Alıntı

Kayıtsız Kalınamayan Mucize: Batılı Aydınların Efendimiz Hakkındaki Düşünceleri

Paylaş:

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, İslam Medeniyeti kurma yolunda izlediği hareket metodunun mucizesi Müslüman toplum arasında hak ettiği değeri ve anlayışı henüz kazanamamıştır. Ancak Müslüman olmamasına rağmen bu konuda araştırmalar yapıp konuya hâkim olan bazı aydınlar bu mucizenin farkındadırlar ve Efendimizin getirmiş olduğu akidenin meydana getirdiği sonuçlarına hayranlıklarını gizleyememişler ve bunu dile getirmişlerdir. Farklı bölgelerin aydınlarının Peygamberimiz ve hareket metodu hakkındaki düşüncelerinden bazılarını sizler için derledik:

“Şöyle bir göz atmakla, Hz. Muhammed’in, bütün vasıflarını ve kahramanlıklarını görmek mümkündür. Bunlardan bazıları peygamberliğinin ilk günlerinde ve bazıları da peygamberliğinden sonra olmuştur. Eşsiz mucizeleri gördüğüm zaman, O’nu rütbe bakımından insanların en büyüğü ve en yücesi olarak mütalaa ediyorum. Hatta insanlık O’nun bir benzerini görmemiş ve görmeyecektir de…”

Prof. Bosworth Smith

“Tarihteki Yüz Büyük İnsan” adlı kitabıyla bütün dünyada yankılar uyandıran Amerikalı bilim adamı Prof. Michael Hart’a kitabın ilk yayınlandığı tarihten on yıl sonra Kahire’de çağırıldığı bir ödül töreninde, El-Ahram Gazetesi muhabirlerince sorulan: “Kitabınızın yayınlanmasının üzerinden 10 yıl geçti neredeyse. ‘100 ünlü Adam’ adlı kitabınızda birinci yeri Hz. Muhammed’e ayırmıştınız, hâlâ bu görüşünüzde ısrarlı mısınız?” sorusuna şu cevabı vermişti: “Bu ünlülerin ilk listesi. Bu sayı 200-300’e bile çıkarılsa Hz. Muhammed’in listenin başındaki yeri sabittir. Ben ünlüleri incelerken bazı sabit kriterler ortaya koydum. Bunlardan biri de ünlülerin insanlık tarihinde bıraktıkları geniş ve derinlemesine izlerdir. Benim, ünlülerin en ünlüsü olarak Hz. Muhammed’i tercihim ise, O’nun hem peygamberliği hem de dinî ve dünyevî seviyede fevkalade başarılı olmasıdır. İnsanlık ahlâkı, felsefî ve hukukî olarak İslam’dan daha mükemmel bir din görmemiştir. Hz. Muhammed’in vefatından sonra da İslam, dünyanın doğusunda ve batısında yayılmaya devam etti. Dünyada hâlâ birçok insan kalpleriyle ve akıllarıyla İslam’a yöneliyor. Hz. Muhammed’in davet ettiği din, 14 yüzyıl önce medeniyetin ve kültür merkezlerinin dışındaki bir bölgede doğmuştu. Ve zor şartlar altında yol aldı. Buna rağmen İslam, dünyanın her yönüne yol buldu. Ve inanıyorum ki Hz. Muhammed gibi her yönüyle mükemmel bir insan bir daha gelmez.”[1]

Amerikalı Astrofizikçi ve Yazar Prof. Dr. Michael Hart

“Hz. Muhammed’in insan olması itibariyle, bütün insanlık muhakkak iftihar eder. Çünkü O Zât, ümmî olmasıyla beraber, on üç asır evvel öyle kanunlar ve esaslar getirmiş ki, biz Avrupalılar iki bin sene sonra onun kıymetine ve hakikatine yetişsek en mesut, en saadetli nesiller oluruz.”

1927 Hukuk Kongresi Başkanı Shebol

“Eğer niyetin, tasarının büyüklüğü imkânlarının azlığı ve ulaşılan sonuçların sınırsızlığı, insanın dahi oluşunun üç ölçüsü ise, modern tarihteki herhangi bir adamı Hz. Muhammed ile mukayese etmeye kim cesaret edebilir? Diğer tarih yapıcılar sadece kanunlar yapmışlar, ordular imparatorluklar idare etmişler. Genellikle kendilerinin ömrüyle sınırlı maddi güçler iktidarlar kurmuşlardır. Fakat Hz. Muhammed ruhlara etki ederek hukuku öne çıkarmış ve dünyanın üçte birine yayılmış milyonlarca insanı, imparatorlukları, halkları ve hanedanlıkları idare etmiştir. Her dilden her ırktan oluşan bir manevi toplum kurmuş ve Müslüman toplumun silinmez karakterini sahte tanrılara inanmamak ve tek Tanrı’ya bağlanma çizgisine oturtmuştur. Filozof, hatip, havari, yasa koyucu, savaşçı, fikirlerin fatihi, resim ve ikonlardan uzak bir kültün düzenleyicisi yirmi dünyevi bir tane de manevi imparatorluğun kurucusu işte o, Hz. Muhammed’dir. Hangi konuda olursa olsun O, yüce bir insanlık örneği. Ondan daha büyük bir insan olabilir mi ?”[2]

Fransız Şairi, Yazar ve Devlet Adamı Alphonse De Lamartine

“Ben Muhammed'in dinini harikulade canlılığından ötürü hep takdir etmişimdir. İslam, varlığın değişen veçhesine uyarlanabilir kabiliyete sahip tek dindir. Böylece, İslam her çağa hitap etmektedir. Benim tahminime göre, Muhammed'in inancı bugün Avrupa’da kabul edilmeye başlandığı gibi, gelecekte de kabul görecektir. Orta çağ kilisesi ya cahilliklerinden ya da bağnazlıklarından Muhammedîliği hep kara renklere boyayarak anlatmışlardır. Onlar aslında hem Muhammed’den hem de onun dininden nefret edecek şekilde eğitilmişlerdi. Onlara göre Muhammed, İsa karşıtıydı. Oysa ben O’nu, o harikulade insanı inceledim. Benim kanaatime göre değil İsa düşmanı olmak, ona insanlığın kurtarıcısı demek gerekir. Günümüz dünyası onun gibi bir peygamberin etkisi altına girse, sorunları, çok ihtiyaç duyulan barış ve mutluluk getirecek şekilde çözüleceğine inanıyorum. Avrupa, Muhammed'in akidesinin aşkına girmeye başlamıştır. Gelecek yüzyılda, Avrupa sorunlarının çözümünü bu inanç içinde görmeye kadar gidebilir.”

İrlandalı Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi George Bernard Shaw

“Kral ve vezirler gibi azamet ve debdebe perdeleriyle gizlenmiş değildi. Kendi hırkasını kendi yamalar, kendi ayakkabısını kendi tamir ederdi. Harbe gider, ashabı ile istişare eder, emirlerini onlarla beraber verirdi. Nasıl bir insan olduğunu her yönü ile kavminin bilmesi için böyle yaptı. Ona artık, siz ne isterseniz öyle deyiniz. Dünyada taç ve ihtişam sahibi hiçbir imparatora, yamalı bir hırka içindeki bu insan kadar hürmet ve itaat edilmemiştir. 23 yıllık dünya imtihanı, gerçek bir kahraman için lüzumlu bütün unsurları taşımaktadır. İnsanlar her şeyden daha fazla Muhammed’e kulak vermelidir. Diğer bütün sözler, onun karşısında boş sözlerdir.”

Tarihçi ve Eğitmen Thomas Carlyle

“Ben şunu iddia ediyorum ki: Muhammed mümtaz bir kuvvettir. İlahi kudretin böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır. Seninle aynı asırda yaşayamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed! Beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Ben, heybetli huzurunda kemal-i hürmetle eğilirim.”

Birleşik Almanya’nın İlk Şansölyesi, Alman Devlet Adamı Prens Bismarc

“Hiç kimse Hz. Muhammed’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen, bizim bütün kanunlarımız İslam Medeniyetine bakarak çok eksiktir. Biz Avrupa milletleri, büyük medenî imkânlarımıza rağmen, Hz. Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız.”

Alman Şair ve Yazar Johann Wolfgang von

Tarihin hiçbir dönemi Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem gibi bir şahıs ve onun takip ettiği metodun bir benzerini görmemiştir. Üstelik bu kadar kısa zamanda böylesine geniş çaplı maddi ve manevi bir başarı da görmemiştir. Bu elbette takdiri ve saygıyı hak eden bir durumdur. Bu sözleri okuyunca Nebevi Hareket metodunun selim idrakle bakan tüm gözler nazarında hayran olunası bir mucize olduğunu daha iyi anlıyoruz. Rabbim ümmetimize Nebevi hareket metodunu hakkıyla anlayarak uygulamaya başladığı günlere ulaşmayı nasip eylesin.

 

[1] Michael Hart, The 100: A Ranking of the Most Influential Persons in History, 1978

[2] Michel Lelong, İslam’la Yüzleşen Batı, çev. Ali Erbaş, İstanbul 2006, s.35