Dünya tarihine bir güneş gibi doğarak insanlığı manen zerrelerine kadar ısıtmakla beraber içinde bulunduğu çağı çepeçevre sararak aydınlatan ve anlamlandıran İslam Medeniyeti, bugün tüm insanlığın hasretle yeniden doğmasını beklediği bir güneş gibidir. Dergimizde İslam Medeniyetinin ısıtan ve aydınlatan manevi iklimini okurlarımıza sunmayı amaçladığımız ‘İslam Medeniyetinde Yaşam İklimi’ başlıklı çalışmamızın ‘İslam Medeniyetinde Eğitim’ konulu alt başlığına ‘Osmanlı Dönemi Eğitim Faaliyetleri’ bölümü ile devam ediyor, hayırlı okumalar diliyoruz.
OSMANLI DÖNEMİ EĞİTİM FAALİYETLERİNE GENEL BAKIŞ
Osmanlı dönemi eğitim sistemi, yapısı ve eğitim faaliyetleri değerlendirildiğinde İslam Medeniyeti tarihinin her bir çağında kademe kademe gelişen eğitim çalışmalarının en sağlam ve gelişmiş aşamasına geldiğini görmekteyiz. Temel taşları Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem döneminde sağlam bir özveri ve disiplinle tanzim edilen eğitim faaliyetleri, Hulefa-i Raşidin döneminde etkinlik sahası geliştirilerek devam ettirilmiştir. Emeviler ve Abbasiler döneminde daha kurumsal hale gelen eğitim çalışmaları hassaten medrese eğitim faaliyetlerinin gelişmesi ile zirveye ulaşmış ve sonrasında bu tarihi hazine Osmanlı Devleti’ne miras bırakılmıştır.
Dünya tarihine ‘altın çağların’ ne demek olduğunu yaşayarak ve yaşatarak ispat eden İslam Medeniyetinin bıraktığı emaneti omuzlayan Osmanlı Devleti, kendisine bırakılan bu mirası adeta başına konmuş bir devlet kuşu olarak görmüş ve bu mirası her daim geliştirerek muhafaza etmek için azami gayret sarf etmiştir.
Ne yazık ki 19. yy. itibarıyla başlayan Batılılaşma süreci devleti birçok açıdan felakete sürüklediği gibi eğitim sisteminin de dumura uğramasına sebep olmuştur. Eğitimde sekülerizm anlayışına meyletme, eğitim ile hedeflenen toplum idealini kaybetme, liyakatsiz eğitimcilerin eğitim vazifesi ile görevlendirilmeleri ve birçok meselede olduğu gibi eğitim alanında da mananın önemini yitirip maddeye önem verilmesinin sonucunda asırlarca başarısını koruyan eğitim faaliyetleri çöküşe geçmiştir.
OSMANLI DÖNEMİ EĞİTİM YAPISINA GENEL BAKIŞ
Osmanlı dönemi eğitim yapısı incelendiğinde eğitimin üzerine kurulduğu sistem ile ilgili birtakım maddeler ortaya çıkmaktadır.
1) Eğitimde Seküler Zihniyetten Uzak Durma
Osmanlı eğitim yapısında dikkat çeken ilk nokta eğitimde seküler (dinin ve dini değerlerin saf dışı bırakılması) zihniyetten son derece uzak durulmuş olmasıdır. Bu bağlamda Osmanlı dönemi eğitim faaliyetlerinde uygulanan metod, eğitim ile kitlelerin hem İslami ilimlerde hem de pozitif (beşerî) ilimlerde gelişimlerini sağlamak olmuştur. Bu cihetten bakıldığında Osmanlı döneminde bir Dar’ül-hadis talebesi ile Dar’üt-tıb talebesi arasında gerek yaşam tarzı gerekse de eğitim ile hedeflenen sonuç bağlamında bireysel ve toplumsal çatışmalara sebep olacak farklar bulunmamaktadır.
Osmanlı eğitim yapısında bu önemli dengeyi sağlayan temel unsur bizatihi Osmanlı Devleti’nin tarihidir. Osmanlı tarihine bakıldığında bu imparatorluk içerisinde Osmanlı Devleti’nin ilk şeyhülislamlığı vazifesini ifa etmiş olan Molla Fenari, Osmanlı Devleti’nin ilk müderrisi olma görevine tayin edilen Davud-i Kayseri gibi isimler yetişmekle beraber Osmanlı Devleti’nde yetişen ilk astronomi bilgini olan Kadızade-i Rumi, ünlü matematikçi ve gökbilimcisi Mirim Çelebi gibi isimler de yetişmiştir. Gerek yukarıda zikrettiğimiz gerekse ismini zikredemediğimiz ancak ilim ve bilim sahasında insanlık tarihine önemli katkılarda bulunmuş isimler değerlendirildiğinde karşımıza çıkan ortak nokta; ilim ve bilim insanlarının araştırma alanları farklı olsa da bu durum İslami ilimlerde ihtisas yapan bir âlimin bilimsel gelişmelerden haberdar olmasının önüne geçmezken, bilimsel incelemelerde derinleşen bir bilim adamının da bilimsel çalışmalarda bulunması onun İslami ilimlerden ve dini sorumluluklarını yerine getirmesinden uzak kalmasına sebep olmamasıdır.
Sekülerizmden uzak durarak temellendirilen eğitim yapısı hem asırlarca çeşitli alanlarda birçok başarıya imza atılması hem de dünya uygarlığına önemli katkılarda bulunan isimler yetiştirmesi sebebiyle oldukça başarılı bir sistem olduğunu ispat etmiştir.
2) Eğitimde İlmi Temellendirme
Osmanlı eğitim sisteminde müderrislerin yetkisi derste okutulacak kitaplar açısından da derste uygulanan aktif eğitim metodu açısından da devlet tarafından tayin edilen esaslara bağlı kalmakla birlikte müderrislerin uygulanmasının gerekliliğine kanaat getirdiği hususlar da göz ardı edilmemiştir. Söz gelimi kadı olmak için Fıkıh ilmini tahsil etmesi gereken bir öğrenciye miras hukukuna vakıf olması için ‘feraiz’1 ilmine dair eğitim verilirken bu ilmin daha iyi öğrenilmesi için de matematik ve mantık gibi ilimlerin öğretilmesi sağlanmıştır.
3) Anlayış Düzeyine Uygun Metodu Tercih Etme
Bu eğitim yöntemi ile eğitim verilen kitlenin yaş ve kavrayış düzeyine uygun metod kullanılmasına dikkat edilmiş böylece muhatabın anlatılan meseleleri kavraması daha kolay hale getirilmiştir.
4) Eğitimde Çok Yönlülük
Osmanlı eğitim sisteminin bir başka özelliği ilim tahsil eden talebelerin eğitim sürecinde kabiliyetleri, ilgi alanları ve çalışkanlık düzeyleri göz ardı edilmeden ilerlemelerinin sağlanması gerçekliğidir. Bu tutum eğitim sürecinde olan talebelere gerek zekâ gerek kabiliyet mukabilinden başarı gösterecekleri alanda ilerleme imkânı tanınarak talebelerin gerçekçi, kaliteli ve başarılı bir geleceğe hazırlanmalarını sağlamıştır.
5) Eğitimde Süreklilik ve Dinamizm
Osmanlı eğitim sisteminde dikkat çeken hususlardan bir tanesi de ilim talep eden talebelerin gelişimine son derece önem vermekle beraber muallim ve müderrislerin eğitim süreçlerinde de durgunluk ve pasifliğe mahal verilmemesidir. “Sistem, ülkeye yayılan bütün eğitim ve öğretim müesseselerini kendi aralarında derecelendirmeye tabi tuttuğundan ve öğretim elemanlarının ülkenin değişik bölgelerindeki farklı derecelerdeki medreselerde müderrislik yapmalarını esasa bağladığından Osmanlı münevverlerinin2 ülkeyi ve ülkenin insanlarını tanımalarına zemin hazırlamıştır.”3
Gelecek sayıda ‘Osmanlı Döneminde Eğitim Müessesleri’ konusu ile devam ederek ‘İslam Medeniyetinde Eğitim Faaliyetleri’ serimizi tamamlayacağız.
1. Miras Hukuku
2. Aydın
3. Dr. Cahid Baltacı, İslam Medeniyeti Tarihi (İstanbul, İFAV Yayınları, 2005)