Hatıra

Bütün Dünya Bir Araya Gelse Allah’ın Hakkımızda Takdir Ettiğini Değiştiremez

Paylaş:

Osmaniye'de Kur'an okunan bir evin mühürlenmemesi için tepki gösteren ve Osmaniye Emniyetinin müdahalesi sonrasında gözaltına alınıp hakkında tutuklama kararı verilen Ahmet Çelikten’in Osmaniye E Tipi Cezaevinden yazmış olduğu mektubu sizlerle paylaşıyoruz.

30.07.2022

Sevgili kardeşlerim öncelikli olarak sizleri selamların en güzeli olan Allah’ın selamı ile selamlıyorum, Esselamu aleyküm ve rahmetullah ve berekatuhu… Bilesiniz ki kim Allah’ın selamına nail olup selametine girerse artık ona hiçbir üzüntü, korku, kötülük ulaşamaz. Kim de onun selametinden uzak kalırsa artık onu felaha erdirebilecek hiçbir güç yoktur. Onun bizim için belirlediği asıl selamet ise ana yurdumuz olan ahirete bırakılmıştır. Kim ahirette oraya girerse meleklerin “selam size, artık üzülme, korku yoktur” sözlerine muhatap olur. İşte bu gerçek kurtuluştur. Ahirette selamete kavuşacak olan kulların bu dünyada sıkıntı ve zorluk görmesinin hiçbir kıymeti yoktur, bizi zindana atmalarının, zorbalık yapmalarının, baskıyı arttırmalarının önemi yoktur.

İbni Teymiye’nin ifade ettiği gibi: “Ben cennetimi kalbimde taşıyorum, düşmanlarım bana ne yapabilir ki?” Hasılı kelam ebedi cennete gidecek olan kişinin ömrü çile ile dolu olsa ne olur ve ebedi cehenneme gidecek olan kişinin dünyası cennet olsa ne olur? Kardeşlerim, bilesiniz ki bu selamete ermek kolay ve ucuz değildir. Ahiret cenneti için ciddi bir bedel ödemek gerekmektedir. Bediüzzaman'ın da dediği gibi: “Anladık ki cennet ucuz değil cehennem dahi lüzumsuz değildir” basit bir asgari ücret için dahi kişi bir ayın 26 günü çalışmak zorunda kalıyorken ebedi cennete ulaşmak nasıl bedava olabilir? Kim cenneti kazanmak istiyorsa bedelini ödemeyi göze almalıdır, cennetin bedeli ise malı ve canı ortaya koyabilmektir. Allah Azze ve Celle Saf Suresi’nde: “Sizi çetin bir azaptan kurtaracak ticareti göstereyim mi? Mallarınız ve canlarınız ile Allah yolunda mücadele edersiniz. Böyle yaptığınız takdirde Allah sizi cehennem azabından kurtarır ve altından ırmaklar akan Adn cennetlerine, bahçeli köşklere yerleştirir” buyurmaktadır. Allah Rasulü de kendisine “namaz, oruç, hac tamam da cihat ile zekat olmasa” diyen birine “cihad yok, zekat yok ne ile gireceksin cennete? Buyurarak mukabelede bulunmuş, cennete girmenin anahtarının mal ve can ile mücadele etmek olduğunu ortaya koymuştu.

Kardeşlerim İslam davası, bu yola girenlerin az ya da çok bedel ödeyeceği bir davadır. Hira mağarasında ilk vahyi alıp cinlendiğinden korkan Allah Rasulü’ne kendisine gelenin Musa Aleyhisselam’a gelenin aynısı olduğunu söyleyen Varaka bin Nevfel, kulaklarımızda sürekli yankılanan şu tarihi sözü söyleyerek insanlık tarihinin en önemli cümlelerinden birisini söylüyordu: “Senin getirdiğini getirip kavminden çıkarılmayan kimse kalmamıştır!”

Kardeşlerim birileri bu davanın az ya da çok bedelini ödüyor; kimi canını veriyor, kimisi cananını, kimisi malını, kimisi özgürlüğünü… İslam’ın hakimiyeti için bir şekilde bedeller ödeniyor. Bize düşen ise bedeli ödemiş olanların kıymetini bilip, onlara sımsıkı sarılmak ve şükrünü eda etmektir. Aksi takdirde hem ödenen bedel israf edilmiş olur ki bu şekilde israf edenleri Allah müsrifler diye vasıflandırıyor hem de bedeli ödeyenlere hıyanet edilmiş olur. Böyle olacak olursa da Allah Azze ve Celle’nin: “De ki! Ey iman edenler eğer dininizden dönecek olursanız Allah sizi gönderir, sizin yerinize yeni bir topluluk getirir ki Allah onları sever onlar da Allah’ı sever. Onlar ki müminlere karşı mütevazi, kafirlere karşı izzetlidirler. Allah yolunda cihat ederler ve kınayanın kınamasından korkmazlar” ayetine muhatap oluyoruz ki tarihte nice topluluklar, sayılan dört ameli istemedikleri için bu akıbete duçar olmuşlardır. Bilinmelidir ki bütün dünya bir araya gelse Allah’ın hakkımızda takdir ettiğini değiştiremez. Öyleyse Allah Rasulü’nün Hz. Ali’ye verdiği kılıçta yazan cümleyi unutmayalım: “Korkaklıkta ar ilerlemekte şeref vardır.”

Bizim tutukluluğumuz Allah’ın bir planı dahilinde, O’nun takdiri ile gerçekleşti ve bırakılmamız da O’nun takdirine bağlıdır. Her şeyin en iyi zamanını madem O bilir öyleyse O’na hakkıyla tevekkül edip vereceği kararı sabırla beklemeliyiz. Sizler de bu mücadelede takdirin Allah’a ait olduğunu bilerek Allah’a tevekkül ile yolunuza devam etmelisiniz. Olması gereken tevekkül, Hz. Musa’nın deniz ile firavun arasında kaldığında “Rabbim beni yalnız bırakmaz” dediği anda ki tevekkül gibidir. Hz.  Hacer’in Hz. İbrahim onları çöle bıraktığında “Rabbim bizi yalnız bırakmayacaktır” dediği andaki gibi bir tevekkül olmalıdır. Kişi Allah Azze ve Celle’nin elinde gassalın elindeki meyyit gibi olmalı; gassal meyyiti çevirir de meyyit hiçbir şekilde şikâyetlenmez.

İnsan Allah’ın takdirini bir kenara bırakıp başına gelebilecek olan sıkıntıları düşünmeye koyulup korkar. Sanki başına gelebilecek olanlar anlayabilecekmiş gibi, sanki Allah rızkını kesecek olsa patronun seni rızıklandırabilecekmiş gibi, eşinin derdine düşersin sanki Allah seni çoluk çocuğundan ayırmak istese buna engel olabilecekmişsin gibi… Ey nefis! Eşini ve çocuğunu çölün ortasına bırakan İbrahim’den, karnındaki yavruyu Allah’a adayan Hanne’den, peygamberleri korumak üzere şehrin bir ucundan koşarak ölüme gelen yiğit adamdan ders almıyorsun. Hâlbuki Allah Azze ve Celle Muhammed Suresinde: “Kim Allah’ın dinine yardım ederse Allah da ona yardım eder ve ayaklarını sabit kılar” buyurmuştur. Allah Azze ve Celle’nin vaadi haktır ve vaadini en sağlam şekilde yerine getirir. Allah, kendisine tevekkül edip cehdu gayret eden ve bu uğurda her şeyini ortaya koyabilenlere fazlası ile karşılık vermektedir. Dünyada şeref, ahirette ise ebedi cennet. Hem de yaptığımız amelin az bir amel olmuş olmasına rağmen. O öyle merhametli bir zat ki kulunun amelinin karşılığını ameli işlemeden önce peşin ödüyor, amel işledikten sonra bir ücret daha ödüyor. Böylesi bir ücret karşılığında her şeyini ortaya koymayanlarda akıl yoktur.

Kardeşlerim Allah Azze ve Celle’nin kitabında er-rical diye nitelendirdiği adamlar vardır ki onlar için: “Müminlerden öyle yiğit adamlar var ki Allah’a verdikleri sözü tuttular ve şehit oldular öyleleri de var ki sıralarını beklemektedirler, onlar verdikleri ahitlerini bozmadılar” buyurulmaktadır. Bunlar öyle kimselerdir ki Allah dışında hiçbir ilah kabul etmemişler ve Allah dışında ilahlık taslayanlara karşı giriştikleri mücadelede şehit olmuşlardır. Allah dışındaki tüm ilahları reddederek bir ömür yaşamak zor olduğu için Allah bu adamlara yiğitler demektedir. Diriliş erlerine selam olsun! Hepinizi emanetleri zayi etmeyen Allah’a emanet ediyorum…

Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi