşım öldürüldü” diyerek bağırdı.

PEYGAMBER’E BÜYÜK SAYGISIZLIK!

Peygamberimiz hakkında birçok defa hakaret içerikli karikatürler yapan haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo, bir kez daha Kur’an-ı Kerim’e dil uzattı. Kapakta yer alan hadsiz ifadeler şu şekilde: “Kur’an’ı yakmayı bırakın, okuyun. Çok eğlenceli, daha önce hiç bu kadar gülmemiştim!” Alparslan Kuytul Hocaefendi ise “Bu hakaretler karşısında kitabımızı nasıl müdafaa edebiliriz?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Müslümanlar böyle şeylere kızmakta haklıdırlar ancak Müslümanlar kitaplarını ne kadar bilmekte ve ne kadar okumaktadırlar? Sadece kızmakla bir yere varılmamaktadır. Onlar böyle yapıyorsa o zaman Müslümanlar da parklarda, bahçelerde toplu bir şekilde Kur’an’ı okuyup manasını ve mesajını anlatmalıdırlar. Bunların bir amacı da İslam aleyhine konuşarak herkese adlarını duyurmaktır. Adları duyuldu, peki ne oldu? Charlie Hebdo, Kur’an’ı kendi gibi mi zannetti? O dergiyi okuyanlar güler ama Kur’an ciddi bir kitaptır! Kur’an’ın bir davası ve bir kavgası vardır. Kur’an’ı okusa gülmeyecek; düşünecek, ağlayacak.”

MISIR’DA KIZ ÖĞRENCİLERE YÖNELİK PEÇE YASAĞI TARTIŞMALARA NEDEN OLDU!

Mısır Eğitim Bakanlığının 2023-2024 akademik yılında okul üniformaları için onayladığı şartname kapsamında aldığı “öğrencilerin peçe takmasını yasaklama kararı” Mısır’da, özellikle ebeveynler ve öğrenciler arasında tartışmaya yol açtı. Mısır’da verilen bu kararda Müslümanların gerekli mücadeleyi vermemelerinin payının büyük olduğuna dikkat çeken Alparslan Kuytul Hocaefendi yaptığı açıklamada: “Ben Mısır’da yıllarca kaldım. Maalesef Mısırlı kadınların içinden peçeli olan çok azdır. İhvan mensuplarının bile büyük bir çoğunluğunda peçe yoktur. Darbeci Sisi’nin aldırdığı bu karar, esasında orada çok sayıda peçeli kadının olmamasıyla da alakalıdır. Eğer milyonlarca kadın peçeli olsaydı bu kararı alamazlardı. Düşünün ki dünyadaki en büyük İslami hareket olan yüz yıllık İhvan Hareketinin bulunduğu Mısır gibi bir toplumda bile peçe yasağı var. Devletler ne kadar pervasız olmuşlar ve peçeyi yasaklarken korkmuyorlar. İhvan Hareketi metodunu yeniden gözden geçirmelidir. Mısır’da peçe yasaklanabiliyorsa, İhvan bu konuda yeterince eğitim vermemiş demektir” ifadelerine yer verdi.